Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1057 E. 2018/372 K. 25.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1057
KARAR NO : 2018/372
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/04/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/413 Esas – 2017/236 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 25/04/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının müvekkiline taşıma sektöründe alt taşıma hizmeti veren şirketlerden biri olduğunu, davalı ile yoğun bir şekilde çalışıldığını ve müvekkiline birçok fatura tanzim ettiğini, müvekkili şirketçe yapılan iç denetimlerde davalı tarafından müvekkiline verilmeyen hizmet karşılığında fatura tanzim edildiğini ve ödemesinin davalıya yapılmış olduğunun tespit edildiğini, bahse konu faturalar incelendiğinde, navlun faturasında olması gereken, yük bilgileri, sefer bilgileri, tır karne numaralarının yer almadığının tespit edildiğini, bu nedenlerle müvekkilinden haksız tahsil edilen 2.150,00 Euro’nun ödeme tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili ile davacı yan arasında taşıma ilişkisi olduğunu, davacı yanın müşterilerinin taşıma işine ilişkin müvekkiline talimat verdiğini ve davacının organizasyonu dahilinde taşıma işinin müvekkilince yapıldığını, uyuşmazlık konusu 06/08/2015 tarihli 692574 nolu ve 09/07/2015 tarihli 514167 nolu faturanın 213 Sayılı VUK 230 mad. düzenlenmiş hükümlere göre tanzim edildiğini, faturaların usulüne uygun davacıya tebliğ edildiğini ve davacı tarafından kanuni süresinde itiraz edilmediğini, fatura muhteviyatı hizmetlerin verildiğinin taşıma senedi, mail yazışmalara ve davacı yan tarafından kabul edilen mutabakatlar ile sabit olduğunu, 06/08/2015 tarih 692574 nolu faturanın, 600,00 EURO fiyatının, davacı yan tarafından Konşimento talimatı ile İngiltere’ ye taşman yükler için 10/06/2015 tarihli mail ile onay verildiğini, fatura konusu hizmetin verildiğinin, alıcı Hendrick Eurepo kaşe ve imzası bulunan, İmalatçı …..’ e ait yüke ilişkin CMR ile sabit olduğunu, faturanın davacı tarafından kabul edildiğinin müvekkilinin Bs formları ile de sabit olduğunu, 09/07/2015 tarih 514167 nolu faturanın … Plakalı araç ile gerçekleştirilen taşıma işine ilişkin olduğunu, davacı yan çalışanı … ile yapılan mail yazışmaları ve ekindeki yüklere ilişkin ithalat çıkış ihbarnamesi ve gümrük özet beyan formu ile taşıma işinin yapıldığının davacı yana bildirildiğini, yanlar arasında hesap mutabakatı yapılıp ödemelerde yapıldıktan sonra, davacı yanın ilgili faturalara itirazının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı yanın faiz taleplerinin uygun olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin 20/04/2016 tarihinde davacının ihtarnamesini tebliğ aldığını, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 05/04/2017 tarih ve 2016/413 Esas – 2017/236 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Taraflar arasında ticari ilişki kurulduğunu, bu ticari ilişki çerçevesinde davalı tarafından davacıya navlun hizmeti verildiğini, uyuşmazlık kapsamından davalının navlun ücreti ve navlun farkı faturaları düzenlediği, dosya kapsamından navlun farkı faturalarının önceden davalı şirket tarafından verilmiş bulunan hizmet karşılığı kesilen navlun faturalarına ek olarak düzenlendiklerinin anlaşıldığını, davacının ise davalının düzenlemiş olduğu söz konusu navlun ücreti ve navlun farkı faturalarını kabul ederek kendi rızası ile ticari defterlerine işleyerek ödemeleri de yaptığını, faturalara itiraz etmediği, davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiği, personelini seçerken de basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, dolayısı ile mevcut kayıtla davacının kabul ederek defterine işlediği faturalar için 10 ay gibi bir zaman dilimi geçtikten sonra navlun farkı iade faturası düzenlemesinin kendisi yararına bir sonuç doğurmayacağı, kaldı ki navlun farkı iade faturalarının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gerekçeleri ile; ” Davacının subut bulmayan davasının REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Faturanın içeriğine itiraz edilmemesinin, faturaya dayanak teşkil eden temel borç ilişkisindeki işin yapıldığını göstermeyeceğini,
Faturanın içeriğine itiraz edilmemesinin sadece faturanın olağan içeriğinin kabul edildiği sonucunu doğuracağını, buna karşılık faturaya dayanak teşkil eden temel borç ilişkisindeki işin yapıldığını veya satım konusu malın teslim edildiğini göstermeyeceğini, faturanın içeriğine itiraz etmeyen tacirin faturanın içeriğini kabul etmiş sayılsa da faturanın içeriğine itiraz edilmemiş olmasının belgeyi aksi ispat edilemeyen bir delil veya borçluyu kesin sorumluluk altına sokan ödeme emri haline getiremeyeceğini, süresi içinde hiç ya da gereği gibi itiraza uğramamış olan faturanın aksinin ispat edilebileceğini, Ticaret Kanunu’ nun faturaya tanıdığı ispat gücüne ilişkin karinenin faturanın olağan içeriği ile sınırlı olduğunu,
Bu durumda müvekkil şirketin tebliğ olunan faturalara süresi içerisinde itiraz etmemiş olması sebebiyle artık yapılan ödemelerin geri iadesinin istenemeyeceği yönündeki gerekçelerin kabul edilemeyeceğini,
Dava konusu faturalarla aynı taşıma hizmetini içeren ve daha önceden ödemesi alınmış mükerrer faturalar olduğunu,
Davacı yanın, yapılan tek taşıma işlemi için birer gün arayla davaya konu edilmeyen ve içeriği dava konusu faturalarla birebir aynı olan başkaca faturaları tanzim ederek bu taşıma hizmetinin bedellerini zaten müvekkil şirketten tahsil etmiş olduğunu, bedelini tahsil ettiği tek taşıma hizmeti için yeniden ve davaya konu faturaları mükerrer olarak düzenleyerek tek taşıma hizmetine karşılık müvekkil şirkete iki kez hizmet bedeli ödetmiş olduğunu,
Müvekkili şirketin iş hacmi dikkate alındığında, her ay ve değişik firmalardan on binlerce fatura gelmekte olduğunu, müvekkil tarafından yapılan denetimler sonucunda bu durumun ortaya çıkması ile, davalı şirkete mail yolu ile ve defalarca davaya konu faturalar ve yine aynı taşıma işine ilişkin kesilen iki ayrı fatura konusunda kayıtlarını kontrol ederek açıklama yapmaları aksi halde mevcut durumun hukuki yollarla halledileceğinin bildirildiğini, buna rağmen davalı şirket tarafından olayın çözümüne yönelik hiçbir araştırma yapılmadığını, bu taşımaların gerçekten yapıldığına ilişkin hiçbir bilgi aktarımında bulunulmadığını, ispat yönünde hiçbir delil, bilgi ve belge sunulmadığını, nitekim davalı tarafça söz konusu faturalara ilişkin dayanak belgelerinin sunulamadığını, bu hususun bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu beyanla;
Öncelikle tehir-i icra kararı verilmesine, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05.04.2017 tarih ve 2016/413 E. 2017/236 K.sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava; davalı tarafından düzenlenerek davacıya gönderilen ve davacı tarafından ödenen 09//07/2015 tarih 514167 seri numaralı 1.550 Euro bedelli fatura ile 06/08/2015 tarih 692574 seri numaralı 600 Euro bedelli fatura bedellerinin iadesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı dava konusu faturaların mükerrer düzenlendiği iddia etmiş, davalı ise dava konusu yapılan faturaların navlun farkına ilişkin olarak düzenlendiğini savunmuştur.
Dava konusu yapılan faturaların mükerrer olmadıklar, taşıma ilişkisi kapsamında düzenlenen 08/07/2015 tarih 514071 seri numaralı fatura ile 07/08/2015 tarih 692665 seri numaralı faturalar kapsamında düzenlenen navlun farkı faturaları oldukları anlaşılmaktadır.
Kural olarak navlun farkı faturaların haklı olarak düzenlendiği yönündeki ispat yükü davalı üzerinde ise de; davacı navlun farkı faturalarını kabul ederek ticari defterlerine kaydedip ödeme yaparak ispat yükünü artık üzerine almıştır. Çünkü bir tacirin almadığı bir hizmetin faturasını ticari defterlerine kaydetmesi hayatın olağan akışına ve ticari teamüllere uygun değildir.
İspat yükü üzerinde olan davacı dava konusu navlun farkı faturalarını ticari defterlerine sehven kaydedip ödeme yaptığını ispat edemediğinden, ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcının, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 118,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 82,1 TL harcın talep halinde davacı tarafa iadesine, 35,90 TL’ nin ise hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/04/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.