Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1023 E. 2018/375 K. 25.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1023
KARAR NO : 2018/375
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22/05/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/682 Esas – 2016/676 Karar
DAVA : Şirket Ortağı Olduğunun Tesbiti
KARAR TARİHİ : 25/04/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’ nın diğer davalılar … Şirketi, … Şirketi,… Şireti, … Ltd. Şirketi’ nin gizli ortağı olduğunu, davalı ..’ nın 2010-2011-2012 ve 2013 yılları hesaplarının vergi müfettişleri tarafından incelenmesi sonucunda 31/01/2014 tarih, 2014-A-1975/15 sayılı raporunun düzenlediğini, bu raporda …’ nın diğer davalı şirketin belgelerini kullandığını, bu şirketlerin gizli ortağı olduğunu, bu şirketler ile birlikte organizasyon içerisinde bulunarak sevk ve idare ettiğini, şirketin resmi ortağı olmasa dahi yönetim denetim ve temsil hakkına sahip olduğunun kabul edilmesi gerektiğinin belirlendiğinini, 213 sayılı Kanunun 3/b maddesine göre vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas alınacağını, bu olay ve olaylara ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delil ile ispat edilebileceğini, 4721 sayılı Medeni Kanun’ un 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve BK’ nun 19.maddesi hükümlerine göre muavaza hükümleri nedeniyle adı geçenler hakkında C. Başsavcılığı’ na suç duyurusunda bulunulduğunu, bu sebeple bu davanın açılmasında idarenin hukuki menfaatinin bulunduğunu,6183 sayılı Kanunun 17/3.maddesine teşebbüsün muavazalı olduğu ve hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse ihtiyati haciz muavazalı teşebbüsten vergi ve resim bakımından faydalananların malları hakkında tatbik olunur.” şeklinde beirlenmesi nedeniyle şirketin gizli olrtağı olduğu yönünde kuvvetli deliller elde edilen … hakkında diğer davalı şirketin ortakları ile birlikte tahakkuka dayalı ihtiyati haciz uygulanması gerektiğinden …ile diğer davalı şirketler arasındaki ortaklığın tespiti için dava açılması zaruretinin doğduğunu belirterek davalı …nın diğer davalılar …. Şirketi, …Şirketi,…Ltd Şirketi, .. Ltd. Şirketi ve … Ltd. Şirketi’ nin gizli ortağı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesinin davalılar … Ltd Şirketine,…etine,…Ltd Şirketine, … Ltd Şirketine usulüne uygun tebliğ edilmediğine rağmen, davaya cevap verilmediği gibi duruşmalara da katılmadıkları anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 22/05/2017 tarih ve 2015/682 Esas – 2016/676 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Davacının bu tespit işlemini ihtiyati haciz kararı için talep ettiğini, bu durumda; davacı tarafından, davalı hakkında 6183 sayılı Kanuna göre takip yapıldıktan sonra itiraz geldiğinde ve bu hususta uyuşmazlık çıktığında veya davalı tarafından işlemin iptali için Vergi Mahkemesine dava açıldığında, davacı tarafından muvaza iddiasının ileri sürülmesi ve iddiasınının Vergi Mahkemesinde tartışılması gerekmektiği,davacının açılacak davada ileri sürebileceği iddia ve savunmasını hukuk mahkemesinde tespit davası olarak iliri sürmesinde hukuki yararının olmadığı, davada hukuki menfaat bulunmasının dava şartı olduğu, hukukumuzda gizli ortağın tespiti davası olmadığı gibi davacının iddiasını kendisine karşı açılacak davada veya kendisinin açacağı vergi alacağı davasında ileri sürmesi mümkün olduğundan, tespit davası açmasında hukuki menfaat bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan, delilleri toplanmadan ve değerlendirilmeden bilirkişi incelemesi yapılmadan dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiğini, idarenin dava açmakta hukuki yararı bulunduğunu, bilirkişi incelemesi yapılmadan eksik inceleme neticesinde karar verildiğini,
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceğini,
Vergi müfettişleri tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda yer alan işçi ifadeleri ve raporda yer alan diğer tespitler dikkate alındığında tespit davası açmakta idarenin hukuki menfaatinin bulunduğunu,
Salt idarece yapılacak ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemleri ile davalıların limited şirket ile bağlantıları ve sorumluluklarının tespit edilmesinin mümkün olmadığını,
Zira ihtiyati tahakkukun kalkması ile ihtiyati haciz de kalkacağından ihtiyati haczin dayanağı olan ihtiyati tahakkuka dayalı tarhiyatlara karşı dava açılıp açılmadığı, açılmışsa sonucunun ne olduğu veya davalılarca teminat gösterilip gösterilmediği, kesin olarak tahakkuk ettirilen vergi, resim ile bunların zam ve cezalarının ödenip ödenmediği araştırılmadan salt idarenin bu yetkiye sahip olduğundan bahisle dava açmakta hukuki yararının olmadığı yönünde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Soruşturma kapsamında vergi suçu raporu üzerine ceza davası açılıp açılmadığı, açılmışsa sonuçlanıp sonuçlanmadığı yönünde hiç araştırma yapılmamış olmasının da kararın bozulmasını gerektirdiğini,
Tedbir kararı ile ilgili de mahkemece yasanın memurlara yüklediği görev sebebiyle 6183 sayılı kanun gereğince ihtiyati haciz tatbik etme imkanının bulunması gerekçesine dayanılmasının hukuka aykırı olduğunu,
Benzer olarak; Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/549 Esas ve 2015/673 Esas sayılı davalarında da bilirkişiler tarafından bu şekilde hareket eden şahısların davaya konu şirketin gizli ortakları olduğunun tespit edildiğini, 2015/673 Esas sayılı dosyasında davalarının kabulüne karar verildiğini,
İleri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne, davalı …’ nın diğer davalılar ..Ltd. Şti, …, ..Taşımacılığı Ltd. Şti., … Ve …’ nin gizli ortağı olduğunun tespiti ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava; davalı …’nın diğer davalı şirketlerin gizli ortağı olduğunun tespitine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Tespit davası açılması için hukuki yararın varlığı şarttır. İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde detaylı olarak belirtildiği gibi muvazalı işlemlerle ilgili delil var ise idarenin yargı kararı olmaksızın ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuku düzenleme imkanı olduğu, bunun dışında muvazalı kazanç tespiti ile ilgili olarak tasarrufun iptali veya tüzel kişilik perdesinin aralanması yöntemine ilişkin davaları açma imkanının olduğu, dava şartının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektiği, davacının iş bu davayı açmasında hukuki yararı bulmunmadığı ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 17.6.2016 tarih ve 2016/2100-6849 sayılı kararı) anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan; istinafa ilişkin harçların alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/04/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.