Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/421 E. 2023/288 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/421
KARAR NO: 2023/288
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2022
NUMARASI: 2022/547 Esas – 2022/877 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili tarafından – …Ltd. Şti. aleyhine İstanbul 12. ATMnin 2017/395 esas sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığını, dava derdestken 14/07/2017 tarihinde tasfiyeye girdiğini, tasfiye memurunun … olduğunu, dava derdest iken 07/01/2020 tarihinde sicil gazetesinde ilan edilerek terkin edildiğini, ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunu, TTK 547. Maddesi gereği, müvekkilinin tazminat davasının karara bağlanabilmesi için ticaret sicilinin … sicil numarası ile kayıtlı … Dış Ticaret Ltd Ştinin ihyası ile İstanbul 12. ATM 2017/395 esas sayılı dosyasıyla sınırlı olmak üzere ek tasfiye için yeniden tesciline karar verilmesini,tasfiye memuru aleyhine yargı giderine hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1-Davalı … vekili, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu,tasfiye prosedürünün eksik bırakılmasının memurların sorumluluğunda olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan davada tasfiye sürecinde açılan davaya rağmen şirketin sicilden terkinini talep eden tasfiye memurunun kusurundan dolayı sicilin sorumluluğunun bulunmadığını,müvekkili yönünden açılan davanın reddini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili, tazminat davası sürecinde verilen cevap dilekçesinde şirketin tasfiye sürecinde olduğunun bildirildiğini, derdest dava dışında başka bir ihtilaf olmadığını, gelinen son aşamada tazminat davası karar aşamasına geldiğini anlayınca dava açma ihtiyacı hissettiğini, şirketin ihyasının ve sicile kaydında davacının bir menfaati veya hukuki yararı olması gerektiğini, davacı tarafın halihazırda … Şirketinden bir alacağı olmadığından davayı açmakta menfaati olmadığını,henüz davacı lehine bir karar verilmediğini, tazminat davasında davacı tarafın lehine hüküm verilse dahi davacının tazminat alacaklarını diğer davalılardan tahsil imkanı olduğunu,öncelikle davanın zamanaşamından ve dava şartı yokluğundan esas incelenmeden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dava devam ederken şirketin tasfiye sonucu terkin edildiği ve tasfiye memurunun usulsüz işlem yaptığı bu nedenle eldeki davanın açıldığı, şirketin ihyası davasında davacının talebi haklı ve tasfiye memuru olan davalı kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve yargılama giderlerinin davalı tasfiye memuruna yükletilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Tasfiye Memuru … vekili, dava konusu itibariyle müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargı giderine hükmedilemeyeceğine, ihya davasının yazılı yargılama usulüne tabi olduğunu, basit usulde yargılama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu,ihya kararından önce tasfiye sürecinin araştırılması ve tasfiyede eksiklik bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerektiğini, ancak mahkemece sadece usulü inceleme yapılarak esasın incelenmediğini kararın kaldırılarak bozulmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; tasfiyesi tamamlanarak sicilden terkin edilen şirketin ihyası talebine ilişkindir. TTK’nun 547. maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurlarının, YK üyelerinin, pay sahibi veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerde ki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapmaları için tasfiye memuru atayacağı düzenlenmiştir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Şirket aleyhinde İstanbul 12. ATM nin 2017/395 Esas sayılı dosyasında dava devam ederken tasfiyenin sonlandırılarak terkinin sağlandığı, davanın sonlandırılabilmesi için davacının ihya talebinde hukuki yararı bulunduğu anlaşılmaktadır. H.M.K.’nın 326-(1) maddesi uyarınca; kanunda yazılı haller dışında, yargı giderleri davada haksız çıkan taraftan alınmasına karar verilir. Tasfiye sürecinde tasfiyenin eksiksiz yapılmasından tasfiye memuru sorumludur. Şirketin tasfiyesinden evvel şirket aleyhinde 24.04.2017 tarihinde tazminat talebiyle açılan dava sonuçlanmadan tasfiyenin sonlandırılması nedeniyle tasfiyenin tam olarak tamamlandığı kabul edilemez.Yargıtay HGKnun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile ” şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521. maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, ek tasfiyenin ” çekişmesiz yargı işi olduğu” tesbit edilmiştir.Yazılı yargılama usulünün uygulanacağına ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir.Tüm dosya kapsamından; TTK’nın 547. maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin yapılması gerektiği, davalı tasfiye memuru tarafından tasfiyenin tam olarak yapılmadığı anlaşıldığından şirket tüzel kişiliğinin ihyasına ve HMK 326 gereği davalı tasfiye memuru aleyhine yargı gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; davalı tasfiye memuru … vekilinin istinaf nedenleri yerinde olmadığından başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı Tasfiye Memuru … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan 70-TL posta masrafının davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine, davalı … tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/03/2023