Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2238
KARAR NO: 2023/1889
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2016/712 Esas 2018/1152 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı …’in 24.12.2013 tarihli Acentelik Sözleşmesi ve aynı tarihli Beyoğlu …Noterliği’nin … yevmiye sayılı vekaletnamesi ile müvekkili şirket adına poliçe tanzimine ve prim tahsiline yetkili acente olarak görev yaptığını, davalı acentenin borçlarının teminatını teşkil etmek üzere … Mah.de kain … ada … parselde kayıtlı zemin kat 2 numaralı gayrimenkulü 14.11.2008 tarihli ve … yevmiye numaralı akit ile müvekkili şirket lehine 1.derecede 80.000-TL bedelle ipotek ettiğini, davalı acentenin müvekkili şirkete acentelik faaliyetlerinden dolayı 31.12.2015 tarihi itibarı ile 5.903,44- TL borcu bulunduğunu, takip tarihi itibarı ile borç miktarının 6.169,96- TL olduğunu, davalılara ihtarname keşide edilerek borcun ödenmesi aksi halde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe başlanacağı ihtarına rağmen borcun ödenmediğini,davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu,itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili,taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 03.10.2011 tarihinde fesih edildiğini, aradan geçen 4 yıllık süreden sonra borç olduğu iddiasının dürüstçe olmadığını, davacıya borçlarının olmadığını, acenteliğinin kapatılmasından sonra taraflarına gönderilen bütün poliçe peşinat/taksitlerini ve vergi ödemelerini geçici hesabından (99 hesap) bağlı bulunduğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü muhasebe servisinden tahsil ettiklerini, bütün taksitlerin bitmesinden sonra 19.000-TL ‘den başlayıp sırasıyla 13.000-TL, 9.000-TL, 5.903,44-TL borç olduğunu ifade ettiklerini, iddia edilen borcun, hangi poliçelerin peşinat ve taksitleri olduğu tarafına detaylı olarak istenilmesine rağmen bildirmediklerini, alacaklıya Antalya … Noterliğinin 12.05.2016 tarih … ve 02.03.2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarlarda borçlarının nereden kaynaklandığının açıklanmasını talep ettiklerini, ancak taraflarına bilgi verilmediğini belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; ön inceleme duruşmasında davacı ile davalı … arasında acentelik sözleşmesi akdedildiği, davalı …’in de acentenin borçlarını teminen ipotek verdiği, davalı acentenin davacıya borcu bulunduğu, ihtarname keşidesine rağmen ödenmemesi üzerine başlatılan takibe itiraz edildiği iddiası ile itirazın iptali istemini konu alıp davalıların yanıt dilekçeleri ile acentelik sözleşmesinin feshinden 4 yıl sonra borç iddiasının dürüst olmadığı, borçları bulunmadığının ihtar ile bildirildiğini, beyanla davanın reddini talep ettikleri, buna göre, davalıların, acentelik sözleşmesi nedeni ile davacıya borçları bulunup bulunmadığı, varsa miktarı hususlarında anlaşmazlık bulunduğu tespit edildiği, aynı oturumda 6100 sayılı yasanın 140/5.maddesi gereğince taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz mahkemeye sunmadıkları belgeleri sunmaları, başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacı ile gereken açıklamayı yapmaları için 2 hafta kesin süre verildiği, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının hazır bulunan taraflara tefhim edildiği, davacıya, dava ve takip dayanağı borca dayanak kayıtları sunmak üzere aynı süre aynı ihtar ile verilmiş, davacı vekili 6 ay sonra sunduğu yazılı beyanı ile ticari defter ve kayıtların hacimli olup 2015 yılı sonrasında ise elektronik defterden oluştuğunu, defterlerin ibrazının fiziken mümkün olmadığını beyan ettiği, davacı vekili acentelik sözleşmesinden kaynaklanan borç açıklaması ile davalılar aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığı, takip dosyasında, takip talebine ek olarak sunulan belgeler ipotek resmi senedi ve ihtarname olup, takip dosyasından ve dava dosyasından borcun kaynağı anlaşılamadığı için davacı vekiline ön inceleme oturumunda borcu dayanak kayıtları sunması için kesin süre verilmiş ise de sunulmadığı, ara kararda istenilen husus ticari defterler olmadığı, ticari defter incelemesine henüz karar verilmemiş olup, defter incelemesinden evvel defterlerde de varlığı veya yokluğu tespit edilecek alacağa dayanak kayıtların belirli hale getirilmesi gerektiği, davacının defterleri incelenerek alacak aranması söz konusu olamayacağı, davacı, alacağının kaynağını açıklamak, örneğin sözleşme kapsamında tahsil edilen primler mi olduğunu veya sözleşme kapsamında ne tür bir alacak olduğunu açıklamak, açıklamaya göre alacağın dayanak belgelerini sunmak, örneğin prim alacağı ise hangi poliçelerden kaynaklandığına dair belge ve bilgilerin sunmak durumunda olup, ancak bu aşamadan sonra davacının iddia ettiği alacağın defterlerdeki durumunun incelenebileceği, verilen kesin süreye rağmen ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEBLERİ: Davacı vekili; taraflarınca açık bir şekilde beyan ile yerinde inceleme talebi hukuka uygun ve usul ekonomisi açısından da uygun olmakla birlikte söz konusu beyanın işleme alınmaksızın verilen haksız ve hukuka aykırı kararın kaldırılması gerektiğini, haksız ve hukuka aykırı kararın kaldırılmasını ve geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı tazminatı açısından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; ipotekli takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece ön inceleme duruşmasında alacağın kaynağını açıklamak ve dayanak belgeleri sunmak üzere davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmiş ise de bu yolda açıklama sunulmamış, ara kararı gereği dayanak belgeler ibraz edilmemiştir. Mahkemece verilen ara kararı mahiyeti itibariyle; HMK 31. maddesindeki davayı aydınlatma ödevi kapsamında, dava dilekçesinin içeriği başlıklı HMK 119 e,f maddelerinde belirtilen, davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği hususlarındaki eksiklikleri gidermek amacıyla davacı tarafa somutlaştırma yükü kapsamında verildiği anlaşılmaktadır. HMK 119. Maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar düzenlenmiş olup; 119-e fıkrasında dayanılan vakıaların özetleri ve bunların ne şekilde ispatlanacağı hususlarının gösterilmesi gerekmektedir.Belirtilmemiş ise; hâkim yargılamaya başlar ve eksik unsurun niteliğine göre farklı çözüm yolları ya da sonuçlar doğar. Mesela vakıalara ilişkin eksiklikler tamamlanamazken, hukuki sebeplerin yazılmamış olması (hâkimin hukuku kendiliğinden uygulaması ilkesi gereği) sonuca etki etmez. Dava değeri yazılmamış bile olsa hâkimin bunu re’sen saptaması, alınacak harç miktarının tesbiti bakımından şarttır. Vurgulamak gerekir ki yasadaki düzenleme, bu unsurlarda eksiklik halinde davacıya süre vermeksizin açılmamış sayılma yönünde karar oluşturulmasını değil, süre verilmeksizin (olağan süreci içinde) esasa girilmesini hedeflemektedir. Açıklandığı üzere vakıaların ve ne şekilde ispatlanacağının gösterilmesi dava dilekçesinde bulunması gereken “zorunlu” unsurlardan olmayıp, “gerekli” unsurlardandır. Bir diğer deyişle vakıalar gösterilmemişse, hâkim yargılamayı yapmak ve eğer tamamlanmamışsa dilekçe kapsamı ve yargılamada varacağı sonuca göre bir karar vermekle yükümlüdür (Pekcanıtez/Atalay/Özekes: Medenî Usûl Hukuku, 14. b., Ankara 2013, s.511-512). Vakıaları ve delilleri göstermeyen bir dava dilekçesi ile ispat yükü gereğinin yerine getirilmesi güçleşecek ya da mümkün olmayacaktır.Dava dilekçesinde bulunmadığı mahkemece kabul edilen unsurların, yani vakıaların ve delillerin eksikliği yargılamanın uygun aşamalarında tamamlanmamaları halinde talebe ve ispata yönelik sonuçlar doğuracak maddi hukuk kapsamındaki hususlardır. (Yargıtay HGK’nun 20/01/2016 Tarih 2014/23-350 Esas 2016/24 Karar sayılı ilamı) Somut olayda da; dava dilekçesinde alacağın neden kaynaklandığı açıklanmamış, delil olarak sunulan ihtarnamede de sadece borç miktarı yazılı olup, sebebi belirtilmemiştir. Bu eksiklik davalı tarafın savunma hakkını da etkilemektedir. Taraflar arasında acentelik sözleşmesi bulunması davalının borçlu olduğunu kabule yarar olmadığından davacı tarafı, davada dayandığı vakıayı açıklamak yükümlülüğünden kurtarmaz.Davadan evvel davalı tarafın keşide ettiği ihtarnamede borcun neden kaynaklandığının bildirilmesinin istenildiği ,ancak bir cevap verilmediği anlaşılmaktadır. Davacı şirketin kayıtlarının yerinde incelenmesi talebinin de; ticari defterlerde ne inceleneceği belli olmadan bilirkişi incelemesi de yapılamayacağı gözetildiğinde davalı vekilinin ticari defter ve kayıtların yerinde incelenme talebinin reddine karar verilmesinin haksız olduğuna yönelik istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, dava dilekçesinde ve eklerinde alacağın nedeni açıklanmadığı ,verilen kesin süre gibi bir belgede ibraz edilmediği,davacı alacağın varlığını ve miktarını ispat yükü altında olduğundan ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmayıp, istinaf nedeni yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 179,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/12/2023