Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/735 E. 2018/18 K. 10.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/735 Esas
KARAR NO : 2018/18 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/327 Esas 2017/457 Karar
TARİH : 15/05/2017
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 10/01/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin filo kiralama alanında faaliyet gösteren bir şirket olup adına kayıtlı çok sayıda aracın bulunduğunu ve davalı şirketten bazı araçlar için trafik sigorta poliçesi satın alındığını, müvekkiline ait 3 araç için davalı tarafından 17/02/2015 vadeli poliçeler düzenlendiğini, anılan poliçelerin vadesinin sona ermesinine müteakip düzenlenen 17/02/2016 vadeli poliçelerde bir önceki vade döneminin yaklaşık 4 katı tutarında primin tahakkuk ettirildiğini, trafik poliçelerinin düzenlenmesinin zorunlu olduğunu, davalı tarafından keyfi fiyat artışı yapılmasının kabul edilebilir olmadığını, bu konuda Rekabet Kurulu tarafından bazı sigorta şirketleri hakkında işlem yapıldığını, 2015 yılı için 3 poliçe nedeniyle 1.505,28.TL ödenmesine rağmen 2016 yılında aynı poliçeler için 5.986,30 TL talep edildiğini, aradaki farkın 4.481,02.TL olduğunu, fahiş prim artışıyla müvekkilinin mağdur edildiğini ileri sürerek, haksız olarak kendisinden tahsil edilen 4.000,00.TL primin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının ileri sürdüğü bir kısım iddialar yönünden muhatabın yasa koyucu ve Hazine Müsteşarlığı’nın olması gerektiğini, bu iddialar nedeniyle müvekkiline husumetin yöneltilemeyeceğini, trafik sigortasının motorlu araçlar için zorunlu bir sigorta türü olmasına rağmen bu sektörde faaliyet göstermesine rağmen 33 sigorta şirketinden herhangi birisinden poliçe satın alabileceğini, bu konudaki takdir ve karar verme yetkisinin davacıya ait olduğunu, müvekkilinin serbest piyasa ekonomisi içinde faaliyet yürüten bir sigorta şirketi olduğunu, davacının hangi sigorta şirketinden hangi prim tutarıyla sigorta yaptırma konusunda tercih hakkına haiz bulunduğunu, yapılan işten ve alınan primlerin yasaya ve mevzuata uygun bulunduğunu savunarak, haksız davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 15/05/2017 tarih 2016/327 Esas 2017/457 sayılı kararında;
“Dosyada mevcut olan ve mahkememizce itibar edilen raporda açıklandığı üzere, davacıya ait 3 ayrı aracın 17/02/2015 – 2016 yılı için düzenlenen trafik sigorta poliçesi nedeniyle her bir poliçe bakımından 501.76 TL prim tahakkukunun yapıldığı, aynı araçların ikinci yıl yapılan poliçelerinde 2 aracın poliçesi için 2.401,38’şer TL, 1 aracın poliçesi için de 1.183,54 TL prim tahakkukunun yapılıp tahsil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı taraf bir önceki yıl ile ikinci yıl için tahakkuk ettirilen primler arasındaki farkın iadesini istemektedir. Nitekim, ikinci yıl yapılan artışın fahiş olduğu iddiasını ileri sürmüştür. Somut olayda, poliçelerin düzenlendiği Şubat 2015 – 2016 vadeli trafik poliçeleri için 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun yürürlükte olduğu, anılan kanunun Tarifeler başlığını taşıyan 12.maddesinde, Sigorta tarifelerinin sigortacılık esasına ve genel kabul görmüş aktüeryel tekniklere uygun olarak sigorta şirketleri tarafından serbestçe belirleneceği ancak bu kanuna ve diğer kanunlara göre ihdas edilen zorunlu sigortaların teminat tutarları ile tarife ve talimatların bakan tarafından tespit edileceği ve resmi gazetede yayınlanacağı açıklanmıştır. Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik Sigorta) Poliçesi açısından Hazine Müsteşarlığı tarafından yayınlanan prim ve tarife cetvelinin bulunduğu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 12.maadesi ile 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkındaki kanunun 2.maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığı tarafından trafik sigortasında tarife uygulama esasları hakkındaki yönetmeliğin 14/07/2007 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği tespit edilmiştir. Anılan yönetmeliğin 4.maddesinde, sigorta şirketlerinin bu yönetmeliğin ekindeki tablolarda yer alan araç türüne göre il bazında temel sigorta primini serbestçe tespit edebileceği 03/08/2016 tarihli ve resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren değişiklik sonrasında sigorta şirketlerinin belirledikleri temel sigorta primleri ve motorlu araç işletenlerine uygulayacakları prim indirim ve artırım sebeplerini oranlarıyla birlikte uygulamaya başlamadan 5 gün önce TRAMER’e yazılı ve güvenli elektronik ortamda göndermesi gerektiği ve bu bilgilerin müsteşarlığın erişimine sunulacağının açıklandığı anlaşılmaktadır.
Davalı … şirketi tarafından davacıya ait 3 araç için düzenlenen sigorta poliçelerinde trafik sigortası rehber tarifesinin ve içeriğinin göz önünde bulundurulduğu, yönetmeliğin 19.maddesinin primlerin tespiti başlığını taşıdığı ve primlerin sigorta şirketlerince serbestçe belirlenip peşin olarak tahsil edileceğinin açıklandığı, davalı … şirketince düzenlenen ihtilafa konu poliçelerin geçerli aktüeryal yöntemler ve onaylanmış tarife esasları dikkate alınarak düzenlendiği, poliçenin düzenlendiği şirketin kriterleri, sigortalının faaliyet alanı, hasar prim oranları ve asgari risk kabul esas ve teknikleri dikkate alınarak sigortacı tarafından serbestçe kararlaştırıldığı ve sigortalıların onayına kanuni düzenlemelere uygun olarak sunulduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafından düzenlenen poliçelerde Hazine Müsteşarlığı nezdinde bulunan onaylı ve kabul gören tarifeler esas alınarak ve tarife ve cetvellerde uygulanacağı beyan olan prim kriterleri doğrultusunda belirleme yapıldığının anlaşıldığı, davalı tarafından tahsil edilen primin sözleşme döneminin devamı sırasında artan risk anlayışına göre talep ettiği ek prim mahiyetinde olmayıp, yetkili makamlar marifetiyle onaylanmış trafik sigortası rehber tarifesine uygun bir şekilde tahsil edilen prim olduğu, ayrıca davalı sigortacının poliçede Hazine Müsteşarlığı tarafından onaylanmış tarife esasları dışında sigortalısı olan davacıya karşı ilk poliçenin tanzim tarihinden sonra düzenleyeceği trafik poliçelerinde belli bir oranda artış yapılmayacağına ilişkin bir taahhüdünün bulunmadığını, dolayısıyla sigortacı olan davalının prim artışı nedeniyle fahiş fark yaratarak davacıyı yanılttığından bahsedilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Davacı şirketin asıl faaliyet alanının oto kiralama işi olduğu dikkate alındığında davalı … şirketinin sigortalısı olan davacı şirketin risk dengesi ve hasar prim rasyolarını dikkate alarak kanuna uygun olarak düzenlenen poliçelerde primlerini serbestçe belirleme konusunda yönetmelik kapsamında yetkisi bulunduğu, ihtilafa konu poliçelerin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuat, sigortacılık ilkeleri, aktüeryal hesaplar gereği yapılan artışın fahiş olarak kabul edilemeyeceği, tahsil edilen primlerin yasa ve yönetmeliğe uygun bulunduğu, davacı tarafından bu davada ikinci yıl için yapılan trafik sigorta poliçeleri nedeniyle tahsil edilen primlerin bir önceki yıla göre fahiş olarak artırıldığı, artırılan bu kısmın iadesinin istendiği, primlerin tahakkuku ve tahsilinin yasa ve yönetmeliğe uygun bulunması nedeniyle iadesini isteyebileceği prim olduğunun kabul edilemeyeceği, bunun dışında davacı tarafça, davalının haksız rekabet yaptığı iddiasını ileri sürdüğü ancak sunulan delillere göre davalı … şirketi tarafından haksız rekabetin yapıldığı konusunda da bir kurul kararının bulunmadığı, davacı tarafından bu konuda Rekabet Kurulu’na başvurulduğu ve neticesinin beklenmesi gerektiği ileri sürülmüşse de, iş bu dava açılmadan önce başvuru yapıldığına ilişkin herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, esasında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun çerçevesinde tazminat isteminde bulunulabilmesi için evvelemirde Rekabet Kurulunca haksız rekabet yapıldığı yönünde verilmiş bir kararın olmasının zorunlu bulunduğu, anılan karar elde edilmeden veya Rekabet Kurulu’na başvuru yapılmadan açılan bu davada 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun doğrultusunda tazminat isteminde bulunulamayacağı anlaşılmakla…”gerekçesi ile,
Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Müvekkili şirketin uzun dönem araç kiralama faaliyet konusu ile iştigal eden bir şirket olduğunu, bu nedenle müvekkili şirket adına kayıtlı çok sayıda araç bulunduğunu, müvekkili şirketin bazı araçlarının Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçelerini davalı şirkette yaptırdığını,
Müvekkiline ait … plakalı aracın davalı şirket tarafından 17.02.2015 başlangıç tarihli … numaralı ZMMS poliçesi ile 501,76 TL bedelle sigortalandığını, aynı aracın bir sonraki poliçe döneminde 17.02.2016 başlangıç tarihli … numaralı poliçe ile yenileme yapıldığını, ancak bu yenileme döneminde davacı tarafından ödenmesi gereken prim sigorta şirketi tarafından tek taraflı olarak haksız ve dayanaktan yoksun bir şekilde tek taraflı olarak fahiş bir şekilde 1.889,62.TL arttırılarak 2.401,38.TL’ye yükseltildiğini,
Müvekkiline ait ….plakalı aracın yine davalı … şirketi tarafından 17.02.2015 başlangıç tarihli ….numaralı ZMMS poliçesi ile 501,76.TL bedelle sigortalandığını, bir sonraki poliçe döneminde 17.02.2016 başlangıç tarihli …numaralı poliçe ile yenileme yapıldığını, bu yenileme döneminde de davacı tarafından ödenmesi gereken prim sigorta şirketi tarafından haksız ve dayanaktan yoksun bir şekilde tek taraflı olarak 2.401,38.TL’ye yükseltildiğini,
Yine müvekkiline ait …. plakalı araç 26.02.2015 başlangıç tarihli …. numaralı ZMMS poliçesi ile 501,76.TL bedelle sigortalandığını, 26.02.2016 başlangıç tarihli 2841808-1 numaralı poliçe ile yenileme yapıldığı ve yine davacı tarafından ödenmesi gereken prim davalı … şirketi tarafından 1.183,54.TL’ye yükseltildiğini,
Davacı tarafından 3 adet poliçe için 2015 yılında toplam 1.505,28.TL prim ödenmişken, 2016 yılında aynı poliçeler için 5.986,30.TL ödeme yapıldığını, bir yıl içerisinde davalı şirket tarafından poliçelere toplamda 4.481,02.TL zam yapıldığını, yapılan bu zammın haksız ve fahiş bir bedel olduğunu,
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçelerini yasa gereği düzenlemek zorunda olduğunu, zorunlu olarak yaptırılması gereken trafik sigortası poliçelerine sigorta şirketleri tarafından hiç bir yasal dayanak ve haklı gerekçe gösterilmeden bir yıl içerisinde fahiş bir artış ve fiyat belirlenmesinin tüketici konumunda olan araç sahiplerini mağdur etmekte olup, bu artışların ve fiyat belirlemelerinin hukuka uygun olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını,
Her ne kadar Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik’in 19. Maddesinde ‘Primler, sigorta şirketlerince serbestçe belirlenir ve peşin olarak tahsil edilir…’ şeklinde düzenleme yapılmış olsa da, davacı ve diğer araç malikleri tarafından yapılması zorunlu olan bu sigortanın primlerinin davalı … şirketi tarafından tek taraflı olarak serbestçe belirlenirken haksız ve hukuka aykırı bir şekilde bu denli fahiş oranlarda belirlenmesinin, davalı … şirketinin kötüniyetle kanun boşluğundan yararlanarak hareket etmeye çalıştığını ortaya koyduğunu,
Trafik sigortalarında sigorta şirketlerince uygulanan fahiş fiyat politikası ve tüketici konumundaki araç sahiplerinin mağduriyetleri basın gündeminde de yer almakta olup, 10.04.2017 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Primlerine İlişkin Genelge ile bu mağduriyetlerin önüne geçilerek, tavan fiyat uygulaması getirildiğini,
Ayrıca 02.03.2016 tarihinde de Rekabet Kurulu tarafından zorunlu trafik sigortası pazarında faaliyet gösteren 33 sigorta şirketi hakkında fahiş fiyat uygulamaları nedeni ile rekabeti bozucu eylemlerde bulunulması hakkında yürütülen ön araştırmada bulguların ciddi ve yeterli olduğuna karar verilerek soruşturma açıldığını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/327 Esas 2017/457 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı davalı … şirketi nezdinde düzenlenen trafik sigorta poliçeleri nedeniyle bir önceki yıla göre fahiş olarak arttırıldığını ve tahsil edildiğini ileri sürdüğü pirim tutarının iadesi istemli dava açmış olup, mahkemece yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı yanın istinaf nedenleri kapsamında yapılan incelemede;
Davacının…., ….., …… plakalı araçları için 2015 yılında davalı nezdinde yaptırdığı zorunlu trafik sigorta poliçelerinin 2016 yılı için yenilenmesi üzerine fahiş şekilde prim artışı yapılarak tahsil edildiği ileri sürülmüştür. Trafik sigortasının hangi sigorta şirketinden yaptırılacağı araç malikinin serbest seçimi ile belirlediği bir husustur. Davacı ota kiralama işi ile iştigal eden ticari şirket olup, basiretli davranma yükümlülüğü altındadır. İlk derece mahkemesince bilirkişi rapor içeriğinde de yer verilen tespitlere dayanılan gerekçeli kararında da vurgulandığı üzere, poliçelerin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 5684 sy Sigortacılık Kanunu’ nun 12. Maddesi ile 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında yasanın 2. Maddesinin 1. Fıkrasının e bendine dayanılarak Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkındaki 14/07/2007 tarihli resmi gazetede yayınlanan yönetmelik hükümlerine göre pirim artışlarında mevzuata aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. Bununla birlikte davacı yanca rekabet kurumuna yapılan başvurular üzerine sigorta şirketleri hakkında başlatıldığı ileri sürülen soruşturma sonucunda, davalı yanın istinafa cevap dilekçesine ekli sunulan Rekabet Kurumu Denetim ve Uygulama Dairesi Başkanlığının 20/07/2017 tarihli karar bildirim yazısı ile hakkında soruşturma yürütülen teşebbüsler ve teşebbüs birliği tarafından 4054 sy 4. Maddesinin ihlal edilmediğine karar verildiği anlaşılmıştır. Yine davacı yanca istinaf dilekçesinde ileri sürülen ve yasa koyucu tarafından primlerle ilgili tavan fiyata ilişkin çıkarılan genelge, dava konusu sigorta poliçeleri ve dava tarihinden sonra 12/04/2017 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, somut uyuşmazlığın çözümünde dikkate alınamayacaktır.
İlk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde davacı yanın istianaf nedenlerinin karşılandığı da gözetildiğinde, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 31,40.TL harç istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/01/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.