Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/589 E. 2023/590 K. 17.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/589
KARAR NO: 2023/590
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2022
NUMARASI: 2021/667 Esas 2022/69 Karar
DAVA: Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/04/2023
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı sigorta şirketinin 1977 yılında tarafların babası … tarafından kurulduğunu, %70 hissenin … %30 hissenin davalı …’a ait iken, babalarının ölümü ile miras yolu intikal eden hisse ile birlikte dava konusu şirkette davalı …’ın %70, müvekkili … ise %30 hisse sahibi olarak ticari faaliyetine devam ettiğini , ancak yönetimde müvekkilinin dışlandığını, söz hakkı tanımadığını ve şirketi kendi isteği ve menfaati doğrultusunda yönetmeye başladığını ve muhasebe usul esaslarına aykırı olarak aldığı kararlar ile babalarının sağlığında karda olan şirketin daha sonra her yıl zarar etmesine sebebiyet verdiğini belirterek, davalı sigorta şirketi yönünden yasaca alınması gereken zorunlu kararların alınamadığını, davalı şirket ortağının muhasebe usul ve esaslarına aykırı olarak aldığı kararlar ve yaptığı işlemler nedeniyle şirketin telafisi güç zararlara sebebiyet verdiğinden şimdilik tedbiren şirketin hak ve menfaatlerini korumak üzere davalı … Hizmetleri Ltd. Şti’ne yönetim kayyumu atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; davacının iddialarının soyut ve gerçeklikten uzak olduğunu, öne sürülen iddia ve taleplerin hiçbirini kabul etmediklerini, bilindiği üzere yönetim kayyımı atanabilmesi için öncelikle şirketin yönetim organından yoksun kalması ve bu yoksunluğun başka bir yolla giderilememesi gerektiğini, ancak müvekkil şirkette TMK’nın 427. maddesinde düzenlenen yönetim kayyımı atanmasını gerektiren bir hal ve/veya herhangi bir noksanlık bulunmadığını belirterek, açılan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Davanın, limited şirkete yönetici kayyımı atanması talebine ilişkin olduğu, davacının, davalı … ile ortak oldukları davalı limited şirkette ortaklar arasında devam eden davalar sebebiyle şirket yöneticisi atanamadığını, organsız kalan şirkete TMK.’nun 427/4 maddesi, TTK.’nun 235 maddesi uyarınca yönetim kayyımı atanmasını talep ettiği, davalıların cevap dilekçesinde …’ın şirket müdürü olduğu, organ yokluğu halinin olmadığını, şirketin faaliyetlerine devam ettiğini ileri sürerek davanın reddini savunduğu, 2008 yılında …’ın süresiz olarak şirket müdürü olarak atandığı, hali hazırda sicil kayıtlarında şirket müdürü olarak göründüğü, şirkete kayyım atanması için şirketin organsız kalması veya şirket yöneticilerinin görevlerini kötüye kullandığını gösterir somut iddia ve deliller olması gerektiği, davacı şirketin organsız kaldığını ileri sürerek kayyım atanmasını talep etmiş olup, TMK.nun 427/4 maddesine göre şirketin yönetim organından yoksun kalması ve yenisi seçilene kadar organ boşluğu içinde kalacak olması gerektiği, somut olayda böyle bir durum olmadığı, davacının müdürün değişmesi için genel kurulun toplanmasını, toplantıya buna dair gündem maddesi eklenmesini talep edebileceği, müdürün görevini yerine getirmeyerek şirketi zarara uğrattığını ileri sürüyorsa sorumluluk davası açma yollarına gidebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; Ticaret Sicil Müdürlüğünün kayıtlarına göre 28.05.2008 tarihinden itibaren münferiden şirket yetkilisi olarak seçilen … şirket yönetimi sırasında müvekkilini dışladığını,şirketi kendi menfaati doğrultusunda yönettiğini,aldığı hatalı kararlar ile şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini,müvekkili hakkında İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1187 esas sayılı dosyası ile şirket ortaklığından çıkarılması için dava açtığını, İstanbul Anadolu C. Başsavcılığına şikayette bulunması üzerine hakkında soruşturma açıldığını,şirket ortağı ile ilişkilerinin bozulduğunu şirket faaliyetinin birlikte yürütülmesinin ve yasal işlemleri birlikte gerçekleştirmeleri ve genel kurul yapmalarının olanaksız hale geldiğini ileri sürerek, davacının şirket ortaklığından çıkarılarak hissesinin kendine devir edilmesini istediğini, ancak mahkeme, yargılama neticesi davanın reddine karar verdiğini, 10.08.2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında müdürün ibrasına ilişkin kararın iptali için İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada ibra kararının işleminin iptaline karar verildiğini, şirketin faaliyetine devam edebilmesi için zorunlu olan şirket müdürü seçilemediğini bu nedenle şirketin yönetim organından mahrum kaldığını,şirket müdürlüğü görevinin sona ermesi nedeniyle şirket yönetiminin organsız kaldığını, şirketin faaliyetini devam ettirilebilmesi için gerekli olan şirket müdürünün seçilmesi gerektiğini,davalı şirkete yönetim kayyumu atanması gerektiği halde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; limited şirkete yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK nın 623/1 de; “Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir.Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.” hükmünü haizdir. 6102 sayılı TTK göre, limited şirkette müdürlük sıfatı yani esas sözleşme ile şirketin ilk kuruluşunda ya da sonradan genel kurul kararı ile gerçekleşebilmektedir. Müdürün esas sözleşme ile atanacağı hususu,TTK nın 576 maddesi ile 623. maddesinde, genel kurul kararı ile atanacağı hususu ise TTK m. 616 1.b ile m. 620’de açıkça kabul edilmiştir. Yeni kanun sisteminde limited şirket müdürlerinin ilk olarak esas sözleşme ile atanması zorunlu hale getirilmiştir.Limited şirketlerde müdürlerin görev süresi, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin görev süresinden farklı olarak azami bir süre ile sınırlandırılmamıştır. Esasen genel kurul da, esas sözleşmede müdürlerin görev süresine ilişkin bir hüküm bulunmuyorsa, seçtiği müdürün görev süresini belli bir süre ile sınırlayabileceği gibi, süresiz olarak da atama yapabilir. Yine genel kurul henüz görev süresi bitmemiş müdür veya müdürleri de azlederek yeni seçim gerçekleştirebilir.Esas sözleşmede herhangi bir süre öngörülmeden sadece müdürlerin adı ve soyadı ya da unvanı belirtilmişse, bunların süresiz olarak görevlendirildikleri kabul edilmelidir. Bu durumda esas sözleşme ile atanan ve görev süresi konusunda da bir açıklık bulunmayan müdürler, genel kurul tarafından azledilinceye veya mahkeme tarafından görevden alınıncaya kadar müdür sıfatını haiz olacaklardır. “6102 sayılı TTK m.630, eTTK m. 543 den farklı olarak, ortak olan müdürle ortak olmayan müdür ayırımına gitmediği gibi, müdür sıfatının sözleşme ile kazanılması ile genel kurul kararı ile kazanılması açısından da bir ayrım gözetmemiştir. Gerçekten de TTK m. 630 “Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir“kuralını öngörerek genel kurula, ortak olan veya olmayan, şirket esas sözleşmesi ile atanan ya da genel kurul kararı ile seçilen bütün müdür veya müdürleri görevden alma ya da yönetim hak ve temsil yetkisini sınırlandırma imkan tanımaktadır. Esas sözleşmede müdürlerin görev süresine ilişkin açık bir hüküm olmadıkça, genel kurul seçtiği müdürün görev süresini süreli veya süresiz olarak belirleyebilir. Bu durumda görev süresi bitmemiş bir müdür, genel kurul tarafından TTK m. 620 kural gereğince her zaman ve toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile azledilebilecektir. Azledilecek müdürün ortak olup olmamasının herhangi bir önemi yoktur. Esas sözleşmede öngörülen sürenin dolmaması genel kurulun müdürü azledemeyeceği anlamına gelmez. Zira, müdürleri atama ve azil yetkisi gibi, şirket esas sözleşmesini değiştirme yetkisi de, TTK m. 616 uyarınca genel kurulun tekelsel yetkisi içerisinde bulunmaktadır.”(Prof Dr.Şükrü Yıldız ,6102 sayılı TTK ya göre Limited Şirketlerde müdürlerin Görev Süresi ) Davalı şirketin ana sözleşmesinin 7.maddesi; ” temsil” başlıklı olup, şirketin işlerinin görülmesinde ve şirketi ilzam edecek her türlü muamelelerde ortakların münferit temsil yetkisine sahip olduğu belirlenmiştir. Şirketin 28.5.2008 tarihli ve 57 nolu ortaklar kurulu kararı ile şirket ortakları … ve … münferiden yetkili kılınmış,görev süresi ise belirlenmemiştir. Yine … varisleri davacı ve davalı şirket ortakları, 9.6.2014 tarihli ve 64 sayılı karar ile …’dan intikal eden hisselerin intikali neticesinde 2800 paya karşılık … 70.000-TL’si, 1200 paya karşılık 30.000-TL’si davacı …’a intikal ettiği karara bağlanmıştır. Anlatılanlara göre; davalı …’ın 2008 yılında alınan karar ile münferit şirket yetkilisi olarak ortaklar kurulu kararıyla seçildiği, diğer münferit yetkili şirket müdürünün vefat ettiği, şirketin esas sözleşmesinde ve seçimin yapıldığı ortaklar genel kurul kararında süre sınırı bulunmadığı, limited şirketlerde şirket müdürünün azami görev süresi ile bir sınırlama bulunmadığı gözetildiğinde davalı şirket müdürünün görevinin devam ettiği, davalı şirketin organsızlık halinin mevcut olmadığı, bu sebeple kayyım atanması talebinin de yerinde olmadığı sonucuna varılmaktadır. Şirket müdürünün ibra edilmemesi de müdürün görevini sona erdiren bir sebep olmadığından davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasını gerektiren bir durum olmadığından davacı vekilinin hükme yönelik ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiş istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.17/04/2023