Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/797 E. 2018/164 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/797
KARAR NO : 2018/164
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/10/2016
DOSYA NUMARASI : 2014/453 Esas – 2016/661 Karar
DAVA : İstirdat ( Bankacılık İşleminden Kaynaklı )
KARAR TARİHİ : 01/03/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ticaret yapmak için banka kredisi kullandığını, müvekkili şirketin 2006 yılından 2013 yılına kadar davalı banka ile çalıştığını, bu tarihler arasında 3 adet genel kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkili adına iki farklı müşteri numarası üzerinden yaklaşık 47 hesap açıldığını ve bu hesaplardan sadece masraf ve faiz kesintileri yapıldığını, bu hesapların açılmasına yönelik müvekkilinin herhangi bir talebi olmadığını, davalı banka tarafından kredi sözleşmelerinde faiz oranı belirtilmeden kesintiler yapıldığını, bu kesintilerin haksız olduğunu ve bilirkişi incelemesi sonucu bunun hesap edilebileceğini, faiz oranının bankaca tek taraflı belirlendiğini ve bu hususta müvekkiline tebligat yapılmadığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile müvekkili şirketin davalı banka ile çalışmaya başlamış olduğu tarihten bu yana, fahiş oranlarda ödemiş olduğu her türlü faiz, komisyon, harç ve masraf gibi kalemlerin hesap edilerek müvekkili şirkete iadesi için fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin faiz, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu davanın belirsiz alacak davası olmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın iddiasını genişletmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, davacı tarafın uygulanacak faiz oranlarından haberdar olduğunu, sözleşme koşullarının davacı tarafça incelenerek sözleşmenin imza altına alındığını, bankalarca kredilere ve mevduatlara uygulanacak azami faiz oranları ile faiz dışındaki menfaatleri serbestçe belirleme hak ve yetkilerinin bulunduğunu, açılan hespaların çekilen kredilere istinaden açıldığını, bu nedenlerle; hukuki menfaat yokluğu nedeni ile davanın reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde dava dilekçesinde açık ve net olmayan eksik hususların davacı yana açıklattırılmasına, davacı yanın hukuki ve objektif dayanaktan yoksun, açıkça hakkın kötüye kullanılmasını teşkil eden davasının ve tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 05/10/2016 tarih 2014/453 Esas 2016/661 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Davacının uzun yıllardan beri ticari hayatta bulunması ve tacir olması nedeni ile davalı ile aralarında akdettikleri ve uygulaya geldikleri genel kredi sözleşmesi hükümlerinin medeni kanun madde 2 ve madde 23/2 ile BK 19 ve 20 maddesi gereğince kanuna, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğundan batıl olduğu iddiasının haklılığını ortaya koyan somut bilgi ve verilerin dosyaya sunulmadığı alınan bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı.. ” gerekçesi ile; ” Davanın REDDİNE, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Bilirkişi raporlarına yaptıkları itiraz nedenleri irdelenmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile değerlendirme yapıldığını,
Müvekkil şirketin uzun yıllardan beri ticari hayatta bulunması ve tacir olması nedeniyle birçok sektör ile işbirliği yapmakta olup tüm ilişkilerini güven ilkesi çerçevesinde yürüttüğünü, davalı banka ile olan iş ilişkisinin de yine bu güven ilişkisi temel alınarak devam ettirilmekte iken kendileri tarafından tespit edilen hukuka aykırılıkların yerel mahkemece göz ardı edildiğini, uygulanacak ve değiştirilecek olan tüm faiz, komisyon ve masraf gibi kalemlerin oranlarının müvekkil şirkete tebliğ edilmesi gerektiğini, hiçbir şekilde bankanın müşteriden habersizce ve keyfi olarak faiz oranını belirleme ve buna göre talepte bulunma hakkı söz konusu olmadığını,
Yargıtay’ ın verdiği yeni kararlar ile ticari kredilerde de komisyon, dosya masrafı gibi adlarla kredi sözleşmesine konulmuş masrafların yazılmamış sayılacağına, yazılmamış sayılan bu bedellerin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğuna ve iadesi gerektiğine ve hatta yasal dayanağı olmaksızın alınan bu kalemlerin tahsil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte iade edilmesi gerektiğine hükmettiğini, yerel mahkemenin tüm bu içtihatlar ışığında yetersiz incelemesi sebebiyle davayı reddetmesinin son derece yanlış olduğunu,
İleri sürerek; yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava, taraflar arasında yapılan kredi sözleşmeleri kapsamında davacıya kullandırılan krediler nedeniyle fazla tahsil edildiği iddia edilen faiz, komisyon, harç ve masraf gibi alacak kalemlerinin iadesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasında 28/12/2006 tarihli 500.000 TL bedelli, 13/10/2010 tarihli 500.000 TL bedelli ve 16/09/2011 tarihli 3.000.000 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı dosya kapsamına göre sabittir.
Taraflar arasında imzalanan 28/12/2006 tarihli sözleşmenin 6.1 maddesi “Müşteriye önceden ihbarda bulunmaksızın Banka, bu sözleşmeye dayanarak açtığı ve açacağı …her türlü krediler ile hesaplara ve aldığı teminatlara yetkili merciler tarafından saptanan veya ilerde saptanacak en yüksek oranları geçmemek üzere belirleyeceği oranlarda faiz ve her nevi komisyonları ve Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu gibi yasal ve Banka düzenlemelerine veya teamüllerine göre talep edilebilecek her türlü ücret, masraf ve sair giderleri uygulayacak ve bunları gider vergileri ve sair resim ve harçları ile birlikte Müşteri’nin cari hesabına borç yazabilecektir. Müşteri bu hususta herhangi bir iddia ve itirazda bulunmayacağını peşinen kabul ve beyan eder.” ” hükümleri bulunmakta olup bu hükümler tacir olan davalıyı bağlar.
HMK’ nın 194 maddesi ” Taraflar, dayandıkları vakıaları ıspata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar” hükmü içermekte olup, bu hükme rağmen davacı “fahiş” olarak nitelediği bankacılık teamül ve hukukuna aykırı işlemlerin hangileri olduğunu açıkça ortaya koymamış ve taleplerini somutlaştırmamıştır.
Davacının davalı bankadan kullandığı kredilerin geri ödeme planlarında davacının imzasının bulunduğu ve bu geri ödeme planlarında davacıdan tahsil edilecek faiz ve diğer giderlerinde açıkça gösterildiği dolayısıyla davacının kendisinin imzaladığı geri ödeme planındaki faiz oranlarını kabul edip sonradan fahiş alındığı gerekçesiyle dava açmasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu, Ayrıca ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda alınan bilirkişi raporunda;Davacının, davalı banka nezdinde kullandığı kredilere işletilen faiz ve alınan komisyonlar, diğer bankacılık işlemleri nedeniyle alınan komisyon, ücret ve masrafların, kredi sözleşmesi hükümleri, yerleşik Yargıtay içtihatları, bankacılık kanunu hükümleri, bu konudaki TCMB genelge ve tebliğ hükümlerine uygun olduğu tespit edildiğinden ve davacı vekilinin dava ve istinaf dilekçelerinde ileri sürdüğü itiraz sebepleri de gerek bilirkişi raporu ve gerekse ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında tartışılıp değirlendirildiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 85,70 TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcı ve karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 121,60 TL harcın, davacı tarafından istinaf aşamasında yatırılan toplam 174,9 TL ( istinaf karar harcı 31,40 TL ve temyiz yoluna başvurma harcı olarak yatırılan 143,50 TL toplamı ) harçtan mahsubu ile bakiye 53,3 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talep eden davacıya iadesine,
3- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 01/03/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.