Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1090 E. 2018/395 K. 02.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1090
KARAR NO : 2018/395
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/07/2017
DOSYA NUMARASI : 2017/321 Esas – 2017/965 Karar
DAVA : Tazminat (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02/05/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 09/03/2016 tarihinde davalı şubeye başvurarak hamili olduğu… tarafından keşide edilmiş,30/12/2015 düzenleme, 01 Nisan 2016 vade tarihli ve 16.500 TL bedelli senedi borçluya protesto edilmek üzere davalıya teslim edildiğini, ancak senedin protesto süresinden sonra tarih uyumsuzluğu nedeniyle proteste edilemediği gerekçesiyle şube tarafından davacıya iade edildiğini, senet davacı tarafından incelendiğinde üzerindeki 01 Nisan 2016 tarihinin 11 Nisan 2016 olarak değiştirildiğinin fark edildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu tarafından senet vadesinde tahrifat yapılmıştır gerekçesiyle İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesi’ nde takibin iptali davası açıldığını ve 2016/1070 Esas, 2016/977 Karar sayılı, 06/12/2016 tarihli karar ile takip senedi vadesinde yapılan tahrifat gerekçesiyle iptal edildiğini, tahrifatın senet davalı bankanın uhdesinde iken yapıldığını, bu nedenle bankanın kasıt ve kusuru ile yapılmış olan tahrifat nedeniyle davacının zararının tanzimi için noter aracılığı ile ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin bankaya 03/01/2017 tarihinde tebliğ olmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle 19.880,29 TL’ nin 06/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesi kararının henüz kesinleşmediğini, takibin iptaline ilişkin karar kesinleşmeden davacının zararından bahsedilemeyeceğini, dava tarihi itibarı ile zararın oluşmadığını, erken açılan davanın bu nedenle reddi gerektiğini, kararın kesinleşmesi halinde dahi Yargıtay yerleşik içtihatları kapsamında davacının öncelikle alacağın tazmini için ilamsız takipte dahil olmak üzere tüm hukuki yolları tüketmesi, alacağını tazmin edemediğine ilişkin aciz vesikası alması ve sonrasında davalı bankadan tazminat talebinde bulunması gerektiğini, icra hukuk mahkemesinin tahrifata ilişkin bir tespit veya incelemesi bulunmadığını, senedin çift vade taşıması nedeniyle kambiyo vasfı bulunmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiğini, mahkemenin aksi kanaati halinde bankaya ibraz edilen senedin vade tarihi değiştirilmeden önceki görüntüsü üzerinde davalı banka Kuyumcukent Şubesine ait olduğu belirtilen kaşe ile banka personeli tarafından atıldığı belirtilen imzanın gerçekliğinin bilirkişi tarafından tespiti gerektiğini, bu nedenlerle erken açılmış davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 14/07/2017 tarih 2017/321 Esas – 2017/965 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından verilen takibin iptali kararının henüz kesinleşmediği, kesinleşse bile bu durumun takip hukuku bakımından sonuç doğuracağı, davacının çeke dayalı olarak yada genel hükümlere dayalı kendi cirantasına karşı alacak davası açmasına engel teşkil etmediği, davacının davalı banka aleyhine böyle bir dava açabilmesi için çek bedelinin asıl sorumluları bakımından tahsil imkanı bulunmadığı taktirde söz konusu olabileceği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2008/3538 Esas, 2009/7974 Karar sayılı, 29/06/2009 tarihli ilamı) anlaşılmakla davanın hukuki yarar yokluğundan reddine .. ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin borçludan aldığı kambiyo evrakının, şayet banka tarafından tahrifata uğramamış olsa idi alacak davasına gerek olmaksızın alacağını icra kanalı ile tahsil etmesi için yeterli bir belge olduğunu, davalı tarafın kendi kusurlu hareketi ile bu evrakın kambiyo vasfını yitirmesine sebep olduğunu, buna rağmen İlk derece mahkemesinin, öncelikli olarak müvekkilinin borçluya karşı alacak davası açması gerektiğini, sonrasında mahkeme İlamını icraya koymasını ve tahsilinin mümkün olmaması halinde bankaya müracaat etmesi gerektiğine karar verdiğini,
İcra Hukuku açısından müvekkilinin dava açmak sureti ile elde edeceği Mahkeme İlamı ile kambiyo senedinin aynı yaptırımlara haiz belge olduğunu, şayet davalı taraf senette tahrifat yapmamış olsa alacağı belgeleyen senedin müvekkilin elinde zaten mevcut olduğunu, böylesi bir durumda müvekkilinin yeniden alacağını tevsik eden bir belgeye sahip olmak için borçluya karşı alacak davası açmak zorunda bırakılmasının anlaşılır olmadığını,
Davaya konu senedin protesto için şubeye teslim edilirken Kambiyo vasfına haiz olduğunu, ancak bankanın bankanın bünyesinde iken yapılan tahrifat ile senet kambiyo vasfını yitirdiğini, açmış oldukları icra takibinin de bu sebeple iptal edildiğini, verilen iptal kararı neticesinde dosyanın tahsili anlamında işlemlere devam etmelerinin hukuken imkansız hale geldiğini, müvekkilinin söz konusu senede dayalı olarak kambiyo takibi yapamaması ve alacağını tahsil edememesinin sebebinin davalı bankanın söz konusu senet üzerinde yaptığı tahrifat olduğunu, oluşan zararın tazmini için İlk derece mahkemesi nezdinde dava açılmasında hukuki yararı söz konusu olduğunu,
İleri sürerek; usul ve yasaya aykırı olarak tesis edilen İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/321 E, 2017/965 K ve 14.07.2017 tarihli kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava; davacının lehdar olduğu bononun protesto için verildiği davalı banka şubesinde bononun vadesinde tahrifat yapıldığı gerekçesiyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Borçlusunun … alacaklısının ise davacı … olan 16.500 TL bedelli bononun İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün… Esas sayılı icra dosyasında davacı tarafından kambiyo takibine özgü yola icra takibine konduğu, bono borçlusunun açtığı dava sonucu İstanbul 19. Hukuk Dairesi’ nin 06/12/2016 tarih 2016/1070 Esas 2016/977 Karar sayılı ilamı ile ” bononun çift vadeyi taşıması nedeniyle kambiyo vasfında olmadığı” gerekçesiyle İİK’ nın 170/a maddesi gereğince takibin iptal edildiği ve bunun üzerine davacı tarafından iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu bono üzerinde tahrifat yapıldığı iddiasıyla keşideci/ borçlu tarafından icra hukuk mahkemesinde açılan dava kabul edilmiş ise de; icra hukuk mahkemesinin kararının henüz kesinleşmemiş olması, kesinleşse bile bu durumun takip hukuku bakımından sonuç doğurucu nitelikte olduğu, davacının, bono borçlusu aleyhine tüm hukuki yolları kullandığı ve buna rağmen alacağını tahsil etme imkanı kalmadığı takdirde davalıya karşı tazminat davası açma hakkının doğacağı, henüz bono borçlusuna karşı bir alacak davası açmadığı dolayısıyla tazminat davasının erken açıldığı, davacının bu aşamada davalı hakkında dava açmakta hukuki yararının olmadığı anlaşılmakla; ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/05/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.