Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1093 E. 2018/413 K. 09.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1093
KARAR NO : 2018/413
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/02/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/728 Esas – 2017/177 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 09/05/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinden …’ ın hissedarı olduğu … Tic. A.Ş.’ nin hisselerinin davalılardan …’ e satılmasıyla ilgili olarak taraflar arasında 06/12/2013 tarihinde ortakların ayrılması ve hisse devir sözleşmesi imzalandığını, hisse devir sözleşmesinden önce şirketin %50 hissesi davalı …’e, % 16 hissesi davacı …’ a, % 33 hissesi ise …’a ait olduğunu, bu kişilerin aynı zamanda şirketin yönetim kurulunu oluşturduğunu, imza yetkilerinin bulunduğunu, davalı …’ün 2013 yılı Haziran ayında rahatsızlandığını, uzun süre hastanede tedavi gördüğünü, rahatsızlığı sırasında şirket kasasından diğer ortaklar ve yönetim kurulu üyelerinin haberi olmaksızın 230.000 TL para çektiğini, müvekkillerinin hesap sorması üzerine … tarafından tehdit edilerek şirkete giremediklerini, e mail şiflerinin dahi değiştirildiğini, bu kapsamda hisse devir sözleşme için görüşmelerin yapıldığını, bu kapsamda şirketin zarara uğradığını, Müvekkillerinin davalılarıyla avukatları nezdinde yaptığı görüşmeler sonucunda müvekkillerinin şirketten hiçbir şey almadan hisse devrini gerçekleştirmek zorunda bırakıldığını, bu arada şirket genel kurulu yapılamaması nedeniyle imza sirkülerinin geçerlilik süresinin dolduğunu, şirketin ticari faaliyetleri açısından zarar görmeye başladığını, şirket yönetim kurulu başkanı … e şirketin genel kurul toplantısının yapılması ve şirketin ticari faaliyetleri konusunda bilgi verilmesi amacı ile noterden ihtarname çekildiğini fakat bir sonuç alınamadığını, şirketin daha fazla zarar görmemesi ve aile içi gerginliklerin sonra ermesi gayesiyle taraflar arasında 06.12.2013 tarihli ortakların ayrılması ve hisse devir sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşme ile başta … olmak üzere tarafların ortak olduğu …. Tic. A.Ş., …. A.Ş., …e Tic. A.Ş. ve … Ticaret A.Ş. Şirketlerindeki davacı …’a ait ve… grubu hisselerinin davalı …’ e devrinin öngörüldüğünü, bu şirketlerdeki müvekkili davacı …’a ve … grubuna ait % 50 hisse …’e devredildiği, böylece …’ün tüm şirketlerinin tek sahibi ve imza yetkilisi olduğunu, taraflar arasında imzalanan 06.12.2013 tarihli Ortakların Ayrılması ve Hisse Devir Sözleşmesinin, devreden ortaklara verilecek araçlar ve ödemeler başlıklı 5.2. maddesinde “… tarafından kullanılan Honda marka araç …’a, Dublo marka … plakalı araç …’ a hisse devirlerinin tamamlanması ile birlikte devredilecektir. Araçların temeline ilişkin tüm masraflar hisseleri devredilen şirketler tarafından karşılanacaktır. Devreden ortakların bu masraflardan ve bedellerden hiçbir sorumluluğu olmayacaktır.” hükmünün yer aldığını, İlgili sözleşme ile … tarafından kullanılan … plakalı aracın …’ a devrinin kararlaştırılmasının nedenini … plakalı aracın … tarafından alınmış olması ve tüm ödemelerin … tarafından yapılmış olması olduğunu, …’ nin aile şirketi olması nedeniyle aracın tescilinin şirket adına yapıldığını, aracın alındığı tarihten itibaren … tarafından kullanılmakta olduğunu, nitekim bu hususun taraflar arasında gönderilen e- mail yazışmalarından da sübut bulduğunu, sözleşmede de bu hususun davalılarca kabul edildiğini, hisselerin devir sözleşmesi kapsamında devredilmesine rağmen davalının sözleşme hükümlerinde taahhüt edilen ödeme ve devirleri yerine getirmediğini, müvekkillerinin söz konusu araçların kendilerine devrini beklerken …’ nin vergi borcundan dolayı … plakalı aracı aracın şirketin vergi borcuna karşılık teminat olarak verildiğinden haciz şerhi konulduğuna ilişkin vergi dairesinden davacılar … ve …’a ihtarat geldiğini, yapılan incelemede …’ün şirketin vergi borcuna karşılık sözleşmede müvekkillerine devri öngörülen araçları mal beyanı olarak bildirildiği ve bu beyan nedeniyle araçları üzerine haciz konulduğunun anlaşıldığını, hacizlerin kaldırılmasına ilişkin …’e yapılan noter ihtarnamesinden bir sonuç alınamadığını bu kapsamda müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradıklarını, müvekkillerinin iyi niyetli olarak sözleşmedeki edimlerini ifa etmiş olmalarına rağmen davalı …’ün edimlerini yerine getirmediğini, … plakalı aracın müvekkili …’a zamanında teslim edilmediği için başka araç kiralamak zorunda kaldığını, her iki müvekkilinin kendilerine devredilmesi gereken araçları vergi dairesince haciz konulması nedeniyle araçların ayıpsız teslim edilmemesi nedeniyle araç bedellerinin tahsili amacıyla işbu davanın açıldığını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik … ve … plakalı araç bedelleri olan (35.800,00 + 45.800,00) 81.600,00 TL ile müvekkili …’ın sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle başka araç kiralamak ve kullanmak sonucu uğradığı şimdilik 3.000 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 25/01/2014 tarihinden itibaren en yüksek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve yargılama masrafları ile vekalet ücretlerinin de davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacılar … ve diğer eski ortakların 6183 sayılı kamu alacaklarının tahsil usulü kanunun 35. vd. maddeleri uyarınca ortaklık zamanlarındaki vergi borçlarının ödenmediğinden dolayı dava konusu araçların devrinin imkansız hale geldiğini, hisse devir sözleşmesinden öncesinde ortaklar arasında anlaşmazlık çıktığını, bu kapsamda ödemelerin zamanında yapılamamasından dolayı şirketin tasfiyeye girme ihtimalinin ortaya çıktığını, sözleşme hazırlanırken vergi ve SGK borçlarının olduğunun kabul edildiği ve hisselerin oranında ödemelerin yapılacağı söylendiğinden bu maddelerin sözleşmeye eklenmediğini, ancak ödemelerin yapılmadığını, bu nedenle dava konusu edilen … ve … plakalı araçlara Maslak Vergi Dairesi tarafından haciz konulduğunu, aynı zamanda … plakalı aracın 10/06/2013 tarihinde büyük bir kaza geçirmesinden dolayı gerçek değerinin daha altında olduğunu, vergi ve SGK borçlarından dolayı müvekkili şirketin ihalelere bir süre giremediğini bu kapsamda zararın oluştuğunu savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacılara yükletilmesini istemiştir.
Asıl dosya ile birleşen İstanbul 13. ATM.’ nin 2015/138 Esas – 2015/75 Karar sayılı dosyasında, davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; …’ün müvekkili şirketlerin kurucu üyesi olduğunu, 2007 tarihinden itibaren %50 hissesini ortaklara devrettiğini, … ve diğer şirketlerin birer aile şirketi olduğunu ve %16 hissesinin davalı …’a, %33 hissesinin …’ a, %0,5 hissesinin …’ a ve % 0,5 hissesinin …’ ye ait olduğunu, taraflar arasında anonim şirket ortaklığının ve hissedarlığının devam ettiğini dönemlere ilişkin vergi, SGK borçlarının davacı müvekkili tarafından ödenmiş ve bir kısmının taksitlendirilerek halen ödenmekte olması sebebiyle fazlaya ilişkin dava ve talep haklarını saklı tutarak şimdilik 40.000,00 TL maddi alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan hisseleri oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 14/02/2017 tarih ve 2014/728 Esas – 2017/177 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Yapılan yargılama ve toplanan delililere göre; … , …. Tic. A.Ş., .. A.Ş., . … A.Ş. Şirketlerinde davacı … ve dava dışı …ye ait hisselerin davalı …’e devrine ilişkin 06/12/2013 tarihinde ortakların ayrılması ve hisse devir sözleşmesi imzalandığı, devre ilişkin sözleşme kapsamında … plakalı aracın sözleşmenin tarafı olmayan …’a, … plakalı aracın ise…a devri ile devir işlemleri sırasındaki masrafların hissesi devredilen şirketlerce karşılanacağının taahhüt edildiği, davalı … tarafından şirketlerin kamu borçlarının olduğu ve sözleşme kapsamında hüküm altına alınmamış ise de sözlü beyanlarda borçların hissedarlar tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı iddia edilmiş ise de buna ilişkin yazılı delil sunulamadığı ve şirketin ( …) kamu borçlarından hissedarların hisseleri oranında borçlu olarak sorumluluğunun bulunduğuna ilişkin yasal düzenleme bulunmadığı, bu nedenle birleşen dosyada talep edilen kamu borçlarının birleşen dosya davalılarına yüklenemeyeceği, sözleşme kapsamında …’a devredilmesi kararlaştırılan dava konusu … plakalı aracın yargılama devam ederken davacı …’a noter satış sözleşmesi kapsamında devrinin yapıldığı bu nedenle dava konusu bu araç hakkında karar verilmesine yer olmadığı, … plakalı araç ise her ne kadar …’nin kamu borçlarından dolayı devri gerçekleştirilmemiş ise de yasa kapsamında vergi borcundan şirket hissedarlarının sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle sözleşmede …’a devri öngörülen bu aracın bedelinden sözleşmenin tarafı olan ve üçüncü şahsın fiilini taahhüt eden …’ün sorumlu olduğu, söz konusu aracın sözleşme gereği teslim edilmemesi nedeniyle davacı …’ın başka araç kiralaması sonucu uğradığını iddia ettiği şimdilik 3.000,00 TL tazminata ilişkin ise iddiayı ispatlamaya yarar bir delil sunulmadığı, asıl davada davalı gösterilen … nin davanın dayanağı olan sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle davalı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, birleşen dava da ise davacıların davalılardan kamu borçlarının tahsili istenmiş ise de şirket borçlarından ortakların hisseleri oranında sorumluluklarının bulunmaması nedeniyle birleşen davanın reddi gerektiği … ” gerekçeleri ile;
” 1-Asıl davanın davalı … yönünden kısmen kabulü ile;
-… plakalı araç bedelinin tahsiline ilişkin taleple ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına,
-… plakalı araç bedeli olarak 28.242,64 TL nin 17/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine,
-Davacı …’ın 3.000 TL araç kiralama bedeline ilişkin talebinin ispatlanamadığından reddine,
-Davalı …. A.Ş. yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Birleşen davanın REDDİNE, … ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Asıl dosyada davacı- birleşen davada davalılar … ve … vekili, katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkemenin, ” asıl davada davalı gösterilen …’ nin davanın dayanağı olan sözleşmenin tarafı olmaması nedeni ile bu davalı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi ” yönündeki kararının yasa hükümlerine ve dosya kapsamına aykırı olduğunu,
Davalı …’ nin sözleşmenin tarafı olduğunu ve davalı konumunda olduğunu, davalı… A.Ş.’ nin dava açıldıktan sonra sözleşmede yer alan … plakalı aracı sözleşme uyarınca davacı …’ a kendi rızası ile devrettiğini, davalı şirket tarafından yapılan bu işlemin davalı şirketin de sözleşmeyi kabul ettiğini göstermekte olduğunu, bu nedenle yerel mahkemenin işbu davalı yönünden husumet yokluğu nedeni ile reddine karar vermesinin dosya ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu beyanla; işbu davalı yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dosyada davalı- birleşen dosyada davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Dava konusunun, şahıs olan taraflar arasında imzalanan 06.12.2013 tarihli sözleşmeden kaynaklı tazminat/ alacak davası olduğunu, sözleşmenin taraflarından birinin … olup …’ ın taraflar arasındaki davaya konu sözleşmede imzası ve taraf sıfatı bulunmadığı halde davacılardan …’ın taraf gösterilmesinin bir bozma nedeni olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeyi şahıslar imzalamış olup davanın ticaret mahkemesinde ve sözleşmenin tarafı olmayan ….Ş.’ ye yönelik açılmasının da görev yönünden de davanın reddini gerektirdiğini,
Taraflar arasında tanzim edilen devir sözleşmesinin imzalanmasından 1 ay kadar sonra eski ortaklara Beşiktaş … Noterliği’ nin 13/01/2014 tarihli… yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek tarafların şirkete ortak oldukları dönem içerisinde meydana gelen vergi ve SGK borçlarını payları oranında ödemelerinin talep edildiğini, ödenmemesi halinde oluşacak hacizler ve dolayısıyla uğranılacak zararlar ile ödenmesi gereken vergi ve SGK borçlarının tahsili amacıyla hukuki yollara başvurulacağı ihtar olunsa da eski ortakların bu ihtara itibar etmediğini,
Sonradan ortaya çıkan tüm borcun şirket borcu olduğu bahsi ile şirketin aracının satılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gibi bu bedelin karşılığı şirket aracının satılmasına rağmen bu bedelin kendileri tarafından davacıya ödenmesine karar verilmesinin hatalı olduğunu,
Yerel mahkeme tarafından tek bir bilirkişi raporu ile yetinildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının hiçbirinin değerlendirilmediğini, ek rapor dahi alınmadığını, eksik inceleme ve eksik bilirkişi raporu ile davanın neticeye bağlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın bozulması gerektiğini, Mahkemenin kararını eksik araştırma ve eksik ve hatalı bilirkişi raporuna göre tesis ettiğini,
Yargılama sırasında davacıya devredilen aracın değerinin yüksek gösterilmesi sonucu fazla vekalet ücretine hükmedildiğini,
Mahkemece işbu rapora dayanarak karar verilemeyeceğini, kararın bozulması gerektiğini, karşı davalarının hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, takas mahsup dahi yapılmadığını, müvekkilinin mağduriyetinin hasıl olduğunu,
İleri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Asıl davada dava; 06/12/2013 tarihli Ortakların Ayrılması ve Hisse Devir Sözleşmesinde davacılara devredileceği vadedilen ancak devredilmeyen … plakalı araçların bedelleri olan 81.600 TL ile araçların devredilmemesi nedeniyle uğranılan 3.000 TL maddi zararın temerrüt tarihi olan 25/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili, birleşen davanın ise ; davacı şirketlerin ortaklığın devam ettiği döneme ilişkin vergi ve SGK borçlarının davacılar tarafından ödendiği ve ödenen miktarlardan davalı hissedarlarında sorumlu olduğu gerekçesine dayalı olarak açılan alacak istemine ilişkin olup; ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ; birleşen davanın reddine ve asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Asıl davanın davalısı … ile asıl dosyanın davacısı/ birleşen dosyanın davalısı … ve birleşen dosyanın davalıları olan … arasında .. …A.Ş, …i…A.Ş, …….A.Ş, ……A:Ş ve……..A.Ş ‘deki hisselerin …’e devrinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin 5.2 maddesinde … tarafından kullanılan Honda markalı … plakalı araç …’a, Doblo marka …plakalı araç …’a hisse devirlerinin tamamlanması ile birlikte devredilecektir. Araçların devrine ilişkin tüm masraflar hisseleri devredilen şirketler tarafından karşılanacaktır. Devreden ortakların bu masraflardan ve bedellerden hiçbir sorumluluğu olmayacaktır.” hükmünün bulunduğu ve dava tarihi itibariyle araçların asıl davanın davacılarına devredilmediği ancak yargılama sırasında … plakalı aracın davacı …’ a devredildiği anlaşılmaktadır.
Asıl davada davacıların istinafları asıl davadaki davalı . …A.Ş., hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin karara yönelik olup, davalı ….A.Ş.’ nin sözleşmenin tarafı olmadığından sözlemelerin nisbiliği ilkesi gereği davalı şirketi araçların devri veya bedelleri ile sorumlu tutmak mümkün olmadığından asıl davadaki davacılar vekillerinin istinaf sebebi yerinde değildir.
Taraflar arasındaki ihtilafın şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle; TTK’ nın 4/1-a ve 5. maddeleri gereğince dava ticari dava olup görevli mahkemede Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan asıl dosyanın davalıları tarafından davaya bakan Ticaret Mahkemesi’ nin görevli olmadığı yönündeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
06/12/2013 tarihli Ortakların Ayrılması ve Hisse Devir Sözleşmesinde davalı …’ün … plakalı araçların devrini üslendiği ancak dava konusu … plakalı aracın şirketin borcu nedeniyle haczedilerek 28.242,64 TL bedelle satılmış olması nedeniyle devrinin imkansız hale geldiği ve davalının borcunun artık bedele dönüştüğü, dolayısıyla davalı …’ ün aracın satış bedeli olan 28.242,64 TL’ yi davacı …’ a ödemek zorunda olduğu anlaşıldığından davalı …’ ün bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
Davalı … vekili tarafından yargılama sırasında davacı …’a devredilen … plakalı aracın değerinin dava dilekçesinde yüksek gösterildiği ve bu nedenle yüksek miktarda vekalet ücretine hükmedildiğini istinaf gerekçesi yapmış ise de; dava konusu aracın noter satış sözleşmesinde kasko değerinin 47.985 TL olarak gösterildiği ancak ilk derece mahkemesince vekalet ücretinin hesaplanmasında dava değerinin (araç değerinin) 45.800 TL olarak dikkate alındığı ve kasko değerinden daha düşük olduğu anlaşıldığından davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
Birleşen dosyanın davacıları tarafından yapılan istinaf talebine gelince; Anonim şirketlerde kamu borçlarından sorumluluk şirkete ait olup; şirket ortaklarının doğrudan bir sorumlulukları olmadığından birleşen dosyanın davacılar vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırılık bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada davacılar/ birleşen davada davalılar vekili ile asıl davada davalılar/ birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
Asıl Dava Yönünden
2-Harçlar kanunu gereğince taraflarca yatırılan 85,70′ er TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’ nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4- Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.929,25 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalılar tarafından peşin olarak yatırılan 482,32 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.446,93 TL’ nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Birleşen Dava Yönünden
5- Harçlar kanunu gereğince davacılar tarafından 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
6-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’ nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Asıl ve Birleşen Dava Yönünden
7- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
8- Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.