Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1017 E. 2018/337 K. 18.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1017
KARAR NO : 2018/337
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/06/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/1487 Esas – 2017/789 Karar
DAVA : Şirket İhyası
KARAR TARİHİ : 18/04/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa 5.Asliye hukuk Mahkemesinin 2010/749 esas 2013/188 sayılı ilamına dayanarak …Ltd Şirketi aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün.. Esas sayılı dosyasında 12/07/2013 tarihinde 16.460,35 TL’nin tahsili için icra takibi yaptıklarını, bu şirketin 19/07/2012 tarihli genel kurul kararı ile tasfiyesine karar verildiğini ve tasfiye memuru olarak …’nun atandığını ve alacakların bildirilmesi için 15/07/2015, 15/07/2015, 22/07/2015 ve 29/07/2015 tarihlerinde ticaret sicil gazetesinde ilan yapıldığını, davacılar tarafından 27/08/2015 tarihli talebi ile 23.138,36 TL borcun ödenmesi için icra dosyasından …’na 10/12/2015 tarihli yazı gönderildiğini ve yazının 18/12/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davacıların alacağı ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadığını ve 10/08/2016 tarihli ticaret sicil gazetesinde şirketin terkin tescilinin ilan edildiğini, bu sebeple öncelikle şirketin ihyasına karar verilmesini, tahsil edilmeyen alacağın tazmini için tasfiye memuru …’nun sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında tazminat talebi yönündeki dava bu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiştir.
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, açılan davanın sicil müdürlüğü kararına itiraz niteliğinde olduğundan 8 günlük dava açma süresinin geçirildiğini,yapılan tasfiye ve terkin işleminin usulüne uygun yapıldığını belirterek, davanın reddi ile davalı kurumun yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderinden sorumlu tutulmamasını talep etmiştir.
Davalı…vekili cevap dilekçesinde özetle; ihya davası ile tasfiye memurunun sorumluluk davasının birlikte açılmış olduğunu, şirketin ihyasına karar verilmeden tasfiye memurunun sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davalının müşterek ve müteselsil sorumluluğunun da bulunmadığını, davacıların tazminat taleplerinin birbirinden ayrı olduğunu, bu sebeple ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekildiğini, davacının alacağını usulüne uygun olarak bildirmediğini, davacı tarafından bildirim yapılmadığını, icra müdürlüğünün göndermiş olduğu yazıda ise alacak kaydı yapılması hususunda bir bildirim olmadığını,gönderilen evrakın bakiye borç muhtırası olduğunu, bu sebeple başvurunun usulüne uygun olmadığını, bu nedenlerle şirketin ihyasının yerinde olmadığını, davacının şikayeti üzerine savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinde açılmamış olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 14/06/2017 tarih ve 2016/1487 Esas – 2017/789 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … dava konusu olan tasfiye halinde …Ticaret Ltd Şirketi’nin Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğünün ..sicil nosunda kayıtlı olduğu, şirket ortaklarının %99 hisse oranı ile … ve %1 hisse ile … olduğu, 20/07/2012 tarihinde yapılan genel kurulda şirketin tasfiyesine karar verildiği, tasfiye memuru olarak ise …nun atandığını, 01/08/2016 tarihinde yapılan genel kurulda ise tasfiyenin tamamlandığı belirtilerek şirketin terkinine karar verildiği ve terkin kararının 02/08/2016 tarihinde tescil edilmiş olduğu, 6102 sayılı TTK’nun 547.maddesinde ek tasfiye hükümlerinin düzenlendiği, terkin edilen şirket hakkında açılmış dava bulunması, tasfiyenin eksik yapıldığı anlamında olduğunu,davacılar tarafından terkin edilen şirket hakkında icra takibi yapılmış olması nedeniyle takibin devam edebilmesi için dava konusu şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiği … ” gerekçeleri ile;
” 1-DAVANIN KABULÜ İLE; Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı tasfiye halinde – … Ticaret Ltd Şirketinin İstanbul Anadolu Adliyesi ….İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere İHYASI ile, Ticaret Sicilde Tescil ve İlanına,
2-Tafiye memuru olarak … ‘nun (T… atanmasına,
-Tasfiye memuruna takdiren ücret tayinine yer olmadığına,
3-Davalı …’na yönelik açılmış olan sorumluluk davasının bu dosyadan TEFRİKİ ile yeniden mahkememiz esasına kaydedilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı tasfiye memuru… vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davalı müvekkilinin dava dışı … Limited Şirketi’ nde tasfiye memuru olarak görev yaptığını, söz konusu şirketin tasfiyesine kadar davacıların, tasfiyeye ilişkin tüm ilanların usule uygun yapılmış olmasına rağmen; TTK hükümleri gereği tasfiye masasına hiçbir zaman usulüne uygun kayıt yaptırmadıklarını,
Davacı yanın; müvekkilinin kusurlu ve ihmali davranışları neticesinde şirketin ihyasını gerektirecek hiçbir haklı nedeni dosyaya sunamadığını, davacı yanın tasfiye sürecinden haberdar olmasına rağmen hiçbir zaman usulüne uygun kayıt yaptırmadığı gibi, “Dosyaya alacak kaydı yapılmasına ilişkin başvuruda bulunduğuna dair hiçbir delil de ” sunamadığını,
Öte yandan; icra dosyasından görüldüğü kadarı ile tasfiye olunan dava dışı şirkete ilişkin borcu karşılayacak bir mal varlığı olmadığı gibi şirketin faal durumda da olmadığını, 2013 yılından itibaren 4 yıllık bir sürede alacağı tahsil edemeyen ve buna karşılık hiçbir mal varlığı tespit edemeyen davacının şirket ihyası ile alacağı nasıl tahsil edeceğinin de tartışma konusu olduğunu, bu açıdan da davacıların huzurdaki davada hukuki menfaati olmadığı inancını taşıdıklarını,
Kimsenin kendi kusurundan dolayı menfaat elde edemeyeceğinin genel bir hukuk kuralı olduğunu, alacaklarını usulüne uygun olarak kayıt yaptırmayan, Ticaret Sicil Gazetesi’nde yapılan ilanları takip etmeyen davacıların, şirket ihyasında da hukuki menfaatleri olmadığı kanaatini taşımaları sebebi ile söz konusu kararın kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu hasıl olduğunu beyanla;
İcranın geri bırakılmasına ve yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 547.maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İhyası talep olunan şirketin 19/07/2012 tarihinde tasfiyesine karar verildiği ve tasfiye memuru olarak …’nun seçildiği, tasfiye kararının 27/07/2012 tarihinde ilan edildiği ve 02/08/2016 tarinihde de sicil kaydının terkin olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK 547. maddesi ek tasfiye başlığı altında; (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir., hükümlerine yer verilmiştir.
İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı icra dosyasında davacıların, sicilden terkin edilen şirket hakkında icra takibi başlattıkları ve icra dosyasının derdest olduğu anlaşılmıştır.
Tasfiye; şirket leh ve aleyhindeki davaların sonuçlandırılması, alacakların tahsili, borçların tamamen ödenmesi ve kalanın son bilanço gereği ortaklar arasında hisseleri nisbetinde bölüştürülmesi işlemlerini zorunlu olarak içerir.
Açıklanan bu durum karşısında, Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2010/749 Esas 2013/188 Karar sayılı ilamı ile hükme bağlanan alacağın tahsiline ilişkin İstanbul Anadolu 25. İcra Müdürlüğü’ nün 2013/20275 Esas sayılı icra dosyasındaki borçlara dair tasfiye işlemleri sonuçlandırılmadan,tasfiyenin sonlandırılmış olması yerinde olmayıp, bu nedenle ve yukarda belirtilen amaç doğrultusunda 6102 sayılı TTK’ nun ek tasfiye başlıklı 547. maddesi de gözetilerek,İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı icra dosyasındaki borcun infazının sağlanmasına yönelik işlemlerin gerçekleştirilmesi için borçlu şirketin ihyası yasal bir zorunluluk olduğundan ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden Davalı… tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından, istinaf eden Davalı … tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’ nin de bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden … üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/04/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.