Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/1006 E. 2018/470 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1006 Esas
KARAR NO : 2018/470 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/662 Esas 2017/487 Karar
TARİH : 13/06/2017
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/05/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili olan davacıların… A.Ş.’de bulunan ve şirket sermayesinin %20 sine karşılık gelen hisselerinin tamamını 26/12/2005 tarihli sözleşme ile davalı…a ya satıp devir ettiğini, sözleşmenin temettüler başlıklı 3.4 maddesinde “alıcı hisselere karşılık gelen ve 2005 yılına ilişkin olup da 2006 yılında veya daha sonra dağıtılacak olan temettülerin satıcılara ait olduğunu bilmekte ve kabul etmektedir. Alıcı satın aldığı hisselere ilişkin olarak dağıtım zamanında bu temettülerin satıcılara yada satıcıların gösterecekleri bir hesaba ödenmesi için şirkete usulüne uygun olarak gerekli tüm talimatları vermeyi taahhüt eder.” hükmünü kabul edildiğini, böylece davalı … A.Ş ‘nin 2005 yılına ait karının davacılara ait olduğunu kabul edildiğini devralınan hisselere karşılık gelen 2005 yılına ait temettülün dağıtım zamanında davacılara ödeneceğini kabul ve taahhüt edildiğini, …. A.Ş.’nin 23/03/2007 tarihli genel kurul toplantı tutanağı 5. Maddesi ile 2005 yılına ait kar diliminin 2.493,384 YTL sinin 1.tertip yedek akçe, 3.046,552 YTL sini 2.tertip yedek akçe 12.362,216 YTL sinin olağanüstü yedek akçe olarak ayrılıp 31.965,520 YTL nin 2005 yılı karı olarak hissedarlara dağıtımına karar verildiğini ve dağıtım yapıldığını, şirket ana sözleşmesinin 29.maddesinde şirket sermayesinin %20 sine ulaşılıncaya kadar %5 kanuni yedek akçe ile hisse senetlerinin bedellerinin ödenmiş kısmına isabet eden %5 miktarındaki 1.temettü hissesi ayrılacağının kararlaştırıldığını, 2.temettünün dağıtımında da TTK 466/2 fıkrasının 2.kısmının 3.bendi uyarınca kanuni yedek akçe ayrılacağını düzenlendiğini, şirket sermayesinin 30.000,000.TL olduğunu ana sözleşmenin 30.maddesinde de kanuni yedek akçelerin şirket sermayesinin %20’sine ulaştıktan sonra ayrılmayacağını açıkca belirlendiğini ileri sürerek, davalı … A.Ş nin sermaye miktarı göz önüne alınarak TTK ve ana sözleşme gereğince yedek akçe yasal sınırı miktarının ve bu yasal sınırın şirket kayıtlarına göre hangi tarihde dolduğununn tespitine davalı… A.Ş’nin 2005 yılı karından ayırdığı 1.ve 2. Tertip yedek akçelere kısmen yada tamamen ihtiyaç duymaksızın yedek akçe yasal sınırının doldurulduğunun tespiti halinde belirsiz alacak olarak HMK 107 maddesi gereğince 15/04/2010 tarihli kar dağıtım kararı gereğince davalı …A.Ş’nin haksız olarak ihtisap ettiği yasal sınırı aşan 1. ve 2., tertip yedek akçe miktarını ihtisap tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş’den tahsiline yargılama ve vekalet ücretlerini davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı…A.Ş vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin 06/04/2001 tarihinde kurulduğunu İTO’ nun …numarasında kayıtlı olduğunu davacıların müvekkili şirkette bulunan ve şirket sermayesinin %20 sine karşılık gelen hisselerinin tamamını 26/12/2005 tarihli hisse devir sözleşmesi ile diğer davalı… ya satıp devrettiğini, müvekkili şirketin hisse sözle devir sözleşmesinin tarafı olmadığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra da hisse devrinin onaylanıp müvekkili şirketin pay defterine kaydedildiğini, TTK nın emredici hükümleri gereğince müvekkili şirkette genel kurul işlemlerinin gerçekleştiğini, hukuka açıkca aykırı şekilde müvekkilinin davanın tarafı haline getirildiğini bu nedenle pasif husumet yokluğundan davalı sıfatına haiz olmayan müvekkili hakkındaki davanın reddi gerektiğini, davacıların tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığını, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, davacıların ileri sürdüğü taleplerin TBK 147/4 gereğince zaman aşımına uğradığını 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu, savunarak, davanın reddine davanın esas yönünden de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesi ile; davacıların 2005 yılına ilişkin kar dağıtımından hisselerine düşen kısmı tahsil ettiğini, ve talep edebilecekleri herhangi bir alacak bulunmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, usule ilişkin olarak ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davaların 818 sayılı Borçlar Kanunu nun 126/4 maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, 2005 yılı karından ayrılan yasal yedeklerin kanuna uygun olduğunu ayrılan yedeklerden kar dağıtımı yapılmasının mümkün olmadığını, davacıların istenen tutara hak kazandıkları düşünülse bile, iktisab tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari avans faizi istenmesinin söz konusu olamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 13/06/2017 tarih 2014/662 Esas 2017/487 sayılı kararında;
“Davacılar ile davalı … Services arasında diğer davalı …. Tic. AŞ nin hisselerinin satış ve devri konusunda 26/12/2005 tarihli sözleşmenin yapıldığı ve sözleşmenin temettüler başlıklı 3.4 maddesinde “alıcı hisselere karşılık gelen ve 2005 yılına ilişkin olan temettülerin satıcıya ait olduğunu kabul eder” hükmünün bulunduğu tartışmasızdır.
Davacıların talebi 2005 yılına ait kardan 1. Ve 2. Tertip yedek akçe olarak ayrılan kısmın yasal yedek akçe sınırı aşılmış olmasına rağmen dağıtılmaması nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
Alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere 2005 yılı 1. Ve 2. tertip yedek akçenin dağıtılması konusunda yasal yada şirket ana sözleşmesi gereği bir engel yoktur.Kaldı ki davalı şirket 2006 yılına ve 2007 yılına ait yedek akçe olarak ayrılan temettülerin dağıtımını yapmıştır.Her ne kadar temettülerin dağıtımı konusunda şirket ana sözleşmesinde ve TTK da bir sıra belirlenmemiş ise de ; temettülerin dağıtılmamasında davalının makul bir gerekçesi olmadığı, bu nedenle basiretli bir tacir gibi iyi niyetli davranmadığı takdir edilmiştir.Davacının iddiasını ispat ettiği sabit görülmüştür.
Davacı vekilinin 08/08/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 609.310,40 TL ye artırdığı ve eksik nisbi harcı tamamladığı anlaşılmış olmakla davanın davalı … Services yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.Davalının temerrüdünün temettü dağıtım kararının alındığı 15/04/2010 tarihinde başladığı sabit görülmüştür.
Diğer davalı …. Tic. AŞ nin pasif husumet itirazı, davacıların alacağının dayanağı olan 26/12/2005 tarihli sözleşmede taraf olmaması nedeniyle taraf sıfatı bulunmadığından kabul edilmiştir.Bu davalı yönünden husumet yokluğundan davanın reddine…”gerekçesi ile,
Davalı …. Tic. AŞ hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,
Davalı …. And Services hakkındaki davanın kabülüne,
Davacı … AŞ yararına 609.309,79 TL’nin 15.04.2010 tarihinden itibaren yürütülecek avans faiziyle birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı …. Aş yararına 0,61 TL’nin 15.04.2010 tarihinden itibaren yürütülecek avans faiziyle birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile,
Ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasındaki bütün uyuşmazlıkların 818 sayılı Borçlar Kanunu 126/4.maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini,
Eksik ve çelişkili bilirkişi raporları ile hüküm tesis edildiğini, ilk derece mahkemesinin yeni bir bilirkişi raporu alınmasına karar vermiş olmasına rağmen sonrasında celse arasında rücu edip karar verdiğini, bilirkişi ek raporlarının kendi arasında ve ayrıca bilirkişi ek raporları ile kök rapor arasında da çelişki bulunduğundan işbu çelişkilerin giderilmesi amacı ile mutlaka hukukçu bilirkişiden oluşacak yeni bir heyetten üçüncü bir rapor alınması ve neticesine göre karar verilmesi gerekirken eksiklik giderilmeden karar verilmesinin usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu,
2005 yılı karından ayrılan yasal yedeklerin kanuna uygun şekilde ayrıldığını ve haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, öncelikle davacıların hak kazanması söz konusu azami karın 2005 yılı itibariyle hesaplanması gerektiğini,
2005 yılı karının tamamının 2005 yılı sonunda dağıtılmış olsaydı dahi hiçbir şekilde 1.tertip yedek akçe, ETTK Mad.466(1)’de düzenleşmiş olan sermayenin beşte biri sınırına, yani 6 milyon TL’ye ulaşmadığını, 2. Tertip yedek akçenin ise ETTK Mad.466(2) bent 3 gereği ayrılması zorunlu olduğunu,
Dolayısıyla 2005 yılı karından ayrılan yedeklerin, yasaya uygun şekilde ayrıldığını ve ne yedek akçe ayrımının yasal sınırına ne de yedek akçelerin kar olarak dağıtılabileceği sınıra, 2005 yılı karından ayrılan yedekler ile ulaşılmadığını, davacının 2005 yılı sonu itibariyle talep etmesi mümkün olmayan bir tutarı şimdi talep ettiğini, oysa sözleşmeye göre davacının davacının temettü hakkının, 31/12/2005 tarihi itibariyle kendisine dağıtılması mümkün olan tutar olduğunu,
Yasal yedeklerin dağıtılabilmesi için yedeklerin erişmesi gereken alt sınırın, bilirkişi raporları ve mahkeme kararında esas alınan aksine 1.tertip yedek akçenin ayrım sınırı olan sermayenin beşte biri değil, ETTK mad.466(3) uyarınca, sermayenin yarısı olduğunu, ETTK mad.446(3) uyarınca 2005 yılı karından ayrılan yedeklerden kar dağıtımı yapılabilmesi için yasal yedekler toplamının İnteltek’in sermayesinin yarısın aşması gerektiğini, somut olayda ise bu sınırın 2005 yılı yedekleri ile aşılmadığını, bu nedenle davacıların hisse devir sözleşmesi tahtında hak kazandıkları ilave bir tutar olmadığını, davacıların haksız taleplerinin reddi gerektiğini,
İnteltek’in 2005 yılında ayırdığı yedek akçe tutarlarının kar dağıtım için yasal asgari sınır olan sermayenin yarısına (yani 15.000.000.TL’ye) ulaşmadığının açık olduğunu ve bu nedenle ETTK ‘nın emredici hükmü madde 466(3) uyarınca 2005 yılına ilişkin yedek akçelerin kar olarak dağıtılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle mahkeme kararının usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu,
Davacıların gerek kanun gerekse hisse devir sözleşmesi tahtında bir temeli bulunmayan taleplerinin kabulünün, davacılar nezdinde sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını,
Cevap dilekçesinde ayrıntılı belirtildiği halde kök ve ek bilirkişi raporlarında hiç değinilmeyen ve uyuşmazlığın çözümüne en önemli hususun hisselerin devir tarihinden sonra ilk genel kurulda 2005 yılı karının hepsi dağıtılmış olsaydı dahi davacıların almış olduklarından fazla herhangi bir kar payına hak kazanamayacaklarını,
Uyuşmazlık konusu olaya avans faizi uygulanması ve faizin başlangıç tarihinin de 15/04/2010 olarak kabul edilmesinin usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, söz konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu,
Dava açılmadan önce davacıların müvekkiline ihtarda bulunmadıklarını, müvekkilini temerrüde düşürmediklerini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/662 Esas 2017/487 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacılar vekilince davalılar aleyhine açılan davada; müvekkillerinin 1. nolu davalı … A.Ş.’deki hisselerini 26.12.2005 tarihli hisse devir sözleşmesi ile 2. nolu davalı …’ya satıp devrettiğini, davalı … A.Ş.’nin TTK ve ana sözleşme uyarınca ayırması gereken yedek akçe yasal sınır miktarını hangi tarihte doldurduğunun tespiti ile şirketin 2005 yılı karından ayırdığı 1.ve 2. tertip yedek akçeler bakımından 15.04.2010 tarihli kar dağıtım karar gereğince ve taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinin 3.4 maddesi uyarınca davacılara devredilen hisseler oranında kendilerine ait olacağı kararlaştırılan temettü tutarının 2. nolu davalıdan tahsiline karar verilmisinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince 1.nolu davalı yönünden davanın husumetten reddine, 2.nolu davalı yönünden ise davanın kabulüne karar verildiği, kararın 2. nolu davalı vekilince istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekili davacı talebinin gerek 818 sy BK 126/4 gerekse TBK 147/4 maddesi uyarınca zaman aşımından reddi gerektiğini ileri sürmüştür. Somut uyuşmazlığın ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleriyle şirket ortaklığından kaynaklanmayıp, davacılar ile 2. nolu davalı arasındaki hisse devir sözleşmesi hükümlerine göre bu davalıdan alacak istemine dayandığı dikkate alındığında davanın zaman aşımı süresinin genel zaman aşımı süresi olan on yıl dolmadan açıldığı sonucuna ulaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir.
HMK 282. maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle serbestçe değerlendirir” şeklinde düzenlenmiştir. Bilirkişi raporlarında bilirkişilerin görev alanı içindeki uzmanlık alanlarına ilişkin değerlendirme ve tespitlerinde aykırılık bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde teknik hususlar dışındaki hukuki konuların hakim tarafından değerlendirileceği de tartışmasızdır. HMK 282 maddesindeki yasal düzenleme ile ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da dikkate alındığında, davalı vekilinin bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden, mahkemece yeni rapor alınması kararından da rücu edilerek sonuca gidilmesinin yasal olmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.
Bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere göre 2005 yılına ait 2. tertip yedek akçenin 15.04.2010 tarihli genel kurul kararı kapsamında serbest kaldığı ve dağıtımına engel bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacıların … A.Ş.’deki hisselerinin tamamını davalı …’ya devrettikleri, halen davalı…’nın diğer davalı şirketin hissedarı olduğu da dikkate alındığında, davalı . … A.Ş. tarafından 2005 yılı 2. tertip yedek akçenin haklı gerekçe bulunmaksızın atlanarak 2006, 2007, 2008 yılları 2. tertip yedek akçesinden dağıtım yapıldığının kabulü MK 2. maddesine de uygun düşmeyecektir. İlk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin karşılandığı da dikkate alındığında, davalı vekilinin aşağıdaki parağrafta değerlendirilen istinaf nedenli dışında ileri sürdüğü diğer istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Tarafların tacir olduğu da gözetildiğinde ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan alacağa avans faizi yürütülmesi yerinde olup, bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir. Ancak davacı vekilinin cevap dilekçesinde de vurguladığı üzere dava konusu alacağın, …. A.Ş.’nin 15.04.2010 tarihli genel kurul toplantısının 6. maddesiyle aldığı yasal sınırı aşan 1. ve 2. tertip yedek akçelerin ortaklara dağıtılması kararı ile doğduğu, ancak yıllara göre hiçbir ayrım yapılmaksızın yasa gereği ayrılan 1. ve 2. tertip yedek akçe tutarlarını aşan 27.896.614,29.TL’lik tutarın 31.12.2010 tarihine kadar hissedarlara ödenmesine karar verildiği, bu duruma göre dava konusu yapılan alacağın en geç 31.12.2010 tarihinde muaccel olduğunun kabulü gerekmektedir. 818 sy BK 101/1 ( TBK 117/1) maddesine göre muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşecektir. Davacı tarafından davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü de kanıtlanmamıştır. Davacının alacağa dayanak yaptığı taraflar arasındaki sözleşmenin 3.4 maddesindeki düzenleme de dikkate alındığında belirsiz alacak davası niteliğinde açılan davada, davalının dava ile temerrüde düşeceğinin kabulü gerekecektir. Bu itibarla davalı vekilinin hükümde kabul edilen temerrüt faizi tarihine yönelik ileri sürdüğü istinafı yerinde olmakla, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca hükmün bu yönden düzeltilerek dairemizce yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalı …. Tic. A.Ş. hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE ilişkin ilk derece mahkemesi hükmüne istinaf olmadığından ve bu davalı yönünden hüküm kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/06/2017 tarih 2014/662 Esas 2017/487 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince faiz başlangıcı yönünden KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurularak,
1-Davalı… And Services hakkındaki davanın KABÜLÜNE,
Davacı …Ş. yararına 609.309,79.TL’nin 02/07/2014 tarihinden itibaren 3095 sy 2/2 maddesi uyarınca yürütülecek ticari avans faiziyle birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı … Ve Tic. A.Ş. yararına 0,61.TL’nin 02/07/2014 tarihinden itibaren 3095 sy 2/2 maddesi uyarınca yürütülecek ticari avans faiziyle birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 10.406,35.TL nisbi harcın mahsubuna eksik 31.215,6.TL nisbi harcın davalı …. And Services’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihindeki AAÜT gereğince davacı …Ş. için 38.322,39.TL nisbi vekalet ücretinin ve davacı … A.Ş. için 0,61.TL nisbi vekalet ücretinin davalı …. Services’den alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 12.851,9.TL ( başvurma harcı, peşin harç,vekalet harcı, bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri) yargılama giderinin davalı … . Services’ den alınarak davacıya verilmesine, davalı …Services tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333 mad. gereğince davacılar tarafından yatırılan gider avansından artan 1.378,25.TL’ nin ve davalı … Services tarafından yatırılan gider avansından artan 1.250,00.TL’ nin karar kesinleştikten sonra yatıran taraflara iadesine,
6-Davalı .. Tic. A.Ş. tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davalı tarafından yatırılan gider avansından artan 50,00.TL’nin karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
7-Karar tarihindeki AAÜT’nin 7/2 mad gereğince 1.980,00.TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine,
8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı … tarafından yatırılan 85,70.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 10.405,48.TL karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
9-İstinaf aşamasında davalı … tarafından sarf edilen 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 37,00.TL dosya gidiş- dönüş masrafı olmak üzere toplam 122,70.TL’nin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
10-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 23/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.