Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/535 E. 2023/710 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/535
KARAR NO: 2023/710
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2022
DAVA: Alacak
Davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin araç ihtiyacının olması nedeniyle … plakalı 2008 model … markalı aracı … firmasının ikinci el araç satışlarının yapıldığı … A.Ş. Davutpaşa şubesinden yetkili… ile mutabık kalarak satın aldığını, aracın satın alma sürecinde müvekkilinin aracı eksper incelemesine tabi tutmak istediğini, ancak diğer davalı olan satış yetkilisinin aracın mekanik aksamının kusursuz olduğunu, araçta herhangi bir hata veya ayıp olmadığını belirterek rapor sunduğunu, müvekkilinin aracı başka bir eksper tarafından muayene etmesine çeşitli bahanelerle izin verilmediğini, satılan araçların sağlam ve kullanmaya elverişli şekilde teslim edildiğinin belirtildiğini, müvekkilinin aracı teslim aldıktan sonra gözle görülür bir ayıp olmadığı için aracı kullanmaya başladığını, motorlu araçların motor arızalarının kullanım ile ortaya çıkacağından ayıbın da kullanımdan sonra meydana geldiğini, müvekkilinin aracı serviste tamir ettirdiğini, müvekkilinin tamirat için 13.000-TL harcadığını, tamir süresi boyunca müvekkilinin araçsız kalması nedeniyle zarara uğradığını belirterek belirsiz alacak olarak 4.000-TL’nin satış tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 10.08.2021 tarihli bedel artırım dilekçesi ile dava değerini 14.222-70 TL’ye yükseltmiştir. Davacı vekili 15.02.2022 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde araç tamiri için 3.900-TL, aracın kullanılamaması nedeniyle oluşan kazanç kaybı için 100-TL maddi tazminat istendiğini, tamir masrafı için 9.172,7-TL, kazanç kaybı için 1.250-TL artırım yapıldığını belirtmiştir.
CEVAP: Davalı şirket vekili; davacının aracın gizli ayıplı olması nedeniyle tamirat gideri, ticari kar kaybı, menfi ve müspet zararları oluştuğu iddiasıyla belirsiz alacak davası açtığını, davacının dava dilekçesine ek yaptığı üzere tamirat giderleri ile iddia ettiği ticari kar kaybı ve hukuki dayanağına göre menfi ve müspet zararlarını hesaplayabilecek durumda olduğunu, bu nedenle belirsiz alacak davasının koşullarının bulunmadığını, hak düşürücü sürenin dolduğunu, müvekkilinin kendisinden ya da bayilerinden yeni araç satın alan müşterilerinin elindeki araçları ikinci el olarak satın aldığını ve mevcut haliyle tekrar piyasada sattığını, bu süreçte müvekkilinin diğer davalı ile herhangi bir ilişkisinin bulunmadığını, müvekkilinin dava konusu araca ilişkin bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın hak düşürücü süre, zamanaşımı ve kullanım ömrünün dolması nedeniyle usulden, araçta satıcının sorumluluğunu gerektirir bir husus bulunmaması nedeniyle esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … tarafından süresince cevap dilekçesi sunulmamış olup yazılı beyanlarında; davacı ile davalı şirket arasındaki satış sözleşmesinin yer almadığını, kendisinin şirket çalışanı olduğunu, kendisinin hiç bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; davacının tamir bedeli yönünden oluşan zararına ilişkin fatura sunduğu, davacının bu kalem yönünden zararının belli olduğu, tamir bedeli yönünden belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, davalı şirket tarafından satış sırasında eksper raporu sunulduğu ve satışın buna göre yapıldığı, bilirkişi tarafından arızanın aracın gizli ayıplı olmasından kaynaklandığının belirtildiği, davacı tacir olsa da kurumsal bir firmanın sunduğu eksper raporuna itibar etmesinin doğal olduğu, davacı ile pazarlık dahil tüm işlemlerin dava dışı … A.Ş. ve çalışanı olan davalı … arasında yapıldığı, sadece resmi devir işleminin davalı şirket tarafından yapıldığı, satış tarihinin 13.02.2018 olduğu, davalı… tarafından tamire ilişkin yapılan 1.004,50-TL ödemenin tarihinin 21.02.2018 tarihi olduğu, davalı şirket adına yetkilendirildiği anlaşılan satış danışmanı olan … yapılan Whatsapp görüşmeleri ve ödeme dikkate alındığında ayıp ihbarının zamanında yapıldığı, bilirkişi raporunda aracın 334.000 km’de olduğu ve 500.000 km’ye kadar motor ömrünün olacağının mütalaa edildiği raporun hüküm kurmaya yeterli denetime elverişli olduğu, talebin gizli ayıba dayandığı ve davalı şirketin sorumluluğunun bulunduğu, Whatsapp görüşmelerinde davalı …’in kendi cebinden ödeme yaptığını belirttiği, böylelikle şahsi sorumluluğunun olduğunu kabul ettiği, dolayısıyla davalı …’in pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, İstanbul Umum Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası tarafından personel ve okul taşımalarına ilişkin tarifelerde birim fiyatların kişi başı ve km üzerinden belirlendiği, bilirkişi tarafından tespit edilen kazanç kaybının makul olduğu gerekçesiyle davacının kazanç kaybı tazminatı talebinin kabulü ile 1.350 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, tamir bedeli bakımından hukuki yarar bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davanın ayıptan kaynaklı tazminat davası olması nedeniyle zararın bilirkişi raporuyla belirlendiğini, alacağın tam ve belirlenebilir nitelikte olmaması nedeniyle netice-i talebin bilirkişi incelemesi sonucunda somutlaştığını, tamirat bedeli yönünden davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı şirket vekili, dava konusu aracın 10 yaşında ve 334.000 km’de olduğunu, yoğun bir şekilde yıpranmaya maruz kaldığını, Yönetmelik uyarınca 8 yaş ve 160.000 km üzerindeki araçların garanti kapsamı dışında olduğunu, 2 ve 8 günlük süreler içerisinde ayıp ve muayene külfetinin yerine getirilmemesi nedeniyle hak düşürücü sürenin dolduğunu, diğer davalının müvekkili şirketin acentesi olan … A.Ş.’nin çalışanı olup davada pasif husumeti bulunmadığını, müvekkilinin 10 yıllık eski aracı yıpranmış ve eskimiş mevcut hali ile sattığını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili, müvekkili yönünden davanın pasif husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkilinin davalı şirket bünyesinde hafif ticari araçlar ikinci el satış danışmanı sıfatıyla çalıştığını, işverenin emir ve talimatları ışığında yapılan herhangi bir işlemden kaynaklı olarak malda ortaya çıkan gizli ayıba ilişkin sorumluluğunun müvekkiline ait olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının satın aldığı araçta gizli ayıp bulunduğu iddiası ile hasar onarım bedeli ve aracın kullanılamamasından kaynaklanan maddi zararın davalılardan tazmini istemine ilişkindir. Davalı … A.Ş satıcı, diğer davalı … ikinci el araç satış yetkilisi olup, mahkemece araç onarım bedeli için belirsiz alacak davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine, aracın kullanılamamasından kaynaklanan maddi zarar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir. Davacının istinaf başvurusu yönünden davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 107. Maddesinde; (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya buna imkansız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir.” hükmü yer almaktadır. Yargıtayın yerleşik ve istikrar kazanmış kararlarında da açıklandığı üzere, davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Öte yandan alacaklıdan alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabilir. Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmektedir. Eldeki davada, ayıplı olduğu iddia edilen aracın onarımına ilişkin fatura bulunmakta ise de dava dışı şirket tarafından düzenlenen fatura bedelinin davalılar bakımından bağlayıcılığı bulunmadığı gibi gerçek zarar miktarının yargılama sırasında yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi gerektiğinden davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına ilişkin değerlendirme ve kabulde isabet bulunmamaktadır. Bu yönüyle davacının istinaf başvurusu haklı görülmüştür. Buna karşılık davacı ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin konusunu oluşturan araç 2008 model olup sözleşme tarihi itibariyle 10 yaşındadır. Yine kilometresi 334.000 olan aracın satış sırasında düzenlenen eksper raporunda motor, şanzıman, difrensiyel, direksiyon ve fren sisteminin durumunun “orta” olarak puanlandığı, motor performansının “% 70” olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Davalı satıcı tarafından araca garanti verilmemiştir. Bu durumda davalının aracı mevcut durumu ile satın aldığını, aracın fiyatının mevcut durumuna göre belirlendiği, aracın yaşı ve kilometresi ile satıcı tarafından garanti verilmediği de dikkate alındığında davalı satıcının satıştan sonra çıkan arızalardan dolayı sorumlu tutulamayacağı kabul edilmelidir. Diğer taraftan, ayıptan sorumluluk hükümleri gereğince davacı uğradığı zararları akidi olan satıcıdan isteyebilir. Davalı … davalı şirketin acentesi olan … A.Ş.’nin çalışanı olup satış sözleşmesi tarafı olmadığından bu davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken davanın bu davalı yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunduğu davanın davalı şirket yönünden esastan reddine, diğer davalı yönünden ise pasif husumetinin bulunmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davalı … A.Ş. Yönünden davanın esastan, diğer davalı yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/134 Esas – 2022/484 Karar sayılı 22/06/2022 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “1- Davalı …-… A.Ş yönünden DAVANIN REDDİNE, 2- Davalı … yönünden pasif husumet nedeniyle USULDEN REDDİNE,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ; “Alınması gereken 179,90-TL harcın, mahkeme veznesine yatırılan 68,31-TL peşin ve 180-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 248,31-TL harçtan mahsubu ile bakiye 68,41‬‬‬-TL’nin talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Davalı şirket lehine takdir olunan 5.100-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 6325 sayılı HUAK’nun 18/A-14 maddesi ve Yönetmeliği uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye ödenmesine” Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 179,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davalı şirket tarafından yatırılan 204,90-TL ve davalı … tarafından yatırılan 92,21-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı şirket tarafından yapılan 27,75-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 11/05/2023