Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/750 E. 2023/706 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/750
KARAR NO: 2023/706
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/04/2021
NUMARASI: 2018/310 Esas 2021/373 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/05/2023
İlk derece mahkemesince verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından davalı adına taşıma faaliyetinde bulunulduğunu, ancak davalıdan elleçleme masrafına ilişkin alacağını alamadığını, bu nedenle davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının takibe kötüniyetli olarak itiraz ettiğini belirterek davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında haksız itirazının iptaline, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı; davacı tarafından talep edilen elleçleme masrafının haksız olduğunu, fotoğraflardan görüleceği üzere emtiaların halatlarla bağlandığını ve aralarında herhangi bir boşluk bırakılmayacak şekilde istiflendiğini, davacı firma ile aralarında imzalanan herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davacı firmanın dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu taşıma işini hasarsız ve gecikmesiz olarak yerine getirdiğini iddia etmesine rağmen nakliye esnasında düzensiz ve dikkatsiz davranılmasından dolayı yaklaşık 3.500-Euro zarara uğradıklarını, ayrıca kendilerinden elleçleme masrafı istendiğini, gerek 18.04.2017 tarihli itirazları ve gerekse diğer tarihlerdeki e-posta yazışmalarından da anlaşılacağı üzere davacının kendi hatasını düzensiz ve özensiz nakliyesinden dolayı uğranılan zararı kendilerine yüklemek istediğini, nakliye masraflarını da karşı tarafın ödemesi gerekirken ithalatçı firmadan kendi hesaplarına nakliye bedelini alıp davacı firmaya 04.04.2017 tarihinde İşbank üzerinden ödemesini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin iyiniyetli hareket ettiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı şirketin taraflar arasında nakliye anlaşması sonucu oluşturulan elleçleme ve vade farkı fatura bedellerinin tahsili amacıyla itirazın iptali davası açtığı, davanın özünü davacı şirket tarafından davalı şirkete ait emtianın Avusturya gümrüğünden geçememesi sebebiyle 10/03/2017 tarihinde davacının Avusturya acentesi tarafından Avusturya’da malzemelerin tırdan indirilip, malzemelerin paletler kullanılarak istiflenerek tekrar tıra yüklenmesi ve tırdaki hasarın tamir edilmesi neticesinde oluşan masrafın ve vade farkının ödenmemesinden kaynaklandığı, davalının taşıma anlaşması yaptığı davacının yolladığı araca malzemeleri özenle yüklediği, yükleme esnasında malzemeleri sabitlediği, konu ile alakalı fotoğraflama yaptığı, söz konusu fotoğrafları davacıya ilettiği, davacı taşıyıcının istif ve ambalajın emtiayı yerine sağlam olarak ulaştırma mükellefiyeti nedeniyle doğru yapılıp yapılmadığını kontrol etme ve gözetleme, yanlış istif ve ambalaj olması halinde bunu göndericiye bildirmekle yükümlü olduğu, davacının bu yükümlülüğüne aykırı davranışı sebebiyle meydana gelecek zarardan ve masraflardan davalıyı sorumlu tutmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalının vekil ile temsil edilmediği halde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, yüklemenin müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, yüklemenin satıcı tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkilinin yalnızca yüklenen emtiaları taşıdığını ve taşıma işini azami özen ve ihtimam içerisinde gerçekleştirdiğini, bahsi geçen faturaların müvekkilinin defterlerinde kayıtlı olduğunu, faturaların elleçleme masrafına ilişkin olduğunu, tırdaki malzemelerin taşıma esnasında dağılması nedeniyle gümrükten geçemediğini, 10/03/2017 tarihinde müvekkilinin Avusturya acentesi tarafından malzemelerin tekrardan indirilip yüklendiğini, bu nedenle elleçleme masrafı oluştuğunu, elleçleme yapılmasının nedeninin emtianın yetersiz ambalajlanması, istiflenmesi ve yüklenmesi olduğunu, malların zayi olduğu iddiasının eldeki davanın konusu olmadığını, alıcıya teslime kadar tüm masrafların davalının sorumluluğunda olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, emtianın yetersiz ambalajlanması ve istiflenmesi nedeniyle taşıma sırasında meydana gelen elleçleme masrafının ve vade farkından kaynaklanan alacağın davalı taşıtandan tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Davalı satıcı tarafından Fransa’da yerleşik dava dışı alıcıya EXW kaydıyla gönderilen mobilya emtiasının Türkiye’den Fransa’ya nakliyesi davalı tarafından üstlenmiş olup; davalıdan taşıma sırasında Avusturya gümrüğünde hatalı istifleme nedeniyle yüklerin indirilip yeniden yüklenmesi nedeniyle oluşan elleçleme masrafı ve bundan kaynaklı kur farkı alacağının tahsili talep edilmektedir. Uyuşmazlık, ürünlerin taşınması sırasında ortaya çıkan elleçleme masrafından kaynaklanmaktadır. Davalı ile dava dışı alıcı arasındaki satış sözleşmesinde teslim şekli EXW (EXWORKS) olarak kararlaştırıldığından satıcının hasar ve masraflardan sorumluluğu, emtianın uygun şekilde ambalajlanarak taşıyıcıya teslimi ile son bulmakta olup, teslimden sonra oluşacak hasara ve masraflara alıcı katlanacaktır. Bunun dışında bu tür satışlarda alıcı taşıma sürecinin riskini üstlenmiş olup yükleme, istifleme alıcı sorumluluğundadır. EXW koşulunun taşıyıcıya bildirilmesi halinde ise yükleme, istifleme vb. hazırlık işlemleri taşıyıcıyı bağlamaktadır. Ancak somut olayda davalı ile dava dışı alıcı arasındaki sözleşme EXW kaydıyla satış yapılmış ise de davacı ile davalı arasında teslim şekli konusunda bir anlaşma bulunmamaktadır. Aksine, yükleme davalı tarafından yapılmış, davacı tarafından düzenlenen navlun faturası da davalı tarafından ödenmiştir. Bu nedenle davacı taşıyıcıya karşı davalının taşıtan sıfatının bulunduğu ve pasif husumete sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Malzemelerin taşıma esnasında dağılması ve tırın mevcut durumu nedeniyle davacı taşıyıcıya ait araç Avusturya gümrüğünden geçememiş, emtialar 10/03/2017 tarihinde davacının Avusturya acentesi tarafından tırdan indirilerek yeniden istiflenmiştir. Elleçleme masrafları bu işlemden kaynaklanmaktadır. CMR 17/2. maddesinde eğer kayıp veya hasarın hasara uğrayan malların ambalajlanmaması ya da hatalı ambalajlanmasından, yükün gönderici veya alıcı tarafından yüklenmesi ve alınmasından, özellikleri gereği özel risklerden doğması halinde taşıyıcının zarardan sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Ancak, yükün ambalajının kifayetsiz ya da ambalajsız olmasından veya araca hatalı istiflenip, sabitlenmesine bağlı tertipleme hatalarından dolayı vuku bulan hasarlardan taşıyıcı sorumlu tutulamayacağı öngörülmüş olmakla birlikte ambalaj, yükleme, boşaltma ve istifleme gönderici ve alıcıya ait olsa bile taşıyıcının basiretli bir tacir gibi davranarak nezaret görevi ve sorumluluğunun bulunduğu yerleşik yargı uygulamasıdır.Taşınacak emtianın ambalajsız veya ambalajının kifayetsiz olması ya da araca ve güzergaha uygun olmayan şekilde sabitlenmesi halinde taşıyıcı göndereni uyarmadan ve CMR’ nin 8 ve 9. maddelerine uygun olarak taşıma senedine çekince koymadan yükü teslim alır ve bu nedenle zarar meydana gelirse, öncelikle zarara sebep olan hatayı taşıyıcının nezaret borcu esnasında kendi bilgisiyle fark edip edemeyeceğinin tespiti gerekecektir. Fark edebileceği durumlarda, hasar kifayetsiz ambalaj veya istif hatasından ya da yükün usulüne uygun bir şekilde sabitlenmemesinden kaynaklansa da zararın taşıyan ve gönderen arasında paylaştırılması ve taşıyıcıya müterafik kusur atfı gerekmektedir. Yükleme ve istif hatasının açıkça göründüğü hallerde kusurun ağırlıklı bölümü gönderenin üzerinde bırakılır. Somut olayda davalı göndericinin taşımanın yapılacağı tıra emtiaları azami özenle yüklediği, yükleme sırasında emtiaları sabitlediği, yüklemenin her aşamasında fotoğraflarını dosyaya ibraz ettiği, hatalı yükleme, istifleme ve sabitleme bulunmadığı, emtiaların taşınması sırasında meydana gelen dağılmalardan davalının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak tır içindeki emtianın taşıma sırasında dağılması nedeniyle Avusturya’da gümrükten geçemediği, bahsi geçen emtianın tırdan indirilerek tekrardan yüklendiği ve istiflendiği, bu yüzden davacı taşıyıcının elleçleme masrafına katlandığı anlaşılmaktadır. Araçtaki emtianın taşıma sırasında dağılması; yükleme, istifleme ve sabitlemenin gereği gibi yapılmadığını göstermektedir. Emtiaların araç içerisinde dağılmasının sebebi olarak başka bir olgu da ileri sürülmediğine göre davacı tarafından yapılan elleçleme masrafının hatalı istifleme ve sabitlemeden kaynaklandığı sonucuna varılmaktadır. Yükleme ve istifleme davalı tarafından üstlenilmiştir. Bu nedenle yükleme ve istiflemeden kaynaklı hasar kural olarak göndericinin sorumluluğundadır. Ancak kural olarak taşıma ilişkisinde ambalajlama, yükleme ve sabitleme yükümlülüğü gönderene ait olsa bile davalı taşıyanın tali de olsa yüklemeye nezaret yükümlülüğü bulunmaktadır. Taşımanın gerçekleşeceği mesafe de dikkate alındığında nakliye sürecinde emtianın dağılabileceğini taşıyıcının “basit bir değerlendirmeyle” öngörmesi mümkün olup, bu konuda gerekli özenin gösterilmemiş olması nedeniyle taşıyıcının somut olayda “yüke olan özen yükümlülüğünü ihlalden” dolayı müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir (Yargıtay 11. HD’nin 07.03.2016 tarih, 2015/7457 E.,2016/2437 K.-19.11.2013 tarih, 2013/6260 E., 2013/20837 K.-08/01/2018 tarih, 2016/4836 E. 2018/28 K. Sayılı emsal kararları). Bu durumda yetersiz ambalaj ve istiflemenin yol koşulları ile birleşmesi neticesinde meydana gelen elleçleme masraflarına davalı taşıyıcının kusur oranının %30 olarak kabulü ile buna isabet eden 827,29-Euro alacak yönünden itirazın iptali gerekmektedir. Her ne kadar davacı tarafça vade farkından kaynaklanan alacak talebinde de bulunmuş ise de vade farkı istenebilmesi için, taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme hükmü veya teamül halini almış fiili bir uygulamanın bulunması gerekmektedir. Somut olayda taraflar arasında bu hususta akdedilmiş bir sözleşme bulunmadığı gibi, vade farkı ödeneceğine dair bir teamülün varlığı da kanıtlanamamıştır. Faturanın zorunlu içeriğine dahil olmadığından faturada yer alan vade farkı ödeneceğine ilişkin kayıtlar alacak talebinde bulunmaya yeterli değildir. Bu nedenle vade farkına dayalı talep yönünden davanın reddi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından elleçleme masrafından kaynaklanan alacak yönünden davalının itirazının 827,29-Euro asıl alacak miktarı bakımından iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazla talebin reddine, alacağın likit ve belirlenebilir olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/04/2021 tarih 2018/310 Esas 2021/373 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 827,29-Euro asıl alacak bakımından iptaline, asıl alacak 827,29-Euro’ya takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereği Devlet bankaları tarafından 1 yıllık vadeli euro cinsi mevduata uygulanan en yüksek orandaki faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 341,36-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından mahkeme veznesine peşin yatırılan 116,65-TL ve icra dosyasına peşin yatırılan 32,78-TL olmak üzere toplam 149,43‬-TL’nin mahsubu ile bakiye 191,93-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan 185,33-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafça yapılan 1.500-TL bilirkişi, 600-TL talimat bilirkişi ücreti, 224,10-TL tebliğ gideri olmak üzere toplam 2.324,10-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 1.327,35-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 4.997,25-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 179,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 209-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 119,35-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/05/2023