Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/734 E. 2018/116 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/734
KARAR NO : 2018/116
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/353 Esas – 2017/153 Karar
TARİH : 09/02/2017
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/02/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalının İstanbul Ticaret Sicili’ nin 532117 sicil nosunda kayıtlı olan … Tic. Ltd. Şti. ile yine İstanbul Ticaret Sicili’nin … sicil nosu ile kayıtlı olan ….. Şti.’nin %50 payına sahip ortakları olduğunu, ana sözleşme gereği bu şirketlerin kuruluş tarihi olan 19/11/2003 ile 29/09/2004 tarihinden itibaren anılan şirketin müdürlük yetkileri ile şirketin temsil ve ilzamı konusunda davalı tarafın yetkili olduğunu, davalının şirketlerin varlığı ile iştigal konularında müvekkilinin denetim ve bilgi alma haklarını engellediğini, müvekkilini bu şirketlere sokmadığını, anılan şirketlerin kar etmesine rağmen hiçbir şekilde müvekkiline kar payı verilmediğini, aksine davalı yanın müdür olmasına rağmen müvekkilinin ortak olduğu şirketlerin iştigal konusu ile aynı olan ve kendisinin de bizzat ortak olduğu İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun …. sicil nosunda kayıtlı olan … A.Ş. ile yine İstanbul Ticaret Memurluğu’nun … nosunda kayıtlı ….. Limited Şirketini kurdurduğunu ve bu şirketlerde bizzat yönetim kurulu üyesi ve müdür olarak çalışmak sureti ile müvekkilinin ortak olduğu şirket aleyhine faaliyetlerde bulunduğunu, davalı yanın müvekkili ile ortak olduğu şirketlerle aynı iştigal konusuna sahip şirketleri, aynı fabrika binası içerisinde kurduğunu ve birlikte kurulan şirketin makine ve üretim bandında ticari işlerine devam ettiğini, böylelikle ortak olunan şirkete ait envanterde yazılı makine parkurunu da kendi şerketine intikal ettirdiğini, şirketleri zarara uğrattığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000.TL.’nin davalıdan tahsili ile şirkete verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının hiçbir sermayesi olmadığı halde 2003 yılı sonunda %50-%50 pay ile şirket kurulduğunu, başlangıçtaki dava hissesini dahi gerçekte müvekkilinin ödediğini, 2004 yılında makine yatırımı yapıldığını, şirket envanterinde 1 torna ve 1 freeze makinesi olduğunu, bu makinaların bedellerinin de yine müvekkili tarafından karşılandığını, üretimde kullanılan diğer makinelerin müvekkilinin diğer şirketi üzerine olduğunu,10/03/2004 tarihli 5541 yevmiye nolu tastikli kararda şirket faaliyeti için gereken makinaların ….. Ltd. Şti. firmasından kiralanmasına karar verildiğinin görüldüğünü, 17 Kasım 2003’te kurulan …. Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin ilk 3 yıl için …’un şirket müdürü seçildiğini, 28/11/2003 tarihli ticaret sicil gazetesiyle şirketin ilan olunduğunu, şirket ticari ünvanı …. Ticaret Ltd. Şti. olduğunu, her ikisinde de ortaklık paylarının aynı olduğunu, üretim yapan ….Tic. Ltd. Şti. için 2004 yılında kar olmadığını, 340.000 Euro cirosi olduğunu, masraf ve firenin çok olduğunu, 800.000 TL civarında masraf doğduğunu, şirketin zararda olduğunu, üretimi bildiği ve kalıp yaptığı iddiasında olan davacının hataları yüzünden firenin çok çıktığını, %200 fire ile şirketin devamlı zarar ettiğini, 24/05/2005 tarihinde şirketin sermaye payının 5.000 TL.’den 400.000 TL’ye çıkarıldığını, davacı tarafın bu kendi payına düşen payını ödemediğini, 2005 yılı ortalarında şirket ortakları ve yetkililerinin toplantı yaparak şirketin geleceği için kredi alınması konusunda karar aldığını, toplantının akabinde davacı …’ın şirket adına kayıtlı Mercedes marka araçla ortadan kaybolduğunu, adresini terk ettiğini, telefona çıkmadığını ve kesin bir tabirle kaçtığını, bu kaçma girişiminden hemen sonra kendisinin şirkete getirmiş olduğu kayınbiraderi, yakın akraba ve eski çalışma arkadaşlarının da fabrikadan kendi istekleri ile ayrıldığını, daha sonra Düzce taraflarında eşinin ve kayınbiraderinin adına bir şirket kurduğuna dair duyumlar aldığını, şirketin tek başına müvekkilinin üzerine kaldığını, karar almakta zorlandığını, ….. bey’in diğer şirketinden mal ve para aktararak şirketi ayakta tutmaya çalıştığını, davacının rakip firmalara geçerek ve kendisinden sonra …’ten ayrılan yakın akrabalarını bu rakip firmaya aldırarak piyasada rekabet koşullarına aykırı eylemlerde bulunduğunu, 2005’te genel kurul toplantısına çağırıldığı halde katılmadığını, dolayısıyla şirkete alınmadığı iddiasının asılsız olduğunu, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nde davacı tarafın açtığı kayyım talebinin reddedildiğini, vergi dairesi bakımından 01/01/2006 tarihinden itibaren beyannamelerinin verildiği halde şirketin gayri faal olduğunu, şirketin ticaret hukuku açısından tasfiye edilmiş olmadığını, şirketlerin vergi ve sigorta borçlarını halen taksitler halinde müvekkili tarafından ödendiğini ve ödenmekte olduğunu, şirketin kazancının olmadığını, davacının talep ettiği iki adet makinanın 2005 yılında bir diğer şirkete satıldığını, şirket borçları için harcandığını, bunların bedellerinin de kullanılmış makina olması sebebiyle çok düşük olduğunu, üretimin .. Bey’in diğer şirketinin makineleriyle yapıldığını, şirket aleyhine açılan alacak davaları neticesinde kaybedilen tazminat bedellerinin müvekkili tarafından ödendiğini, davacının davranışları sebebiyle şirketin sektörde küçüldüğünü, sermayesi kalmadığından dolayı Hollanda asıllı ortaklarla yeni bir şirket kurmak zorunda kalındığını, bugün gelinen noktada cüzi bir maaşla fabrika müdürü olarak ve %10 hisseyle devamlı zararda olan bir şirketi idare ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili 29/05/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile de zamanaşımı definde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 09/02/2017 tarih ve 2014/353 Esas 2017/153 Karar sayılı kararı ile; davacının ortak olduğu … Otomotiv firmasının 17/12/2013 tarihinde, … Pazarlama şirketinin de 29/09/2014 tarihinde kurulduğu, davalının ise bu tarihlerden sonra 31/07/2006 tarihinde … Plastik şirketini, 08/11/2016 tarihinde de … Şirketini kurduğu, davalının müdür olduğu ..ti’nin yurt içi satışının dahi olmadığı, .. Oto Ltd. Şti.’ nin mevcut yurt içi satışlarının söz konusu rekabet yasağına aykırılıktan etkilenmediği, tarafların müşterileri arasında bir bağlantının da bulunmadığı,… Ltd. Şti.’nin düzenli olarak seyreden bir kârlılık durumunun da olmadığı, makinaların şirket zararına yönelik şirket mal varlığından çıkartılmasına yönelik herhangi bir delil bulunmadığı, davacının tüm dosya kapsamına nazaran rekabet yasağına aykırılık sebebiyle şirketin uğramış olduğu zararı somut olarak ispat edemediği ” gerekçesi ile; davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;
İlk derece mahkemesinin ret kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu,
Mahkemenin birbiri ile zarar konusunda çelişen bilirkişi raporlarından sonra uzlaştırıcı ve çelişkileri giderici yeni bir bilirkişi incelemesi yapmamasının adil yargılama ve usul hükümlerine aykırılık teşkil edeceğini,
Mahkemenin re’sen gerekçesiz oluşturduğu bilirkişi kurulunun dahi davalının hukuka aykırı eylemini saptadığı ve açık olarak davalının TTK 547 maddesine aykırı olarak haksız rekabette bulunduğunu belirtmiş olmasına rağmen davalının hukuka aykırı olan bu eylemini ödüllendirir şeklinde “ … somut zarar ispatlanmadı…” gerekçesiyle davayı ret ettiğini, bilirkişilerin somut zararın ispatı noktasında şirketin ticari defterlerine bakarak inceleme yaptıkları ve ticari defterlerin usulüne uygun olmadığını bu nedenle defterlerde sağlıklı bir veriye ulaşamadıklarını ve ticari defterlerinde davalının nezdinde olduğunu belirttiklerini,
Mahkemenin haksız rekabet var ama somut zarar yok gerekçesinin yerinde olmadığı ve bu gerekçenin esasen Yargıtay içtihatlarına da aykırı olduğunu,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 25/05/1998 tarih 1998/2026 Esas – 1998/3741 Karar sayılı ilamında zararının ispatlanamaması halinde mahkemenin makul bir tazminata hükmetmesi gerekirken mahkemenin hukuka aykırı olarak haksız rekabetin varlığına rağmen davayı tamamen ret etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, icranın geri bırakılmasına, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava; davalının, tarafların ortak oldukları şirketlerle aynı iş kolunda şirket kurmak ve yöneticiliğini yapmak suretiyle haksız rekabette bulunmak, ortak şirketlere ait makine ve üretim bandını kallanmak ve ortak şirketlere ait makine parkurunu kendi şirketine intikal ettirmek suretiyle ortak şirketleri zarara uğratttığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya kapsamına göre; davanın dayanağı 6762 Sayılı yasanın 547.maddesi ve aynı yasanın 556. maddesi yollamasıyla TTK’ nın 309 ve 336. maddeleridir.
Davalı vekili 29/05/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunduğundan öncelikle bu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir.
TTK’nın 309/son maddesi “Mes’ul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle müruruzamana uğrar” hükmünü içermektedir.
Davacı vekilinin davalıyı ve dava dışı ortak şirketleri hasım göstererek İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2008/149 Esas sayılı dosyasında 13/03/2008 tarihinde açtığı davanın dava dilekçesinde” davalı …’ un ortak şirketleri iyi yönetemediği, şirketin demirbaşı olan tüm malları kendisinin ortak olduğu şirketlere aktardığı, davalının ortak şirketler aleyhine haksız rekabette bulunduğu, şirketin ekonomik çıkarlarını koruyamadığı” ileri sürülerek ortak şirketlere kayyım atanması talepli dava açtığı, davacının o tarihteki iddiaları ile iş bu davaya konu iddialarının aynı nitelikte olduğu, yine İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2007/393 Esas sayılı dosyasında davacı vekilleri tarafından ortak şirketler adına davalı ve davalının ortağı olduğu şirketler aleyhine açılan ve vekale ehliyeti yokluğu nedeniyle reddedilen haksız rekabet davasının dava dilekçesinde de aynı nitelikteki iddiaların ileri sürüldüğü, yine bu dava dilekçesinin içeriğinden davacının, Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/42 Esas sayılı dosyasında 30/04/2007 tarihinde tespit yaptırdığı, yapılan tespit sırasında ortak şirkete ait makine, üretim bandı ve fabrika binası ve yönetim merkezinin davalıya ait şirketler tarafından kullanıldığının tespit edildiğinin ileri sürüldüğü, yine aynı dava dilekçesi içeriğinden İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin bir dosyasında 04/10/2006 tarihinde ortak şirketlerin ticari defterleri üzerinde mahallinde yapılan inceleme sırasında ortak şirket adresinde davalıya ait şirketin faaliyet gösterdiğinin tespit edildiğinin ileri sürüldüğü, dolayısıyla davacının iş bu davaya dayanak yaptığı zararlandırıcı işlemlerden 04/10/2006 tarihinden ve devam eden yıllarda haberdar olduğu, bu tarihten itibaren davanın açıldığı 18/04/2012 tarihine kadar 6762 Sayılı TTK’ nın 309/son maddesinde belirtilen zamanaşımı süresinin dolduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esastan reddine karar verilmiş olması temyiz edenin sıfatına göre kararın ortadan kaldırılmasını gerektirmediğinden sonucu itibariyle doğru olan karara karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 21/02/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.