Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1011 E. 2018/483 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1011 Esas
KARAR NO : 2018/483 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/632 Esas 2017/507 Karar
TARİH : 08/06/2017
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 07/04/2017
KARAR TARİHİ : 23/05/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
ASIL DAVA :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/488 Esas sayılı dosya üzerinden tarafımızca menfi tespit davası açıldığını, mahkemenin 20.06.2016 tarihli duruşmasında “tasfiye edildiği anlaşılan şirket için ihya davası açılması” yönünde hüküm verdiğini, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/ 488 Esas sayılı menfi tespit davasının devamı için, şirketin tasfiye haline dönüşmesi ve tüzel kişiliğinin TTK’nın 224 ve 445. maddeleri anlamında ihyası gerektiğini, davalı şirket 01.06.2014 tarihli Ortaklar Kurulu toplantısında tasfiye kararı aldığını, kararın Ticaret Sicil Gazetesi’nin 17 Haziran 2014 sayılı 8592 sahifesinde ilan edildiğini, alacaklılara çağrı ilanlarının 24 Haziran 2014 tarih ve 8597 sayılı, 01 Temmuz 2014 tarih ve 8602 sayılı, 08 Temmz 2014 tarihli 8607 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, 3. ilanın yayınlanmasının üzerinden bir yıl süre geçmesi üzerine, 09.07.2015 tarihinde tasfiyenin sonlandırılması kararı alındığını, bu kararın yasal 1 yıllık süre geçtikten sonra, 17 Ağustos 2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, davalı şirketin, tasfiye beyanında “şirketin aktif ve pasifi bulunmadığını, alacağı ve borcu bulunmadığını” açıkça ilan ve kabul ettiğini, davalı şirketin tüm belgeleri, makbuz ve faturaları, irsaliye belgeleri, tüm depo kayıtlarının sahte olduğunu, ileri sürerek, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 538023 sicilinde kayıtlı …. Ltd. Şti. unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, yargılama giderlerinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile, Ticaret Sicil Müdürlüğünün, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirerek ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket etmediğini, TTK 32.maddesinde; “..Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunen bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir.Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” şeklinde belirtildiğini, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı vereceğini, aksi halde, tescil talebini gerekçe göstererek reddedeceğini, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket “tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, vadesi gelmeyen borçlardan “ihtilaflı veya şarta bağlı” borçların notere tevdii ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, (6762 Sayılı TTK m.445 ve 6102 sayılı TTK.m.541) bu yapılmadan şirketlerin tasfiye süreci sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliği ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebileceğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkili Sicil Müdürlüğü’nün tespit etmesinin mümkün olmadığını, Mahkemenin davanın esası ile ilgili vereceği karara müvekkili Sicil Müdürlüğünün uyacağını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, tasfiye sürecinde, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabının tasfiye memurları olduğunu, bu nedenle, “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkilinin yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacağını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.01.2007 tarih, 2005/14259 E. ve 2007/927 K. sayılı ilamı ve yerleşik uygulamanın da bu yönde olduğunu savunarak, müvekkili yönünden açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tasfiye memuru … vekili cevap dilekçesi ile, şirketin 2011 yılı sonu itibariyle davacı şirketten 730.880,37.TL alacaklı olduğunu, bu borcun hiçbir şekilde ödenmediğini, ancak davacı şirketin müvekkili şirketin tasfiye sürecine girdiğini bildiğinden cari hesapta kayıtlı olan bu borcu tak taraflı olarak sıfırlamak gayesiyle iki adet soyut fatura keserek Bakırköy …. Noterliği’nin 23.12.2011 tarih ve …yevmiyeli ihtarnamesi ile müvekkile şirkete gönderdiğini, faturaya konu malların teslim edilmeden bir oldu-bittiye getirmek gayesiyle kesilen bu soyut faturalar müvekkili şirkete 05.01.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, bunun üzerine söz konusu faturaların karşılığında müvekkili şirkete herhangi bir mal teslimi yapılmadığından Bakırköy … Noterliğinin 09.01.2012 tarih ve…yevmiyeli ihtarnamesi ile faturalara itiraz edildiğini, bu süreçte müvekkili şirketin borçlu olduğu …A.ş.’ye olan 585.000,00 TL’lik borcundan ötürü müvekkili şirket hakkında icra takibi yapıldığını, müvekkili şirketin tüm malvarlığına haciz konulduğunu, bu arada müvekkili şirketin davacı şirketten olan alacağına da haciz konulduğunu, müvekkili şirketin tasfiye sürecinde, … firmasına olan borcunun, davacıdan olan alacağına haciz konulmak suretiyle ödeneceği düşünüldüğünden ve şirketin tasfiyesine engel başkaca bir husus da bulunmadığından tasfiye işlemleri böylece devam ettirildiği ve sicil kaydı kapatıldığını, davacı şirketin müvekkilin şirkete olan borcunu ödemediği halde, kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine haksız bir şekilde itiraz ettiği ve bu itirazının dinlenebilmesi için iş bu davayı açmak zorunda kaldığını beyan ettiğini, bu davanın açılmasının tamamen davacının basiretli bir tacir gibi davranmamasından kaynaklandığını, TTK 541 maddesine ticaret sicil gazetesinde yayımlanan ilan ile birer hafta ara ile yapılan üç çağrıya rağmen davacı şirketin herhangi bir alacak bildirmediğini, müvekkili şirket kayıtlarında davacıya borç değil bilakis alacak göründüğünden ve …firmasına olan borcun ise davacı şirketten olan alacağın haciz yoluyla tasfiye edileceği hesaplandığından ortada tasfiyeye engel bir durum söz konusu olmadığını, davacı şirketin tasfiye sürecinde yapılan ilanların hiçbirine icabet etmemesi ve tasfiye sürecine itiraz etmemesi nedeniyle iş bu davanın açılmasına müvekkili şirketin sebebiyet vermediğini savunarak, davacının davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2017/339 ESAS
2017/350 KARAR SAYILI DAVA :
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/488 E. sayılı dosya üzerinden menfi tespit davası açıldığını, Mahkemenin 20.06.2016 tarihli duruşmasında “tasfiye edildiği anlaşılan şirket için ihya davası açılması” yönünde hüküm verdiğini, bu hususta Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/632 E. sayısı ile ihya davası açıldığını, mezkur davada tasfiye edilen şirket ve İstanbu Ticaret Sicil Müdürlüğü davalı olarak gösterildiğini, mahkemenin 06.04.2017 tarihli duruşmada; “davacı vekiline tasfiye memuru aleyhine dava açması ve açılan davanın dosyamızla birleştirilmesi konusunda .. süre verilmesine” karar verdiğini, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/488 E . sayılı menfi tespit davasının devamı için, şirketin tasfiye haline dönüşmesi ve tüzel kişiliğinin TTK’nın 224 ve 445. maddeleri anlamında ihyası gerektiğini, davalı şirketin 01.06.2014 tarihli Ortaklar Kurulu Toplantısı’nda tasfiye kararı aldığını, kararın Ticaret Sicil Gazetesi’nin 17 Haziran 2014 sayılı 8592 sahifesinde ilan edilmiş, alacaklılara çağrı ilanları 24 Haziran 2014 tarih ve 8597 sayılı, 01 Temmuz 2014 tarih ve 8602 sayılı, 08 Temmuz 2014 tarihli 8607 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, 3. ilanın yayınlanmasının üzerinden bir yıl süre geçmesi üzerine, 09.07.2015 tarihinde tasfiyenin sonlandırılması kararı alındığını, bu kararın yasal 1 yıllık süre geçtikten sonra, 17 ağustos 2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edidiği, Davalı şirket, tasfiye beyanında “şirketin aktif ve pasifinin bulunmadığını, alacağı ve borcu bulunmadığını” açıkça ilan ve kabul ettiğini, davalı şirketin tüm belgeleri, makbuz ve faturaları, irsaliye belgeleri, tüm depo kayıtları, imzalarının sahte olduğunu, savunarak, dosyanın Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/632 E. sayılı dosya nezdinde birleştirilmesine, davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 538023 sicilinde kayıtlı ….. ve Tic. Ltd. Şti. unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 08/06/2017 tarih 2016/632 Esas 2017/507 sayılı kararında;
“Dava,….’nin ihyası isteminden ibarettir.
Davanın dayanağını oluşturan İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/488 esas sayılı dosyası ile davacı … tarafından davalı …Ltd Şti. ne yönelik menfi tespit davası açılıp görüldüğü aşamada, davalı şirketin tasfiye edildiğinin anlaşılması üzerine ilgili mahkeme tarafından davacıya ihya davası açılması için süre verildiği, derdest bu davanın bunun üzerine açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 08/06/2017 tarihli celsesinde hazır olan davacı ve tasfiye memurundan yargılamaya esas son beyanları sorulmuş, Davacı vekili, “… tasfiye yapılırken aktif ve pasiflerin bulunmadığı bilgisi verilmiştir, şirkete ait tanzim edilen belgeler sahtedir, bu beyanlarımızı İstanbul 5 ATM’de ileri sürmüş bulunmaktayız, davalı tasfiye memurunun yazılı ve şifai beyanlarına muvafakat etmiyoruz, asıl ve birleşen dava yönünden davamızın kabulünü talep ederiz…” şeklinde beyanlarını sunmuş, Davalı tasfiye memuru ise, “…yazılı beyanda da belirttiğimiz gibi davacı taraf davalı şirketin tasfiyesi aşamasında yapılan ilanlara rağmen alacağına yönelik herhangi bir itirazda ve tahkibatta bulunmamıştır, tasfiye de usulüne uygun yapılmıştır, bu nedenle davacının hukuki yararı bizce bulunmamaktadır. Takdir mahkemenindir. Ayrıca mahkemeniz karar verecek ise yargılama giderlerinden kusurumuz olmaması nedeniyle muaf tutulmamızı talep ediyorum…” şeklinde son beyanlarını bildirmiştir.
Limited şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, limited şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır.
Bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi, aynı zamanda Borçlar Hukukuna ilişkin bir hukuki işlem olup, bu karar ve işlemin hataya dayanması karşısında gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemez. Hataya veya kasta dayalı, şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasının gerek o işlemi gerçekleştirenlerce, gerekse bundan zarar görenlerce istenebilmesi Borçlar Hukukunun temel kurallarından biridir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.01.1999 gün ve 1999/10-1-1 sayılı kararı).
Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek yargılamanın limited şirket tüzel kişiliğine karşı devamının sağlanması gerekmektedir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/488 esas sayılı dava dosyası, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya kapsamına binaen; davacı tarafından sicilden terkin edilen şirket aleyhine menfi tespit davasının varlığına rağmen tasfiyesinin tamamlanıp şirketin terkin edildiği, oysa ki bu davanın varlığı karşısında tasfiyenin gerçek anlamda tamamlandığı ve tasfiyenin hukuken sonuçlandırıldığının kabul edilemeyeceği anlaşılmakla haklı olan dava ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, davada davalı … müdürlüğünün yasal hasım olması ve davanın açılmasına sebebiyet vermemesi karşısında aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiği…”gerekçesi ile,
Asıl ve birleşen davanın kabulü ile tasfiyesi sonlandırılmış olan … sicil nolu Tasfiye Halinde… Turizm San. Ve Tic. Ltd.Şti’nin TTK.nun 547. maddesi uyarınca yeniden ihyası ile ticaret siciline tesciline, önceki tasfiye memuru …’ün görevinin aynen devamına, keyfiyetin ilan ve tesciline karar verilmiş ve karara karşı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Tasfiye memuru … vekili istinaf dilekçesi ile,
Yapılan tasfiye işleminde müvekkiline atfı kabul herhangi bir ihmal veya eksiklik bulunmadığını, müvekkilinin tasfiye memuru olduğu ..Kumaşçılık Şirketi’nin 2012 yılında ticaret hayatından çekilme kararı amacıyla usulüne uygun tasfiye kararı aldığı ve gerekli prosedür yerine getirilerek sicil kaydı kapatıldığını,
Tasfiye olunan …Şirketinin 2011 yılı sonu itibariyle davacı şirketten 730.880,37.TL alacaklı olup bu borcun hiçbir şekilde ödenmediğini, davacının da …Kumaşçılık Şirketinin tasfiye sürecine girdiğini bildiğinden cari hesapta kayıtlı olan bu borcu tek taraflı iki adet fatura kesip noter yoluyla gönderdiğini, ancak faturaya konu malların hiçbir şekilde teslim edilmediğinden Bakırköy 2. Noterliğinin 09/01/2012 tarih 0535 yevmiyeli ihtarnamesi ile faturaya itiraz edildiğini,
Tasfiye sürecinde … Kumaşçılık Şirketinin, …Ticaret Eğitim ve Danışmanlık Hizm. A.Ş. ‘ne olan 585.000,00.TL’lik borcundan ötürü hakkında icra takibi yapıldığını, şirketin tüm mal varlığına haciz konulduğu ve bu arada şirketin davacı şirketten olan alacağına da haciz konulduğunu, tasfiye sürecinde …Firmasına olan borcunun, davacıdan olan alacağına haciz konulmak suretiyle ödeneceği hesap edildiğinden ve şirketin tasfiyesine engel başkaca bir husus da bulunmadığından tasfiye işlemlerinin böylece devam ettirildiği ve sicil kaydının kapatıldığını,
Müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davacı şirketin tasfiyeye giren Pera Kumaşçılık şirketine olan borcunu ödemediği halde, kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine haksız bir şekilde itiraz ettiğini ve bu itirazın dinlenebilmesi için işbu davayı açmak zorunda kaldığını beyan ettiğini, bu davacının açılmasının tamamen davacının basiretli bir tacir gibi davranmamasından kaynaklandığını, TTK 541.maddesine ticaret sicil gazetesinde yayımlanan ilan ile birer hafta ara ile yapılan üç çağrıya rağmen davacı şirketin herhangi bir alacak bildirmediğini, tasfiyeye giren …Kumaşçılık kayıtlarında davacıya borç değil alacak göründüğünden ve …Firmasına olan borcun ise davacı şirketten olan alacağın haciz yoluyla tasfiye edileceği hesaplandığından ortada tasfiyeye engel bir durum söz konusu olmadığını,
Davacı şirketin tasfiye sürecinde yapılan ilanların hiçbirine icabet etmemesi ve tasfiye sürecine itiraz etmemesi nedeniyle bu davanın açılmasına sebebiyet vermemesine rağmen davanın kabulüne karar verilmesi ve müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/632 Esas 2017/507 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı tarafından açılan dava; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 643.maddesi yollamasıyla aynı kanunun 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir.
İstinaf eden davalı tasfiye memuru vekili; tasfiyenin tüm aşamalarında usul ve yasaya uygun hareket edildiğini, tasfiye aşamasında davacının talebi olmadığını, davanın açılmasında kusurunun bulunmadığını, yargılama giderinden sorumlu olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemektedir.
Davacı tarafından açılan dava; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 643.mad.sinin yollamasıyla 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir. Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Somut olayda İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/488 E sayılı davasında tasfiye olan şirket yönünden açılan menfi tespit davasının görülüp sonuçlandırılması için terkin edilmiş şirketin yeniden tescili zorunludur. Davacının açtığı menfi tesbit davasında yapılacak yargılama sonunda davanının kabulune karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/1277 E.) Bu bağlamda verilen kararın sonucuna göre de yargılama giderinden şirketi temsilen tasfiye memuru sorumlu olacaktır. ( İstanbul Bölge Adliye Mah. 2016/24 E 2016/23 K 21/12/2016 T Kararı ve Yargıtay 11. HD 2017/1611E 2017/2582 K 02/05/2017 T. Kararı). Bu nedenlerle davalı vekilinin aşağıda değinilen istinaf nedenleri dışındaki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
İşbu davada husumetin Ticaret Sicil Müdürlüğü yanında terkin edilen şirketin tasfiye memuruna yöneltilmesi gerekmekte ve terkin edilen şirkete husumet yöneltilmesi mümkün değildir. (Y.11.HD. 2017/3311 E., 2017/4660 K., 2017/2557 E. 2017/4336 K. ). Buna göre davalı şirket yönünden davanın husumetten reddi gerekirken ilk derece mahkemesince bu davalı yönünden davanın kabulü yönünde hüküm kurulması yanlış olmuştur. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince asıl davada kurulan hükümde, hükmün A-6 fıkrasında davalı … Memurluğunu da kapsayacak şekilde vekalet ücretinden sorumlu tutulduğu görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle davalı tasfiye memurlarının istinaf talepleri yerinde görülmemekle birlikte HMK.nun 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık niteliğindeki tasfiye memuru tayini ve ihyanın dava ile sınırlandırılması, tasfiye konusu şirket yönünden husumet yönünden davanın reddi, davalı … Memurluğu da yasal olarak hasım olduğundan, bu davalı vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağından bu yönlerden düzenleme gerektiğinden HMK 355, 353/1-b/2 maddesi uyarınca mahkeme kararının kaldırılarak hükmün düzeltilmesi suretiyle yeniden esasa hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
Bununla birlikte davacı, terkin edilen şirket aleyhine İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/488 E sayılı dosyasında açtığı menfi tespit davasının takip ve devamını sağlamak için ihya talebinde bulunmuştur. Davacının hukuki menfaati bununla sınırlıdır. İhya kararının da bu dava dosyasıyla ilgili işlemlerin yapılmasıyla sınırlandırılması gerekir. Aksi halde yasanın amir hükmü uyarınca tüzel kişiliği sonlandırılan şirketin tekrar kalıcı bir şekilde ihyası sağlanmış olur ki, bu durum emredici yasa hükümlerini işlevsiz bırakacaktır. Dolayısıyla açıklandığı üzere tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili mümkündür. Oysa mahkemece bu husus gözetilmeksizin şirketin genel olarak ihyasına karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca dairemizce hükmün düzeltilerek yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
B-Ancak HMK 355 – 353/1-b2 maddeleri uyarınca Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2017 tarih 2016/632 Esas 2017/507 sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak,
1-Davacının davalı şirket aleyhine açtığı davasının HUSUMETTEN REDDİNE,
2-Davacının diğer davalılar aleyhine açtığı asıl ve birleşen davasının KABULÜ ile, tasfiyesi sonlandırılmış olan … sicil nolu Tasfiye Halinde … Şti.’nin TTK’nun 547.maddesi uyarınca İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/488 Esas sayılı dosyasında açtığı menfi tespit davasının takip ve devamını sağlamak için yeniden ihyası ile ticaret siciline tesciline, önceki tasfiye memuru …’ün görevinin aynen devamına,
3-Kararın bir örneğinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilmesine,
4-Asıl dava yönünden; karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL harçtan peşin alınan 29,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70.TL harcın, davalı şirket yönünden davanın reddedildiği, davalı … memurluğunun da yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderinden sorumlu olmayacağından, birleşen dava davalısı tasfiye memurundan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Birleşen dava yönünden; karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL harç için peşin alınan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50.TL harcın davalı tasfiye memurundan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 174,60.TL yargılama giderlerinin davalı tasfiye memurundan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Asıl dava yönünden; davalı şirket yönünden davanın reddedildiği, davalı … memurluğunun da yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderinden sorumlu olmayacağından davacı lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına
8-Birleşen dava yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap edilen 2.180,00.TL vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tasfiye memuru tarafından asıl ve birleşen dava yönünden yatırılan 85,70’er.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
10-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince asıl ve birleşen dava yönünden alınması gereken 35,90’er.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan 31,40’er.TL’nin mahsubu ile bakiye 9,00.TL’nin davalı tasfiye memurundan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
11-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı tasfiye memuru üzerinde bırakılmasına,
12-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 23/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.