Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/897 E. 2023/949 K. 12.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/897
KARAR NO: 2023/949
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2023
NUMARASI: 2022/30 Esas – 2023/170 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
Davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili banka ile asıl borçlu … İhr. San. Tic. Ltd. Şti. ve davalı müteselsil kefil … arasında 24.07.2015 tarihli 500.000-TL’lik Genel Kredi Sözleşmesi imza edildiğini, işbu sözleşmeye istinaden … nolu Kredi Kartı ile … nolu Kredili Mevduat Hesabı (KMH) kredisi kullandırıldığını, asıl borçlunun bankadan kullandığı kredileri geri ödemediğini, sözleşmeye istinaden kullandırılan kredinin belirlenen vadede ödenmemesi nedeniyle banka alacağının Beşiktaş … Noterliğinden keşide edilen 24.09.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnameyle 21.126,29-TL alacağın ödenmesinin talep edildiğini, ancak talep edilen alacağın bankaya geri ödenmediğini borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davalılar hakkında 18.03.2019 tarihinde 23.079,62-TL asıl alacak, 6.018,25-TL işlemiş faiz ve GV dahil olmak üzere toplam 29.097,87-TL’nin tahsilini temin için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin davacı bankaya karşı kişisel olarak herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin diğer takip borçlusu … Ltd .Şti. Unvanlı şirket borçlarına hukuken geçerli bir kefaleti bulunmadığını, müvekkilinin Kartal … Noterliği 03.08.2016 Tarih ve … yevmiye sayılı sözleşme ile dava dışı ve takip borçlusu olan … Ltd. Şti.’de mevcut ortaklık payını dava dışı …’a devrederek borçlu şirket ortaklığından ayrıldığını, müvekkilinin şirket ortağı olduğu dönemde, borçlu şirketin kullandığı kredi veya kredi kartı sözleşmelerinde kefaletinin bulunmadığını, 6098 Sayılı kanunun 583. ve 584. Maddesinde kefaletin geçerlilik şartları belirtildiğini, davacı banka tarafından alacak dayanağı olarak sunulan sözleşmelerde müvekkilin yazılı borç kefaleti, müteselsil sorumluluk yükümü, kefalet tarihi ve kefalet miktarı ve eşinin yazılı muvafakatinin bulunmadığını,müvekkilinin, 03.08.2016 tarihinde kredi borçlusu olan … Ltd. Şti. unvanlı şirket ortaklığından ayrıldığını, davacının icra takip konusu yaptığı alacak miktarı müvekkilin şirket ortağı olduğu döneme ve müvekkilinin şirket yetkilisi sıfatıyla imzaladığı sözleşmelerden kaynaklanmadığını, davacının, müvekkilin şirket ortaklığından ayrılmasından sonra dava dışı … Ltd. Şti. ve şirketin yetkilisi … ile 15.01.2018 tarihinde başka bir Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, davacı bankanın dava dışı kredi borçlusu şirket ile sonradan imzaladığı kredi sözleşmesine göre takip konusu alacaklarını şirketten ve şirket ortağından talep etmesi gerekirken, müvekkilinden alacak talebinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı bankanın taleplerini kabul etmemekle birlikte takip konusu alacak ile ilgili talep edilen işlemiş faiz, ve faiz oranlarının da yasal olmadığını beyanla, müvekkili aleyhinde açılan davanın reddine, kötü niyetli davacının %20 kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, alınan 03/01/2023 tarihli ek rapor benimsenerek davalının itirazında kısmen haksız olduğu, takibin belirlenen miktarlar üzerinden devamı ile itirazın kısmen iptaline karar verildiği, her ne kadar davalı vekili davalının dava dışı asıl borçlu şirketten ayırdığını ve dava dışı şirket yetkilisinin şirketi devraldıktan sonra başka bir genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandığı ve takibin bu sözleşmeye dayandığını iddia etmiş ise de alınan ek bilirkişi raporlarında takibe konu kredinin davalının kefil sıfatıyla imzaladığı 24/07/2015 tarihli 500.000-TL limitli krediden kaynaklandığı hususunun tespit edildiği ve davalının kredi sözleşmesinden sonra şirket ortaklığından ayrılmış olması, sözleşme uyarınca dava dışı şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmesi hususunda kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı , takibin 23.058,75 TL asıl alacak, 3.082,43 TL işlemiş faiz, 154,12 TL BSMV, 325,94 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 26.621,24 TL alacak bakımından itirazın iptaline ,kefilin gayrinakdi alacakdan sorumlu olacağına ilişkin açık hüküm bulunmadığından gayrinakdi alacağa ilişkin talebin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, icra takibinde asıl alacak ve işlemiş faiz talebinin toplamda 29.097,87-TL iken bilirkişi kök ve ek raporlarında hatalı hesap neticesinde asıl alacak ve işlemiş faiz olarak toplamda 26.847,28-TLye hükmedildiği, alacağın toplamda 2.250,59-TL eksik hesaplandığını, bilirkişi raporlarında da takip talebindeki tutarlar ile raporlarda tespit edilen tutar arasındaki farkın neden kaynaklandığı hususunda açıklama yapılmadığını, kefilin nakit alacakdan sorumlu olup gayrinakdi alacaklardan sorumlu olmadığı şeklindeki tespitin hatalı olduğunu, takipte nakdi alacak dışında toplam 23.058,75-TL olan çek depo bedeli hakkında da takip başlatıldığını, kefilin gayrinakdi alacaklardan da sorumlu olması için sözleşmede özel hüküm bulunması gerektiğini düzenleyen hiçbir yasa hükmü bulunmadığını,bözleşmenin 14.maddesinde asıl borçluya ait tüm borçlardan sorumlu olduğunun açıkça belirtildiğini, müvekkili şirkete temlik veren banka tarafından iş bu alacağa yönelik olarak zayi belgesi alınması için başvuru yapıldığını, bu kapsamda İstanbul 1. ATM’nin 2019/399 Esas, 2021/416 karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verildiğini ve dosyadaki bilirkişi raporundaki 2 numaralı tabloda yer alan toplam 38.514 adet şahıs/tüzel kişi müşterilerine ait belge ve kayıtlar için davacı bankaya zayi belgesin verilmesine karar verildiğini, ancak mahkemece bu kararın değerlendirilmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına, davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Temlik alan davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde davanın kabulüne karar verilen nakit alacağın eksik hesaplandığını, davalı müteselsil kefilin de gayrinakit alacaktan sorumlu olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava dilekçesinde gayrinakit alacağa ilişkin davanın harçlandırılmadığı, Dairemizce yapılan istinaf incelemesi ile 2021/2153 Esas, 2021/18814 Karar sayılı, 16/12/2021 tarihli karar ile, gayrinakit alacağın dava konusu olup olmadığının belirlenmesi ve dava edilmekte ise eksik harcın ikmal edilmesi gerektiğinden , davanın kısmen kabulüne ilişkin karar kaldırılmış gayrinakit alacağa ilişkin eksik harç tamamlanmıştır. Davacı temlik alan vekili nakit alacak hesaplamasının hatalı ve eksik olarak hesaplandığını ileri sürmüşter. Alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının incelenmesinde, hesap kat ihtarının 27.09.2018 tarihinde davalıya tebliğ edildiği ve davalının verilen süre sonu itibariyle 01.10.2018 tarihinde temerrüt olduğu, 5464 sayılı kanunun 26. maddesinde ön görülen %30,24 oranda temerrüt faizi hesaplandığı ve bilirkişi hesaplamasında 169 günden işlemiş faiz hesabının %30,24 orandan 3.273,31-TL olarak hesaplandığı ve bu miktara faizin gider vergisi ve 325,94-TL ihtar masrafı ilavesiyle 26.847.28-TL nakit alacak bulunduğu hesaplanmış, bu miktara hükmedilmiştir. İşlemiş faiz hesabı davacı temlik edenin talep ettiği faiz oranında ve temerrüt gün hesabında bir hata bulunmadığı, denetlenen ek rapordan anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin hatalı hesap yapıldığına yönelik soyut istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacı icra takibinde her biri 2.030-TL olmak üzere 34.510-TL çek kanuni karşılık tutarlarının deposunu talep etmiştir. Gayrinakit alacaklar bakımından davacı temlik alan vekili genel kredi sözleşmesinin 14/1. maddesinde ”Müşterinin Banka ile akdettiği /akdedeceği diğer sözleşmeler nedeniyle borçlandığı ve borçlanacağı bütün meblağları ödemeyi, müşteriye açılmış veya açılacak kredilere bu sözleşmede el yazısı ile yazdığı kefalet tarihi, azami kefalet miktarı ve müteselsil kefil ibaresiyle imzaladığı miktara kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla üstlendiği…” açıkça ifade edildiğine ilişkin hükme atfen davalı müteselsil kefilin de gayrinakit borçtan sorumlu olduğu ileri sürmekte ise de çekler nedeniyle davalı müteselsil kefilin çek kanuni karşılık tutarından sorumlu tutulabilmesi için sözleşmede bu yolda açık bir hüküm bulunması gerekmektedir. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti bankalara yükletilmiş olduğundan, bu yükümlülüğün borçlulardan talep edilebilmesi için bankanın yükümlülüğünün sözleşmede karşı yan borçlular tarafından üstlenildiğine ilişkin açık hüküm bulunması gereklidir. Bu nedenle bankanın sorumlusu olduğu çek kanuni karşılık tutarından sorumluluk için gereken açık bir sözleşme hükmü bulunmadığından bu yoldaki talebin reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Banka tarafından yapılacak masraflar ve diğer giderlerin ödeneceğine, asıl borçlunun sorumlu olduğu borçtan sorumlu olacağına ilişkin sözleşmenin 14. maddesi, asıl borçlunun sorumluluğunda olmayan çek kanuni karşılık borcunu kefaleten taahhüt ettiği şeklinde yorumlanamaz. Sözleşmede hüküm bulunmadığı gerekçesiyle gayrinakit alacağa ilişkin talebin reddi nedeniyle çekler ile ilgili belgelerin sunulamamasının sonuca etkisi olmadığından zayi kararının incelenmediğine ilişkin istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri yerinde bulunmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Temlik alan davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/06/2023