Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/2064 E. 2023/1622 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2064
KARAR NO: 2023/1622
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2023
NUMARASI: 2022/898 Esas – 2023/265 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/10/2023
Dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin babasının vefatından sonra yasal miras payı oranında şirket hissedarı olduğunu, aynı yılın sonunda pay ve taşınmaz devirlerine ilişkin çerçeve sözleşmesi başlıklı bir sözleşme yaptıklarını, bu sözleşme ile devir ve temlikler gerçekleştiğini, gerçekleşen devir ve temliklere 2019 yılında gerçekleştirilen olağanüstü genel kurulda itiraz edildiğini, bu temliklerden sonra şirketin nakit sermayesinde yüksek oranda azalmalar gerçekleştiğini, iştiraklerden alacakların tahsil edilemediğini, kredi yükü altına girildiğini, gayrimenkul satışlarına başlandığını, o tarihten itibaren yapılan her eylemin şirketi daha çok zarara soktuğunu, beşinci gündem maddesi yönetim kurulunun ibrası olup üçüncü ve dördüncü gündem maddelerinin iptali için belirttikleri açıklamalar neticesinde yönetim kurulunun ibrasının mümkün olmadığını, şirketin iyi yönetilmediği ve geçmişten gelen kazanımları harcamak suretiyle devam ettirildiğini, aynı şekilde ne her ne kadar yönetim kurulu üyelerine ücret verilmeyeceği 2021 yılında yapılan genel kurulda kararlaştırılmış ise de yönetim kurulu başkanının ücret aldığının raporlarda açıkça görüldüğünü, gündemin altıncı maddesi olan “Yönetim Kurulu üyelerine T.T.K’nın 395. Ve 396. Maddelerine yazılı hususlarda yetki verilmesi” yönünden şirketin zarara uğratıldığını, kendi menfaatleri uyarınca işlem yapıldığını, ve pay sahiplerinin haklarının korunmadığı şeklinde işlemler yapılması nedeni ile bu gündem maddesinin de iptali gerektiğini, açıklanan bu nedenlerle; muhalefet şerhi konulan genel kurul kararların, davalı şirketin 26/10/2022 tarihinde yapılan 2021 yılına ait olağan genel kurulunun 3., 4., 5. ve 6. Gündem maddelerinin iptalini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı tarafın iptali istenen genel kurula katıldığını, eleştiri düzeyinde kalan beyanlarda bulunduğunu, görüşmelerde aksi görüşler bildirdiğini ancak kararlara muhalif olmadığını, yapılan görüşmeler sırasında alınarak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımadığını, muhalefetin görüşülen öneriye değil alınan karara karşı yapılması gerektiğini, bu nedenle TTK gereğince öngörülen dava şartının gerçekleşmediğini, davalı şirketin çok aktif bir ticari faaliyeti olmayıp daha ziyade arsa yatırımları olan bir şirket olduğunu, zaman zaman iş bu arsaların ve tüm şirketin devri gündeme geldiğini, davacı tarafında bütün bu hususlarda bilgi sahibi olduğunu, ayrıca davacının 02/12/2019 tarihinde yapılan pay devrini işbu huzurdaki davada dile getirmekte ve yapılan temlik işleminden sonra şirketin zarara uğradığını iddia ettiğini, davacının söz konusu iddialarının taraflar arasındaki başka bir davada konu edildiğini, davacının 2021 yılına ait bilanço ve gelir tablosunun karara aykırı olduğu iddiasının yerinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; Davaya konu kararların alındığı genel kurul toplantı tutanağında; 3, 4, 5 ve 6 nolu gündem maddelerinin görüşülmesine geçildikten sonra davacı vekili …’ın söz alarak açıklamalarda bulunduğu, olumsuz oy kullandığını ve muhalefet şerhi koyduğuna ilişkin açıklamalarda bulunduğunu, davacı vekilinin açıklamalarından sonra gündem oylamaya sunularak karara bağlandığı, Genel kurul toplantı tutanağından görüldüğü üzere davacı vekilinin 3, 4, 5 ve 6 numaralı gündem maddelerinin oylanmasından sonra alınan kararlara her hangi bir muhalefeti bulunmadığı, tutanağın imzalanmasından sonrada alınan kararlara karşı her hangi bir muhalefette bulunulmadığını, oylamadan önce ki muhalefet durumu ise öneriye karşı çıkma olup, kararın alınmasından sonra yapılmış bir karşı muhalefet bulunmadığından kanunun aradığı “alınan kararlara muhalif kalma” koşulunun yerine getirilmediği anlaşıldığından, TTK 446/1-a maddesinde belirtilen dava açabilme şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla davanın usulden reddine karar verilmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin davalı şirketin 26/10/2022 tarihinde yapılan 2021 yılına ait olağan genel kurulunun 3 nolu yönetim kurulu raporunun, 4 nolu bilançonun tasdiki, 5 nolu yönetim kurulu üyelerinin ibrası, ve 6 nolu yönetim kurulu üyelerine TTK nın 395 ve 396.maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin kararlarının iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK.nun 445. maddesi hükmüne göre; kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açılabilir. Aynı yasanın 446. maddesine göre iptal davası açılabilmesi için, toplantıya katılmak, olumsuz oy vermek ve muhalefetini tutanağa geçirtmek şartlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Oylama öncesi yapılan görüşmeler sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması, alınan karara muhalif olunduğu anlamına gelmez. Alınan kararlardan 3 ve 4 nolu kararlar yönetim kurulu faaliyet raporu ile bilançonun tasdikine ilişkin olup, örtülü ibra teşkil edecek hal bulunmadığı, 5 nolu karar yönetim kurulunun ibrasına ilişkin olup oy yasaklısı pay sahibi yönetim kurulu başkanının oylamaya katılmadığı, davacı dışında red oyu verenlerin oy sayısından fazla olan paydaşların oylarıyla ibra kararı alındığı belirlenmiştir. Somut olayda; davacı ortak 26/10/2022 tarihli genel kurulda kendisini vekili aracılığıyla temsil ettirmiş, davacı vekili iptali istenen kararların müzakeresi sırasında henüz karar alınmadan önce karşı çıkarak peşin muhalefette bulunmuştur. Davacı vekili tarafından karar alındıktan sonra karara karşı muhalefet şerhi veya muhalefet şerhi anlamına gelebilecek bir beyanda bulunulmamış, ayrıca bu husus yazılı olarak da bildirilmemiştir. Bu şekildeki muhalefet, öneriye karşı çıkma niteliğinde olup, kararın alınmasından sonra yapılmış bir karşı çıkma veya muhalefet şerhi bulunmadığından, iptal davası açabilmek için zorunlu olan alınan kararlara muhalif kalma koşulu yerine getirilmemiştir. Bu durumda alınan kararlar yönünden davanın dava şartı yokluğunda reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı ortak adına katılan temsilcinin usulen alınan kararlardan sonra muhalefet etmediği anlaşılmakla dava şartının mevcut olmadığı, davacı vekilinin hükme yönelik istinaf sebepleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 120,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 23/10/2023