Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1076 E. 2018/394 K. 02.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1076
KARAR NO : 2018/394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/963 Esas – 2017/735 Karar
KARAR TARİHİ : 02/05/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı banka arasında imzalanan Üye İşyeri Sözleşmesi gereğince müvekkiline P.O.S cihazı tahsil edildiğini, müvekkilinin 2014 senesinde muhtelif tarihlerde yapmış olduğu ürün satışlarından dolayı alacağını kredi kartı ile tahsil ettiğini kredi kartının kullanıldığı P.O.S cihazı ve hesapların davalı banka hesaplarına intikal ettiğini, müvekkilinin mal karşılı davalı banka P.O.S cihazı aracılığıyla şifre kullanılarak gerçekleştirilen kredi kartlarından tahsil ettiği slip bedellerini tahsil etmek istediğinde ise davalı banka tarafından söz konusu satış bedeli tutarlarının şüpheli işlem nedeniyle ödenemeyeceğini, yurtdışı kartlarının sahte olduğunun tespit edildiği ve chargeback gereği blokede olduğunun belirtildiğini, fazlaya dair dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı müvekkilinin satmış olduğu mal karşılığı slip bedellerinin halen banka uhdesinde bulunması sebebiyle 126.450,00 TL’nin 27/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont oranındaki temerrüt faizi ile birlikte ödenmesini, yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili banka tarafından 08/05/2014 tarihinde, muhataba verilen POS cihazı üzerinden, yurtdışı kopya kartlarla sahte şüphesi doğuran işlemlerin gerçekleştirildiği tespit edildiğinden, müvekkili banka ile davacı arasında imzalanan Üye İşyeri Sözleşmesi uyarınca, yurtdışı kartlarla yapılan sahte işlemlerden kaynaklanan toplamda 126.450,00 TL’lik tutarın davacının hesaplarından alınarak bankanın geçici hesaplarına aktarıldığını ve anılan tutarların ilgili hesapta bloke edildiğini, banka tarafından işyerine tahsis edilen 5002562 terminal numaralı pos cihazından gece yarısı geç saatlerde 9 farklı yurtdışı kartlarla sahte işlemler gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, bunun akabinde davacı üye işyerinin POS cihazından banka tarafından yurtdışı kartlarla yapılan işlemlerin sahte olarak değerlendirilerek müvekkil banka tarafından bu konuda çeşitli tedbirler alındığını bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile karşı yan vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 27/09/2017 tarih 2015/963 Esas 2017/735 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … dosyada mevcut bankacı bilirkişi raporuna göre dosyaya konu olan silip bölmesi sebebiyle işlemin şüpheli olduğu konusunda mahkememizce de kanaat getirilmekle beraber davalı bankanın şüpheli işlem sonrası chargeback hususunda gerekli işlemler bakımından yükümlülüklerin yerine getirildiğinin dosyaya yansıtılmadığı, bloke koyma hakkının geniş yorumlanarak üye işyerinin ticari hayatını sekteye uğratılmaması gerektiği sebebleriyle davanın asıl alacak bakımından kabulü ile bloke edilen bedelin iade edilmesi gereken 31.10.2015 tarihinden itibaren avans faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile;
” Davanın asıl alacak bakımından KABULÜ, faiz başlangıcı bakımından REDDİ ile,
Davalı bankaca bloke konulan 126,450,00 TL’nin 31.10.2015 tarihinden itibaren avans faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Master Card’ın Online sistemi üzerinden çekilen ve kart Bankaları tarafından girilen ekli (SAFE Acquirer Transaction Data) fraud bildirimi kayıtlarının da bu işlemelerin fraud amaçlı yapıldığını gösterdiğini, işlemelerin fraud olduğu konusunda herhangi bir şüphe olmadığını,
Uygulanan bloke işlmenin hukuka uygun olduğu hususunda hiçbir tereddüt bulunmadığını, ancak buna karşın davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, Bankaların güven ilkesi gereğince tüm faaliyetlerini yürütmekte olduklarını,
Dava konusu işlemin davacı dışında birden çok tarafı etkileyebilecek sonuçlar doğurabilir nitelikte olduğunu, konunun Yargıya intikal etmesi ile birlikte yargılama süreci sonuçlanmadan paranın iadesinin müvekkil Banka, kart hamilleri ve kart hamili Banka açısından geri dönülemez zararlara sebebiyet vereceğinin aşikar olması sebebiyle davacı müşteriye iade edilmediğini,
Burada Banka riskinin yanı sıra, bir “birlikte hareket ederek dolandırıcılık kastı” içerir bir suç şüphesi mevcut olduğunu, suça ve suçluya iştirak etme endişesi ile yargılama süresi boyunca tutarın blokede tutulmakta olduğunu,
Zira söz konusu işlemlerde işlemi yapan şahıslarla işyeri yetkilisinin de bir bağlantısı ya da en hafif ifadeyle ağır kusuru olabileceği hususunun da değerlendirilmediğini,
Mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma yapılmamış olmasının da eksik inceleme sonucunda hüküm tesis edildiğini gösterdiğini, dolayısıyla da Müvekkil Bankanın bu şüphesini gözeterek ilgili blokeleri sürdürmüş olmasının haksız kazanç sağlanmasını önlemek gayesi taşımakla birlikte hukuka uygun bir eylem olduğunu,
İleri sürerek; İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/963 E. ve 2017/735 K. sayılı kararına ilişkin tehir-i icra talepli olarak istinaf başvurularının kabulüne; yapılacak yargılamanın sonucunda davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava; davalı bankanın pos cihazının kullanılarak yapılan satış bedellerinin tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davalı banka vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasında imzalanan Üye İşyeri Sözleşmesinin 4.maddesinde üye işyerinin işlem sırasında yapması gerekenleri saymış ve aynı sözleşmenin 6.maddesinde de madde 4’te belirtilen hususlara üye işyeri tarafından dikkat edilmemesi sonucu üye işyerinin yaptığı kart işleminin onaylanmasına rağmen sahte olduğunun anlaşılması veya şüphe duyulması halinde dahi banka üye işyerinin tüm şubeler nezdindeki mevduatlarını bloke etme hakkına sahiptir ” hükmü bulunmaktadır.
Yine sözleşmenin 14. maddesi “Üye işyeri hiçbir kimseye nedeni ne olursa olsun gün içinde, haftalık veya aylık olarak ardışık ve normal kabul edilmeyen işlem yaptıramaz” hükmünü içermektedir.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporuna göre; davacı işyerinin, davalı bankanın tahsis ettiği POS cihazı üzerinden 08/04/2014 tarihinden …adına 4 adet yurt dışı kartla 00.45 den başlayarak 02.38 saatleri arasında 85 adet satış işlemi yaptığı, bu satış işlemlerine ilişkin olarak Uşak ilinde oturduğu belirtilen dava dışı….’a 1.752, 742 Kg et karşılığı 32.750 TL et faturası yine …’a 5.014,718 Kg et karşılığı 93.700 TL lik satış faturası düzenlediği, buna göre davacının, yurt içinde yerleşik olduğunu faturalarında belirttiği kişilere yabancı( yurt dışı) kartlarla 85 adet sliple ortalaması 1.487,65 TL olacak şekilde işlem yaptığı anlaşılmaktadır.
Davacının İstanbul ilindeki işyerinde bulunan pos cihazı üzerinde 4 farklı yurt dışı kartla gece yarısını geçen bir saat diliminde yaklaşık yarım yada birer dakika arayla olmak üzere Uşak ilinde ikamet eden kişilere aynı ürün (et) için 85 ayrı satış işlemi gerçekleştirilmesi hayatın olağan akışına uygun bir durum değildir.
Bu nedenle davalı bankanın söz konusu işlemleri sahte/ şüpheli işlem olarak kabul etmesi ve taraflar arasındaki sözleşmenin 4 ve 6. maddeleri kapsamında bloke işlemi uygulamasında sözleşmeye ve bankacılık teamüllerine aykırı bir durum yoktur.
Yine, davalı banka vekilinin 12/10/2016 tarihli dilekçesinin ekinde sunulan belgeler göre kart hamillerinin harcamalara itiraz ettikleri ve bilirkişinin raporuna göre de; davalı bankanın Visa İnternationel Kuralları gereği 540 gün süreyle bloke uygulama hakkı olduğu ve bu sürenin de 30/10/2015 tarihinde dolduğu, ancak davanın süre dolmadan 05/10/2015 tarihinde açıldığı, her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 24/04/2008 tarih 2007/9572 Esas 2008/4334 karar sayılı ilamı da dikkate alındığından ilk derece mahkemesince erken açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak dairemizce davanın reddine ilişkin hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/09/2017 tarih ve 2015/963 Esas – 2017/735 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b/2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurularak,
1-Davanın REDDİNE,
2- İlk derece mahkemesi yönünden alınması gerekli 35,90 TL karar harcının davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.159,45 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.123,55 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- İlk derece mahkemesinde davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen 100,00 TL tebligat/ posta gideri ile 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 500,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İlk derece mahkemesinde davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesaplanan 12.866,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 85,70 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 2.160,00 TL karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
7-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 24,00 TL dosya gidiş- dönüş masrafı olmak üzere toplam 109,70 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 02/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.