Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/2273 E. 2023/1807 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2273
KARAR NO: 2023/1807
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/581 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/11/2023
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA VE TALEP: Davacı vekili, Yatırım Fonunun, davalı tarafından davacı bankanın talebiyle, içeriği ve yönetim stratejisi davacı banka beklentilerine uygun olarak kurulduğunu, fon katılma paylarına ilişkin izahnamenin SPK tarafından onaylandığını davalının, her gün Yatırım Fonu’nu o gün satın alan yatırımcılar için vadeye kadar işbu Yatırım Fonunu ellerinde tuttukları taktirde oluşacak beklenen getirisini yatırımcılara iletilmek üzere davacı banka ile paylaştığını davacı bankanın müşterilerinin büyük bir kısmını davalının paylaştığı, bu beklenen getirilerin yaklaşık yarısının ancak elde edildiğini, davalının yatırım fonunun beklenen getirilerini yüksek göstererek davacı bankanın müşterisi olan yatırımcıları yanıltarak aldanmalarına neden olduğunu, davalının, Yatırım Fonunu katılma payı sahiplerinin haklarını koruyacak şekilde temsil etmediğini,yönetimini denetlemediğini ve Yatırım Fonunun faaliyetlerinin içtüzük ve izahname hükümlerine uygun olarak yürütülmesini sağlamadığını, bu itibarla, davalı …nin, kendi müşterilerine davacı Banka müşterilerinden farklı uygulama yaptığı, banka müşterilerine vermediğini kendi müşterilerine verdiği, 2021 yılında fona giriş yapan yatırımcıların çok büyük bir çoğunluğunun müvekkili banka müşterisi iken 2022 yılında ise alım satıma aracılık eden diğer kuruluşlar vasıtasıyla da dava konusu Yatırım Fonu’na yatırımcıların dahil olduğunu ancak 2021 yılında fon katılma paylarını satın alan müvekkili banka müşterilerinin beyan edilen getirileri alamayacağını, 2022 yılında fona giriş yapa Yatırım Fonu katılma paylarını müvekkili banka dışındaki kurumlardan satın alan yatırımcıların davalı tarafından beyan edilen getirilerin üzerinde getiri elde edeceğini, davalının, Yatırım Fonu’nu “Sabit Getirili” olarak tanıttığını, böylece Sermaye Piyasası Kanununa aykırı işlem yaptığını, davalının, beklenen getiri ile gerçekleşen getiri arasındaki farkın nereden kaynaklandığını gösteremediğini, sadece “değerlemeden” kaynaklı olduğuna dair bir e-posta gönderdiğini, fakat değerlemeden kaynaklı olabilecek böyle bir getiri sapması hakkında neden bilgi vermediğini açıklayamadığını, davalı tarafından günlük gönderilen elektronik postaların sonunda farklı yazı tipinde ve daha küçük puntolarla “Bilgi Notu” ve “Çekince” başlıklı notlarda yazılı hususlara göre böyle düşük getiri ortaya çıkmasının mümkün olmadığını, … tarafından paylaşılan getirilerin altında getiri elde eden müşterilerine bankanın söz konusu farkı ödemek mecburiyetinde kaldığını bu kapsamda müvekkili banka tarafından müşterilere 202.805,15 ABD Doları ödendiğini; buna rağmen zararın giderilmediğinden bahisle davalı şirketin malvarlığı üzerine tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece, alacağın varlığı ve miktarının belirsiz olup yargılamayı gerektirdiği, mevcut aşama itibarı ile HMK 389 vd. maddelerindeki yakın ispat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davalı şirket malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili; davalı … A.Ş.’nin %100 pay sahipliğinin yurt dışı merkezli … şirketi olduğunu, Ülkemizde kayda değer bir malvarlığı olmayacağı göz önünde bulundurulduğunda müvekkilinin alacağını tahsil etme imkanı bulunmadığını, ihtiyati tedbirin mahiyeti gereği varlığı ispatlanmış bir alacak aranmayacağını, deliller göz önünde bulundurulduğunda davalının kusurlu hareketleri ve müvekkili bankanın uğradığı zararın ispatlandığını, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi ihtimalinde müvekkilinin mağduriyet yaşayacağını, ara kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, davalı tarafından zarara uğratıldığı iddiasına dayanılarak açılan maddi ve manevi tazminat istemli davada ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. HMK’nın 389.maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda, davanın dava dilekçesindeki iddanın ileri sürülüş biçimine göre yatırım fonundan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, bu itibarla davalı şirketin malvarlığının uyuşmazlık konusu olmadığı, HMK.nun 389 maddesinin açık hükmü gereği ihtiyati tedbire ancak davalının uyuşmazlık konusu olan mal varlığı değerleri bakımından karar verilebileceği, somut uyuşmazlıktaki gibi konusu para alacağı olan davalarda ihtiyati tedbir kararı verilmesi imkanı bulunmadığı yargı kararları ile sabittir. Bu kapsamda davalı şirketin malvarlığı dava konusu olmadığından, HMK’nın 389. maddesi kapsamında uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerlerine ihtiyati tedbir konulması yönündeki talep yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir istemi yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle reddedilmesi doğru değil ise de; sonuç itibariyle ihtiyati tedbir isteminin reddi gerektiğinden, red kararının gerekçesi eleştirilmekle yetinilmiş, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023