Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/2380 E. 2023/1973 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2380
KARAR NO: 2023/1973
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2023
NUMARASI: 2022/414 Esas 2023/497 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Görevsizliğe ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin daha önce hiçbir bilgisi olmadığı, yatırım düşüncesi ile 2017 yılının Aralık ayında uygulamada “…” olarak bilinen kaldıraçlı varlık ve türev araç alım satım işlemleri hakkında davalı şirket müşteri temsilcileri ile görüştüğünü, davalı şirket müşteri temsilcisinin dayanaksız vaatlerine müvekkilinin inandığını, 02/11/2017 tarihli “Kaldıraçlı Varlık ve Türev Araç Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi” adında sözleşme imzaladığını, müvekkilinin davalı tarafın siteden temsilci atayacağı, temsilcinin her zaman destekleyici olacağı ve kapsamlı bir eğitim verileceği gibi hususlara inanarak sözleşmeyi imza ettiğini, müvekkiline herhangi bir uygunluk testi yapılmadığını, uygunluk testinin mahiyeti konusunda müvekkil aydınlatılmış olsa idi müvekkilinin 70.609,31-USD zarara uğramayacağını, müvekkiller yatırım amacıyla gönderdiği paraların hiçbirisi ile müvekkillerin yatırım yaptığını zannettiği varlıklara yatırım yapılmadığını, yapılan şeyin müvekkillerin yatırım yaptığını ve piyasa koşulları gereği yatırımlarını kaybettiğini zannetmesini sağladığını, müvekkillerinin de dolandırıldığını anladığını ve davalı ile sağlıklı iletişim kuramadığını ve akabinde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalı yanın itiraz etmesi ile takibin durduğunu belirterek iş bu davanın açıldığını , davanın kabulüne, icra takibinin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin Sermaye Piyasası Kanunun (SerPK) ve ilgili mevzuat hükümlerine göre kurulduğunu, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) gözetim ve denetimi altında faaliyet gösteren “kaldıraçlı alım satım işlemleri” gerçekleştirme yetkisine sahip bir aracı kurum olduğunu, davacı ile imzalanan sözleşme de davacı da söz konusu risk bildirimlerini sözleşmenin imzalanmasından önce okuyup anladığını belirterek söz konusu formları imzaladığını, kaldıraçlı alım satım işlemlerinin yüksük risk içerdiğini, bu risk seviyesinin yatırımcı profili için uygun olmayabileceğini bildiğini, kaldıraç etkisi nedeniyle yatırdığı teminatın bir kısmını ya da tümünü kısa sürede kaybetme olasılığı olduğunu bildiğini beyan ettiğini, özgür iradesi ile “okudum , anladım” yazılmak sureti ile imzaladığını, davacının daha önce müvekkiline yönelttiği hiçbir talebi, başvurusu veya şikayeti olmadığını, davacı yanın yer verdiği iddiaların tamamı gerçek dışı ve dayanaksız olduğunu, davacının iddia ettiği davaya konu zararın oluşmasına davacının kendi takdir ve iradesi doğrultusunda gerçekleştirdiği işlemler ve bu işlemler neticesinde oluşan teminat yetersizliği sebebiyet verdiğini, davacı teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getiremediğini belirterek davanın esastan reddine, %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davanın taraflar arasında akdedilen “Kaldıraçlı Varlık ve Türev Araç Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi” nedeni ile uğranılan zararın tazmini istemiyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, somut olayda; davanın mutlak ticari dava olmadığı, mahkemece celbedilen Vergi Dairesi ve Tİcaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre davacının tacir olmadığı ve bu nedenle nisbi ticari dava da bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmede ticari amaçla işlem yapılacağının belirtilmediği, tacir olmayan davacının yaptığı işlemlerinin boyutunun da ticari kabul edilemeyeceği, davacı tarafça yapılam işlemlerin şahsi yatırım niteliğinde olduğu ve bu nedenle mahkemenin görevsiz bulunduğu, davalı karşısında tüketici konumunda bulunan davacının işbu davayı Tüketici Mahkemelerinde ikame etmesi gerektiği gerekçesiyle ( İstanbul Bam 13. H.D. 2021/271 esas, 2023/760 karar sayılı ilamı, 43. H.D’nin 2022/1241 esas ve 2022/41491 karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. H.D’nin 2016/90 esas 2016/6987 karar sayılı ilamı) HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca Mahkemenin görevsizliğine, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; müvekkili şirketin sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde davacı ile karşılıklı olarak kaldıraçlı alım satım işlemleri gerçekleştirdiğini, davacıya portföy aracılığı hizmeti verdiğini, davalının müvekkili şirketle karşılıklı olarak ve ticari bir amaçla işlem yaptığı gözönünde bulundurularak ticaret mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmesi gerektiğini, kaldıraçlı alım satım sözleşmesi (…) ilişkisi ve zarar iddiasından kaynaklanan alacak istemlerinin TTK m.4/1 kapsamında ticari dava olduğunu, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; taraflarca akdedilen kaldıraçlı alım satım işlemleri çerçeve sözleşmesi uyarınca, davacının yaptığı işlemleri sonucunda ortaya çıkan maddi zararının davalı aracı kurumdan tahsili istemine ilişkin icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasanın 3/1-k maddesinde tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak; 3/1- ı bendinde ise tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Yasa koyucu bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir. Aynı yasanın “Diğer Tüketici Sözleşmeleri” başlıklı 5. bölümünde yer alan 49. maddesi, “finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” başlığını taşımaktadır. Bu maddenin 1. fıkrasına göre finansal hizmetler, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade eder. Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme ise, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir. “olarak tanımlanmıştır. Yine aynı yasanın 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Somut olayda aracı kurum olan davalının, davacı ile akdettiği yatırım araçlarının alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi kapsamında, davacı yaptığı kaldıraçlı işlemler sonucunda uğradığı zararın tahsilini başlattığı icra takibi ile talep etmektedir. Taraflar arasındaki ilişkinin hukuki dayanağı, “Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi”dir. … (kaldıraçlı alım satım işlemi) ve kanunda açıkça yazılmasa da bankacılık sözleşmesi benzeri bir sözleşme niteliğinde olup, Yargıtay kararlarında da bankacılık sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir. Davacının tüketici sıfatıyla hareket ettiği ileri sürülmüş ise de, 07.03.2022 tarihinde yapılan işlemler sonucunda zararının icra takibine konu ettiği meblağa ulaştığı, davacının zarar miktarı dahi gözetildiğinde hukuki işlem içerisinde gelirini korumaya çalışan tüketici konumunda olduğunun kabul edilemeyeceği görülmekle, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta davacının ticari gaye ile hareket ettiği sonucuna varılarak taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü mümkün görülmemiştir. Uyuşmazlık 6502 sayılı kanun kapsamında kalmadığına göre, davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davaya bakmaya görevli olduğu halde görevsizlik kararı verildiği belirlenmekle, davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde olduğundan başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/10/2023 Tarih 2022/414 Esas – 2023/497 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)a-3 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davalı tarafça yatırılan 269,85-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/12/2023