Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/395 E. 2023/367 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/395
KARAR NO: 2023/367
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/08/2022
NUMARASI: 2022/742 Esas 2022/806 Karar
DAVA: Tespit
Davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti. ve ortakları … ve … sahibi oldukları taşınmaz da Gümrük Bakanlığı’na bağlı antepoculuk faaliyetinde bulunduklarını, daha evvel kiracıları antrepoculuk izni olduğu için fiili yerlerine izin verildiğini, ancak … işletmeciliği yapacak şirketin geçmişinin en az 2 yıllık olması ve ödenmiş sermayesinin yüksek olması şartı arandığını, bunun üzerine eski faaliyette bulunulan bir şirket devralınarak 500-TL’lik sermayesi mevzuata uydurularak artmış gösterildiğini, bu sermaye artışlarının mevzuat değiştikçe artırılmaya devam edildiğini, esasen gümrüklü depolama hizmeti veren müvvekkil davalı … Ltd. Şti.’nin gözüken işletme sermayesine ticari olarak ihtiyacı olmadığını, muhasebe kayıtlarından ve bilirkişi incelemesinden de anlaşılacağı üzere mevzuaten zorunlu olan ve zamanla arttırılan şirket sermayesinin hiçbir zaman ticari faaliyette kullanılmadığını, işletmeye sokulmadığı hatta gelir getirmesi için bankaya da yatırılmadığını, şirketin ödenen sermayesinin kasada gösterildiğini, gerçekte kasada para bulunmadığını, bu konuda dosyada mübrez özel mali rapordan da belli olduğunu ileri sürerek sermaye hareketinin ve kasada para bulunmadığının tespitini talep emiştir.
CEVAP: Davalı vekili; karşı davacı/davalılar yaptıkları işlemlerin muvazaalı olduğunu ve yaptıkları bu muvazaalı işlemin mahkemece tespitini talep ettiğini, davalılar/karşı davacı tarafından şirketin kasasından alınan nakit para inkar edildiğini, bu işlemlerin devletin yetkili makamlarının yanıltılması amacı ile kendileri tarafından muvazaalı olarak yapıldığını beyan ettiklerini, hatta son minvalde davalılar olayın hukuk yargılamasının ciddiyetine ters düşecek şekilde yapılan muvazaalı işlemlerin muvazaalı olduğu yönünde tespitini talep ettiğini, ‘kimse kendi muvazaasına dayanamaz’ ilkesinin hali hazırda pozitif hukukda var olduğunu, karşı davacı/davalıların asıl davaya karşı savunma olarak ileri sürdükleri hususlar ve karşı davalarını ikame etmeleri açıkça TMK 2. madddesinde belirtilen dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, karşı davacı/davalıların kendi oluşturdukları hukuksuzluktan gene kendi lehlerine hak elde etmek istediklerini, bu hususta objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, ileri sürdükleri bu iddialarla alakalı olarak Bakırköy 5. ATM’nin 2020/980 Esas – 2021/365 Karar sayılı dosyası ile yargılama yapılarak davanın reddedildiği ancak henüz kesinleşmediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacı vekili tarafından müvekkili olduğu şirkete sermaye artışı ile gelmiş gibi gözüken nakit paranın esasen şirkete sokulmadığı, yani sermaye giriş ve çıkış işleminin yapılmadığı ve şirket kasasında para bulunmadığı iddia edilerek sermaye hareketi ile kasada para bulunmadığının tespiti talep ve dava edildiği, HMK’nın 106. maddesi uyarınca tespit davası açılabilmesi için davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel, meşru ve hukuki bir yararın bulunması şart olup davacı tarafından dava dilekçesinde ileri sürülen hususların aleyhine açılan tasarrufun iptali davasında savunma olarak ileri sürülebilmesinin mümkün olması ve davacı tarafından muvazaalı olarak gerçekleştirildiği iddia edilen işlemlerin tespitinin talep edilmiş olması karşısında davacının huzurda görülen davayı açmakta, meşru ve hukuki bir yararının olmadığı gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEBLERİ: Davacı vekili; Müvekkil şirketçe açılan huzurdaki tespit davasının amacının, dava dilekçesinde detaylıca bahsedilen dava konusu işlemlerin meşru işlemler olduğu, bir başkasına zarar verilmediği ve müvekkil şirketin davayı açmakta hukuki yararı olduğunu ispat ettiğini, dava konusu işlemlerin de meşruluğu, hukuki yararı ve kimseye zarar vermediğinin de tespiti ancak dosyanın esasına girilmesiyle, delillerin toplanmasıyla mümkün olabileceğini, dolayısıyla davanın esasına girilmeden, herhangi bir delil toplanmadan verilen kararın kaldırılması gerektiğini, henüz ilk celse yapılmadan, tahkikat aşamasına geçilmeden karar verildiğini ,AAÜT sinin 6. maddesi uyarınca “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” ifadeleri yer aldığını, davalı lehine verilecek olan vekalet ücretinin, tahkikat aşamasına geçilmemiş olması sebebiyle tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirtilen miktarın yarısı olan 2.550.-TL olması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Eldeki davada; davalı bulunan şirketin davacı şirket ortakları tarafından yapılan sermayenin azaltılması işlemi ile ilgili olarak açılan tasarrufun iptali davasında; davalıların sermaye artışı sırasında şirkete hiç para yatırılmadığı savunularak aynı konuda davalı şirket karşı dava açarak bu durumun tesbitini talep etmesi üzerine, karşı davanın tasarrufun iptali davasından tefrik edilerek ayrı bir esasa alınmış ve dava dosyası karşı dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ve dosyanın karar kesinleştiğinde görevli bulunan asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve asliye ticaret mahkemesi davayı hukuki yarar yokluğundan red etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-h bendine göre davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Dava açmakta hukuki yarar olduğunun kabulü için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. İsteğin mahiyeti; yapılan sermaye artışının fiktif olduğu, yasal zorunluluklar nedeniyle artırım yapılmış gibi gösterildiği, gerçekte sermaye artışı yapılmadığı, dolayısıyla tasarrufun iptaline konu sermaye azaltımı işlemi nedeniyle şirket ortakları uhdesine para geçmediğini savunarak aynı zamanda şirket tarafından bu hususun tesbiti için eldeki tesbit davası açılmıştır. Bir tespit davasının konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir. Bu doğrultuda, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Açılan tasarrufun iptali davasında davacı iddiaları yanında davalı savunmaları da inceleneceğinden davacının ayrıca karşı dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın bu sebeble reddine ilişkin karar da isabetsizlik bulunmamaktadır.Ancak karşı davaya ilişkin karar ön inceleme duruşması tamamlanmadan verildiğinden; AAÜT nin 7(2) maddesi uyarınca 1/2 oranda hükmedilmesi gerektiği halde tam vekalet ücretine hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle; hükmün esasın yönelik istinaf nedeni yerinde değil ise de ön inceleme duruşması tamamlanmadan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi nedeniyle kararın kaldırılarak davanın hukuki yarar yokluğundan reddi ile 1/2 oranında 2.550-TL vekalet ücreti takdir edilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/08/2022 Tarih 2022/742 Esas – 2022/806 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından 170,78-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 9,12‬-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı lehine AAÜT 7/2 maddesi uyarınca 1/2 oranında hesaplanan 2.550-TL vekalet ücreti takdir edilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 60-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.13/03/2023