Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/301 E. 2023/1320 K. 11.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/301
KARAR NO: 2023/1320
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2021
NUMARASI: 2020/362 Esas 2021/361 Karar
DAVA: Alacak (Çek istirdadı)
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin, müşterisi …’dan … Bankası Eyüp Yeşilpınar Şubesine ait … numaralı, 15.06.2018 tarihli, 20.000-TL bedelli çek teslim aldığını, çekin müvekkili şirket nezdinde kaybolduğunu, bu sebeple çekin iptali ve ödeme yasağı konulması talebiyle Gebze ATMnin 2018/287 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, çeke ödeme yasağı konulduğunu, çekin müvekkili şirket kaşesi ve yetkililerinin imzası taklit edilerek … Ltd. Şti’ne, bu şirket tarafından … Ltd. Şti’ne ve … tarafından da … AŞ’ye ciro edildiğini, … tarafından İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, keşideci … tarafından çek bedelinin icra dosyasına ödendiğini, alacağını alamayan müvekkilinin aktifinde azalma meydana geldiğini ve davalının sebepsiz zenginleştiğini, çek üzerindeki müvekkili şirket kaşesinde yer alan vergi dairesi ve vergi numarasının yanlış olduğunu, müvekkili müşterek imza ile temsil edilmesine rağmen tek ciro imzası bulunduğunu ve imzanın sahte olduğunu, ciro silsilesinin bozuk olduğunu belirterek, 20.000-TL çek bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava dışı … Tekstil ile müvekkili şirket arasında 03/04/2018 tarihinde faktoring sözleşmesi akdedildiğini, yapılan sözleşme doğrultusunda ön ödeme yoluyla finansman sağlandığını, bu finansman karşılığında ise dava konusu çekin 29/03/2018 tarihli 28.350-TL bedelli faturaya istinaden teslim tutanağı ile ciro ve teslim alındığını, müvekkil şirketin alacağı 6361 sayılı yasanın 9/2 maddesi fatura ile tevsik ederek devraldığını, bu nedenle kusur yükletilmesinin mümkün olmadığını, ispat yükü davacı üzerinde olup, kişisel defilerin müvekkiline karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, çekin ciro zincirinde görünürde bir kopukluk bulunmadığını, müvekkili tarafından başlatılan takipte borcun … tarafından itirazsız ödendiğini,davacının imzanın geçersiz olduğu iddiasının imzaların bağımsızlığı ilkesi karşısında hukuki değeri bulunmadığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; istirdat davası niteliğindeki bu davada, davacının senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran şahsın kötüniyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerektiği,davacının aldığı çekin davacı tarafından ciro edilmemiş ve çekin son hamilinin 4. sıradaki ciranta olduğu, davacı adına yapılmış cironun sahte olduğu kabul edilse dahi sonrasında çekin sırası ile … Metal, … Metal ve … Tekstil tarafından ciro edildiği ve muntazam ciro silsilesine göre son olarak davalının elinde bulunduğu, dava konusu çekin davalı faktoring şirketine dava dışı … Tekstil tarafından faktoring sözleşmesi kapsamında temlik edildiği, davalı vekilince delil olarak dava dosyasına sunulan … Tekstil ile yapılan faktoring sözleşmesi, temlike konu alacağa ilişkin fatura ve alacak bildirim formu incelendiğinde, fatura ile çek bedelinin de uyumlu bulunduğu, davacı tarafından zayi nedeniyle iptal davası açılmış olmasının tek başına davalının çeki kötüniyetle iktisap ettiği sonucunu doğurmayacağı, davalının kötüniyetli olduğunu ispat yükünün davacıda olduğu, ancak davacı tarafından bu hususun ispat edilemediği, davalının meşru hamil olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkili şirketin müşterisi …’dan teslim aldığı çekin, müvekkili şirket nezdinde kaybolduğunu, çekin iptali istemiyle dava açıldığını, çek üzerine ödeme yasağı konulduğunu, ancak çekin müvekkili şirket kaşesi ve yetkililerinin imzası taklit edilmek suretiyle … Metal ve … Tekstil tarafından en son davalıya ciro edildiğini, çekin ciro silsilesi bozuk olup müvekkili şirket kaşesinde yer alan vergi dairesi ve vergi numarasının yanlış olduğunu, müvekkili müşterek imza ile temsil edilmesine rağmen tek ciro imzası bulunduğunu ve imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, davalının müvekkili şirket aleyhine haklı bir sebep olmaksızın zenginleştiğini, mahkemece diğer cirantalar arasındaki ilişki ile davalının bağlantısının incelenmediğini, davalı ile diğer cirantaların bağlantı içerisinde ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle kararın eksik incelemeye dayandığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesine dayalı olarak çek bedelinin istirdatı istemine ilişkindir. TTK’nın 792. maddesine göre, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” TTK’nın 790. maddesinde ise, “cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır” hükmü düzenlenmiştir. Çek istirdatı davalarında davacı çekin yetkili hamili olduğunu, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş veya çeki iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekir. Çeki elinde bulunduran davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır. Somut olayda; dava konusu … Bankasına ait 15.06.2018 keşide tarihli, … çek no’lu, 20.000-TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı davacı olan çekin davacının elinden rızası dışında çıktığının iddia edildiği, cirantaların sırasıyla davacı, … Metal, … Tekstil ve davalı … olduğu, çekin … tarafından … Metal’e hitaben düzenlenen 29.03.2018 tarihli 28.350-TL bedelli faturaya istinaden ciro yoluyla, 03.04.2018 tarihli sözleşme kapsamında faktoring işlemine tabi tutulduğu, 16.04.2018 tarihinde alacak bildirim formu düzenlendiği, dava konusu çekin de tevdi bordrosuyla davalı faktoring şirketine verildiği, çekin davalı tarafından bankaya ibrazında mahkemenin tedbir kararı nedeniyle işlem yapılmaması üzerine davalı faktoring şirketi tarafından İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında icra takibine konulduğu, çek bedelinin keşideci tarafından 13.08.2018 tarihinde icra dosyasına ödendiği anlaşılmaktadır. İspat yükü üzerinde bulunan davacı, yukarıda da açıklandığı üzere öncelikle çekin yetkili hamili olduğunu ve çekin rızası dışında elinden çıktığını, sonrasında ise davalının çeki iktisapta kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunu kanıtlamak zorundadır. 6361 sayılı yasanın 9/2. maddesi; faktoring şirketinin, BDDK tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile yine BDDK tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamayacaklarını ve tahsilini üstlenemeyeceklerini öngörmektedir. Bu nedenle faktoring şirketleri ancak gerçek ve fatura ile tevsik olunan mal veya hizmet satışına dayalı olan alacakları devralabilirler. Dolayısıyla faktoring işlemi bakımından mal veya hizmet satışının sadece fatura ile tevsik edilmesi yeterli olmayıp, faktoring şirketince faturaya konu mal veya hizmet satışının fiktif nitelikte olup olmadığı, işlem taraflarının ve faturanın güvenilirliği, ilgililerin mali durumları konularında araştırma ve istihbarat çalışması yapılması gerektiği, ayrıca temlik alınan alacağı temsil eden kambiyo senedinin fatura tutarı ile uyumlu olup olmadığına bakılarak açık uyumsuzluk halinde işlem yapılmaktan kaçınılması, senedi düzenleyen ve sair ilgililer açısından da borcun varlığı bakımından teyit işlemleri yapıldıktan sonra ve ancak tüm bu araştırma ve soruşturma sonucunda olumlu bir sonuca varılması halinde faktoring işlemi yapılması gerekmektedir. Eldeki davada mahkemece davalının kötüniyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanamadığı, davalının meşru hamil olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa davalı şirket faktoring şirketi olup dava konusu çek de faktoring işlemine konu edilmiş olup, HMK’nın 266. maddesinde, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgi gerektiren hallerde hakimin bilirkişi oy görüşünün alınmasına karar vereceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine nazaran faktoring işlemleri bakımından özel bir hüküm niteliğinde olan ve uyuşmazlığın çözümünde öncelikle uygulanması gereken gerek 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile buna ilişkin yönetmelik ile BDDK genelgeleri çerçevesinde bir değerlendirme yapılıp, faktoring işlemine konu ticari alacak ve faturanın sahte olup olmadığının tespitinin faktoring şirketlerinin sorumluluğunda bulunduğu gözetilerek, bir tacir olarak basiretli davranması gereken davalının dava konusu çeki iktisabında ağır kusurlu olup olmadığı, çek bedelinin istirdadı koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda tarafların ticari defter kayıtları da incelenerek alanında uzman bilirkişi veya bilirkişiler aracılığıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanıp değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ilekararın kaldırılarak, dava yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/04/2021 Tarih 2020/362 Esas 2021/361 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Dava yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”Davacı tarafından yatırılan 179,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/09/2023