Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1021 E. 2018/471 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1021 Esas
KARAR NO : 2018/471 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/1519 Esas 2017/1007 Karar
TARİH : 19/09/2017
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ : 23/05/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirket ile sigortalı … Ltd. Şti. Arasında 28/06/2013 tarihli nakliyat abonman sigorta sözleşmesi ve ayrıca spesifik sigorta sözleşmesi akdedilip, ekdedilen sigorta sözleşmelerinin … nolu sigorta poliçesine bağlandığını, sigortalı…. tarafından Almanyada mukim … isimli firmaya … koli külotlu çorap emtiasının satıldığı satıma konu emtianın Çerkezköy – Türkiye’den, Bremen – Almanya’ya nakliyesinin davalı …Ş tarafından … plakalı araç ile gerçekleştirildiğini, emtianın davalı taşıyıcı tarafından 28/06/2013 tarihinde Çerkezköy / Türkiye’de temiz olarak tesellüm edilmesine rağmen 05/07/2013 tarihinde Bremen / Almaya’da ıslak / hasarlı olarak teslim edilip, ıslaklık hasarının CMR senedine dercedildiğini, davacı sigorta tarafından …’ne 26/03/2014 tarihinde 1.954,44 Euro ödeme yapıldığını sigortalının haklarına halef olduğunu ödediği ileri sürerek, bu bedelin davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı tarafından taşınan emtiada bir zarar meydana gelmediğini, davacı tarafından dosyaya sunulan sigorta poliçesi incelendiğinde söz konusu poliçenin mala gelebilecek hasarlara ilişkin bir poliçe olduğu bu nedenle bu tür işçilik vb. talepleri kapsayan bir poliçe olmadığını, emtialar teslim edildikten 3 ay sonra teslim edilen malzemelerde hasar olduğunu ileri sürerek hazırlanan ekspertiz raporunu kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 19/09/2017 tarih 2014/1519 Esas 2017/1007 sayılı kararında;
“Dava, taşıma sigorta poliçesine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığa konu taşımanın, mahkemenin de kabul ettiği üzere CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu ve mahkememizin görevli olduğu çekişmesizdir.
Anılan Konvansiyona tabi taşıma sözleşmelerinde kural olarak taşıyıcının sınırlı sorumluluğu öngörülmüştür. Taşınan emtianın bir kısmının hasarlı ve eksik teslim edildiği dosya kapsamıyla sabittir. Mahkememizce yapılacak incelemeler, geçerli bir poliçe ilişkisi olup olmadığı, sigorta şirketinin sigortalısına yaptığı ödemenin teminat kapsamında kalıp kalmadığı, CMR 23 ve 25 nci maddeleri uyarınca davalı taşıyıcının sorumlu olduğu tazminatın üst sınırı tespit edilip, gerçek zararın üst sınırı aşıp aşmadığı, tutarın kadri maruf olup olmadığı noktalarında toplanmıştır.
Somut olayda, olayların kronolojik sırası yapıldığında, davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalısı arasında 28.06.2013 tarihinde nakliyat abonman spesifik sigorta sözleşmesi yapılmış, poliçe düzenlenmiştir. Dava dışı sigortalı … Ltd. Şti, Almanya(Berlin)’da bulunan… firmasına tayt, külotlu çorap gibi tekstil ürünü ihraç etmiş, bu ürünlerin taşınması işi için davalı taşıma sigortası ile anlaşılmıştır. Bu kapsamda 28.06.2013 tarihinde mal, CMR senedinde yazılı olduğu şekliyle hasarsız, ayıpsız , eksiksiz şekilde taşıyıcıya teslim edilmiş, 29.06.2013 tarihinde taşıyıcı …l tarafından … şirketine taşıma ücreti olarak 6.371,30 TL lik fatura kesilmiştir. 05.07.2013 tarihinde mal, alıcıya Berlin’de teslim edilmiş, teslim edilirken 38 kolinin ıslak ve kısmi hasarlı olduğu tutanağa bağlanmıştır. 06.08.2013 tarihinde … şirketine kısmı hasarın yarattığı işçilik bedeli gibi masraflar nedeniyle 1.954 euro tutarında fatura kesmiştir. Dava dışı sigortalının bu fatura üzerine davacı sigorta şirketine başvurduğu, davacı sigorta şirketinin olayla ilgili ekspertiz raporu hazırlattığı, 24.12.2013 tarihli ekspertiz raporuna göre 1.954 euro tutarında fatura bedelinin poliçe kapsamında olduğu, nihai sorumlunun taşıyan olacağı mütalaa edilmiştir. Yine eksper tarafından 12.02.2014 tarihinde, bu ke 243,26 euro’luk ek hasar faturası için ekspertiz raporu hazırlanmıştır. Davacı sigorta şirketi, ekspertiz raporları doğrultusunda, dava dışı sigortalısına 26.03.2014 tarihinde 4.916,00TL hasar ödemesi yapmıştır. Yapı kredi bankası aracılığı ile yapılan ödemeye ilişkin dekont dosyamız arasına alınmış, bu husus ve ödeme tarihinden itibaren davacı sigortacının, sigortalısının haklarına halef olacağı netlik kazanmıştır.
Mahkememizce taşıma uzmanı, tekstil mühendisi ve sigorta uzmanı tarafından oluşan bir bilirkişi heyetine inceleme yaptırılmış, sonrasında davacı şirketin taşıma uzmanı bilirkişiyi reddetmesi talebi üzerine , taşıma uzmanının değiştirilmesi ve heyete bir mali müşavir eklenmesi ile tekrar rapor alınmış, tarafların itirazları doğrultusunda ek rapor alınmıştır. Mahkememizce denetlenen ve benimsenen bilirkişi raporlarını usul ve yasaya uygun olduğu, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılmıştır. Alıcı , CMR belgesine malı teslim alırken şerh düştüğü için CMR.nin 30. maddesine göre ayrıca hasarı ihbar etme yükümlülüğü yoktur. Davalı tarafın, ödenen tutarın alıcının faturası ile sigortalının beyanı ile belirlendiği iddiasına karşılık, yapılan masrafların kadri maruf olduğu, poliçe kapsamında kaldığı, lütuf ödemesi olmadığı, elleçleme ve paketleme masrafı ile daha az bir hasar tutarına ulaşıldığı dikkate alındığında davalı tarafın itirazlarına itibar edilememiştir. Yine alt taşıma yapan şirket olan … AŞ tarafından taşıma yapılırken hasar doğmuşsa bile asıl taşıyıcının müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, davacının müştereken sorumlu olan borçlulardan dilediği sorumluya karşı dava açabileceği göz önüne alındığında husumet itirazları da dikkate alınmamıştır. Ayrıca güncel SDR değerlerine göre yapılan hesapta taşıyıcının üst sorumluluk sınırının, talep edilen tutarın çok üstünde olması nedeniyle CMRnin 25. maddesi bakımından bir değerlendirme, bir indirim yapmaya gerek kalmamıştır.
Bir başka incelenecek husus temerrüt tarihi ve faizin türüdür. CMR 27 nci maddesinde temerrüt faizinin başlangıcının ödeme isteğinin yazılı olarak taşıyıcıya yapılan başvuru tarihi, böyle bir başvuru yapılmadan doğrudan dava açılması halinde davanın açıldığı tarih olacağı hükme bağlanmıştır. Anılan bu madde uyarınca davacı sigorta şirketinin dava açmadan evvel ödediği tutar için davalıya başvurmuş olması gerekir. Ne var ki dosyada yer alan 04.10.2013 tarihli ihtar, davacı henüz halef sıfatını kazanmadan yapıldığı için, CMR 27 md. Bağlamında geçerli bir ihtar sayılmamıştır.(Çünkü ödeme, 04.10.2013 tarihinden çok sonra 26.03.2014 tarihinde yapılarak halefiyet hakkı doğmuştur.) Bu nedenle temerrüt tarihinin dava tarihinde başlayacağı kabul edilmiştir. Yine CMR Konvansiyonunun 27. maddesinde bahsedilen yüzde beşlik faiz oranı yabancı para birimi cinsinden yapılan ödemeler içindir. İş bu davada TL cinsinden alacak talep edilmiştir. Bu nedenle işlemiş faiz talebinin de reddine karar verilmiş, alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiği anlaşılarak …”gerekçesi ile,
Davanın kabulüne, 4.916,00.TL’nin dava tarihi olan 30.06.2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
Söz konusu hasarın taşıma esnasında meydana geldiği somut delillerle ispat edilemediğini,
Eksper tarafından emtia üzerinde inceleme yapılmadan rapor tanzim edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Bilirkişiler tarafından emtianın teslim CMR’sine şerh düşülmesi ile hasarın varolduğunun ifade edildiğini, öncelikle varsayım ve yoruma dayalı tespit ile müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bilirkişiler tarafından kesin hasar nedeninin, hasarın miktarını ispatlamasının zaruri olduğunu, bilirkişiler tarafından hasarın var olduğu dahi tespit edilmeden müvekkili şirketin sorumlu tutmaya çalışmalarının kabulü mümkün olmadığı gibi, düzenlenen raporun maddi gerçekliği ortaya çıkarmadığını,
Kabul ve ikrar anlamına gelmemesi kaydıyla mahkemece gerçek zarar tespit edilmediğini,
Mahkemece müvekkili şirketin sorumluluğuna hükmedilmiş olmasına rağmen davacının gerçek zararının tespit edilmemesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay 11. H.D.’nin 26/02/2014 tarih 2013/13559 Esas 2014/3539 sayılı kararına göre CMR 23.maddede öngörülen usul ve hasarlı kısmın brüt kg. 8.33 SDR hesap birimi ile tespit edilmesi ve fazlaya ilişkin istemin reddi ile hasara neden olduğu iddia edilen yükleme işleminde yük ilgilisi gönderenin sorumluluğu asıl olduğundan müterafik kusurunun tespit edilmesi gerektiğini,
Bilirkişilerin hasarın ne şekilde oluştuğuna dair tespitte bulunmadığı ve müvekkili şirketin sorumluluğu halinde konvansiyon hükümleri gereği SDR üzerinden hesaplama yapmadığı ve mahkemece bu yönde hüküm kurulmasının usul ve hukuka aykırı olduğunu,
Kabul anlamına gelmemekle birlikte, iddia konusu hasarın istifleme ve ambalajlama hatasından dolayı meydana geldiğini, CMR 17/2’ye göre istifleme ve ambalajlamalardan kaynaklı hasarlara taşıyıcı sorumlu olmadığından dolayı müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Kabul anlamına gelmemekle, müterafik kusur gereği müvekkili şirketin sorumluluğunun %25 olması gerektiğini, Yargıtay 11. H.D. 25/05/2016 tarih 2015/15633 Esas 2016/5718 sayılı kararına göre müvekkili şirketin azami sorumlu olduğu miktarın tayin edildiğini,
Kabul anlamına gelmemekle, faize itiraz ettiklerini, fahiş talep miktarına ödeme tarihinden itibaren döviz faizi işletmesi Konvansiyona aykırı olup, CMR 27.maddede hak sahibinin talep edebileceği faizin yıllık %5 olacağı açıkça öngörüldüğünden, konvansiyona aykırı hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın reddine, icranın geri bırakılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1519 Esas 2017/1007 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava taşıma sigorta poliçesi kapsamında dava dışı şirkete ödenen tutarın davalı taşımacıdan rücuen tahsili istimine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı vekilinin istinaf nedenleri ile kamu düzeni yönüyle istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince sigorta poliçesi, exper ropor içeriği, CMR senedine düşülün hasar kaydı ile bilirkişi rapor içeriklerindeki tespitlere göre hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu duruma göre davalı vekilince exper tarafından emtia üzerinde inceleme yapılmaksızın rapor düzenlendiği, CMR senedine hasar ile ilgili alıcı şerhi düşülmesi ile sorumlu tutulmalarının mümkün bulunmadığı, sorumluluğun CMR 23-25 maddeleri uyarınca sınırlı sorumluluk kapsamında belirlenmediği yönündeki istinaf nedenleri ilk derece mahkemesi gerekçesinde karşılanıp yasaya uygun bulunmakla yerinde değildir.
Davalı vekilince hasarın istifleme ve ambalaj hatasından kaynaklı olup CMR 17 Maddesi uyarınca sorumlu olunmadığı veya müterafık kusurla sorumlu olunacağı yönündeki istinaf nedeni de, davalı tarafından çekincesiz alınan taşınan emtianın ıslanmak suretiyle hasarlandığının sabit olup, alıcı emrine alındığı şekilde hasarsız teslim edilmediği, bu yönde alıcı tarafından CMR senedine konulan ihtirazı kayıt ile sabit görüldüğünden yerinde değildir.
Davacının davadaki talebinin TL olarak istendiği ve ilk derece mahkemesince taleple bağlı olarak bu yönde hüküm kurulduğu anlaşılmakla davalı vekilinin CMR 27 maddesindeki düzenlemeye aykırı faizle hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin karşılanıp açıklandığı da gözetildiğinde, kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 85,70.TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 335,81.TL harçtan istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 84,00.TL karar harcının mahsubu ile bakiye 251,81.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/05/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.