Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/772 E. 2018/84 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/772 Esas
KARAR NO : 2018/84 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/1091 Esas 2017/578 Karar
TARİH : 05/06/2017
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/01/2018

İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava konusunun Müvekkilinden haksız yere tahsil edilen kredi kullandınm ücreti ile yapılandırma sonucu alınan kredi tahsis-komisyon masrafının şimdilik 3.760.-TL iadesi; müvekkilden alınan kredi kullandırım masrafı ile yapılandırma sonucu alınan kredi tahsis komisyon masrafla nnın tahsili talebi hakkında olduğu, müvekkili tarafından .. Bankası Beyazıt Şubesinden 60.000.-TL tutannda kredi çekildiğini, kullanılan bu krediye ilişkin olarak müvekkilinden 2.700.-TL Kredi Kullandırım Masrafı alındığını, bankanın daha sonra faiz oranları düştüğü için yapılandırma yapmadığını, 13.11.2009 tarihinde yapılan yapılandırma sonucu müvekkilinden bu defa da 1.060.-TL kredi dosya tahsis ücreti-komisyon masrafı tahsil edildiğini, müvekkilinden tahsil edilen bu bedellerin haksız ve hukuka aykırı olup müvekkile iadesi gerektiğini, bankanın İşbu krediye ilişkin olarak müvekkili ile sözleşme imzalamış bulunduğunu, ancak bu sözleşmenin bir örneğinin tarafına verilmediği gibi önceden hazırlanmış matbu sözleşme olması dolayısıyla sözleşmenin içeriğine müdahale hakkı verilmediğini, müvekkili ile müzakere edilmediğini, dava konusu olayın, söz konusu hüküm ile birlikte değerlendirildiğinde bankanın dosya masrafı/komisyonu adı altında tüketici müvekkilinden tahsil ettiği bedelin iyi niyet kurallarına aykırı şekilde müvekkili aleyhine dengesizliğe neden olduğu, sözleşmedeki hükmün haksız şart olacak dolayısıyla da tüketiciyi bağlamayacağını, dolayısıyla haksız şart niteliğini haiz olan bu hükmün, tüketici müvekkili tarafından bağlayıcı nitelikte olmayacağını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak koşuluyla şimdilik kredi kullandırımı sırasında alınan Kredi Kullandırım Masrafı 2.700.-TL İle yapılandırma sonucu alınan kredi dosya tahsis ücreti-komisyon masrafı 1.060,-TL avans faizi eklenerek toplamının iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının, müvekkili bankadan ticari kredi sözleşmesi ile kredi kullandığını, bu krediye ilişkin sözleşme öncesi bilgilendirme formu ve sonrasında İmzalanan sözleşmenin ekte olduğunu, davacı ile yapılan sözleşme gereği iki tarafında mutabakatıyla dosya masrafları olarak davacıdan komisyon, ekspertiz ücreti, tapu masrafı vb. adı altında bedellerin tahsil edildiğini, davacının kendinden kesilen bedellerin haksız şart oluşturduğunu iddia ettiğini, sözleşmedeki hükmün haksız şart oluşturabilmesi için müzakere edilmeden satıcı tarafından sözleşmeye tek yanlı olarak konulmasının, tüketicinin yükümlülüklerine ek olarak bir dengesizlik oluşturması ve bunun iyi niyet kurallarına aykırılık oluşturması gerektirdiğini, alınan bedelin davacının bilgisi dâhilinde alındığını, Banka tarafından kredinin kullandırım koşulları hakkında davacıya her türlü bilgi verildiğini, bu bilgiler ışığında Kredi Sözleşmeleri, Sözleşme Öncesi Bilgi Formları Kredi Genel Sözleşmesindeki Genel İşlem Koşullarına ilişkin Bilgilendirme formunu okuyarak imzaladığını, Kredi Genel Sözleşmesinde müşteri kredi sözleşmesi ve kredinin teminatları ile ilgili işlemlere ait giderleri kabul eder şeklindeki düzenlemeyi kabul ettiğini, ayrıca tacirin basiretli tüccar gibi davranma yükümlülüğü çerçevesinde banka ile yaptığı sözleşmeyi okuduğunu, şartları bildiği ve kabul ettiği varsayıldığını, ayrıca 4077 sayılı Tüketicinin Korunması hakkında Kanunun kapsamında bir tüketici değil, tacir olduğu ve dava konusu bedellerin de ticari krediler nedeniyle kredi sözleşmesine tüketici olmayıp tacir olduğu ve dava konusu bedellerde ticari krediler nedeniyle tahsil edildiği için davanın Tüketici mahkemesinde görüşülmemesi gerektiğini, bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için yasanın amacı İçerisinde yasada tanımları verilen taraflar arasında mal veya hizmet satışına ilişkin hukuki bir işlemin olması gerektiğini, davacı tarafın tüketici sıfatına haiz olmadığını, ticari kredi ilişkisinden doğan uyuşmazlıklara Tüketici mahkemesince bakılmasının doğru olmadığını, dolayısıyla taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı kanun kapsamında kalmadığının anlaşıldığını, Taraflar arasındaki uyuşmazlığa TBK uygulanması gerektiğini, Türk Hukuk Sisteminde Sözleşme serbestisi çerçevesinde imzalanan kredi sözleşmesinde TBK’nun 19 ve 20. Maddeleri ile TMK 2. Maddesine aykınlık yoktur şeklinde cevap verdiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 05/06/2017 tarih 2016/1091 Esas 2017/578 sayılı kararında;
“Mahkememizce yapılan yargılama toplanan delillere göre uyuşmazlık davalı banka tarafından kredinin türüne göre tahsis edilen krediden dolayı masraf veya komisyon alıp alamayacağı noktasındadır.
Gelen belge ve kayıtlara göre 14.07.2008 tarihinde kullandırılan Kredi nedeniyle, Davalı bankaca “Kredi Komisyonu” açıklatmasıyla 2.700,00.-TL tahsil edilmiş; daha sonra 13.11.2009 tarihinde kredinin faiz oranının Yenilenmesi dolayısıyla 1.060.-TL daha tahsilat yapıldığı; tahsilatların imzalanan Kredi Genel Sözleşmesinin Faiz Komisyon Ücret ve masraflar başlıklı 7. Maddesi kapsamında alındığı anlaşılmaktadır.
Davacı ile Banka arasında imzalanan Sözleşmelerinin ticari genel kredi sözleşmesi olduğu, Sözleşme ve Eklerinin taraflarca imzalandığı; imzalanan sözleşme kapsamında kullanılan kredinin ticari kredi olduğu anlaşılmakla Davacının Tacir sıfatında olması nedeniyle, Kullandığı kredinin ticari işletmesiyle ilgili olmadığını ve tüketici vasfıyla kredi kullandığını karşı tarafa bildirdiğine dair itirazının veya bildiriminin bulunmadığı görülmüştür.
Tarafları arasındaki ilişkide davalı banka ile davacı arasında imzalanan sözleşme genel kredi sözleşmesidir. Genel Kredi Sözleşmesi mevzuat ve bankacılık uygulamasında1 Ticari Krediler İçin Kullanılan bir sözleşmedir. Ticari Krediler ise mevzuat gereğince sadece tacir sıfatını taşıyan gerçek kişiler ve Şirketler tarafından kullanılabilir. davacı tarafından kullanılan kredi konut kredisi adıyla açılmış olsa da, kredi konusu olan gayrimenkul iş yeri vasfındadır.
Kural olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun genel işlem koşulları başlığını taşıyan 20.maddesinde “genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacı ile, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli nitelendirmede önem taşımaz aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmenin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez, genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye koyulan bu koşulların her birini tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz, genel işlem koşulları ile ilgili koşullar sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmeleri de niteliklerine bakılmaksızın uygulanır”
Dava konusu krediye ait geri ödeme planında BSMV ve KKDF kesintilerinin yapılmış olduğu görülmektedir. Buradan kredinin Konut Kredisi kapsamında kullandırılmadığı, eşit taksitli geri ödemeli kredi olarak tahsis edildiği sonucuna varılmıştır. 14.07.2008 tarihinde kullandırılan Kredi nedeniyle, Davalı bankaca “Kredi Komisyonu” açıklamasıyla 2.700,00.-TL tahsil edilmiş; daha sonra 13.11.2009 tarihinde kredinin faiz oranının Yenilenmesi dolayısıyla 1.060.-TL daha tahsilat yapıldığı; tahsilatların imzalanan Kredi Genel Sözleşmesinin Faiz Komisyon Ücret ve masraflar başlıklı 7. Maddesi kapsamında alındığı anlaşılmaktadır. Gelen emsal banka uygulamaları ve kredinin türüne göre davacının burada tüketici sıfatıyla hareket etmediği anlaşılmakla yapılan bilirkişi incelemesinde de anlaşıldığı üzere kredi tahsis ve değerlendirme komisyonu uygulamasının sözleşme maddeleri kapsamında yapıldığı, komisyon oran ve rakamının dava dışı diğer bankalara göre abartılı bir düzeyde olmadığı ve makul olduğu, Tahsil edilen komisyonun davacı ile müzakere edilmiş olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu komisyon masraf gibi alacak talebinin reddine…”gerekçesi ile,
Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının hüküm 6 nolu bendinde “Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 451,2 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine” şeklinde verilen kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu,
2017 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13.maddesine göre;
‘MADDE 13 – (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” denmekte olup, açıkça mahkemece hükmedilen nisbi vekalet ücretinin, AAÜT’ye göre belirlenmiş maktu vekalet ücretinin altında kalması durumunda maktu vekalet ücreti esas alınacağının ortada olduğunu, aynı maddenin ikinci fıkrası da dava değeri açısından değerlendirme yapmakta olup hükmolunacak vekalet ücretinin herhalde dava değerinden fazla olamayacağının belirttiğini,
Davada dava değerinin 3.760,00 TL olduğunu,
2017 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin İkinci Kısım İkinci Bölümünde Asliye Mahkemelerinde görülecek davalarda hükmolunacak avukatlık ücretinin 1.980,00.TL olacağının belirlendiğini, davada mahkemenin AAÜT 3. kısmına göre avukatlık ücretini belirlediği fakat 13. Maddenin 1. Fıkrasından ‘tarifenin ikinci kısmında belirlenen maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla’ ibaresini atlayıp vekalet ücretini salt 3. kısıma göre belirleyerek 451,2 TL hesapladığını, bu suretle avukatlık ücretinin usul ve yasalara aykırı tespit edildiğini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile eksik ve hatalı olarak tespit edilen vekalet ücretinin maktu vekalet ücreti olan 1.980,00.TL olarak kabulü ile, hükmün yeniden karara bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1091 Esas 2017/578 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı yanca davalı bankadan kullanılan kredi nedeniyle kendisinden tahsil edilen masraf ve yapılandırma nedeniyle alınan ücret-komisyon tutarının idaesi istemli açılan davada ilk derece mahkemesince davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur.
Davalı vekili davanın esastan reddine karar verilmesi üzerine lehlerine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kararı istinaf etmiştir.
Davacının açtığı davada müddeabihin 3.760.TL olup, davanın esastan reddolduğu ve davalının yargılamada vekil ile temsil olduğu anlaşılmaktadır. Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13. maddesi hükümlerine göre davalı lehine 1.980,00.TL red vekalet ücreti yerine yanılgı ile 451,2.TL vekalet ücreti tayini doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin hükmünün 6. bendinin dairemizce düzeltilerek ve 451,2.TL ibaresi yerine 1.980,00.TL ibaresi yazılarak dairemizce yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/06/2017 tarih 2016/1091 Esas 2017/578 sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince vekalet ücreti yönünden KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden hüküm kurularak;
1-Davanın esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 31,40.TL karar harcının peşin yatırılan 64,21.TL harçtan mahsubu bakiye ilam harcının davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde geçerli olan AAÜT uyarınca hesaplanan 1.980,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince yatırılan 85,70.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 31,40.TL istinaf karar harcının talep halinde istinaf talep eden davalıya iadesine,
6-İstinaf başvuru harcı 85,70.TL ve istinaf posta gideri 21,00.TL toplamı 106,70.TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere olmak üzere 31/01/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.