Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/300 E. 2023/1482 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/300
KARAR NO: 2023/1482
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2022
DAVA: Tespit
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin yetkilisi olduğu işletmede kullanılmak üzere pos cihazı için davalı banka ile 22.10.2014’te Üye İş Yeri Sözleşmesi akdettiğini, … nolu pos cihazının müvekkilinin kullanımına sunulduğunu, müvekkili üye iş yeri sözleşmesi kapsamında tüm yükümlülüklerini yerine getirmekle 2 yıl boyunca yoğun bir işlem hacmi ile sorunsuz şekilde üyeliğini devam ettirdiğini, buna karşın 22.06.2016’da yapılan işlemlerden bahisle müvekkilinin 22.10.2014 tarihli üye iş yeri sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı bankaya yapılan itiraz üzerine 22.06.2016’da yurt dışı kartlarla 80 adet işlem denemesi ve onaylı 22 adet işlemin kullanımı ile ilgili sözleşmenin 6. maddesine aykırılık olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin sözleşmeye aykırı hiç bir işleminin bulunmadığını, belirtilen tarihlerde yapılan işlemlerin gerçek satış işlemleri olduğunu, davalı bankaca farazi olarak ve hiç bir araştırma ve bildirim yapılmadan müvekkilinin madde hükümlerine aykırı davrandığı yönündeki tespiti nedeniyle müvekkilinin ağır zararlara uğradığını, müvekkilinin söz konusu haksız işlem ve Fraud sistemindeki sicil kaydı nedeniyle müşteri ve itibar kaybının sabit olduğunu, yapılan işlemlerde bakiye yetersizliği söz konusu olduğunu, müşteri talebi doğrultusunda yapılan bu işlemlerin hiçbirinin Fraud işlemi teşkil etmediğini belirterek müvekkilinin müvekkilinin bankacılık Fraud listesine alınma tahdidinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, aynı tarihte 80 kez yurt dışı kartı ödemesi gerçekleşmesi veya başarısız işlem yapılmasının sahtecilik şüphesinin haklılığını gösterdiğini, müvekkili bankanın üye iş yerinde şüpheli işlemler gerçekleşmesiyle oluşan bir borçtan sorumlu tutulabileceğinden kendisini korumak amacıyla üye iş yeri sözleşmesini feshederek diğer bankalara bildirim yapıldığını, chargeback durumunda sorumluluğun sahteciliği yapanların üzerinde kalmadığını, çoğu zaman hizmet sağlayıcısı olan bankaların üzerinde bırakıldığını, davaya konu işlemin sebebinin uluslararası bankacılık uygulamalarında ‘ters ibraz’ adı verilen işleyişle ilgili olduğunu, müvekkilinin uluslararası kabul gören tüm güvenlik önlemlerini aldığından olası sahtecilik işlemlerini sistemsel olarak tespit edebildiğini, uluslararası kart kurallarında şifresiz işlemlerin kural hatalarına neden olduğunu ve chargeback riski yarattığını, davacının tacir olduğunu, kredi kartı ile şifresiz satış yapmaması ve işlem güvenliği konusunda dikkatli ve özenli olması gerektiğini, müvekkilinin iddia edilen zarardan sorumlu olması için gerekli olan illiyet bağının davacının ağır kusuru neticesine kesildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında 22/10/2014 tarihli üye iş yeri sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme kapsamında … işletmesinde kullanılmak üzere … nolu pos cihazı teslim edildiği, pos cihazı ile 22/06/2016’da yurt dışı kartlarla 80 adet işlem denemesi ve 22 işlemin onayladığı, aynı tarihte kısa bir aralıkta çok sayıda yurt dışı işlemlerin yapılmasının hayatın normal akışına uygun olmadığı, işlemlerin şifresiz yapılması ve daha sonra kart hamillerinden onaya yönelik herhangi bir yazışma olmaması dolayısıyla yapılan işlemlerin şüpheli hale geldiği, bu nedenle davalı bankanın söz konusu işlemleri sahte/ şüpheli işlem olarak kabul etmesi ve taraflar arasındaki sözleşme maddeleri kapsamında bloke işlemi uygulamasında sözleşmeye ve bankacılık teamüllerine aykırı bir durum olmadığı, yine üye iş yeri sözleşmesinin 6. maddesi gereğince üye iş yerinin bünyesindeki ödeme noktalarında, kart kabul ederken, her bir alışveriş için limiti aşan işlemlerde işlem anında bankanın provizyon servisinden provizyon almak zorunda olduğu, aksi halde 3. kişilerin ihmal ve sorumluluğu bulunan işlemler nedeniyle bankanın yapacağı ödemelerden kendisinin sorumlu olduğu, davacı üye iş yerinde davalı bankaca kurulu olan pos cihazında 22.06.2016’da birden fazla şüpheli işlemin yapıldığının tespit edildiği, davacının kart müşterisinin yabancı olması ve ülkesinde sorun yaşamaması adına işlemlerin bölünerek yapıldığı, ancak daha sonra kendi bankasından harcama itirazında bulunduğu yönündeki beyanı ile sabit olduğu üzere davacının limit bölme işlemi yaparak provizyon alımından kaçındığı hususu birlikte değerlendirildiğinde davalı bankaca taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine dayanılarak yapılan fesih işlemi ile davacı bankaca fesih nedenine ilişkin bankaların ortak veri tabanına yapılan kayıttan dolayı davacının zararından davalı bankanın sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili tarafından bankaca belirtilen tarihlerde yapılan işlemlerin gerçek işlem olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin 6. maddesine aykırı bir davranışının bulunmadığını, kart hamillerinin harcamalara itiraz etmediğini ve hiç bir chargeback talebi bulunmadığını, buna rağmen müvekkilinin Fraud sistemine eklendiğini, bunun sonucunda müvekkilinin bankalar nezdinde sahtecilik yapan bir firmaymış gibi olumsuz olarak değerlendirilmesine yol açıldığını ve müvekkilinin hiç bir banka ile çalışamadığını, yıllık 10 milyon TL cirosu bulunan müvekkilinin ticari itibarının haksız olarak zedelendiğini, müvekkilinin yıllardır hiç bir bankadan pos cihazı alamadığını, 22/06/2016 tarihli işlemlerden 4 tanesi için kayıp kart bildiriminde bulunulduğunu ve bu durumun bankaya bildirildiğini, bunun dışında yapılan işlemlerde ise bakiye yetersizliği söz konusu olması nedeniyle Fraud işlemi teşkil etmediğini, bahsi geçen işlem tutarlarının, işletmedeki toplam cirodaki oranına bakılmasının ve yaptırımın ölçülülüğünün tespitinin gerektiğini, bilirkişi raporunun yerinde olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı banka tarafından davacıya tahsis edilen pos cihazının amacına aykırı kullanılarak şüpheli işlem yapıldığının tespiti gerekçesiyle, üye işyeri sözleşmesinin feshi sonucunda, davalı banka tarafından yapılan bildirimin kaldırılması istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı ile davalı banka arasında pos cihazı tahsis ve kullanımını da içeren 22/10/2014 tarihli üye işyeri sözleşmesi akdedildiği, 22/06/2016 tarihinde yurt dışı kartlarla 80 adet işlem denemesinin yapılması ve işlemlerin şüpheli bulunması nedeniyle sözleşmenin davalı banka tarafından tek taraflı olarak feshedildiği, sözleşmenin 6. maddesinde üye iş yerinin provizyon limitini aşmamak amacıyla aynı satış için birden çok satış belgesi düzenleyemeyeceği, üye iş yerinin aynı iş yerinde yaptığı tüm mal ve hizmet alımları için tek bir satış belgesi düzenlemesinin esas olduğu, aynı kartla aynı gün veya aynı yerde kısa aralıklarla birden fazla satış yapılmış gibi gösterilerek onay konu alınamayacağı hususlarına yer verildiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; 22/06/2016 tarihinde 21:05 ila 22:50 saatleri arasında 1 saat 45 dakikalık zaman diliminde gerçekleşen 79 adet işlemin sadece 22 adetinin onaylandığı, 9 adet işlemle ilgili kart/pos/hesap sorunu nedeniyle herhangi bir işlem yapılamadığı, 57 adet işlemin ise onaylanmadığı, limit bölme işlemi yapılarak provizyon alımından kaçınıldığı, davalının sözleşmeyi fesihte ve ortak veri tabanına yapılan bildirimde haklı olduğu belirtilmiştir. Bu tespitler doğrultusunda davalı tarafından davacıya tahsis edilen pos cihazının amacına aykırı olarak kullanıldığı, davacının bankaya müracaat dilekçesinde de işlemlerinin bölünerek yapıldığını kabul ettiği, bu şekilde limit altı kalmak kaydıyla kısa zaman diliminde çok sayıda hayatın olağan akışına uygun düşmeyecek şekilde şüpheli işlemler yapıldığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davalı bankanın haklı nedenle fesih hakkının doğduğu, bu nedenle davalının fesih işleminin haklı nedene dayandığı sonucuna varılmıştır. Türkiye Bankalar Birliğince bu konuda yayımlanan Tanzim Kararı gereğince davalı banka, bu durumu derhal Türkiye Bankalar Birliği ile Bankalararası Kart Merkezine bildirme yükümlülüğü altında olup, bu nedenle söz konusu bildirimin hukuka aykırılığından söz edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 179,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/10/2023