Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/787 E. 2018/102 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/787 Esas
KARAR NO : 2018/102 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/522 Esas – 2017/466 Karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/02/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı banka şubesinden çektiği bireysel kredi esnasında dosya parası (proje komisyon ücreti) adı altında kendisinden haksız ödeme tahsil edildiğini, haksız tahsil edilen diğer ödemeler de uzmanlık gerektiren bilirkişi incelemesi sırasında ortaya çıkacağını, imzalanan sözleşmenin standart niteliğinde olduğunu, daha önce hazırlanan maktu sözleşmelerden olduğunu, müvekkili ile müzakere edilmeden tek taraflı olarak hazırlanan bu sözleşmeyi müvekkilinin o anki zor durumundan dolayı imzalamak zorunda kaldığını, Bankanın vermiş olduğu kredi ödeme planında komisyon ve masraflar adı altında alınan ücretlerden bahsedilmediğini, Evrensel Tüketici hakları arasında bilgilendirme hakkı olduğu halde banka kullandırdığı kredinin tüm koşullarını ve içeriğini müvekkiline anlatmadığını, davalı banka şubesinin müvekilinden Proje Komisyonu adı altında toplamda 15.000,00 TL para tahsil edildiğini, Bankanın tahsil etmiş olduğu bu bedelin Tüketici Kanunu ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu savunarak fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.300,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde hukuki ve fiili gerçeklere aykırı beyan ve iddialarda bulunduğunu, davacının kendisinden tahsil edilen ücretlerin haksız ve mesnetsiz olduğunu iddia etmişse de müvekkili olan bankanın davacıdan tahsil etmiş olduğu ücretlerin tamamen davacının bilgisi/rızası tahtında yasal düzenlemelere, sözleşmesel düzenlemelere ve Bankacılık teamüllerine uygun bir şekilde tahsil edildiğini, davacının dilekçesinde yer vermiş olduğu, Yargıtay kararlarının somut olayla herhangi bir ilişkisinin bulunmadığını, nitekim söz konusu kararların tacir ve tüketici arasında yapılan işlemlere ilişkin olmakla birlikte somut olayın ticari bir faaliyete özgülenmiş işyeri finansmanına ilişkin bir kredi olduğunu, davacı ile müvekkili olan banka arasındaki projenin ticari olmasaydı dahi tahsil edilen ücretlerin alınmasında hukuka, yasalara, imzalanmış olan sözleşme, ticari hayatın ve işin mahiyetine aykırı bir yön bulunmadığını, davacının tüm hükümlerini tek tek müzakere etmek suretiyle imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden müvekkili olan bankanın davacıdan ücret talep etmesinin müvekkili olan bankanın yasalara dayalı bir hakkı olup, yasalara uygun olarak yapılan bir tahsilatın iade edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, arz ve izah edilen nedenlerle, her türlü dava, şikayet ve talepte bulunma haklarının saklı kalması kaydı ile, haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 1.300,00 TL olarak açmış oldukları davalarını ıslah etmek suretiyle 7.500,00 TL’ nin kredinin davalı bankadan çekildiği tarihten itibaren işleyecek değişen miktarlardaki avans faiz oranıyla birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/05/2017 tarih ve 2015/522 Esas – 2017/466 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; “… 21/04/2010 tarihli genel kredi sözleşmesi ve ekleri, bankalara yazılan müzekkere cevapları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı ile davalı arasında 21/04/2010 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, 21/04/2010 tarihinde aylık 0,84 kar oranı ile 48 ay vadeli aylık eşit taksit ödemeli kredi kullandırıldığı, söz konusu kredi kullandırımı nedeniyle, davalı banka tarafından davacının hesabından proje komisyonu açıklaması ile toplam 15.000,00 TL tahsil edildiği, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davalı banka tarafından davacıdan masraf adı altına ücret alınabileceğinin hüküm altına alındığı, fakat alınacak masrafın oran veya miktarının sözleşmede gösterilmediği, mahkememizce bu hususta emsal banka uygulamalarının araştırıldığı, emsal bankacılık uygulamaları da dikkate alınarak uzman bilirkişinin hazırladığı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli 26/09/2016 tarihli ek raporunda hesaplandığı üzere davalı bankanın davacıya ödemesi gereken tutarın 7.500,00 TL olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, … ” gerekçesi ile;
” 1-Davanın kabulü ile 7.500,00 TL’nin 1.300,00 TL’sinin 26/03/2014 tarihinden itibaren; 6.200,00 TL’sinin ıslah tarihi olan 31/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek olan değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin müzekkere yazmış olduğu bankalardan müvekkil banka ile aynı usulde çalışan … Bankası A.Ş. İle … A.Ş.’ den istenilen cevaplar gelmeden, ” Diğer bankaların uygulamış olduğu emsal komisyon oranlarının dikkate alındığı ” yönündeki gerekçesinin tamamen hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunun denetime elverişli olmaması nedeniyle itibar edilebilecek hukuki değere sahip olmadığını,
Dava konusu yapılan ödemelerin, tamamen davacının imzaladığı sözleşme hükümlerine ve açık kabul ve taahhüdüne dayalı olarak tahsil edilmiş olmakla birlikte, müvekkil bankanın davacıya kullandırdığı ticari nitelikli kredilerden komisyon almasında, yasal ve sözleşmesel düzenlemelere, ticari ve bankacılık teamüllerine ve hayatın olağan akışına aykırı bir yön bulunmadığının açık ve tartışmasız bir şekilde teyit ve tespit edildiğini,
Dava konusu olayın genel işlem koşullarına aykırılık oluşturmadığı gibi Yüksek Mahkeme’ nin kararlarında da TBK’ nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara/ dava konusu olaya TBK’ nun 20. maddesi ve devamındaki ” Genel İşlem Koşulları” nın uygulanmasının mümkün de olmadığının açıkça belirtildiğini,
Davacının, tüm iddia ve beyanlarını TBK’ nun 20. Maddesi ve devamındaki ” Genel İşlem Koşulları ” üzerine kurmuşsa da, TBK’ nun yürürlüğünden önce gerçekleşmiş olan huzurdaki dava konusu işlem için TBK’ nun söz konusu hükümlerinin uygulanmasının hukuken mümkün olmadığını,
Davanın, hukuken dinlenebilirliği olmayan, haksız ve hukuka aykırı bir dava olup, dava konusu edilen miktarın iade edilmesi hususunun, yasal ve sözleşmesel düzenlemelere, ticari ve bankacılık teamüllerine ve hayatın olağan akışına açıkça aykırıyken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul, yasa ve yüksek mahkeme kararlarına açıkça aykırı olduğunu
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, kararın icrasının geri bırakılmasına, davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi (ticari kredi) uyarınca kullandırılan kredi nedeniyle davacıdan kredi proje masrafı adı altında tahsil edilen tutarın iadesi istemli açılan davada, ilk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş davalı vekilince karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bilirkişi rapor içeriğinde yer verilen yargıtay emsal kararları da gözetildiğinde, genel kredi sözleşmesi hükümlerine göre komisyon ve ödenecek komisyonlara ilişkin açıklamanın yer aldığı, bunlardan müşterinin sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, davacıdan tahsil edilen tutarda masraf alınmasına ilişkin sözleşmede açıklık bulunmadığı da anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince bu durum dikkate alınarak emsal banka uygulamaları da araştırılmak suretiyle sonuca gidildiği de anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 512,33.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 129,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 383,33.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/02/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.