Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/71 E. 2023/125 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/71
KARAR NO: 2023/125
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2022
NUMARASI: 2020/696 Esas – 2022/825 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/01/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, 11/07/2001 tarihinde meydana gelen kaza sonucu kurum sigortalısı …’ın vefat ettiğini, SGK tarafından hak sahiplerine ödenen peşin sermaye değerli gelir ve cenaze yardımı olan 36.669,59- TL’nin rücuen tahsili için açılan davada Of Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/235 E. 2017/587 K. 13/12/2017 tarih Sayılı kararı ile (kazanın meydana gelmesinde yüklenici firmalar …Tic. A.Ş ile … Yapı A.Ş’ nin %30, danışman müvekkili şirket …Müş. Hiz. A.Ş’ nin %20, sürücü …’nın % 20, müteveffanın % 25 ve şantiye şefi …’nun % 5 oranında kusurlu olduğunu) davalılar müteselsilen sorumlu tutularak; 36.584,28-TL peşin sermaye değerinin 27/12/2001 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle, 85,32-TL cenaze yardımının 07/08/2001 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle, 4.663-TL harcın ve 4.383,65-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verildiğini,kararın Yargıtay 10. HD’nin 10/03/2020 tarih ve 2019/135-esas,2020/2172-karar sayılı ilamı ile onandığını,kararın 01/07/2020 tarihinde kesinleştiğini, SGK tarafından Trabzon İcra Dairesi Dairesinin … esas sayılı dosyasıyla müvekkil şirket, …, …A.Ş ve … aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin haciz baskısı altında 180.231,18-TL’lik dosya borcunun tamamını ödediğini, 12/08/2020 tarihli rücu belgesi düzenlendiğini, davalı ve diğer borçlular … ve … adına dosya borcu ödendiğinden,rücu belgesi doğrultusunda kusur oranlarına göre rücu alacağı istemiyle, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlulardan … kendi payına düşen borç miktarını ödediğini, diğer borçlu … yönünden de takibin kesinleştiğini, ancak davalı şirketin takibe 29/09/2020 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya süresinde cevap vermemiş,cevap süresinden sonra verdiği 28.12.2021 tarihli dilekçesinde zamanaşımı defini ileri sürdüklerini, hüküm tesis edilirken zaman aşımı sürelerinin dikkate alınarak davacı taleplerinin reddine karar verilmesini, mteveffanın ölümü sebebiyle müvekkil şirkete atfedilecek herhangi bir kusur ve sorumluluk bulunmadığını, icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek, ilamsız icra takibinde, borçlulardan …’nın kendi payına düşen borç miktarını ödediği, diğer borçlu … yönünden de takibin kesinleştiği,davalı tarafından Trabzon İcra Müdürlüğünün … sayılı İcra takibine ilişkin herhangi bir ödeme yapmadığı, ödemelerin davacı tarafından yapıldığı, davacının 12.08.2020 Tarihinde Trabzon İcra Dairesinden aldığı rücu belgesinde ödediği 180.375,76-TL’nin davalının payına düşen 72.150,30-TL ve takip tarihine kadar asıl alacağa 1.028,14-TL faiz olmak üzere toplam 73.178,44-TL hesaplandığı,davalının kusuruna denk gelen miktarın 72.136,47-TL olduğu ancak takip öncesi davalı temerrüde düşmediğinden, davacının takipden itibaren faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle,itirazın 72.136,47-TL asıl alacak için iptaline ,asıl alaacğa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek takibin devamına, alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, yargılama sürecinde zaman aşımı itirazları hakkında menfi ya da müspet bir değerlendirme dahi yapılmadığını, alacaklı tarafından her ne kadar 12.08.2020 tarihli rücu belgesi dayanak gösterilerek icra takibi başlatılmış ise de müvekkilin alacaklıya bir borcu bulunmadığını, alacak varsa miktarı ancak yargılama ile belirleneceğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından ödenen bedelin 180.341,18-TL olduğu tespit edilmişken, işbu bedel üzerinden %30 kusur oranına göre müvekkiline atfedilecek kısmın 54.102,35-TL olması gerekirken %40 kusur oranı üzerinden hesaplama yapılarak 72.136,47-TL yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, %30’luk kusur oranının …A.Ş. ile ….Tic. A.Ş.’ye atfedildiğini, %30’luk kusur oranından yalnızca müvekkili şirket sorumluymuş gibi hesaplama yapılmasına da itiraz ettiklerini, müvekkili şirketten talep edilebilecek bir kısım olduğu kabul edilse dahi bunun … İnşaat’a karşı da ileri sürülmesi gerektiğini, bu sebeple, tek sorumlu müvekkili şirketmiş gibi takip başlatılması sebebiyle kararın kaldırılarak davanın aleyhe olan hususlar yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile Of Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/235 esas 2017/587 karar sayılı dosyası ile kesinleşen ilama dayalı başlatılan ilamlı icra nedeniyle davacı tarafından ödenen tazminatın , diğer müteselsil sorumlulardan rücuen tahsili talebi ile başlattığı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Davalıya dava dilekçesi; 27.12.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, süresinden sonra verdiği 28.12.2021 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı defiini ileri sürmüştür. Ön inceleme duruşması ise 19.10.2021 tarihinde yapılmış, davalı vekili ön inceleme duruşmasına katılmamıştır. Maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i olan zamanaşımının yargılama esnasında ne zaman ileri sürülmesi gerektiği konusunda kanunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Usul hukuku savunması olarak zamanaşımı 6100 sayılı HMK’da ilk itirazlar arasında sayılmamıştır. Bu nedenle zamanaşımı def’i, yargı uygulamasında savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilmiş ve bu def’inin esasa cevap süresi içinde öne sürülebileceği kabul edilmiştir. Bu durumda, HMK m. 141’e göre, dilekçeler aşamasında serbestçe öne sürülebilen zamanaşımı savunması, ön inceleme safhasında yalnızca karşı tarafın açık muvafakati ile ileri sürülebilecektir. Süresinde davaya cevap vermeyen davalının, daha sonra cevap dilekçesi verip zamanaşımı def’i ileri sürebilmesi, ancak davacının savunmanın genişletilmesine muvafakat etmesi halinde mümkün olacaktır. Somut olayda; davalı tarafça süresinde zamanaşımı defii ileri sürülmediğinden zamanaşımı defiinin incelenmemesi usulü bir eksiklik olarak kabul edilmemiştir. Davacının rücu isteminin yasal dayanağı TBK nun 167.2.maddesidir. Anılan madde de kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı olduğu, bu durumda borçlunun, ancak payı oranında rücu edebileceği düzenlenmiştir. Yine maddenin son fıkrası da; “Borçlulardan birinden alınamayan miktarı diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.”hükmünü haizdir. Davalı vekili tarafından müvekkilinin borçtan hiçbir sorumluluğu olmadığı ileri sürülmüştür. Ancak; Of Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 2017/235 esas 2017/587 karar sayılı kararı ile 11/07//2001 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu kurum sigortalısı …’ ın vefat ettiği, SGK tarafından hak sahiplerine ödenen peşin sermaye değerli gelir ve cenaze yardımının sorumlularına rücu için açılan davada, davacı ile davalıya ve gerçek kişi sorumlularına karşı dava yöneltildiği, tazminat davasında davalının da davalı sıfatını haiz olduğu,davalı da müteselsilen sorumlu olmak üzere tazminata hükmedildiği,SGK tarafından Trabzon İcra Müdürlüğü’nün …-esas sayılı dosyası ile ilamlı takip başlatıldığı, davacının cebr-i icra tehdidi altında tüm dosya borcunu ödediği ve diğer müteselsil borçlu davalılara başvurmak üzere rücu belgesi aldığı, rücu belgesine dayalı olarak davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı anlaşılmaktadır. Ödemeye esas ilamın gerekçesinde, davalı ile birlikte … İnşaat’tan söz edilmekte ise de; … İnşaat ilamda yer almadığı gibi davada taraf olmamıştır. İlamda ki hükmedilen tazminat tutarı ferileriyle birlikte müteselsil sorumlulardan davacı tarafından ödenerek davalıya rücu talebinde bulunulduğundan bu aşamada davalının Doğuş İnşaat’ın sorumluluğunu ileri sürmesi dinlenebilir değildir. Ayrıca ilamda müteveffaya da %25 kusur verilmiş olup, bilirkişi raporunda müteveffanın %25 kusuru tüm müteselsil borçlular arasında TBK nın 167.3 maddesi uyarınca paylaştırılarak hesaplandığı anlaşılmakla davalı vekilinin %40 oranında hesaplama yapıldığına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın  iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilir. Her uyuşmazlık kendine özgü somut özelliklere göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Somut olayda; davalı alacağın likit olmadığını ileri sürmüş ise de; aynı ilamın borçlusu olan davalının ve diğer müteselsil borçluların sorumlu olduğu miktarın ve kusur oranının tarafları bağlayıcı şekilde belirlendiği, ilamda ödenecek miktarın belli olduğu gözetildiğinde alacağın likit olduğu sonucuna varılmaktadır. Davalı vekilinin karara yönelik ileri sürdüğü tüm istinaf nedenleri yerinde bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, müteselsil borçlu davacı tarafından ödenen miktarın ,diğer müteselsil borçlu davalıya rücu edeceği miktar doğru hesaplanıp hükmedildiği anlaşılmakla istinaf nedenlerin hiçbiri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 4.927,64-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 1.232-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.695,64‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 80-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/01/2023