Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/672 E. 2023/577 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/672
KARAR NO: 2023/577
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2022
NUMARASI: 2022/232 Esas – 2022/694 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, davalı tarafından 21.08.2019 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sundukları müvekkile verilen evrak ile “Birikim TL hesabına 50.000- TL bir para transferi olduğunu, “5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Önlenmesi Hakkındaki Kanunun işlemlerin ertelenmesi” başlıklı 19/A maddesi gereğince ödeme emrinde talep edilen tutarın ödemesi gerçekleştirilemediği” şeklinde bir gerekçeyle borca itiraz ettiğini, yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılmaya teşebbüs edilen ya da hâlihazırda devam eden işlemleri, işleme konu malvarlığının aklama veya terörün finansmanı suçu ile ilişkili olduğuna dair şüphe bulunması üzerine; Başkanlıkça şüpheyi teyit etmek, işlemi analiz etmek ya da gerekli görüldüğünde analiz sonuçlarını yetkili makamlara intikal ettirmek amacıyla yedi iş günü süreyle askıya almaya veya bu işlemlerin aynı süreyle gerçekleşmesine izin vermemeye yetkili olduğunu, davalı borçlu tarafın borca itiraz dilekçesi ile iddia ettiği bu hususu ispat yükü altında olduğunu itiraz gerekçesini herhangi bir delille ispat edemediği gibi salt soyut ve gerçek dışı bu yöndeki iddialarının tamamının reddi gerektiğini, davalı borçlu banka tarafından yapılan borca itirazın haksız olduğunu ,davalı borçlu tarafından hesap üzerinde herhangi bir yasal bir ödeme engeli bulunmamasına rağmen ödemenin gerçekleşmemesi karşısında itirazın iptaline ,takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin icra takibinin açılmasına sebebiyet vermediğini,icra takibine konu hesaplara uygulanan bloke müvekkilinin kendi iradesi ile değil 5549 sayılı suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi hakkında kanunun işlemlerin ertelenmesi başlıklı 19/A maddesi gereğince ve Maliye Bakanlığının talimatları çerçevesinde uygulandığını, mali suçları araştırma kurulunun dava konusu blokenin kaldırılmasına ilişkin kararını müvekkiline bildirmesi üzerine hesaplardaki blokenin kaldırıldığını, davacının iddiasının aksine asıl alacağın müvekkili tarafından kabul edilerek ödenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkilinin icra takibi yapılmasına ve huzurda bulunan davanın açılmasına sebebiyet v ermediğinden masraf, faiz ve yargılama giderinden sorumlu tutulamayacağını, davacının takibinde kötü niyetli olup müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebileceğini belirterek davanın reddini, % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, Ankara 5.Sulh Ceza Hakimliğinin 24.09.2019 tarih ve 2019/7222 D.İş sayılı kararı ile davalı nezdindeki davacı hesabına el koyma kararı verildiğini, mahkeme kararına istinaden banka tarafından hesaba bloke konulduğunu, daha sonra ise aynı şekilde mahkeme kararı üzerine blokenin kaldırıldığını, icra takibine konu hesaptaki para üzerindeki blokenin kaldırıldığı ve davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin işbu davayı açması tamamen davalının kusurlu bir şekilde banka hesabına bloke koymasından kaynaklandığını, yargılama giderinin üzerinde bırakılması ve aleyhine vekalet ücreti ile inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava açmaya davalının haksız eyleminin sebep olduğunu, davaya konu icra takibini İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden 02.09.2019 tarihinde başlatıldığını, itirazın iptaline ilişkin davayı 17.09.2019 tarihinde huzura getirdiğini, dosyaya sunulan Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğinin el koyma kararının ise 24.09.2019 tarihinde verildiğini, takibin açıldığı tarihte ve sonrasında konulan bu el koyma kararından haberdar olmadıklarını, banka tarafından müvekkiline bu konuda bilgilendirme yapılmadığını, davayı açmada davalı bankanın haksız ve hukuka aykırı bir şekilde müvekkili hesabına bloke konulmasından kaynaklandığını, davalı hakkında yargı gideri ve vekalet ücreti ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini bu sebeplerden dolayı kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı hesabında bulunan para üzerine bloke konulması üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/471 Esas, 2021/543 Karar ve 23/09/2021 tarihli kararı ile “..Somut olayda 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 19/A maddesi kapsamında davacının davalı banka bünyesinde bulunan hesabına bloke konulduğu, … tarafından hesapta bulunan paranın kanun suç geliri olduğuna ilişkin rapor alınmış ve Ankara (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2019/7222 D.İş kararı uyarınca CMK m.128 uyarınca el koyma kararı verildiği ve Sulh Ceza Hakimliği’nce verilen karara istinaden davalı banka tarafından hesaba bloke konulduğu anlaşılmakla davalı bankaca yapılan hukuka aykırı bir eylemin olmadığı, ayrıca davalı banka iradesi ile gerçekleşmiş bir işlem bulunmadığı, blokeye ilişkin işlemlerle ilgili tarafına yeterli bilgi verildiği ancak buna rağmen davacı tarafından tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı ve başlatılan takibe yönelik davacının huzurdaki davayı açtığı anlaşılmakla davacının iş bu davaya konu takibi başlatmakta kötü niyetli olduğu anlaşılmakla davacının davasının reddine..” karar verilmiştir. Dairemizin 2022/206 Esas, 2022/228 Karar ve 22/02/2022 tarihli kararı ile “.. İş bu davada bankacılık işleminden kaynaklanan uyuşmazlık olduğu , uyuşmazlığın tüketici işlemine ilişkin olmadığı görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu,göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli bulunan asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine..” karar verilmiştir.Yapılan yargılama sonunda hesap üzerindeki blokenin kaldırılması üzerine konusu kalmayan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına ,davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi nedeniyle davacı vekili tarafından hüküm istinaf edildiğinden davanın açıldığı tarihde haklılık durumunun somut olayın özelliklerini ve HMK 331-326.madde hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.Davacı vekili iddiasının temelinde icra takibinin başlatıldığı tarihde mahkemece verilmiş bir el koyma kararı bulunmadığına dayandırmaktadır.5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun 2/d maddesi kapsamında, bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasası, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler, döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri ve Cumhurbaşkanınca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler “Yükümlü” olarak tanımlanmış aynı Kanun 4. Maddesi gereği şüpheli işlem bildirimlerinin yapılmasından sorumlu tutulmuştur. Kanun’un 4. Maddesi ve Kanuna dayanılarak hazırlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’in (“Yönetmelik”) 27. Maddesi uyarınca Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işlemlere konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halinde bu işlemlerin yükümlüler tarafından Başkanlığa bildirilmesi zorunlu tutulmuştur. Kanunun bir gereği olarak Türk mevzuatı çerçevesinde faaliyette bulunan bankalar “… Uyum Politikası” belirlemekte ve bu politika çerçevesinde … ile iş birliği içerisinde hareket etmektedir. Yükümlülüğe konu şüpheli işlem, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama” başlıklı 282. maddesi nazara alınarak “Alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkarmak veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla yapıldığı düşünülen işlemler” olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda yasa dışı bahis, kumar, terörün finansmanı gibi suçlar kapsamına girebilecek işlemler, şüpheli işlem olarak sayılabilir. Davacının, davalı bankada bulunan hesabına kaynağı belgelenmeyen para havalesi yapılması üzerine banka tarafından …’a şüpheli işlem bildirimi yapıldığı anlaşılmaktadır…. tarafından yapılan inceleme neticesinde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu ,bu suç duyurusu neticesinde hesaptaki paraya 24/09/2019 tarihli elkoyma kararı verildiği ,Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yetkisizlik kararı verilmesi neticesi evrakın Erdemli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği ;Erdemli Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/426 soruşturma sayılı dosyasında davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına,Erdemli Sulh Ceza Hakimliğinin 24.01.2022 tarih ve 2022/98 D.İş sayılı kararı ile de ; Ankara 5.Sulh Ceza Hakimliğinin 24.09.2019 tarih ve 2019/7222 D.İş sayılı el koyma kararının kaldırıldığı ve durumun bankaya bildirildiği görülmüştür. Buna göre ; davalı bankanın “şüpheli işlem “yükümlüsü olarak hesapda işlem yapmayarak bloke koyduğu ,… tarafından yapılan inceleme neticesi bu yolda bulgu mevcut olduğu sonucuna varılarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılmakla ; icra takibi başlatıldığı takdirde bankanın işlemi askıya alma yetkisinin kötüye kullanıldığı kabul edilemez . … tarafından yapılan inceleme aşamasında hesap sahibine bilgi verilmesi mümkün görülmemiştir.Bu nedenle icra takip tarihi itibariyle bankanın itirazında haksız olduğu sonucuna da varılamaz. 5549 sayılı kanunun 10 – (1) maddesi ” Bu Kanun gereğince yükümlülüklerini yerine getiren gerçek ve tüzel kişiler hiçbir şekilde hukukî ve cezaî bakımdan sorumlu tutulamaz. (2) Özel kanunlarda hüküm bulunsa dahi şüpheli işlem bildiriminde bulunanlara dair, mahkeme dışında, üçüncü kişi, kurum ve kuruluşlara bilgi verilemez.” hükmünü haizdir. O halde cezai kovuşturmanın davalı lehine sonuçlanması ile birlikte hesap üzerindeki el koyma kararının kaldırılması ile davanın konusunun kalmadığı, yapılan ceza soruşturması neticesinde davacının hesabına gelen paranın suç konusunu teşkil etmediğinin kabulü gerektiğinden, davacı vekilinin lehine vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı takdir edilmesine ilişkin talebi de yerinde değil ise de yapılan soruşturma sonucunda davacı aleyhine kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğinden ; meselenin özünde davacı haklı bulunduğundan davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesinin somut olaya uygun olacağı sonucuna varılmaktadır.Hükmün davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesine ilişkin kısmına yönelik olarak istinaf nedeni yerinde görülerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ,taraflar yararına vekalet ücreti hükmedilmemesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2022 Tarih 2022/232 Esas – 2022/694 Karar sayılı kararın HMK’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Konusu kalmayan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına, Davacı ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gerekli 179,90-TL harcın; mahkeme veznesine peşin yatırılan 853,88-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 673,98‬‬-TL’nin talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,” Davacı tarafça yatırılan 179,90‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 362(1)-a oy birliği ile karar verildi.14/04/2023