Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/802 E. 2018/114 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/802 Esas
KARAR NO : 2018/114 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ :İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/564 Esas 2017/172 Karar
TARİH : 21/02/2017
ASIL DAVA : Tazminat (Acentalık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 21/02/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı ile … Sigorta arasında, 1989 yılında Acentelik Sözleşmesi akdedildiğini, Antalya … .’nin….y. nosu ile tasdik edildiğinin davacı ile … Sigorta A.Ş. arasında 25 Nisan 2001 tarihinde Acentelik Sözleşmesi akdedildiğini sözleşmenin Antalya .. Not’nin 25 Nisan 2001 tarih …y. no’su ile onaylatıldığmı, bu sözleşme ile davacı ile sigorta şirketinin yükümlülüklerinin belirlendiğini davacının sağlık sigortası poliçesi kapsamada komisyon alacak bedelinin %10 olarak kararlaştırıldığını, ancak 2005 yılı haziran ayından beri davacının komisyon alacaklarının çok cüzi miktarda ödendiğini davacının sözlü, yazılı taleplerine cevap verilmediğini 2005 yılına kadarda %10 oranında komisyon ödendiğini, … Sigortanın 2009 yılında aktif ve pasifleri ile birlikte davalı … şirketi ile birleştiğini davacının sağlık sigorta komisyon alacaklarının 2005 yılından beri eksik ödendiğini, davacının 30.12.2009, 24.02.2010 tarihli ihtarnameler ile 2005- 2006 -2007 yıllarına ait sağlık sigorta hizmetleri karşılığı komisyon alacaklarının 15 gün içinde ödenmesinin talep edildiğini ancak ödenmediğini davacının tüm yükümlerini yerine getirdiğini davalıca değişik tarihlerde mutabakat forumları, hesap ektreleri gönderildiğini davacının cari hesap detaylarına itiraz şerhi koyarak mutabık olmadığının belirtildiğini, davacının haklı taleplerine karşın davalıca gönderilmiş hiçbir itiraz bulunmadığını, davacının en büyük müşterisi olan …. Hava Yolları ile çalışmaktayken davalının zamanı ile teklif vermeyerek davacının kar kaybına neden olduğunu, 2010 yılı Lisans kayıp poliçesinden elde edilecek kardan mahrum kalmasına sebep olduğunu davacının gerek komisyon alacakları gerekse de mahmm kaldığı kazançtan ötürü davalı şirketin sorumlu olduğunu ileri sürerek, davacı acentanın 2005-2006-2007 yılı Sağlık sigortası alacaklarının şimdilik 9000 TL olarak tahsilini 2008 yılı ferdi kaza poliçesi komisyon alacağı, 2010 yılı lisans kaybı poliçesi komisyon alacakları ile kazanç kaybının şimdilik 1000TL olarak tazminine karar vermesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesi ile; zamanaşımı itirazı ile birlikte, 2010 tarihli Protokol ile alacak borç ilişkisinin kesinleştirildiğini geriye yönelik alacak iddiasının mümkün olmadığını, 01.03.2010 tarihli protokol ile taraflar arasında alacak – borç ilişkisinin kesinleştirildiğini davacının 31.10.2010 tarihi itibarıyla 179.773,25 TL borcu bulunduğunu kabul ettiğini, bu hesap kesinleştirme protokolünden sonra davacının açacağı dava ile geriye yönelik alacak ihdas etmesinin mümkün olmadığını, 2005 – 2006 – 2007 yıllarına ait komisyon oranlarının davacı tarafından bilinerek poliçeler kesilmeye devam edildiğini bu dönemlerde komisyon oranlarına herhangi bir itiraz söz konusu olmadığını. … poliçeleri için %100 komisyon ödeneceği hususunda davacı ile mutabakat mevcut olmadığını, 2006 yılını içeren primlere mutabakatsızlık yazısında prim ödemelerine itiraz ettiğini komisyon oranlarından doğan alacağı bulunduğuna dair herhangi bir çekince olmadığını davacının 2005 – 2006 – 2007 yıllarına ait komisyon oranı için sonraki tarihe ( 2008 tarihli e-mailde ) dayanmak istediğini bu maile şirket kayıtlarında rastlanmadığını, içeriğini kabul etmediklerini, davacının davalının acentesi olduğunu davalı şirketin bu poliçeleri yapıp yapmakta serbest olduğunu, davacının davalı şirketin iş almaması sebebiyle hak iddia edemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesi ile; huzurdaki davanın İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/564 E. Sayılı davasına ek dava olarak 2005- 2006- 2007 Sağlık Sigortası Acentalık Hizmetlerine ilişkin eksik ödenen komisyon alacağına ilişkin olarak açıldığını, aynı konuya ilişkin olarak 9.000 TL bedelli kısmi dava açıldığını, bakiye alacaklarını talep ettiklerini ileri sürerek, davanın kabulü ile müvekkili acentanın 2005- 2006- 2007 yılı Sağlık Sigortası Komisyon alacaklarının şimdilik 219.313,79 TL olarak, ihtarname tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, fazlaya dair haklarının saklı tutulmasını talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının talebinin zaman aşımına uğradığını, zaman aşımı nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak da; davacının eksik komisyon ödendiği iddiasının asılsız olduğunu, davacı ile 01.03.2010 tarihinde müvekkili şirket ile arasında olan cari hesap ilişkisinin katedildiğini savunarak, dava konusu taleple ilgili olarak İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/564 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 21/02/2017 tarih 2015/564 Esas 2017/172 sayılı kararında;
“Asıl dava, sigorta acentelik sözleşmesinden kaynaklı 2005-2006-2007 sağlık sigortası acentelik hizmetlerine ilişkin eksik ödenen komisyon alacağının tahsili ile 2007-2008 dönemi ferdi kaza poliçesi, 2009 yılı dönemine ait lisans kaydı poliçesi, 2008 yılı sağlık poliçelerinin yenilenmemesi nedeniyle oluşan kar kaybının tazmini istemine ilişkindir.
Birleşen İstanbul 5. ATM 2015/592 esas sayılı dosya yönünden dava, sigorta acentelik sözleşmesinden kaynaklı 2005-2006-2007 sağlık sigortası komisyon alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
İstanbul 5. ATM 2015/592 esas sayılı dosya 04/12/2015 tarihli gerekçeli karar ile mahkememiz dosyası ile birleştirilmiş olup, yargılamaya birleşen dosya ile birlikte devam olunmuştur.
Davacının sunduğu delil ve belgeler dosya içerisine alınmış, dosya kapsamından oluşturulan bilirkişi heyeti ile birlikte bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor taraflara tebliğ edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; sigorta şirketinin aracılık verirken iki tür evrakını mutlaka hazırladıkları, bunların ilkinin acentelik sözleşmesi, diğerinin ise acente vekaletnamesi olduğu, davacının … Sigorta A.Ş., … A.Ş.,..Sigorta A.Ş. ve …Sigorta A.Ş. yönünden acenteliğinin bulunduğu, hayat dışı şirket sözleşmesinde komisyon oranlarına yer verilmediği, hayat şirketindeki sözleşmesinde ise şirketin tasdikli hayat tarifelerinin işaret edildiği, sağlık komisyon oranları ile bir belgenin ne davacı ne da davalı tarafından gösterilmediği, davalının kendi kayıtlarında 2005-2006-2007 yıllarında söz konusu müşteri .. .) bakımından uygulanan komisyon oranlarının %2, %4, %5,5 gibi farklı komisyon oranları olduğu, esasen uygulamada büyük işler için düşük komisyon uygulanarak fiyatı aşağı çekmek ve böylece sigorta ettirenin ödeyeceği sigorta ücretinin düşürmenin sıra dışı bir uygulama olmadığı, ayrıca işin karlılık durumuna göre seneler itibariyle farklı uygulamaların da yapılabildiği, genel olarak uygulamada sigorta şirketlerinde acentelerine ait bir dosya tutulduğu, her bir büyük müşteri için de genel olarak dosyalama yapılması için işin gereği olduğu, davacıya .. . işinden dolayı 3 sene kar komisyonu verildiği, ancak belirtilen rakamların… Sigorta tarafından üretilen detaylı raporların arşivde bulunamaması nedeniyle kontrol edilemediği, … tarafından pilot lisans kaybı sigorta sözleşmesinin yenilenmesi için 12/12/2009 tarihine kadar teklif verilmesi istendiği, davalı tarafından davacıya 04/12/2009 tarihinde bu teminatın verilemeyeceği cevabı verildiği, dava dilekçesinde davacının bunun üzerine sözleşmenin 11/12/2009 tarihinde ..Sigorta ile yapıldığını belirttiği, konunun davalı nezdinde araştırıldığı, davalı tarafından 16/12/2009 tarihinde davacıya pilot lisans kaybı sigortalı teklifi gönderildiği, bu teklifteki sigorta ücretinin 233.688 EURO olduğu, yine dava dilekçesinde yer alan bir diğer talep olan aynı firmaya ait grup ferdi kaza teklifi ile ilgili 40.000 EURO’luk teklifin komisyonu düşürmeden kabulü yönünde 17/12/2009 tarihli şirket içi yazışma yapıldığı, bu sözleşmeden kurulu poliçeler tanzim edilse idi, o tarihte davacıya tahakkuk ettirilerek komisyon miktarı davalıya sorulmuş, geriye dönük bu çalışmanın o günkü şartlarının bilinmemesi nedeniyle yapılamayacağı cevabının alındığı, netice olarak bu örnekler doğrultu…da kaybın yalnız acente için değil, şirket için de olduğu düşünüldüğünde alınamayan veya alınmayan her iş bakımından tazminat talebinin yerinde bulunmadığı, sonuç olarak davacının davalı … şirketinden 2005-2006-2007 yılı sağlık sigortası komisyon alacağı, 2008 yılı ferdi sigorta poliçesi komisyon alacağı, 2010 yılı lisans kaybı poliçesi komisyon alacağı ile kazanç kaybından doğan alacağının bulunmadığı rapor edilmiştir.
Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi genel anlamıyla 6102 sayılı TTK 102-123 maddeleri arasında düzenlenmiş olup, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin akdedildiği tarih itibariyle uygulanması gerektiği kanun hükümleri 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 116-134 maddeleri arasında düzenlenmiş olup, acentenin tanımı 6762 sayılı TTK m.116’de şu şekilde yapılmıştır:
“Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tabi bir sıfat olmaksızın bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.”
Sigortacılığın özelliği gereği sigorta sözleşmelerine ilişkin bütün işlemlerin bizzat sigorta şirketlerinden yapılmasının imkansızlığı dikkate alan kanun koyucu, sigorta sözleşmelerine aracılık etmek sigortanın daha geniş çevrelere yayılması için hizmet vermek üzere sigorta acentelerini hukukumuza dahil etmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun acentelere ilişkin hükümleri sigorta acenteleri hakkında da uygulanır. (5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu m.23/18)
Sigortacılık Kanunun 2/1 maddesinde sigorta acentesinin tanımı şu şekilde yapılmıştır.
“Ticarî mümessil, ticarî vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tâbi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimî bir surette sigorta şirketlerinin nam ve hesabına sigorta sözleşmelerine aracılık etmeyi veya bunları sigorta şirketleri adına yapmayı meslek edinen, sözleşmenin akdinden önce hazırlık çalışmalarını yürüten ve sözleşmenin uygulanması ile tazminatın ödenmesinde yardımcı olan kişi”
Acentenin hakları Türk Ticaret Kanunu’nda ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Acentenin hakları sırasıyla ücret isteme hakkı, inhisar hakkı ve hapis hakkıdır. Acente, icra ettiği faaliyetin karşılığında yapılan işin değerine göre genellikle nispi olarak tespit edilen bir ücret isteme hakkına sahiptir.
Birleşen İstanbul 5. ATM’nin 2015/592 esas sayılı dosya kapsamındaki davacı taleplerinin genel anlamda acentenin ücret hakkına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Acente, acentelik ilişkisinin devamı süresince kendi çabası ile veya aynı nitelikteki işlemler için kazandırdığı üçüncü kişiler ile kurulan işlemler için ücret isteyebilir. (TTK m.128/1) Acente, kendisine bırakılan bölge veya çevredeki müşterilerle kendi katkısı olmadan kurulan işlemler için de ücret isteyebilir. (TTK m.128/1) Acente, müvekkilinin talimatına uygun olarak tahsil ettiği paralar için bir tahsil komisyonu talep edebilecektir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık bu çerçevede değerlendirildiğinde davacının ücret hakkının doğup doğmadığı uyuşmazlık noktasıdır.
Tarafların dosyaya sunduğu delil ve belgeler, alınan bilirkişi raporu çerçevesinde davacının doğmuş ücret hakkının kendisine ödendiği, doğmuş olup da ödenmemiş ücret hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu acente ile ilgili 129. maddesinde, acentenin sözleşmenin devamı süresince ücrete nasıl hak kazanacağı açıklandıktan sonra, aynı dönem içinde ücretin ödenme şekli ve zamanı da düzenlenmiş bulunmaktadır. Ancak alacak fesihten sonra bir döneme ilişkin olursa bu hükümlerin uygulanması mümkün değildir. (AYHAN/ÖZDAMAR/ÇAĞLAR – TİCARİ İŞLETME HUKUKU GENEL ESASLAR ANKARA-2015 S.503-504)
Bu açıklama çerçevesinde asıl dava yönünden taraflar arasındaki uyuşmazlık değerlendirildiğinde sözleşmenin feshi halinde istenebilecek kar kaybı yahut kazanç kaybı şeklindeki tazminat taleplerinin gerçekleşmesi bakımından öncelikle sözleşmenin acente tarafından haklı bir sebeple feshedilmiş olması yahut müvekkil sigorta şirketi tarafından haklı bir sebep olmaksızın sözleşmenin feshedilmiş olması gerekmekte olup, ayrıca acentenin sözleşmenin bu suretle sona erdirilmesinde kusuru bulunmaması gerektiğinden tazminat istemi yerinde bulunmamış olup yerinde olmayan tazminat isteklerinin de reddine karar vermek gerekmiş, davacının hem asıl dava yönünden hem de birleşen dosyadaki talepleri yönünden davanın reddine karar verilerek asıl dava ve birleşen dosya yönünden yargılama giderleri ve vekalet ücretleri ayrı ayrı hüküm altına alınarak…”gerekçesi ile,
Asıl dava yönünden davacının davasının reddine, birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/592 Esas 2015/829 Karar sayılı dosya yönünden davacının davasının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bir karar vermek için uygun olmadığını,
Davada da, gerek esas gerek birleşen dava dilekçesi ekinde ve delil listelerinde dayanılan Acentenin Ticari Defter ve Kayıtları incelenmeden bilirkişi raporu hazırlandığını,
Müvekkiline inceleme yapılması konusunda herhangi bir davetiye veya çağrı da ulaştırılmadan rapor hazırlandığını,
Raporda davalı … şirketinin müvekkili acentesine ait bir dosya bulundurması gerektiği ancak davalı … şirketi tarafından bu dosyanın tutulmadığı/ibraz edilmediği belirtilmesine rağmen, bu hukuka aykırı durumun davalı … şirketi lehine yorumlanmasının kabul edilemez olduğunu, raporda müvekkili şirket acente kayıtlarının incelenmediği davalı … kayıtlarının ise bulunamadığı belirtildiğini, sigorta şirketinin kendi kayıtlarını ibrazdan kaçınmış sayılması gerektiğini,
HMK 222/3 maddesinde ticari defterlerin sahibi lehinde delil olması şartlarının belirtildiğini,
Müvekkili şirket ticari defter ve kayıtları ve davalı … şirketi kayıtları üzerinde muhakkak inceleme yaptırılması gerektiğini,
Mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı olarak, taraflar arasında sadece sigorta şirketlerinin kayıtlarının delil niteliğinde olduğunu iddia etmesinin kabul edilemez olduğunu, acente kayıtlarının incelenmesinin yasa gereği olduğunu, HMK Madde 193 uyarınca geçerli bir Delil Sözleşmesi de bulunmadığından, birbirinden bağımsız alacak ve kar kaybı zararlarının hesaplanabilmesi için davacı acente kayıtlarının incelenmesinin zorunlu olduğunu,
Mahkeme kararının gerekçesinin yetersiz olduğunu, acentenin kar kaybı isteği için sözleşmenin haklı nedenle feshi gerektiği belirtilmesine karşın sözleşmenin ne zaman ve hangi surette feshedildiği dahi tanımlanmadığını, acente sigorta şirketi ilişkisinde acentanın geçmiş yıllardaki müşterileri için sigorta şirketine götürdüğü yenileme tekliflerinin kabul edilmeyerek acentayı kayba uğratması da bir nevi kar kaybı zararını doğurmakta olduğunu,
Mahkeme tarafından ödenmemiş ücret alacağının bulunmadığına ilişkin gerekçesinin anlaşılamadığını, yargılamanın hiçbir aşamasında ücretlerin belirlenmesi ve ödeme tabloları incelenmediğini, mahkemenin incelemediği ve değerlendirilmediği bir borç ilişkisi hakkında genel geçer bir ifade ile karar vermesinin kabul edilemez olduğunu, denetime elverişli bir şekilde ödeme durumlarının kayıt altına alınarak incelenmesi gerektiğini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, öncelikle icranın geri bırakılmasına, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/564 Esas 2017/172 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı yanca davalı aleyhine asıl ve birleşen davada acente ilişkisinden kaynaklanan ve 2005-2006-2007 yılı sağlık sigorta poliçelerinden, ötürü ödenmeyen komisyon alacakları ile, ayrıca asıl davada 2008 yılı ferdi kaza sigorta poliçelerinden ötürü ödenmeyen komisyon alacakları ile bir kısım poliçelerin yenilenmemesinden kaynaklı kazanç kaybı alacağının tahsili istemli dava açıldığı, ilk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçe ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verildiği, davacı vekilince karara karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince gerekçeli kararın son paragrafında hükme dayanak gerekçe olarak, sözleşmenin feshi halinde talep edilebilecek denkleştirme tazminatı kapsamında bir kısım açıklamalar yapılmış ise de; Açılan davalarda denkleştirme tazminatına ilişkin talep bulunmamaktadır.
Taraflar arasında 1989 ve 2001 tarihli sözleşmelerle acente ticari ilişkisi kurulduğu ve devam ettiği hususu ihtilafsızdır. Davacı yanca ticari ilişki sürecinde davalı yanca gönderilen mailler ile davalı yanca gönderilen mutabakat belgelerine konulan itirazı kayıtlar kapsamında 2005-2006-2007 yıllarına ilişkin sağlık sigorta poliçelerinden ve 2008 yılına ilişkin ferdi kaza sigorta poliçelerinden kaynaklı eksik ödendiği ileri sürülen komisyon alacaklarının tahsili ile bir kısım poliçelerin yenilenmemesinden kaynaklı kazanç kaybı zararının tahsili talep edilmektedir. Yargılama aşamasında davalı yanca delil olarak sunulan, taraflar arasında imzalanan ve davacının da kabulünde olduğu anlaşılan 01/03/2010 tarihli protokole göre , 31/01/2010 tarihi itibariyle davacı acentenin davalı şirkete aralarındaki acente ilişkisi kapsamında cari hesap borç bakiyesinin 179.773,25.TL olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. İş bu protokolün davacı yanca delil olarak dayanılan mail yazışmaları, itirazı kayıt konulduğu ileri sürülen mutabakat yazışmalarından sonraki tarihli olduğu, ayrıca davacının komisyon alacak istemine konu ettiği 2005-2008 yıllarından da daha sonraki tarihte imzalandığı anlaşılmaktadır. Tacirler arasında imzalandığı anlaşılan protokolün tarafları bağlayacağı ise kuşkusuzdur. Bu itibarla davacının gerek asıl gerekse birleşen davada talep ettiği taraflar arasındaki söz edilen protokol tarihinden eski tarihli olan 2005-2008 yıllarına ilişkin komisyon alacaklarına ilişkin talebi yerinde görülemeyecektir.
Yine acente olan davacının davalı … şirketi tarafından bir kısım sigorta poliçelerin yenilenmemesinden ötürü kazanç kaybına uğradığı iddiası ise; davacının davalı … şirketinin acentesi durumunda olup, davalı … şirketi hasar ve risk durumunu değerlendirerek belirleyeceği prim ve şartlar dahilinde sigorta poliçesi yapma hakkına sahiptir. Davacının ileri sürdüğü ferdi kaza, lisans kaybı ve sağlık sigorta poliçelerinin zorunlu sigorta poliçeleri de olmadığı dikkate alındığında, davalı … şirketi tarafından yenilenmediği ileri sürülen poliçelerden ötürü kazanç kaybı talebi de yerinde olmayacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında her ne kadar davacı yanca istinaf nedeni yapıldığı üzere, ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanıldığı, taraflar arasında delil sözleşmesi bulunmadığı, talep edilmesine rağmen davacı ticari defter ve kayıtları incelenmeksizin hüküm kurulması doğru değil ise ve ayrıca ilk derece mahkemesi yargılamasında davalı vekilince ileri sürülen zamanaşımı konusunda herhangi bir karar verilmemiş olması usule aykırılık teşkil etse de; incelenen kararın sonucuna göre etkili görülmediği ve istinaf nedeni de yapılmadığından, bu husus kararın kaldırılması gerekçesi yapılmamıştır. İlk derece mahkemesi red karar gerekçesi dışında dairemizin yukarıda açıklanan gerekçesi gözetildiğinde; davacı ticari defter ve kayıtlarında yapılacak incelemenin hüküm sonucunu etkileyecek nitelikte olmayacağı anlaşıldığından, HMK 30 maddesindeki usul ekonomisi de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararının sonucu itibariyle doğru olmasından ötürü, dairemizce HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi gerekçesi yanında yukarıdaki gerekçe doğrultusunda asıl ve birleşen davaların reddi yönünde yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun farklı gerekçeyle reddi ile, HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca karar gerekçesi DÜZELTİLEREK, dairemizce yeniden hüküm kurulmasına,
A-ASIL DAVA YÖNÜNDEN
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.980,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 41,00.TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 41,00.TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
6-Alınması gerekli 31,40-TL karar harcının peşin alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile bakiye 139,38-TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
B-BİRLEŞEN İSTANBUL 5. ATM 2015/592 ESAS 2015/829 KARAR SAYILI DOSYA YÖNÜNDEN
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 19.108,83-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
5-Alınması gerekli 31,40-TL karar harcının peşin alınan 3.745,34-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.713,94-TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
C-İSTİNAF YÖNÜNDEN
1-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
2-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 21/02/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

.