Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/949 E. 2023/833 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/949
KARAR NO: 2023/833
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2022
NUMARASI: 2021/29 Esas – 2022/881 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, borçluya borcunu ödemeyi taahhüt ettiği tarihlerde işbu borcundan vade farkı indirimi yapılacağı konusunda anlaşma sağlandığını, buna rağmen borçlunun taahhütlerine uymadığını, müvekkilinin davalıdan 6.021,60-TL tutarındaki vade farkı faturası ile birlikte 27.751,01-TL alacaklı olduğunu, vade farkı faturası ile birlikte davalıya noter vasıtasıyla ihtarname gönderilmesine rağmen davalının süresinde itiraz etmemesi nedeniyle vade farkı faturasını kabul etmiş sayıldığını, buna rağmen davalı hakkında başlatılan icra takibine kötüniyetli olarak itiraz ettiğini belirterek davalının Büyükçekmece … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasındaki haksız itirazının iptali ile %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, faturaların …- … tüzel kişiliği adına düzenlenmiş olmasına rağmen, takibin ve huzurdaki davanın tüzel kişiliğe karşı olmayıp müvekkilinin şahsına yönelik açıldığını, bu nedenle davanın öncelikle husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, yine Büyükçekmece mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafın alacağa dayanak olarak gösterilen faturaların müvekkillerinden, …- … tüzel kişiliği adına kesilmesi gerekirken …- … adına kesildiğini, yasa gereği usulüne uygun düzenlenmediğini, yasal adresinde yasal tüzel kişilik yetkilisi veya çalışanına tebliğ edilmediğini, faturanın … San. Ve Tic. Ltd Şti’nin adresine tebliğ edildiğini, müvekkilinin …- … Mekanik ile uzun zaman acık cari hesap mal ve hizmet alışverişinde bulunduğunu, sipariş verdiği ürünleri teslim aldığını, müvekkilinin faturalarını ticari defterlerine usulünce işlediğini ve ödemelerini de düzenli olarak yaptığını, müvekkiline kesilen faturaların irsaliyelerinde teslim imzası bulunmadığını, sipariş edilen malların müvekkiline teslim edilmediğini, davacı şirket çalışanı …’ın İstanbul’ da bir çok şirketi aynı şekilde dolandırdırdığını, müvekkilinin davacıya 20.000-TL ödemeyi teklif ettiğini, ancak davalının bu teklifi kabul etmediğini ve akabinde müvekkilini oyalayarak fark faturası adı altında yeni bir fatura keserek icra takibi yoluna başvurduğunu belirterek davanın reddine, % 20’den az olmamak üzere tarafımıza kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının cari hesap ekstresi ile davalının ticari defter ve belgelerinin incelenmesinde davacı tarafça takibe konu edilen 6.021,60-TL bedelli vade farkı faturası ile 1.684-TL bedelli faturaların dışındaki faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olduğu, 6.021-TL’lik faturanın noter aracılığı ile davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalının bu faturaya itiraz ettiğine dair belge sunmaması karşısında davacının bu fatura alacağına da hak kazandığı, 1.684-TL bedelli fatura alacağının ispatlanamadığı, bu durumda davacının davalıdan faturalar nedeniyle 26.066,31-TL alacaklı olduğu, davacının davalıyı noter ihtarnamesi ile temerrüte düşürdüğü, ihtarname masrafının da eklenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının Büyükçekmece … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazının 26.541,53-TL alacak yönünden iptaline, 26.066,31-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte takibin devamına, toplam alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen 5.308,30 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; faturaların şirket adına düzenlenmesine rağmen takibin müvekkilinin şahsına yönelik olarak yapıldığını, müvekkilinin şahsi borcunun söz konusu olmaması nedeniyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davanın Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, müvekkilinin şahsına açılması nedeniyle davada asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, faturaların usulüne uygun olarak doğru kişi adına düzenlenmediği gibi müvekkilinin de şirketin adresine tebliğ edildiğini, müvekkilinin sipariş verdiği ürünleri teslim aldığını, müvekkilinin faturalarını ticari defterlerine usulünce işlediğini ve ödemelerini de düzenli olarak yaptığını, müvekkiline kesilen faturaların irsaliyelerinde teslim alan imzası bulunmadığını, sipariş edilen malların müvekkiline teslim edilmediğini, davaya konu malların davacı şirketin çalışanı … tarafından müvekkili şirkete teslim edilmediğini, davacı şirket çalışanı …’ın İstanbul’ da bir çok şirketi aynı şekilde dolandırdırdığını, davacının şirket isminin ve itibarının lekelenmemesi için şikayette bulunmalarını istemediğini, müvekkilinin davacıya 20.000-TL ödemeyi teklif ettiğini, ancak davalının bu teklifi kabul etmediğini ve akabinde müvekkilini oyalayarak fark faturası adı altında yeni bir fatura keserek akabinde icra takibi yoluna başvurduğunu, tanık deliline dayanmalarına rağmen bu yönde işlem yapılmayarak savunma haklarının kısıtlandığını, davacının kesin süreye rağmen defterlerini ibraz etmediğini, bilirkişi tarafından sanki davacının ticari defterleri sunulmuş gibi rapor düzenlendiğini, salt müvekkilinin ticari defterleri esas alınarak rapor düzenlenmesinin ve rapora karşı itirazların değerlendirilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekilinin süresi içerisinde istinaf başvuru dilekçesinin sunduğu, aynı tarihte istinaf gider avansı, istinaf kanunyoluna başvurma harcı ile 179,90-TL istinaf karar harcını yatırdığı, eksik kalan 273,36-TL istinaf karar harcını süresinden sonra yatırdığı anlaşılmakta ise de 06/02/2023 tarihinde ülkemizde yaşanan deprem felaketinden kaynaklı olarak ileri sürdüğü mazereti makul kabul edilerek 13/03/2023 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilmiş, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin incelenmesine geçilmiştir. 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Somut olayda davanın her iki tarafı da tacir olup uyuşmazlık tarafların ticari işletmelerinden doğması nedeniyle davada asliye ticaret mahkemeleri görevlidir. Ayrıca HMK’nın 6. Maddesi gereğince davalının yerleşim yeri itibariyle Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğundan davalının görev ve yetkiye yönelik aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Bunun dışında davanın tarafları arasındaki akdi ilişki karşılıklı ticari defterlerle sabit olduğundan davalı tarafından husumete ilişkin itirazları isabetli bulunmamıştır. Davacı vekili, davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle oluşan toplam 27.751,01-TL alacağı ile takip tarihine kadar işlemiş faizi 167,27-TL, ihtarname masrafı 307,95-TL’den oluşan toplam 28.226,23-TL alacağının tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatmıştır.Bilirkişi tarafından davacının sunduğu cari hesap ekstresi ile davalının ticari defterlerinin karşılıklı incelenmesinde davacının cari hesap ekstresinde davacının davalıdan 27.751,01-TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde ise davacının davalıdan 25.367,43-TL alacaklı olduğu, toplam 4.000-TL ödemenin davacı kayıtlarında yer aldığı halde davalının kayıtlarında yer almadığı, buna karşılık davalının defterlerinde davacının lehine olarak kayıtlanan 6.643,66-TL kaydın davacının defterlerinde yer almadığı, davacının kayıtlarında yer alan 02/07/2019 tarihli 1.684,70-TL bedelli faturanın davalının defterlerinde yer almadığı, davacının kayıtlarında yer alan 20/01/2020 tarihli 6.021,60-TL bedelli vade farkı faturasının davalının kayıtlarında yer almadığı tespit edilmiştir.Bilirkişi tarafından; 20/01/2020 tarihli 6.021,60-TL bedelli vade farkı faturasının davalıya tebliğ edildiği ve davalı tarafça süresinde bu fatura itiraz edilmemesi nedeniyle davalının bu faturayı benimsediği, ancak davacının 02/07/2019 tarihli 1.684,70-TL bedelli faturadan kaynaklı alacağını ispat edemediği kabul edilerek, davacının kayıtlarında yer alan 4.000-TL ödeme ile davalının kayıtlarında davacının lehine olarak yer alan 6.643,66-TL kayıtların da dikkate alınmasıyla davacının davalıdan 26.066,31-TL alacaklı olduğu tespit edilmiş; mahkemece de bu şekilde sonuca gidilmiştir.Bununla birlikte 20/01/2020 tarihli 6.021,60-TL bedelli vade farkı faturasının davalıya tebliğ edildiği ve davalı tarafça süresinde bu faturaya itiraz edilmemesi nedeniyle davalının bu faturayı benimsediği kabul edilmiş ise de vade farkının istenebilmesi için taraflar arasında vade farkı istenebileceğine ilişkin sözleşme ya da bu konuda taraflar arasında teamül oluşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu tarafından 27.06.2003 tarih, 2001/1 E. ve 2003/1 sayılı kararıyla; taraflar arasındaki yazılı sözleşmeye vade farkı uygulanacağı yönünde bir kayıt konmamış ise veya bu konuda taraflar arasında teamül oluşmamışsa, gönderilen vade farkı faturasına sekiz gün içerisinde itiraz edilmese dahi, yazılı sözleşmenin asli unsuru olan bedelin tek taraflı iradeyle değiştirilmesi mümkün bulunmadığından bu durumda vade farkı istenemeyeceği sonucuna varılmıştır.Eldeki davada da vade farkı istenebileceğine ilişkin herhangi bir sözleşme ibraz edilmediği gibi taraflar arasında bu yönde bir teamülün oluştuğu hususu dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu durumda asıl alacağa ve işlemiş faize 20/01/2020 tarihli 6.021,60-TL bedelli vade farkı faturası dışlanarak hükmedilmesi gerekmekte olup buna göre inceleme yapıldığında davacının 20.044,71-TL asıl alacağa, 130,15-TL işlemiş faize ve 307,95-TL ihtarname giderine hak kazandığı sonucuna varılmıştır.Açıklanan nedenlerle; 20/01/2020 tarihli 6.021,60-TL tarihli fatura bedeline hükmedilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davalının itirazının 20.044,71-TL asıl alacak, 130,15-TL işlemiş faiz ve 307,95-TL ihtarname gideri yönünden iptaline, likit nitelikteki alacak için davacı yararına icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin 13/03/2023 tarihli ek kararın KALDIRILMASINA, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/29 Esas 2022/881 Karar sayılı 19/09/2022 tarihli kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulü ile; davalının Büyükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı icra takibine yönelik itirazının kısmen iptaline, takibin 20.044,71-TL asıl alacak, 130,15-TL işlemiş faiz, 307,95-TL ihtarname gideri üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Likit nitelikteki toplam 20.482,81-TL üzerinden % 20 oranında hesap edilen 4.096,56-TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; Alınması gereken 1.399,18-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 482,04-TL harcın mahsubu ile bakiye 917,14-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,” Davacı tarafından yatırılan toplam 541,34‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1000-TL bilirkişi ücreti ve 110,30-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1110,30-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 805,70-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı lehine taktir olunan 7.743,52-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320-TL’nin %72,56 kabul-ret oranı üzerinden hesaplanan 957,80-TL’nin davalıdan alınarak, 362,20-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan toplam 633,16‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 38-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 27,57-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Hükümden sonra davalı yan gider avansından karşılanan 121-TL istinaf yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 33,19-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/05/2023