Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/2260 E. 2023/1784 K. 20.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2260
KARAR NO: 2023/1784
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2023
NUMARASI: 2023/195 Esas 2023/689 Karar
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili: müvekkili şirketin sahibi ve idarecisi …’nun eğitim sebebiyle bir süredir yurt dışında ikamet ettiğini, işletmesine ait her türlü resmi evrakları ve ticari defterleri yurt dışına çıkmadan önce şirketin mali müşaviri …’na teslim ettiğini, dilekçe ekinde yer alan sözleşmeden ve emsal olarak sunulan vergi beyannamesinden de …’nun müvekkile ait şirketin muhasebeci/mali müşavir olduğunun anlaşılacağını, … yapılan sözleşme uyarınca ve mali müşavir olması dolayısıyla müvekkile ait şirkete ilişkin yasal defterleri tutmakla yükümlü olduğunu, kendisine ait iş yerinde söz konusu belgeleri sakladığını, müvekkili şirket yetkilisinin yurtdışına çıkmadan evvel şirkete ait tüm ticari defterleri, her türlü resmi belgeyi ve sair yasal mevzuat gereği tutmakla yükümlü olduğu işçi özlük dosyaları vb her türlü bilgi ve belgeleri …’na teslim ettiğini, müvekkilin mali müşavirinin iş yerinin … Mah. … Cad. … Apt. Kat:.. D:.. Merkez/Hatay olduğunu, 06/02/2023 tarihinde yaşanan depremden ve hemen ardından 1 ay süre boyunca devam eden artçı depremlerden mali müşavirinin ofisinin oluğu binanın da bu depremlerden ciddi oranda etkilendiğini, müvekkiline ait ticari defterlerin de bulunduğu iş yerinin ağır hasar alarak girilemez duruma geldiğini, fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere evraklara ulaşmanın mümkün olmadığını, deprem sebebiyle zayi olan, 06/02/2023 tarihine kadar müvekkilinin tutmakla yükümlü olduğu yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defterleri, genel kurul karar defteri, yönetim kurulu karar defteri, mali evraklar, faturalar, irsaliyeler, sözleşmeler, işçi özlük dosyaları, bordrolar ve ödeme dekontları, hesap cüzdanları, kambiyo senetler ve sair resmi evrak, belge ve ticari defterlere ilişkin zayi belgesi verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; 6102 sayılı kanunun 82/7 maddesinde, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin kanunda belirtilen nedenlerle zıyaa uğraması halinde, defter sahibi tacirin ziyaı öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde yetkili mahkemeden kendisine bir zayi belgesi verilmesini talep etmesi öngörülmüş olup, maddede düzenlenen 15 günlük süre hak düşürücü süre olduğu, dava dilekçesinde davaya konu karar defterinin kaybedildiğini beyan etmişse de defterlerin kaybedilmesinin TTK’nın 82/7. maddesi gereğince zayi belgesi verilmesi sebebi kabul edilmediği, kaldı ki davacının yasal defterlerini şirket merkezinde korunaklı bir şekilde muhafaza etmesi gerekirken muhasebecisine ait iş yerinde defterlerini sakladığı dolayısıyla basiretli bir tacir gibi davranmadığı, bu sebeple muhasebecisinin iş yerinin Hatay’da enkaz altında kaldığı ve defterlerin zayi olduğundan bahisle dava açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEBLERİ: Davacı vekili; müvekkil şirket, “… san. Tic. Ltd. Şti” isimli şirket olup, sahibi ve idarecisi olan … bir süredir eğitim sebebiyle yurt dışında olduğunu, yurt dışına çıkmadan önce işletmesine ait olan tüm ticari defterleri, her türlü resmi belgeyi ve sair yasal mevzuat gereği tutmakla yükümlü olduğu işçi özlük dosyaları vb. her türlü bilgi ve belgeyi; şirketinin mali müşaviri olan ve aynı zamanda babası olan …’na, aralarında yaptıkları sözleşme uyarınca teslim ettiğini, şirket, 15 m2’lik kafe işletmesi olup ağırlıklı olarak kısmı süreli çalışanlar istihdam edildiğini, saklamakla yükümlü olduğu belgeleri mevcut durumda kendisi saklayamayacağı ve işletmesinde herhangi bir müdür olmadığı için bu hayatta en güvendiği kişi olan ve aynı zamanda mali müşaviri olan babasına zimmetlemek zorunda kaldığını, Müvekkilin mali müşaviri söz konusu belgeleri ‘… Mah. … Cad. … Apt. Kat:… D: .. Merkez/Hatay’ adresli iş yerinde sakladığını, 06/02/2023 tarihinde gerçekleşen, 1 ay kadar da artçıları süren ve yaklaşık 10 ilde yıkıcı etkilere neden olan depremden Hatay ili de ciddi oranda etkilenmiş olup söz konusu iş yeri de bu süreçte büyük oranda hasara uğradığını, 28/02/2023 tarihinde yayınlanan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca bölgede yapılan hasar tespit işlemleri raporu sonucunda söz konusu iş yeri ağır hasarlı olarak tespit edildiğini, binaya/enkaza hiçbir suretle girilemeyeceği ve ticari defterler ve belgelerin zayi olduğu öğrenildiğini, bu nedenle, müvekkilin mali müşavirinin iş yerinde bulunan evraklar ve ticari defterler, yevmiye defterleri, defteri kebir ve envanter defterleri, genel kurul karar defterleri, yönetim kurulu karar defteri, mali evraklar, faturalar, irsaliyeler, sözleşmeler, işçi özlük dosyaları, bordrolar ve ödeme dekontları, hesap cüzdanları yaşanılan deprem sebebiyle zayi olduğundan ; TTK m.82/d-7 uyarınca söz konusu mahkemeden ilgili belge ve defterlerin zayi olduğuna ilişkin zayi belgesi talep etme zorunluluğu doğduğunu ,İlk derece mahkemesinin zayi belgesi talebinin reddi karanının sebebi, mahkemece söz konusu belgelerin müvekkil şirketin sahibi ve idarecisinde olması gerektiği olduğu, müvekkilinin, belgelerini şirketinin mali müşavirine teslim etmesinin keyfi bir sebepten kaynaklanmadığını, eğitim için kısa süreliğine yurt dışına çıkan müvekkil söz konusu belgeleri yanında taşıyamayacağından ve iş yerinde bırakacak müdür vs. gibi bir sorumlu olmamasından ötürü şirketinin mali müşaviri olan ve bu hayatta en çok güvendiği insan olan babasına teslim ettiğini, görüleceği üzere müvekkil şirket yöneticisinin yaklaşımının mahkeme kanaatinin aksine son derece basiretli olduğunu, belgelerin zayi olmasının mücbir sebebe dayandığını, müvekkilinin bu durumu öngöremeyeceği gibi engelleyebilmesinin de söz konusu olmadığını, bu sebeple sayın mahkemenin basiretli tacir yükümlülüğünü yeterince inceleme ve araştırma yapmaksızın müvekkil aleyhine yorumlamasının hukuka, usule ve hakkaniyete aykırı olduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Zayi belgesi verilmesi davaları sonuçları itibariyle sadece davacı taraf yönünden değil, davada taraf olmayan kimseler bakımından da sonuç doğuran dava türlerindendir. Mahkemece bu tür davalarda yapılacak incelemeler, sadece davacı tarafın iddia ve delilleri ile sınırlandırılmamalı, zayii belgesi verilmesi istenilen belgelerin, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu belgelerden olup olmadığı, kanunda yazılı afet kavramına davacıya kusur izafe edilemeyecek olan ve irade dışında meydana gelen olayların girebileceği gözetilerek tacirin belgelerini muhafazada gerekli dikkat ve özeni gösterip göstermediği, tasdike tabi defterlerin tasdik edilip edilmediği, davacıya ait defterler hakkında soruşturma bulunup bulunmadığı ve iddia edilen olayın meydana geldiği yerin tacirin faaliyette bulunduğu yerlerden olup olmadığı hususlarının araştırılarak,olayın şüpheden uzak bir şekilde meydana gelip gelmediğinin tespiti gerekir.”(Yargıtay HGK nun 2014/827 esas ,2016/311 karar sayılı ,16.3.2016 tarihli ilamı) Davacı vekili , müvekkilinin yurtdışında eğitim gördüğünü,ticari defterlerinin ve belgelerinin deprem nedeniyle mali müşavir babasının işyerinin depremde yıkıldığını,defter ve belgelere ulaşma imkanını bulunmadığını ileri sürerek zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. Öncelikle davacı yurtdışında bulunduğunu ileri sürmüş getirtilen kayıtlar davacı şirket yetkilisine ait olmadığından bir değerlendirme yapılamamıştır. Şirketin 31.03.2022 tarihli mali müşavir ile yaptığı sözleşme ibraz edilmiş, ancak bu konuda da bir araştırma yapılmamıştır. Ticari defter ve kayıtlar mali müşavir tarafından tutulması sözkonusu olduğunda şirket merkezi yerine sözleşmeli mali müşavirde muhafaza edilmesi olağan durum olup red gerekçesi yerinde bulunmamaktadır. öİlk derece mahkemesince TTK’nın 87. Maddesinde öngörülen 15 günlük hak düşürücü sürenin, 5 temmuz 2022 tarihli RG de yayınlanan 7417 sayılı kanun ile değişiklik ile -30 gün- olarak değiştirildiğinin dikkate alınmaması da doğru olmamıştır. 6102 sayılı kanunun 82/7 maddesinde hakdüşürücü sürenin başlangıcı olarak öğrenmeyi esas aldığından, gerekli tahkikat yapılmadan hakdüşürücü sürenin dolduğu sonucuna varılamamaktadır.Davacı şirket yetkilisinin yurtdışında olup olmadığı, mali müşavirin babası olduğu gözetildiğinde depremden etkilenmiş olup olmadığının, defterlerin tasdik durumları, mali müşavirin babası olduğu belirtildiğinden deprem nedeniyle hakdüşürücü sürelerin durdurulmasına ilişkin karardan yararlanıp yararlanamayacağı, mali müşavirin muhasebecilik işlemlerini nerede yerine getirdiği, şirketin daha evvel muhasebe işlemlerinin kim tarafından yapıldığı, ilgili vergi dairesi ile yazışma yapılarak 2022 yılı muhasebe işlemlerinin hangi mali muhasebeci tarafından yapıldığı, hangi ticari defterler için zayi belgesi istenildiği hususunda davacı vekilinden açıklama isteyerek zayii belgesi talep koşullarının yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; somut olayı değerlendirmeye yarar hiç bir araştırma yapılmadığından zayii olayının gerçek olup olmadığı, hak düşürücü süre içinde talepte bulunup bulunmadığının belirlenemediği, bu derece eksik tahkikatla hüküm verilemeyeceği nazara alınarak yapılacak tahkikat neticesi sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülerek başvurusunun kabulüne kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere dava dosyasının yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2023 Tarih 2023/195 Esas – 2023/689 Karar sayılı hükmün HMK’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı tarafından yatırılan 269,85-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/11/2023