Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/813 E. 2023/671 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/813
KARAR NO: 2023/671
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2022
NUMARASI: 2021/733 Esas 2022/281 Karar
DAVA: Yargılanmanın Yenilenmesi
DAVA: Yargılanmanın Yenilenmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2023
İlk derece mahkemesince verilen kararın yargılamanın iadesini talep eden asıl davada davalı … ve birleşen davada yargılamanın iadesini talep edenler vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Asıl davada yargılamanın iadesini talep eden … vekili; …’nın davacısı olduğu davada, kendisine ait hisse paylarının rızası ve bilgisi dışında sahtecilikle devredildiğini ileri sürerek, davalılar … A.Ş., … ve … aleyhine, payların devir işleminin iptali ile davalı şirketteki ortaklığın eski hisseler oranında devam ettiğinin tespitine karar verilmesini talep ettiğini, yapılan yargılama sonunda davalılardan … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılardan … ve … A.Ş. aleyhine açmış olduğu davanın ise kabulüne karar verildiğini, anılan kararın temyiz incelemesinden geçmek suretiyle 25.02.2021 tarihinde kesinleştiğini, … vekili tarafından … Şirketine, yargılamanın iadesine konu dava sırasında iletilen 20.11.2019 tarihli yazılı bildirimde, …’in (yeni unvanı: … A.Ş.) hisselerinin tamamının kendisine ait olduğunu, ancak o dönemde yetkili merciler nezdinde içinde bulunduğu durum ve koşullar sebebiyle, kayınbiraderi … ve eski eşi …’nın kendisi adına bu hisseleri elinde tuttuğunu beyan ettiğini, aleyhine hüküm verilen müvekkili …’nın yargılama sırasında bu belgeyi elde edemediğini, bu belgenin müvekkilinin eline hükmün kesinleştikten sonra eline geçtiğini, iş bu belgenin hükmü etkileyecek nitelikte olduğunu, ayrıca lehine karar verilen …’nın karara tesis eden hileli davranışta bulunduğunu da ispat ettiğini, yeni delil olarak zikredilen bu belgede, davacı …’nın bizzat vekili aracılığıyla davalı … iddiaları ile ters düştüğünü ve yeniden yargılamanın yapılmasını zorunlu hale getirdiğini belirterek HMK’nın 375/1. Maddesinin (ç) ve (h) bentleri uyarınca yargılamanın iadesine, mahkemenin 14.03.2017 Tarihli ve E.2016/644, 2017/276 sayılı kesinleşen kararının iptali ile ortadan kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına ve neticede şirkette ortaklığın eski hisseler oranda devam ettiğinin tespiti ile paylara yönelik tasarruf hakkına vaki muarazanın önlenmesi davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada yargılamanın iadesini talep eden …, … ve … vekili; yargılanmanın iadesi talep edilen davanın taraf teşkili sağlanmaksızın görüldüğünü ve karara bağlandığını, şirketin 2004 yılında … A.Ş. adıyla kurulduğunu, daha sonra 10.05.2011 tarihinde imzalanan pay devri anlaşması ile müvekkilleri …, … ve …’nin şirkete ortak olmasını takiben, 2011 yılında … A.Ş. unvanını aldığını, müvekkillerinin davalı …’nın sahte imza ile yapıldığını ileri sürdüğü işlemlerle bir ilişkisi bulunmadığını, sonradan ikrar ettiği üzere payların muvazaalı işlemle davalılardan …’ya emanet edilmiş olduğu hususunu bilmelerinin mümkün olmadığını, dava tarihi itibariyle hisselerin müvekkili davacılar üzerine kayıtlı olup tesis edilen hükmün davanın tarafı olmayan müvekkillere karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, hileli hareketleri neticesinde lehine karar verilen …’nın bu beyanının mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğunu, bu itibarla …’nın dava konusu şirket paylarını eski eşi ve kayınbiraderi … ve …’ya hukuka aykırı bir amaçla, alacaklılardan mal kaçırmak için emaneten verdiğini, şirketin pay defterindeki haciz kayıtları, tanık beyanları ve …’nın borçlusu olduğu icra takiplerinin …’nın beyanlarıyla bir arada değerlendirildiğinde tarafların müvekkillerinin aleyhine olacak şekilde muvazaalı hareket ettiklerini, …’nın emin sıfatıyla zilyet olduğunu ve müvekkillerin şirket hisselerini iyiniyetli olarak geçerli şekilde iktisap ettiğini belirterek 2016/644 E. 2017/276 K. sayılı kararın HMK md.376 uyarınca iptaline, hileli davranışları neticesinde lehine hüküm tesis edilmiş olan …’nın esasa ilişkin talepleri ile mahkemenin keşinleşen 2016/644 E. sayılı dosyasına konu tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Asıl davada aleyhine yargılamanın iadesi talep edilen davacı … vekili; yargılamanın iadesini talep eden …’nın, HMK’nın 375. maddesinin ç ve h bentlerinde belirtilen nedenlere dayanarak yargılamanın iadesini talep etmiş ise de yargılamanın iadesi talebinin süresinde olmadığını, yargılamanın iadesine neden olarak sayılan hususların HMK’nın 375. maddesinde belirtildiği gibi yargılama sırasında var olmasının gerektiğini, sonradan yaratılan bir belgeye veya yapılan bir hileye dayanılarak yargılamanın iadesine başvurulamayacağını, aksi halde kesin hükmün bir anlamı kalmayacağını, davacının yeni belge olarak nitelediği hususun, iadeye konu ilamın verildiği 14/03/2017 tarihinden yaklaşık üç yıl sonra 20.11.2019 tarihinde, şirkete yazılan ve müvekkilinin haklarının iadesi talebini içeren ihtar olduğunu, bu ihtarda, şirketin sonraki ortaklarına devir edilen hisselerin bir kısmının … tarafından sahte belgeyle kendi adına kayıt edildiğini ve devredildiğini, bir kısım hisselerin de ilk baştan beri, müvekkilinin eşi ve kayınbiraderi olan ve kesinleşen davada davalı olan … ve …’ya müvekkili tarafından emaneten verildiğini, hisselerin gerçek sahibinin müvekkili olduğunun beyan edildiğini, hile olarak ileri sürülen bu mektubun, kanunun sınırlı sayıda kabul ettiği yargılamanın iadesi nedenlerinden hiç birine uymadığını, yargılama sırasında var olan bir belge de olmadığını, hileyi yapan varsa o da sahtecilik yoluyla şirketi ele geçiren ve yargılamanın iadesini talep eden kişinin kendisi olduğunu, yargılama sırasında müvekkiline ait payların devir işleminin müvekkiline ait olmayan imza ile gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, davacının yargılama safhasında bu durumun aksini kanıtlayamadığını, davacının işbu yargılamada ileri sürdüğü hususların zaten hüküm safhasında değerlendirmeye alındığını belirterek yargılamanın iadesi şartlarını taşımadığı sabit olan davalı … tarafından yapılan başvurunun esasa girmeden HMK’nın 379. maddesi uyarınca reddine, yeni bir belge ve hile sabit olmadığı gibi, daha önce yargılama sırasında tartışılan hususların yargılamanın iadesi nedeni kabul edilmeyeceğinden talebin esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı … A.Ş vekili; yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne ve mahkemenin 2016/644 esas sayılı davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada aleyhine yargılamanın iadesi talep edilen … vekili; yargılanmanın yenilenmesi isteyen taraflarca HMK m.378 uyarınca teminat yatırılması gerektiğini, davanın 2011 yılında açıldığını, …’nın 2015 yılına kadar davalı şirkette görev aldığını, bunun dışında …’nın birleşen davada yargılamanın yenilenmesini talep eden şirketlerle birlikte hareket ettiğini, yargılamanın yenilenmesini talep eden şirketlerce ileri sürülen vakıaların bu aşamada incelenme olanağı bulunmadığını, bu hususların kesinleşen dava dosyasında tartışıldığını, öncelikle birleşen davanın husumet yokluğu ve hukuk yarar dava şartı nedeniyle reddinin gerektiğini, payların … şirketine devredilmesi nedeniyle diğer şirketlerin dava açma ve yargılamanın iadesini talep etme haklarının bulunmadığını, davacılar tarafından ileri sürülen hususların yargılamanın iadesi nedeni olmadığını, yargılamanın iadesi talebi için hak düşürücü sürenin geçtiğini, müvekkilinin ikrar içeren bir beyanı bulunmadığını belirterek birleşen davada yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; yargılamanın iadesi talebinin dayanağı belgenin 20/11/2019 tarihli olduğu, yargılamanın iadesi talep edilen mahkeme kararının ise 14/03/2017 tarihli olduğu, hüküm verildikten sonra düzenlenen belge için yargılamanın yenilenmesinin istenemeyeceği, bunun yanında yargılamanın iadesini isteyen tarafın talep dilekçesinde belgeye yüklediği anlamların ve yorumların belgenin metninden çıkarılamadığı, belgeyi düzenleyen … tarafından hisselerinin sahtecilik ile devredildiğinin ve mahkeme kararı ile hisselerini geri aldığının, bunun dışında diğer haklarını alabilmesi için yasal yollara başvuracağının bildirildiği, söz konusu iddia ve savunmaların yargılamanın iadesi talep edilen 2016/644 E. ve 2017/276 K. sayılı dosyasında tartışılarak hükme bağlandığı, Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiği, yargılamanın iadesini talep eden vekili tarafından ileri sürülen sebeplerin ve belgenin mahkemece verilen hükmü etkileyecek nitelikte olmadığı, bu nedenle asıl davada yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluşmadığı; birleşen davada yargılamanın iadesini talep eden vekili tarafından HMK’nun “üçüncü kişilerin hükmün iptalini talep etmesi” başlıklı 376. Maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu, yargılamanın yenilenmesi talep edilen davada verilen mahkeme kararının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, hükmün infaz edilebilirliğine ve taraf teşkilinin sağlanmadığına ilişkin iddiaların bu aşamada dinlenmesinin mümkün olmadığı, ayrıca tarafların hile yaptıklarına ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen yargılamanın yenilenmesi taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada yargılamanın iadesini talep eden … vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin yargılama sırasında müvekkilinin elinde olmayan ve haberi bulunmadığı 20/11/2019 tarihli mektuptan müvekkilinin yargılama sırasında haberinin bulunduğu kabul edilerek karar verilmesinin doğru olmadığını, bahsi geçen belgenin hükmü etkileyecek nitelikte olduğunu, delillerin dosyaya celbedilmediğini ve mevcut delillerin incelenmediğini, dava dışı ikrarın diğer delillerle uyumlu olduğunun gözden kaçırıldığını, ihtarname metninde lehine hüküm tesis edilen tarafın beyanının açıkça mahkeme dışı ikrar niteliğinde olduğunu, yargılamanın iade nedenlerinin tartışılmadığını, …’nın karara tesir eden hileli davranışı olduğunun kesin olarak ispat edildiğini, …’nın vergi dairesinden para kaçırmak amacıyla hisselerini kendi öz iradesi ile devrettiğini ikrar ettiğini, böylelikle hileli davrandığını açıkça kabul ettiğini, davacının ikrarının kesin delil olduğunun gözden kaçırıldığını, HMK 375/1-h maddesine daya yargılamanın iadesi nedenlerinin hiç tartışılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Birleşen davada hükmün iptalini talep edenler vekili istinaf dilekçesinde; müvekkillerinin davalı …’nın sahte imza ile yapıldığını ileri sürdüğü işlemlerle bir ilişkisi bulunmadığını, sonradan ikrar ettiği üzere payların muvazaalı işlemle davalılardan …’ya emanet edildiği hususunu bilmelerinin mümkün olmadığını, dava tarihi itibariyle hisselerin müvekkili davacılar üzerine kayıtlı olup tesis edilen hükmün davanın tarafı olmayan müvekkillere karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, kararın yok hükmünde olduğunun tespitini talep ettikleri halde mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, pay sahibi olan müvekkillerinin yenilenmesi talep edilen yargılamada taraf olarak gösterilmediğini, mülkiyet hakkı etkilenenlerin müvekkili hissedarlar olduğunu, taraf teşkili sağlanmadan yapılan yargılamada müvekkillerinin savunma yapma olanağı bulamadığını, … tarafından gönderilen 20/11/2019 tarihli ihtarnamede belirtilen hususların yeni delil niteliğinde olduğunu, bu delilin tarafların aralarında anlaşarak hile yaptıklarını ve müvekkilini zararlandırdıklarını ispat ettiğini, yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bu belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirildiğini, kesinleşen hükmün tarafları olan … ve …’nın muvazaalı hareket ettiğini ortaya koyduğunu, ayrıca bahsi geçen belgenin Yargıtay’ın 25/02/2021 tarihli kararından önce mevcut olduğunu, bu nedenle HMK 375/1-ç anlamında yeni delil niteliğinde olduğunu, ancak kendileri tarafından açılan davanın HMK m.376’ye dayalı olduğunu, müvekkilinin iddiasının bu belgenin … ve …’nın aralarında anlaşarak müvekkili pay sahiplerine hile yaparak müvekkillerini zararlandırmaları olduğunu, …’nın 20/10/2021 tarihli cevap dilekçesinde kesinleşen ilama etki edecek hileli davranışlarda bulunduğunu açıkça ikrar ettiğini, bu dilekçede hisselerin emaneten verildiğinin açıkça belirtildiğini, davanın tarafları olan … ile …’nın bu hususu neredeyse 10 yıl boyunca mahkemeden gizlediğini, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere HMK’nın 376. maddesi gereğince mahkemece taraflar arasındaki hile bakımından inceleme yapılması gerektiğini, ancak mahkemece ibraz edilen delillerin incelenmediğini, tanıkların dinlenilmediğini, davanın ön önceleme aşamasında reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, aynı celse de tahkikat yapılmaksızın karar aşamasına geçildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl dava hisse devir sözleşmesinin iptaline yönelik açılan davanın kabulüne dair verilen karara yönelik yargılamanın iadesi; birleşen dava ise hükmün iptali istemine ilişkindir. Bakırköy 16. ATM’nin 2013/92-142 dayılı dosyasında davacı … tarafından davalılar …, … ve … A.Ş.’ye karşı açılan davada, davacı ile davalı … arasındaki 28/08/2008 tarihli hisse devir sözleşmesinin iptali talep edilmiş, mahkemenin davanın reddine ilişkin 13/12/2013 tarihli kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/03/2015 tarihli 2014/6416 E. 2015/4063 K.sayılı kararıyla bozulması üzerine Bakırköy 4. ATM’nin 14/03/2017 tarih, 2016/644 E. 2017/276 K. sayılı kararıyla davalılardan … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılardan … ve … A.Ş. aleyhine açılan davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay incelenmesinden geçerek 25/02/2021 tarihinde kesinleşmiştir. HMK’nun 375. Maddesinde yargılamanın iadesi sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı, yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Bir başka deyişle, maddede sayılan yargılamanın iadesi sebepleri kıyas yolu ile genişletilemez. HMK’nun 379.maddesi; “(1)yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, tarafları davet edip dinledikten sonra, a) talebin kanuni süre içinde yapılıp yapılmadığını, b) kaldırılması istenilen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını, c) ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeblerden olup olmadığını kendiliğinden inceler. (2) Bu koşullardan biri eksik ise hakim davayı esasa girmeden reddeder.” hükmünü haizdir. HMK’nun “Üçüncü kişilerin hükmün iptalini talep etmesi” başlıklı 376. Maddesi ise; “(1)Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler.” hükmünü içermektedir. Asıl davada yargılamanın iadesini talep eden …; … vekilinin … şirketine ve şirket yetkililerine gönderdiği 20/11/2019 tarihli yazılı bildirimin yargılamanın iadesi istenen 14/03/2017 tarih, 2016/644 E. ve 2017/276 K. sayılı ilamının kesinleşmesinden sonra ellerine geçtiğini, bu belgeye göre …’nın dava konusu hisseleri kendisinin devretmesine rağmen başkasına imza attırdığı, resmi makamlar nezdinde borçları olması sebebiyle hisselerini … ve …’nın kendi adına elinde tuttuğu, hisseleri gerçekte devretmesine rağmen Mahkemenin 14/03/2017 tarih, 2016/644 esas ve 2017/276 karar sayılı dosyasında gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu hususlarının ikrar edildiğini belirterek yargılamanın iadesini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Yargılamanın iadesini talep eden davalı … vekili tarafından yargılamanın yenilenmesi talebi 6100 Sayılı HMK’nun (ç) bendinde düzenlenen; “yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmesi” nedenine dayandırılmıştır. Bu madde uyarınca yargılamanın yenilenmesine karar verilebilmesi için; yazılı belgenin davaya bakıldığı sırada mevcut olması, yeni ele geçirilmiş yazılı belgenin hükmü etkileyecek nitelikte bulunması, bu yeni yazılı belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmesi, ayrıca bu yeni belgenin aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilememiş olması gerekmektedir (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, s.713). Düzenlemeden de anlaşılacağı üzere bu senet veya belgenin davaya bakıldığı sırada mevcut olması şartı aranmaktadır. Hüküm verildikten sonra düzenlenmiş olan bir belgeye dayanılarak yargılamanın iadesinin istenmesi mümkün değildir (Yargıtay 11. HD. 16/12/2015 tarihli, 2015/12645 E. 2015/13542 K.). Davacının dayandığı belge 20/11/2019 tarihinde düzenlenmiştir. Yargılamanın yenilenmesi talep edilen talep edilen davada ise karar 14/03/2017 tarihinde verilmiştir. Belgenin düzenlendiği 20/11/2019 tarihi itibariyle karar henüz kesinleşmemiş olsa da hükmün verilmesinden sonra düzenlenmesi nedeniyle 375/1-ç maddesine dayalı olarak yargılamanın iadesi koşulları gerçekleşmemiştir. Diğer taraftan yargılamanın iadesini talep eden … vekili tarafından …’nın 10/11/2019 tarihli ihtarnamesinde beyanlarıyla karara tesir eden hileli bir davranışta bulunduğu hususunun ispatlandığını ileri sürmektedir. Yargılamanın iadesi talep edilen davada devrinin geçersizliğinin tespiti talep edilen hisse davacı …’nın şirketin kuruluşunda sahip olduğu % 5 hissedir. Şirket kuruluğunda davalılar … ve … toplamda % 90 hisse sahibidirler. … vekili, yargılamanın iadesi talebine dayanak 10/11/2019 tarihli ihtarnamede … ve …’nın müvekkilinin yetkili merciler nezdinde içinde bulunduğu durum nedeniyle hisseleri müvekkili adına ellerinde tuttuğunu, sahte sözleşme ile devredildiğini belirttiği ve davanın konusu olan % 5 hissenin geri alındığını, kalan hisselerin de müvekkiline ait olduğunu kanıtlayacağı dava açmaya hazırlandığını beyan etmektedir. Yargılamanın iadesi talebine dayanak olarak gösterilen 10/11/2019 tarihli ihtarnamedeki beyanların şirketin kuruluşundaki ortaklık yapısı ile birlikte değerlendirildiğinde bahsi geçen açıklamaların şirketin kuruluşunda davacının sahip olduğu ve dava konusu ettiği % 5 hisseyi de kapsadığı sonucuna varılamayacağı, bahsi geçen beyanların yargılamanın iadesi talep edilen davada verilen karara tesis eden bir yönü bulunmadığı anlaşılmaktadır. Birleşen davanın davacı vekili ise Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/644 E. ve 2017/276 K. Sayılı dosyasında yargılamaya konu şirket hisselerinin müvekkillerine ait olmasına rağmen yargılamada müvekkillerinin taraf olarak gösterilmediğini ve savunma haklarının kısıtlandığını, bahsi geçen davanın davacısı … ile davalıların hileli olarak birlikte müvekkillerinin aleyhine olacak şekilde muvazaalı hareket ettiklerini, bu hususun da … vekili tarafından şirkete gönderilen 20/11/2019 tarihli ihtarname ile ortaya çıktığını belirterek HMK’nın 376. Maddesi gereğince hükmün iptaline, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 6100 Sayılı HMK uyarınca kural olarak yargılamanın iadesi yoluna davanın tarafları ve halefleri başvurabilir. Ancak bu hususun kanunda istisnaları düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun “üçüncü kişilerin hükmün iptalini talep etmesi” başlıklı 376. Maddesi “davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler.” hükmünü içermektedir. Birleşen davada bu hüküm uyarınca yargılamanın iadesi talebinde bulunulmuştur. Bu madde ile davanın tarafı olmayan üçüncü kişinin hile iddiası ile taraf olmasa dahi yargılamanın iadesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Ancak burada hile iddiasına dair geçerli ve somut delillerin de gösterilmesi gerekmektedir. Yargılamanın yenilenmesini iadesini talep edenler, … vekili tarafından … A.Ş.’ye gönderilen 10/11/2019 tarihli ihtarnameye dayanmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere yargılamanın iadesi talep edilen davada sadece % 5 hissenin devrinin geçersizliği ile ilgili yargılama yapılmış olup bahsi geçen ihtarname içeriğinin … ile …’nın aralarında anlaşılarak birleşen davacı şirketlere karşı hile yaptıklarının kabulüne yeterli değildir. Hile iddiasına ilişkin talep edenin soyut iddiası dışında bir delil bulunmadığı, bu haliyle usul yasanın bu maddesinin uygulanamayacağı ve taraf olmayan davacı bakımından yargılamanın iadesi şekil şartlarının da bu minvalde karşılanmamış olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece asıl ve birleşen davalarla ileri sürülen yargılamanın iadesi taleplerinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece asıl ve birleşen davalarda yargılamanın iadesi taleplerinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından asıl ve birleşen davada yargılamanın iadesini talep edenler vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl davada yargılamanın iadesini talep eden … ve birleşen davada yargılamanın iadesini talep eden şirketler vekilinin istinaf başvurularının HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın yargılamanın yenilenmesini talep eden davacılar …, …, … alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcının peşin yatırılan 853,88-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 673,98‬-TL harcın yargılamanın yenilenmesini talep eden …’ya iadesine, Yargılamanın yenilenmesini talep eden asıl davada davalı … ve birleşen davada davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK’nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/05/2023