Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/486 E. 2023/362 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/486
KARAR NO: 2023/362
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2022
NUMARASI: 2020/569 Esas – 2022/867 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/03/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; alacağı temlik eden banka ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında akdedilen kredi sözleşmesi davalı borçlu … tarafından müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığı, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle kredi hesaplarının kat edildiğini,kat ihtarının tebliğ edilmesine karşın ödeme yapılmadığını, temlik eden banka tarafından borçlu aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun borca itirazı üzerine takibin davalı yönünden durdurulduğunu, temlik edenden celbedilecek sözleşme ile davalının sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığının ispat olunacağını,davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığını,uyuşmazlıkta temlik eden banka defter ve kayıtlarının esas alınması gerektiğini, davalı tarafça imzaya itiraz edilmişse de sözleşmede bulunan imzanın davacıya ait olduğunun çıplak gözle dahi tespit edilebileceğini, belirterek, davalının takibe itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkiline ihtar tebliğ edilmediğini,takip talebi ekinde kredi sözleşmesinin tamamının bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde birden fazla ve başka kredi sözleşmeleri bulunduğunu, kredi sözleşmelerinin yalnızca müvekkilin imzasının olduğu iddia edilen kısımlarının sunulduğunu, takip talebinde ve ödeme emrinde hangi tarihli kredi sözleşmesine ilişkin takip yapıldığının belirtilmediğini ve kredi sözleşmesinin sunulmadığını, müvekkilinin kredi sözleşmesinin tarafı olan … isimli firma ile hukuki hiçbir bağının bulunmadığını, müvekkilinin takibe konu edilen kredi sözleşmesine hiçbir halde imza atmadığını, kredi sözleşmesinde yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu hususta bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davalı borçlu tarafından borca itiraz dilekçesi ve cevap dilekçesi ile açıkça genel kredi sözleşmesi altındaki imzanın inkar edildiği, davalının müteselsil kefil olarak atfen atılan imzanın kendisine ait olmadığını savunması karşısında, taraflar arasında genel kredi sözleşmesi ilişkisinin varlığının ve imzanın davalıya ait olduğunu davacı tarafından ispatlanması gerektiği,ancak yargılama sürecinde genel kredi sözleşmesi asıllarının dosyaya ibraz edilmediği, bu nedenle imza incelemesi yaptırılamadığı, bu itibarla genel kredi sözleşmesi altındaki imzanın davalı kefile ait olduğunun ispat edilemediği, mevcut halde davacının akdi ilişkinin ve alacağın varlığını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddi ile davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; sözleşmelerin temlik edenden usulüne uygun olarak celbedilmesi halinde davalının sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığının ispatlanacağını, davalı tarafça imza inkarında bulunmakla bilirkişi aracılığıyla sözleşmelerdeki imzanın davalıya ait olup olmadığı hususunun incelenmesi gerekirken, bu konuda inceleme yapılmamasının hukuka aykırı olduğunu, sözleşmelerde bulunan imzanın davalıya ait olduğunun çıplak gözle dahi tespit edilebildiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; temlik eden banka ile dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak 58.116,97-TL alacağın tahsili istemiyle asıl borçlu ile birlikte müteselsil kefil sıfatıyla davalı aleyhine ilamsız takip başlatıldığı, davalı tarafın itirazında genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil sıfatıyla kendisine atfen atılan imzanın inkar edildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, takip konusu alacağın dayanağı olan genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil sıfatıyla davalıya atfen atılan imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı, buna bağlı olarak davalının müteselsil kefil sıfatıyla takip konusu borçtan dolayı sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındadır. Genel kredi sözleşmelerindeki imzanın davalıya ait olduğunu ispat yükü, alacağı temlik alan davacı üzerindedir. İspat yükü üzerinde bulunan davacı, öncelikle genel kredi sözleşmelerinde kefil sıfatıyla atılan imzanın davalıya ait olduğunu ve taraflar arasında geçerli bir kefalet ilişkisi bulunduğunu kanıtlamak zorundadır. Yargılama sırasında mahkemece temlik eden bankaya yazılan yazıya verilen cevapta, sözleşme asıllarının temlik alan şirkete verildiği belirtilmiş, temlik alan davacı vekili tarafından ise sözleşmelerin aslının müvekkili uhdesinde bulunmadığı, banka tarafından evrak asıllarının müvekkiline teslimine ilişkin teslim tutanağı sunulmadığı bildirilmiştir. Mahkemece sözleşme asıllarını sunması hususunda yasal sonuçları usulüne uygun olarak ihtar edilmek suretiyle davacı vekiline kesin süre verilmesine rağmen de sözleşme asılları sunulamamıştır. Sözleşme asılları sunulmadığından inkar edilen imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı tespit edilememiştir. Bu durumda davalının genel kredi sözleşmeleri kapsamında müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu hususu ispat edilemediğinden, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/03/2023