Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1071 E. 2018/376 K. 25.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1071
KARAR NO : 2018/376
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2017
DOSYA NUMARASI : 2017/793 Esas – 2017/1058 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 25/04/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı şirketin büyük ortağı …A.Ş.’nin yaklaşık %17 hissesine, davalı şirketin de doğrudan %0,4’üne sahip ortağı olduğunu, şirket yönetim kurulu tarafından davacıya gönderilen davet sonrası 28/03/2017 tarihinde yapılan olağan genel kuruluna davacının katıldığı ve bu toplantıda alınan kararlara itiraz kaydı düşürüldüğünü, gündemin 7. maddesi olarak şirket yönetim kurulu üyeleri … ve …’ya ayrı ayrı aylık net ¨10.000,00 huzur hakkı ödenmesine karar verildiğini, şirketin kötü yönetildiği açık iken böyle bir karar alınmasının yasaya aykırı olduğunu, toplantıdan önce incelemeye açılan ve toplantıda sunulan bilançoya göre net dönem karının ¨369.499,23 TL olduğu, şirketin finansal verileri incelendiğinde 2015 yılında ¨611.438,90 olan karının %40 oranında düştüğü, dört yönetim kurulu üyesine aylık ¨40.000,00 ödeme yapılmasının ve bunun yıllık bazda ¨480.000,00′ ye varan bir büyüklükte olmasının 2017 yılının kötü bir yıl olması için yönetim kurulu üyelerinin ellerinden gelen çabayı harcadığını göstermekte olduğunu, karın tamamından fazlasının huzur hakkı olarak ödenmesine dair verilen kararın şirketin faaliyetlerine son verecek kadar ağır bir karar olduğunu, davacıya yıllardır ana sözleşmeye aykırı olarak kar payı dahi ödemeyen şirketin davacının bir kez daha zarara uğramasına sebep olacağı, davalı şirketin kötü yönetildiğinin ortada olduğu, yöneticilerin tüm emeklerini başka şirketlerde harcadıklarını, ortaklardan…’nin ve …’nın %2 oranında ortağı oldukları …A.Ş. isimli bir şirketlerinin mevcut olduğu ve bu şirketin 06/04/2010 tarihinde ¨100.000,00 sermaye ile kurulduğu, son yaptığı 28/03/2017 tarihli genel kurulda sermayesinin ¨40.000.000,00 olduğu, yani yüzde dörtbin büyüdüğü, davacının ortağı olduğu kararlarının iptali istenen şirkette ise kar artışının düşük borç artışının yüksek olduğunu, şirketin kötü yönetildiğinin ve yöneticinin tüm emeğini diğer şirketine harcadığının ekonomik görüntü ile ortada olduğunu, başarı primi verilmesinin bu yönden de yasaya aykırı olduğunu, davacının ¨300.000.000,00’deh fazla değere sahip bir şirketin yaklaşık %17’sine sahipken bu şirketten hiçbir surette faydalanmasına izin verilmediğini, davalı şirketin 2015 yılı genel kurulunda alınan yönetim kurulu üyelerine aylık ¨10.000,00 huzur hakkı ödenmesi kararının iptali için Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/594 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu nedenlerle … A.Ş.’ nin 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurulunun gündemin 6.maddesi ile karara bağlanan karın dağıtılmayarak olağanüstü yedek akçelerde tutulmasına ilişkin kararın ve gündemin 7. maddesi ile karara bağlanan her bir yönetim kurulu üyesi için ödenmesi kararlaştırılan aylık net 20.000,00’ye ilişkin huzur hakkı kararının ve her bir yönetim kurulu üyesi için ayrı ayrı 200.000,00 ikramiye ödenmesi kararlarının icrasının dava sonuna kadar geri bırakılmasına ve dava sonunda iptaline karar verilmesini istemiş, davacı vekili 25/10/2017 tarihli duruşma da ise; dava dilekçesinde belirtilen 20.000 TL huzur hakkının maddi hata sonucu o şekilde yazıldığını, aylık huzur hakkının 10.000 TL olması gerektiğini, yine 200.000 TL ikramiye ödenmesine ilişkin karar alınmadığını, bu nedenlerle kar payı dağıtılmamasına ilişkin 6.madde ve ikramiye ödenmesine ilişkin taleplerinden vazgeçtiklerini sadece 10.000 TL ikramiye ödenmesine ilişkin kararın iptalini istediklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzur hakkının kanundan doğan bir hak olduğunu,,huzur hakkı için şirketin kar etmesine dahi gerek bulunmadığını,karara bağlanan huzur hakkının fahiş olduğu yönündeki iddianın asılsız olduğunu, şirketi zarara uğratacağı iddiasının da asılsız olduğunu, davacının şirketteki payının çok cüzi bulunduğunu, şirketin borçlarının arttığı iddiasının asılsız olduğunu,ana sözleşmeye aykırı pay dağıtıldığı iddiasının da mesnetsiz bulunduğunu,davacının kötüniyetli bulunduğunu ve HMK 329. maddesinin uygulanması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 25/10/2017 tarih 2017/793 Esas 2017/1058 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Davacı vekilinin bir önceki 25/03/2016 tarihli genel kurulda da aynı yönde alınan aylık 10.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine ilişkin kararı da dava konusu yaptığı, ve aynı mahkemenin 2016/594 E sayılı dava dosyası ile yapılan yargılama sonucunda 11/10/2017 gün ve 2017/990 K sayılı kararı ile yerinde görülmeyerek iptal talebinin ret edildiği, 2016/594 E sayılı dava dosyasında yapılan emsal ücret araştırmasıyla davalı şirket ile aynı dalda faaliyet gösteren diğer şirketlerin YK üyeline verdikleri aylık ücretlerin belirlendiği, diğer yandan Y.K. üyelerine huzur hakkı ödenip ödenmeyeceği şirket genel kurulu kararına bağlı olduğu, şirket yöneticilerine huzur hakkı ödenmesi için şirketin kar elde etmesinin zorunlu olmadığı, şirket genel kurulunun huzur hakkı ödenmesine ilişkin olarak şirket yöneticilerinin emek ve mesaisini dikkate alarak karar alabileceği, ancak bu kararın şirketin menfaatleri, şirketin mali yapısı, afaki iyi niyet kuralları ile bağdaşır olması gerektiği, davacının daha önce de 28.04.2014 tarihli olağan genel kurul toplantısında huzur hakkının artırılmasına dair alınan kararın iptali için açtığı dava sonunda aynı mahkemenin 05/10/2015 gün ve 2014/636 E-2015/672 K sayılı kararı ile ” 28.04.2014 tarihli olağan genel kurul toplantısında huzur hakkının artırılmasına ve YK üyelerine aylık 70.000,00 TL ödenmesine dair alınan 7 nolu huzur hakkına ilişkin kararın şirketin mali yapısıyla, afaki iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığı” gerekçesiyle iptaline karar verildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği, aynı mahkemenin gerek 2014/636 E-2015/672 K sayılı dosyası, gerek 2016/594 E-2017/990 K sayılı dava dosyası ve gerekse bu dosya kapsamı, emsal ücret araştırma yazı cevapları, davacı şirketin önceki dönem için açıkladığı kar miktarı, paranın satın alma gücü, günümüzdeki yaşam standartları dikkate alındığında Y.K. üyelerine aylık 10.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine ilişkin kararda şirketin mali yapısıyla, afaki iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayan bir hususun bulunmadığının ve bu miktarın da fahiş olmadığının kabulü gerektiği, tüm dosya kapsamı ve mevcut delil durumu dikkate alındığında ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmasına da gerek görülmediği … ” gerekçeleri ile; ” Davacının 28/03/2017 tarihli genel kurul kararının 6. maddesi ile 7. Maddesinde olduğu bildirilen ikramiye ödenmesine ilişkin iptal talebinin feragat, diğer talebinin ise esastan reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Mahkemenin, delilleri toplamadan aylık 10.000,00 TL’ nin uygun maaş olduğunu varsayarak hüküm kurduğunu, oysa yargı kararlarının huzur hakkının şirketin durumuna uygun belirlenmesi gerektiğini işaret ettiğini,
Usul yönünden; delillerinin toplanmamasının bozma nedeni olduğunu,
Esas yönünden; Şirkette çok sayıda çalışan olduğunu, dolayısıyla huzur hakkı alan 4 yöneticiye ihtiyaç olmadığını, tek yönetici ile dönebileceğini, 2016 yılı karının sadece 366.000 TL olduğunu, 4 yönetici ücretinin 480.000,00 TL olduğunu,
2016 yılında yöneticilerden …nın Antakya’da, …nın Samandağ’da ikamet etmekte olduklarını, birleşen davada adreslerinin bildirilmiş olduğunu, mernis kayıtları ile de açık olduğunu, dolayısıyla bu şirkete fiilen emek harcamadıklarını, huzur hakkının bir emek karşılığı olması gerektiğini, dolayısıyla emek harcamadıkları açık olan yöneticilere ücret –huzur hakkı ödenmesinin yasaya aykırı olduğunu,
Mahkemenin delil toplamadığından bu hususu göremediğini, hatalı hüküm kurduğunu,
Bilançoya göre şirketin 2016 yılında 366.499,23 TL kar ettiğini, 4 yöneticinin ücretleri olan 480.000,00 TL ödendiğinde şirketin doğrudan zarar etmiş olacağını, şirketin zararı pahasına ihtiyaçtan çok yönetici atanamayacağını, kararın bu yönü ile de bozulması gerektiğini,
Şirketin 2015 yılında net 611,438,90 TL kar ettiğini, 2016 yılında ise % 40 civarı bir kayıpla karının 366,499,23 TL’ ye indiğini, şirketin 6-7 yıldır kar dağıtmadığını, yöneticilerin şirketin karının düşmekte olduğunu bildiklerini, kar düşüşüne rağmen şirketin karından fazla,şirketin finansal yapısını zarara uğratacak ve yönetici olmayan ortaklar açısından kar paylaşımında eşitsizlik yaratacak şekilde karar alınmış olmasının hukuka aykırı olduğunu,
Kar dağıtılmadan yönetim kurulu üyelerine ücret takdir edilmesinin pay sahipleri arasında eşitsizliğe yol açtığı,yönetim kurulu üyesi olan paydaşların kar dağıtılmamasından daha az etkileneceği ve dolayısıyla kararın onlar açısından menfaate dönüşüp eşitsizliğe yol açacağını,
Şirketin yönetiminde başarı da söz konusu olmadığını, harcanan ciddi emek bulunmadığını,
Müvekkil ile davalı şirketin yöneticilerinin (.. bey hariç) ortak oldukları şirketlerde diğer ortaklar-yönetim kurulu üyelerine aylık 80-90.000,00 TL civarı aylık huzur hakkı almalarına karar verilmiş olduğunu, bu yolla örtülü olarak müvekkil dışındaki ortaklara kar dağıtılmış olduğunu beyanla;
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 25/10/2017 gün ve 2017/793E-2017/1058 K sayılı kararının, yasalara, yerleşik içtihatlara, şirketin durumuna ve fiili gerçeklere aykırı olduğundan kaldırılmasına,
Dosyanın delillerin toplanması ve davanın kabulü gerektiği yönünden bozularak Mahkemesine yargılama yapılmak üzere iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava; davalı şirketin 28/03/2017 tarihli genel kurulunda gündemin 6. Maddesi ile karara bağlanan karın dağıtılmayarak olağanüstü yedek akçelerde tutulmasına ilişkin kararı ile, gündemin 7.maddesi ile karara bağlanan her bir yönetim kurulu üyesine 10.000 TL huzur hakkı ve 200.000 TL ikramiye ödenmesine ilişkin kararların iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince karın dağıtılmamasına ilişkin karar ile ikramiye ödenmesine ilişkin karara yönelik taleplerin feragat nedeniyle reddine, 10.000 TL huzur hakkı ödenmesine ilişkin talebin ise esastan reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava konusu genel kurul ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 394. maddesinde, yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşme veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği hükmü düzenlenmiştir. Huzur hakkı her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebilir. Ücretin miktarı ise şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulunun bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır.
Yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davacı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir.
İlk derece mahkemesince taraflarca gösterilen deliller hiç toplanmadan ve davacının iddiaları hiç değerlendirilmeden sadece aynı mahkemenin 2014/ 636 esas 2015/672 karar sayılı dosyası ile 2016/594 esas 2017/990 karar sayılı dosyasında yapıldığı iddia edilen emsal ücret araştırma yazı cevaplarına göre; yönetim kurulu üyelerine ödenmesine karar verilen 10.000 TL huzur hakkının afaki iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirttiği 2014/636 Esas 2015/672 Karar sayılı dosya ile 2016/594 Esas – 2017/990 Karar sayılı dosyanın örnekleri bu dosya içerisine alınmadığı gibi UYAP sistemi üzerinde yapılan araştırmada 2014/636 Esas 2015/672 Karar sayılı dosyanın davalısının farklı bir şirket ( … A.Ş. ) olduğu dolayısıyla farklı bir şirkete ait kararın bu dosya için delil teşkil etmeyeceği, yine aynı mahkemenin 2016/594 Esas 2017/990 Karar sayılı dosyasının bir örneğinin bu dosya içerisine alınmaması nedeniyle o dosya içerisinde bulunan bilgilerin neler olduğu bilinemeyeceğinden gerek istinaf aşamasında gerekse dairemizce verilecek kararın temyiz edilmesi halinde Yargıtay aşamasında değerlendirilmesi de mümkün değildir.
Ayrıca, dava dilekçesinde davalı olarak ….ve Tic. A.Ş. gösterildiği halde dava dilekçesinin sonuç kısmında … A.Ş.’ nin 28/03/2017 tarihinde yapılan genel kuruluna ilişkin 6 ve 7. maddeleri gereğince alınan kararların iptalinin talep edildiği, dolayısıyla dava dilekçesindeki bu çelişki davacı vekiline açıklattırılarak isim değişikliği yapılmışsa buna ilişkin kayıtlar ile iptali istenen kararın alındığı genel kurul toplantı tutanağı ilgili yerlerden celp edilerek ve taraflarca gösterilen ve davanın esası ile ilgili olan tüm deliller toplandıktan ve davalı şirketin defter ve kayıtları celp edilip gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak dava konusu genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durumu açısından davacı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurularak yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken, davacı tarafından gösterilen hiç bir delil toplanmadan ve ilk derece mahkemesince de delil olarak dayanılan hiç bir belge dosya içerisine alınmadan karar verilmesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesinin kararının HMK’ nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 25/10/2017 tarih ve 2017/793 Esas – 2017/1058 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a/6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davacı tarafça yatırılan 85,70 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 31,40.TL karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf başvuru harcı 85,70 TL ve istinaf posta gideri 18,00 TL toplamı 103,7 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/04/2018 tarihinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.