Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1100 E. 2018/590 K. 13.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1100 Esas
KARAR NO : 2018/590 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/599 Esas 2016/782 Karar
TARİH : 29/09/2016
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 13/06/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının davalı şirkette %37,5 pay sahipli ortak olduğunu, davalı şirketin 16/05/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısına davacının yapıldığını, ancak bu toplantıda alınan 2,3,4 ve 5 nolu kararların ana sözleşme, yasa ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek bu kararların iptaline, ayrıca davacının kar payının tespitini ve şirkete denetçi atanmasına karar verilmesini talep etmiş, 12/01/2015 tarihli dilekçesi ile özel denetçi atanması talebinden vazgeçmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin kayıt dışı işlemi bulunmadığını, müvekkilinin bütün hesap ve defterlerinin açık ve şeffaf olup, bütün işlemlerinin hukuk ve yasalara uygun olduğunu, davacının Bakırköy 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/366 Esas sayılı dosyasıyla müvekkili firmaya kayyum atanması, şirket hesaplarının denetlettirilmesi ve şirketin mali durumu ve davacı tarafın kar payının tespiti amacıyla dava açtığını, açılan davada hukuki yarar bulunmadığını, davacının bu dava ve Bakırköy 20. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davayı müvekkili firmayı zarara uğratmak amacıyla açtığını, işbu davaya konu kararların yürütülmesinin geri bırakılmaması halinde firmanın telafisi mümkün olmayan zararlar göreceğini savunarak, davanın reddine, dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, müvekkilinin uğramış olduğu ve muhtemel uğrayacağı ve ileride doğacak telafisi mümkün olmayan ağır hak kayıplarının yaşanmaması için mahkemenin en az 250.000.TL teminat bedelinin davacı tarafça dosyaya depo edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 29/09/2016 tarih 2014/599 Esas 2016/782 sayılı kararında;
“Yapılan yargılamalar sonucu iddia ve savunmaya, davalı şirketin sicil dosyasına, Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/738 esas sayılı dava dosyasına, davaya konu genel kurul toplantı tutanağına, sunulan ve toplanan deliller ile yaptırılan inceleme sonucu alınan 25/11/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporuna, aynı heyetten alınan 03/06/2016 havale tarihli ek rapora, şirketin ana sözleşmesine ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu 16/05/2014 tarihli toplantıya şirket ortaklarının katıldığı, davaya konu 2 ve 3 nolu gündem maddeleri bakımından hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre iptali koşullarının oluşmadığı, karın dağıtılmamasına ilişkin 4 nolu kararın objektif iyi niyet kurallarına aykırılık nedeni ile iptalinin gerektiği, ibraya ilişkin 5 nolu gündem maddesinin ise TTK 436/1 ( 619/1) maddesi gereğince kanuna aykırı olması nedeni ile geçersiz olduğu TTK 616/1-e maddesine göre kar payı hakkında karar verilmesi ve kazanç paylarının belirlenmesi hususunun genel kurulun yetkisinde olması nedeni ile davacının kar payının tespitine ilişkin talebinin yerinde görülmediği, özel denetçi atanmasına ilişkin talebinden vazgeçtiği anlaşılmakla…”gerekçesi ile,
Davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin davaya konu 16/05/2014 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 ve 5 nolu kararların iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu,
Davacının 160.000.TL gibi bir ödemenin elden şirkete yapıldığı hususunu dava süresince de ispat edemediğini, günümüz ekonomik koşulları da göz önüne alındığında böyle büyük bir tutarın elden teslim edilmesinin hayatın olağan akışına ters olduğunu,
Davacının müvekkili firmaya defterlerin, hesapların incelenmesi için ihtar çektiğini ve bu isteklerinin karşılanmadığını belirttiğini, ancak söz konusu ihtarın müvekkili firmaya tebliğ edilmediğini, ihtarnamede firmanın açık adresinin davacı tarafça bilinmesine rağmen yanlış yazıldığını, kendi ortağı olduğu bir firmanın adresini ihtarnameye kasıtlı olarak yanlış yazmasının davacının kötü niyetinin açık bir delili olduğunu,
Davacının şirketin mali durumu hakkında bilgi alamadığı iddiasının gerçekten uzak olduğunu, davacı taraf ve diğer tüm hak sahiplerine genel kurul ve yasal toplantılara davet usulüne uygun olarak her zaman yapıldığını,
Davacının şirket müdürünün şirketin parasını şahsi harcamaları için kullandığını iddia ettiğini, şirket müdürü ile alakalı bu iddianın da şirket defterlerinin incelenmesiyle ortaya çıkacağını,
Müvekkili firmanın bütün hesaplarının açık ve net olup davacı tarafın kötü niyetli ve onur kırıcı savlarda bulunduğunu, müvekkili firma ortaklarından …’nın babasının 220.000.TL’lik gayrimenkullerini ipotek vermek suretiyle şirkete finansman sağladığını, bu durumun şirket kayıtlarında bulunduğunu, davacının ise destek olmadığı gibi şirketin iş yaptığı firmalara giderek ve telefon açarak müvekkili firmayı kötüleyerek şirketin itibarını zedelediği ve zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davacının müvekkili firmanın o dönemdeki satışının %70 ini oluşturan …Tic. A.Ş.’ye giderek iş bu firmanın yöneticisi… ile görüştüğünü, bu görüşmede davacı tarafın müvekkili firma ile ilgili aslı olmayan bilgiler verdiğini, Kurtman firmasına ortak olmayı da teklif ettiğini, bu görüşmeden sonra müvekkili firmaya 3 ay boyunca… A.Ş. tarafından iş verilmediğini, bunun mali tablolardan anlaşıldığını,
Davacının, şirket müdürü …a’nın çıkarlarına uymadığı için Mali Müşavir …’ı işten el çektirdiğini iddia ettiğini, daha önce şirket bünyesinde çalışan … isimli şahısın müvekkili firmanın rakibi olan başka bir firmada üretim ve satış faaliyetine başladığı ve rakip firmanın da muhasebe işlemleri şirketin muhasebesine bakan Mali Müşavir … olduğu için şirketin menfaatleri göz önüne alınarak mali müşavir değişikliğine gidildiğini, davacı tarafın ayrıca yeni gelen Mali Müşavir.. ..’ün de aynı nedenlerden el çektirildiğini iddia ettiğini, …ile yüksek maliyetli olması sebebiyle karşılıklı olarak rızaen feshedildiğini,
Davacının, müvekkili firmanın yüksek oranda kar ettiğini ileri sürmüş ise de bu iddianın yersiz ve mesnetsizliğinin şirket kayıtları incelendiğinde ortaya çıkacağını, Müvekkili şirketin …’nın 220.000.TL’lik ipoteği sayesinde finansman sağlayarak ayakta durdurduğunu, işbu davanın açılmış olmasının dahi müvekkili firmaya itibar kaybettirmekte ve zarara uğratmakta olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/599 Esas 2016/782 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı tarafından davalı şirketin 16.05.2014 tarihli genel kurulunda alınan 2,3,4 ve 5 nolu kararların ana sözleşme yasa ve iyi niyet kurallarına aykırı oldukları gerekçesiyle TTK 445 maddesi uyarınca iptallerine, şirkete kayyım atanmasına, kar payının tespiti ve şirkete denetçi atanması talepli dava açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile 4 ve 5 nolu kararların iptaline, fazla istemin reddine ilişkin karar verildiği, davalı vekilince kararın istinaf edildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde ilk derece mahkemesince iptal edilen davalı şirketin 16.05.2014 tarihli genel kurulunun 4. Maddesiyle alınan kar payı dağıtılmamasına ilişkin karar ile 5 nolu karar ile şirket müdürler kurulunun ibrasına ilişkin kararların iptalinin yerinde olmadığına ilişkin somut bir istinaf nedeni ileri sürülmeksizin, kararın istinaf edildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf dilekçe kapsamı ile kamu düzeni yönünden yapılan incelemede; ilk derece mahkemesince davalı şirket ticaret sicil kayıtları, genel kurul tutanağı ve ticari defter ve kayıtları inceletilmek suretiyle alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere dayalı ve gerekçesi yazılarak kurulan hükümde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından yatırılan 31,40.TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 13/06/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.