Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/972 E. 2023/747 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/972
KARAR NO: 2023/747
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2016/1189 Esas – 2020/150 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/05/2023
Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın davacı iflas idare memuru tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı tarafından, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile yapılan takipte; borç miktarının 3.703.845-TL olarak belirtildiğini, takip sonrası yapılan haciz ile satış yapıldığını ve borç ödendiğini, icra takibi sürecinde müvekkilinin alacaklı bankanın baskısı nedeniyle menfi tespit davası açamadığını, bu nedenle istirdat davası açıldığını, müvekkilinin, alacaklı bankaya olan borcunun takip değerinden az olduğunu, hesaplar incelendiğinde bankanın, müvekkiline elindeki teminat miktarından çok fazla kredi kullandırdığını, hiçbir bankanın teminattan fazla kredi verip risk almayacağını, dolayısıyla verilen kredi miktarı; müvekkilin verdiği ipotek teminatından daha az olduğunu, icra takibinde gösterilen alacak kalemlerine uyguladıkları temerrüt faizlerinin çok yüksek olduğunu, %20 ile %34 arasında değiştiğini, kredilere kendi istediği faizi, müvekkilinin bilgisi olmadan uyguladığını, toplamda 2.580.000-TL ana para borcunun yaklaşık 1 yılda 3.703.845-TL olduğunu, hacizli malın satış sürecinde kötü niyetli bir kişinin satışa itiraz ettiğini, satış bedeli icra dairesi tarafından yasal faiz ile devlet bankasında değerlendirilirken, alacaklı bankanın bu sürede borca temerrüt faizi uyguladığını bunun sonucunda; müvekkilin borcu 3.703.845-TL’den 5.043.210,43-TL’ye çıktığını, alacaklı bankanın haksız olarak aldığı miktarın tespit edilerek geri iadesinin yapılmasını,şimdilik 50.000-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili bankanın Pendik Şubesi tarafından davacı şirkete kredi kullandırıldığını, borcun ödenmediğini, bunun üzerine borçlular hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, takibin davacı şirkete tebliğ edildiğini, borca itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini, banka lehine ipotekli taşınmazın icra yoluyla yapılan satışı üzerine dosyaya gelen satış bedelinin tahsilatı ile borçludan olan alacaklarının kısmen tahsil edildiğini, kalan borcun 1.120.659,99-TL olduğunu, kalan borcun tahsili için banka teminatında bulunan diğer ipotekli taşınmazın satışını gerçekleştirmeyerek, iyi niyetli davranarak alacak bedelinden kısmen feragat ettiklerini, protokol kapsamında 29/07/2016 tarihinde 475.009,65-TL borcun nakden ve defaten yatırılması durumunda dosya riskinin tasfiye edileceğinin imza altına alındığını, davacı tarafından bu protokolün imzalandığını, bunun üzerine yapılan ödeme kapsamında davacı tarafından kötüniyetli olarak bu davanın açıldığını, kesinleşen takipte faiz oranlarının açıkça belirtildiğini, istenilen temerrüt faiz oranlarında da yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklar bakımından Genel Kredi Sözleşmesi’nin 6.1. Maddesine göre müvekkili banka defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğini teşkil ettiğini belriterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, 12/11/2019 tarihli celsede tarafların dosyayı takip etmemeleri nedeniyle, HMK.150. madde gereğince, takip edilmeyen dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, HMK’nın 150/5. maddesinde dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek esas kaydının kapatılacağı düzenlendiği, dava dosyası işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı iflas idare memuru; mahkeme kararının taraflarına tebliği ile dosyayı öğrendiklerini, Gebze … İcra Müdürlüğü’nün 17.04.2019 tarihli müzekkere cevabında İflas Masası Vekili olarak sehven Av. …’ın yazıldığını, Av. …’ın dosya da mevcut 14.08.2020 tarihinde ilk derece mahkemesine verilen dilekçesinde; iflas idaresini temsile yetkisi bulunmadığını,dosyaya sunulan vekaletleri olmadığını, dosyaya sehven yapılan taraf kaydının fark edildiğini, sehven kapatılan dosyanın açılarak yapılacak tebligatların doğrudan iflas idaresine yapılmasını, vekil kaydının silinmesini talep ettiğini, mahkemece bu dilekçe zapta geçirilmeden dosyanın karara çıkarıldığını, Alacaklılar Toplantısına kadar davanın durdurulması gerektiğini, yokluğunda alınan bilirkişi raporunun iflas idare memurlarına tebliği gerekirken dosyanın işlemden kaldırılmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Eldeki dava; 05/12/2016 tarihinde açılmış olup; davacı şirketin dava açıldıktan sonra Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.05.2018 Tarih ve 2017/5859 Esas 2018/456 Karar sayılı dosyasında iflas kararı verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine Gebze İcra Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyası ile müflisin tasfiyesinin hali hazırda devam ettiği, Müflis davacı şirketin Birinci Alacaklılar Toplantısı 28.11.2018 tarihinde, İkinci Alacaklılar Toplantısı 16.05.2022 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. İflas kararı kesinleşmeden 12/11/2019 tarihli celsesinde tarafların dosyayı takip etmemeleri nedeniyle, HMK. 150. madde gereğince, takip edilmeyen dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, HMK’nun 150/5. maddesinde dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İflas kararından sonra İflas İdaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için, ilk önce iflas organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle kanun, müflisin taraf bulunduğu hukuk davalarının, iflasın açılması ile belli bir süre için durmasını kabul etmiştir (İİK 194). İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflasın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra duran hukuk davalarında devam edilebilir. Davaların durduğu bu süre içinde, iflas idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Müflisin davalı olduğu davalarda, iflas idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir. Taraf ve dava ehliyeti HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olduğundan resen gözetilmesi gerekmektedir. Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilerek İİK’nın 194. maddesi uyarınca davanın durdurulmasına karar verilmiş iken, iflas kararı kesinleşip ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonraya kadar durdurulması gereken davanın takip edilmediğinden bahisle önce işlemden kaldırılması akabinde açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle davacı iflas idare memurunun istinaf başvurusunun kabulü ile, hükmün kaldırılarak davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı iflas idare memurunun istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2020 Tarih 2016/1189 Esas – 2020/150 Karar sayılı hükmün HMK m.353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 179,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/05/2023