Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1028 E. 2018/513 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1027 Esas
KARAR NO : 2018/512 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/131 Esas 2017/256 Karar
TARİH : 11/09/2017
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı … şirketi tarafından blok emtia abonman sigorta poliçesi ile sigortalanan aliminyum jant emtiasının Türkiye’den Portekiz’e nakliyesi işleminin davalılar tarafından üstlenildiğini, 1 nolu davalının navlun faturasını düzenleyen nakliyeci firma olduğunu, 2 nolu davalının … Gemisi donatanı sıfatıyla konişmentoları düzenleyen taşıyıcı olduğunu, emtianın alıcı firma adresinde tahliyesi esnasında konteynerda deformasyon ve emtiada hasar olduğunun tespit edildiğini, sevkiyatı yapılan 3 adet konteynerda sadece 1 tanesinde hasar oluşmasının sebebinin muhtemelen nakliyenin bir aşamasında düşürülmesi veya sert biçimde yere bırakılması sonucu aldığı, darbenin etkisiyle kırıldığını, yapılan tespitlere göre sigortalı zararı olan 14.726,25 Euronun sigortalısına ödendiğini, ancak ödeme yapılmadığı nedenle alacağın davalıdan tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile takip yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline… takibin devamına, %20 dan az olmayan oranda icra inkar tazminatı yükletilmesine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Daval… Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, yapılan ödemenin fatura ödemesi niteliğinde olduğunu, blok emtia abonman sigorta poliçesinin özel şartlar bölümü ile emtia nakliyat sigortası genel şartlarının 5.maddesi gereğince zararın ambalajlamadan dolayı meydana gelmesi halinde zararın teminat kapsamında olmadığının belirtildiğini, hasarın emtiaların dava konusu taşımaya uygun olarak sabitlenmemesi ve ambalajlanmaması sebebiyle emtiaların paketlerden kayması sonucu meydana geldiğini, konişmentoda ki “…” klozu gereğince yükleyici tarafından yüklendiği ve istiflendiği kaydının olup, müvekkilinin dava konusu hasara ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, TTK 1182.maddesinin 1 fıkrasına göre yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ie bunların temsilcisinin, adamlarının fiil veya ihmallerinden ve yine aynı maddede ambalaj yetersizliği sebebiyle meydana gelen zararlardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığının belirtilip dava konusu taşımanın FCL kaydıyla akdedildiğini FCL kaydıyla yapılan taşıma sözleşmelerinde yükün konteyner içine yükleten tarafından yüklenip istiflendiği ve taşıyana kapalı ve mühürlü olarak teslim edildiğini, hasarın taşıma sırasında meydana geldiğinin belli olmadığını, hiçbir kabul anlamına gelememek kaydıyla müvekkilinin dava konusu hasardan sorumlu olduğu kabulü halinde dahi müvekkilinin dava konusu hasara ilişkin sorumluluğunun 6102 sayılı TTK’nun 1186.maddesi gereğince sınırlı olduğunu savunarak, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ya izafeten … A.Ş. cevap dilekçesi ile; müvekkili .. gemi acenteliği A.Ş.’nin Türkiye acenteliğini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin taşıma sözleşmesinin tarafı olan firmanın acente sıfatıyla hareket ettiğini, konişmentonun 10.maddesinde yetkili mahkemenin Londra mahkemeleri olduğunu,…. Gemi Acenteliğinin MSC Brıanna gemisinin donatanını olmadığını, ve işletmecisi de olmadığını, pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiği, taşımaya konu mallarda oluştuğu iddia edilen hasar nedeniyle müvekkili şirkete akdedilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını, iddia edilen hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin belli olmadığını, emtianın yükleyicinin adresinden Aliağa Limanına kadar müvekkili şirket dışında yükleyici firma sorumluluğunda getirilip Aliağa Limanından Sines limanına deniz yolu ile taşınıp, Sines Limanında tahliye edildiğini, hasarın Deniz taşımkası sırasında veya müvekkili firmanın sorumluluk alanında oluştuğuna ilişkin hiçbir kayıt bulunmadığını, malların hasarının taşımanın hangi aşamasında hasarlanmış olduğuna dair delil sunulmadığını, hasarın davacı tarafça müvekkili şirketin kusurundan kaynaklandığının ispatla yükümlü olduğunu, konteyner muhtelifi malların ne şekilde ve neden hasarlandığınını net olarak anlaşılamadığını savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 11/09/2017 tarih 2016/131 Esas 2017/256 sayılı kararında;
“Davacı ve davalı vekilleri beyanları, sunulan deliller, inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre, davacı … şirketi ile davadışı sigortalı arasındaki Nakliyat Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınan emtiaların davalı şirketlerin sorumluluğunda olan deniz yolu ile taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle sigortalısına ödediği hasar bedelinin TTK nun 1472.maddesi gereğince rücuen tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile takip yapıldığı, davalının takibe süresinde itirazı ile takibin İİK nun 66 ve devamı maddeleri gereğince durduğunu, davacı … şirketince İİK nun 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü sürede davanın açıldığı, dosyada mevcut nakliyat emtia sigorta poliçesinin incelenmesinde, 01/01/2014- 01/01/2015 tarihlerini kapsadığı sigortalısının … AŞ olduğu, emtianın alüminyum jant olup, 18/03/2013 tarihli ekspertiz raporunda, hasar tutarının 14.349,24 Euro olduğu, hasarın muhtemelen konteynerin belli bir yükseklikte ve zemine hızlıca bırakılması veya benzeri ani ve sert biçimde maruz kalması suretiyle konteyner içinde istif edilmiş emtianın ezilmesi – çizilmesi sonucu meydana gelmiş olabileceği kanısına varıldığı belirtilip, dosyadaki mevcut ibraname ve tazminat makbuzundan 09/04/2015 tarihinde sigortalısına ödendiği, dosyadaki taşıma belgesi (sea waybill) gönderenin … Aş olduğu, düzenleyenin…Shipping olduğu, konişmento da … ibarelerinin yer aldığı, mahkememizce yapılan bilirkişi incelemsi sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, dava dosyasına sunulan fotoğraflara göre konteynerin içerisinde yüklerde oluşan hasarın konteynerin içerisindeki yüklerin iyi bağlanmaması ve boşlukların doldurulmaması nedeniyle konteyner içindeki yüklerin yer değiştirmesi sonucu meydana geldiğinin anlaşıldığı, yine fotoğraflarda konteynerin dış kısmında aldığı bir darbe sonucu konteyner içine doğru oluşan bir çökme görülmediği aksine dışa doğru ombilasyon oluştuğu, iddia edilen şekilde hasarın oluşmadığı, hasarın paletler içi istifleme ve sabitleme kaynaklı olduğunun görüldüğünü, hasarın tespitinin alıcının fabrikasında yapılıp konteyner içi yüklerin bağlamasının iyi yapılmaması ve boşlukların doldurulmaması nedeniyle içi taşıma sırasında da hasarlanmış olabileceği, hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin tespitinin mümkün olmadığını, konteyner içi yükleme ve istifin taşıtan tarafından yapıldığı ve konteyner içi yüklemenin piyasadaki uygulama ile teamüllere uygun olmadığı kanaatine varıldığı, 3 adet konteynerin yüklü ve kapalı, gümrük işlemleri yapılmış bir şeklide taşıma sürecine alındığı, “full container load” olması sebebiyle yükleme, istifleme ve sabitlemenin, konteyner içi aktivitelerin kural olarak taşıtanın tasarruf alanında olduğu, TTK 1182/1-e bendi gereğince konteyner içi yüklemelerden kaynaklı zararlardan taşıyanın sorumlu tutulamayacağı, somut olayda jant emtiaların ambalaj, istifleme ve sabitleme kaynaklı zararlardan davalı taşıyanın sorumlu tutulamayacağı, zararın 13.243,45 Euro olduğunun belirtildiği, davalı Panalpina firması tarafından sigortalı şirkete navlun faturasının düzenlenip davalının TTK’nun 917 ve devamı maddelerinde düzenlenen taşıma işleri komisyoncusu olarak taşımayı üstlendiği, komisyoncunun taşıma işini bizzat yapmayarak başka birine de yaptırabileceği somut olayda taşımanın dosyadaki mevcut konişmentodan fiili taşıyanın davalı adına navlun ücreti faturasının düzenlendiği, konişmento düzenleyen ve fiili taşıyan olduğu nedenle davalının TTK’nun 917.maddesi gereğince pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, TTK nun 1178.maddesinde taşıyanın navlun sözleşmesinin ifasında özellikle eşyanın yükletilmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlü olduğu belirtilmiş ise de, ayrıca aynı maddenin 2.fıkrasında hasarın taşıyanın hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumlu olduğu belirtilmekle birlikte TTK’nun taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı karinelerinden yararlandığı haller başlıklı 1182.maddede belirtilen sebeplerden zararın ileri gelmesi halinde taşıyan ve adamlarının kusursuz sayılacağının belirtilip, yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ile bunların temsilcilerinin ve adamlarının fiil veya ihmallerinden ileri gelmesi halinde taşıyanın kusursuz olacağının belirtilip ayrıca konişmentoda “…” kaydının bulunması ve yine taşıma belgesinde FCL/FCL ibarelerine yer verilip taşımanın konteynerin yükleten tarafından tamamen doldurulduktan sonra taşıyana mühürlü durumda teslim edilmiş olduğunun anlaşılıp bu durumda taşıyanın mühürlenmiş olan konteyneri açarak konteyner içindeki istifleme ve kontrol yükümlülüğünün bulunmadığı, her ne kadar ekspertiz raporunda, hasarın muhtemelen konteynerin belli bir yükseklikte ve zemine hızlıca bırakılması veya benzeri ani ve sert biçimde maruz kalması suretiyle konteyner içinde istif edilmiş emtianın ezilmesi – çizilmesi sonucu meydana gelmiş olabileceği kanısına varıldığı belirtilmiş ise de mahkememizce yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, dosyadaki mevcut belge ve fotoğraflardan konteynerin dış kısmında aldığı bir darbe sonucu konteyner içine doğru oluşan bir çökme görülmeyip aksine dışa doğru ombilasyon oluştuğu ve hasarın paletler içi istifleme ve sabitleme kaynaklı olduğunu gösterdiği, ayrıca hasarın tespitinin alıcısının fabrikasında yapılıp konteyner içi yüklerin bağlamasının iyi yapılmaması ve boşlukların doldurulmaması nedeniyle iç taşıma sırasında da hasarlanmış olabileceği ve hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin tespit edilmesinin de mümkün olmadığı belirtilmiş olup, davalı taşıyan oluşan hasardan sorumlu olmadığı, kaptanın yükleme ve boşaltmadaki TTK’nun 1091.maddedeki özen yükümlülüğünün konteynerin mühürlenmiş şekilde teslim edilmesi nedeniyle mührü açıp kontrolü söz konusu olamayacağı ve bu yönde yükümlülüğünün bulunmadığı nedenle davalının sorumlu olmadığı…”gerekçesi ile,
Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyanlarını süresi içinde sunmalarına rağmen mahkemece evrakın temin edilemediğini,
İlk derece mahkemesinin bilirkişi değerlendirmeleri ve davalı beyanları doğrultusunda ekspertiz raporunu, iddia ve savunmaları dikkate alınmaksızın davanın reddine karar verildiğini,
Bilirkişi raporuna itiraz ve dosya kapsamındaki cevap dilekçesi ile,
Hasarın ambalaj ve istiflemeden kaynaklandığına ilişkin herhangi bir delil olmamakla birlikte, Yargıtay içtihatları doğrultusunda taşıyıcının aksi halde dahi sorumluluktan kurtulamayacağı,
Hasarın deniz taşıma sırasında meydana geldiği hususunun 1 nolu davalı tarafından ikrar edilmiş olması,
Davaya konu taşımaya ilişkin sunmuş olduğumuz konşimento belgesinde yer alan; “Alıcı adresinde, kapıda teslim” şartı ile davalıların taşımanın tamamından sorumlu olduğunun anlaşılması,
Son olarak 1 nolu davalının düzenlemiş olduğu navlun faturası ile taşımanın tamamını organize etmeyi/ gerçekleştirmeyi üstlenmiş olduğunun açıkça anlaşılması,
Sigortacılık Kanunu ilgili hükümleri gereği aksi ispat edilinceye kadar delil niteliğinde olan ve somut olayın gerçekleşmesini müteakip uzman eksperler tarafından incelenerek oluşturulan ekspertiz raporunda rücu muhatabı olarak davalıların gösterilmesi ve bu hususun aksini ispat eder hiçbir delilin dosyaya sunulmamış olmasının ifade edildiğini,
Bilirkişi raporunda, hasarın ambalaj ve istiflemeden meydana geldiğine ilişkin beyanının dayanaksız ve sonuca ilişkin değerlendirmesinin Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2012/11-68 K. 2012/244 T. 28.3.2012, Yargıtay İl. Hukuk Dairesi E. 2014/14730 K. 2015/36 T. 12.1.2015, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2009/12168 K. 2011/5275 T. 2.5.2011, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2002/12522,K. 2003/5035,T. 15.5.2003)
Bilirkişi raporunda ve davalı beyanlarında hasarın taşıma esnasında meydana geldiğinin kabul edildiğini, bu durumun davanın haklılığını kanıtlamak için yeterli olduğunu,
İnceleme kısmında aynı gemi ve aynı sevkiyat koşulları ile sevk edilen diğer 2 adet konteynerde herhangi bir sorun olmadığına, sigortalı yetkililerin aynı tip emtiayı her zaman aynı ambalaj ve istif yapısında gönderdikleri ve hiç bir zaman bu tür bir hasarla karşılaşmadıklarına ilişkin beyanlarına yer verildiği ancak değerlendirme aşamasında dikkate alınmadığını,
Davalıların, basiretli bir taşıyıcıdan beklenen özeni göstermediğinin somut delillerle sabit olduğunu, bilirkişilerce kesin olarak saptanamayan durumlarda ispat yükünün ilkesel olarak taşıyıcıda olduğu gözetilerek ve Yargıtay uygulaması da dikkate alınarak bir sonuca varılması gerektiğini, aksi yöndeki bilirkişi değerlendirmeleri ve buna bağlı olarak ilk derece mahkemesi tarafından verilen davanın reddi kararının hatalı olduğunu,
Bilirkişinin konşimento incelemesinde taşıyan kayıtlarında gemiye yükleme sonrası alıcı adresine teslim – kapıda teslim kaydı olduğunu belirttiğini,
Bilirkişi raporunda, söz konusu kaydın varlığı tespit edilmesine rağmen hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin belirlenemediği yönündeki değerlendirmesinin bir anlam ifade etmediğini,
Davalı taşıyıcının, emtiaları alıcı adresine teslim anına kadar meydana gelecek hasarlardan sorumlu olacağını, buna karşın bilirkişi raporunda taşıyıcıların sorumlu olmadığı yönünde sonuca varılmasının hatalı olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/131 Esas 2017/256 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı … şirketince, davadışı sigortalısı arasındaki Nakliyat Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınan emtiaların davalı şirketlerin sorumluluğunda olan deniz yolu ile taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle, sigortalısına ödenen hasar bedelinin davalılardan TTK nun 1472. maddesi gereğince rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalılarca yöneltilen itirazın iptali istemli dava açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
HMK 281. maddesinin 1. fıkrası “Taraflar bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” düzenlemesiyle tarafların bilirkişi raporuna itiraz edebilecekleri açıklandıktan sonra 2 fıkrasında “Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.” düzenlemesi ile yargılamayı yapan mahkeme ve hakime de bu konuda yasal yetki tanınmıştır. HMK 282 maddesi de “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” şeklinde düzenlenmiştir. Tüm bu yasal düzenlemeler ışığında ilk derece mahkemesince bilirkişi raporundaki tespitlere göre ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin duruşmada da tekrarladığını ileri sürdüğü eksik inceleme ile sonuca gidildiği, bu kapsamda süresinde sunduğunu ileri sürdüğü ancak uyap sisteminden kaynaklı olarak mahkemece temin edilmeyen rapora itirazlarının karşılanmaksızın hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin karşılandığı da dikkate alındığında, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 31,40.TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 30/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.