Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1956 E. 2023/1624 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1956
KARAR NO: 2023/1624
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/02/2023
NUMARASI: 2022/493 Esas – 2023/103 Karar
DAVA: Satış Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/10/2023
Davanın usulden reddine ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, dava konusu edilen işlemin 5271 sayılı CMK’nin 133. Madde ve 674 sayılı KHK’nin 19. maddesi kapsamında şirkete kayyım olarak atanan TMSF tarafından satış kararı alındığı, 5271 Sayılı Kanun’un 133/3. Maddesi Uyarınca, kayyımın işlemlerine karşı görevli mahkemenin 47221 Sayılı TMK ve TTK hükümlerine göre asliye ticaret mahkemesi olduğundan davanın çözümünün adli yargı görev alanında bulunduğunu, müvekkili hakkında soruşturmanın İstanbul C. Başsavcılığı tarafından 2017/33673 sayılı soruşturmadan tefrik edilerek 2021/76011 sayılı soruşturmaya kaydının yapıldığını, akabinde 2021/41222 sayılı soruşturma ile birleştirildiğini,yine … sayılı soruşturma ile birleştiğini, … sayılı soruşturma dosyasından tefrik kararı tanzim edilerek müvekkil hakkında … soruşturma sırasına kaydı yapıldığı ve sonuç olarak 09/05/2022 tarihinde müvekkili hakkında KYO kararı verildiğini, müvekkilinin sağlık sorunları sebebiyle tedavi için uzun süredir yurt dışında olduğundan 2014 yılından itibaren hiçbir genel kurula ve YK toplantısına iştirak edememiş ve kararlara da imza koymadığını, müvekkilinin yokluğunda kendisinin ve en büyük hissedar olduğu şirket aleyhine olacak şekilde diğer hissedarlar tarafından usulsüz kararlar alındığını, yasal olmayan faaliyetlere girişildiğinin tespit edilmesi üzerine firmanın diğer hissedarları aleyhine hukuki mücadeleye girildiğini, şirket aleyhine müsadere talepli olarak İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 2022/164 Esas sayılı dosyasında davanın devam ettiğini, şirkete 2016 yılında atanan kayyımın idare kayyımı olduğunu, davalı şirketin TMSF tarafından devir alınan şirketlerden biri olmadığı, müvekkili hakkında kesinleşen bir mahkumiyet kararı bulunmamakla birlikte yapılan yargılama sonucunda masumiyetinin tespiti ile mal varlığının kendisine iade edileceğine inancının tam olduğunu, şirket yönetiminin kayyıma devrinin ortakların mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiğini, TMSF’nin genel kurul yapmadan şirket satışı vermesi kararının anlaşılamadığını, şirketin satışı halinde geri dönüşü imkansız zarara uğrayacağını,şirketin satışına ilişkin tüm ihale evraklarının dosyaya celp edilmesini, satış kararının usule ve kanuna aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirket yönetimine, CMK 133. Maddesi uyarınca FETÖ/PYD Terör Örgütü Soruşturması kapsamında, İst. Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 18/08/2016 tarih ve 2016/3082 D.iş sayılı dosyasında kayyım atanmasına karar verildiği, RG’nin 1.9.2016 tarihli ve 29818 sayılı 2. Mükerrer nüshasında yayımlanan 674 sayılı KHK’nin ( ilga 6758 sayılı Kanun) 19. Maddesi uyarınca kayyımların yetkisi sonlandırılarak, tüm yetkilerin TMSFne devrine karar verildiğini, görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğunu, davacı tarafça, İstanbul 13. İdare Mahkemesinin 2022/1551 Esas sayılı dosyası ile dosyaya konu satış işleminin ve ihale işleminin iptaline ilişkin dava açıldığını, hem adli yargıda hem de idari yargıda aynı davayı açmanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararı alan idarenin TMSF Fon Kurulu olup,Fon kuruluna bağlı “… Sağlık Hiz.Hisseleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” Satış Komisyonu Başkanlığı tarafından alınan karar olduğunu, şirketin yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tamamı TMSF’ye devri sebebiyle davacının ortaklık payına ilişkin hiçbir yetkisi bulunmadığını, davayı şirket genel kurulunun aldığı bir karar gibi göstererek şirkete karşı açtığını,davanın TMSF’ye karşı açılması gerektiğini,yönetimin TMSF atandığını, müvekkil şirketin, Fonun, TTK’nin aleyhe olan yahut kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaksızın ve şirket genel kurul yetkilerine haiz olduğunu, Fon kurulu kararının genel kurul kararı gibi gösterilerek dava açılmasının yasal dayanağı olmadığını davanın usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalı şirkete sulh ceza hakimliği tarafından verilen karar ile; kayyım yetkilerinin 674 sayılı KHK’nin 19/1 maddesi uyarınca TMSF’ye devredildiği,akabinde %21 oranda hissedar …’ın mal varlığına TMSF’nin kayyım atandığı, İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 14.10.2020 tarihli ve 2020/4598 D.İş sayılı kararı ile İstanbul C. Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nun 13.10.2020 tarih ve 2020/48846 soruşturma sayılı talebinin daha önce davalı şirketin % 21 pay sahibi olan … hakkında kayyım atanmış ise de %28 pay sahibi davacı …, %12,8 pay sahibi …, % 12,8 pay sahibi …, %12,7 pay sahibi … ve %12,7 pay sahibi …’ın davalı şirketin ortakları olduğu anlaşıldığından TMSF’nin kayyım olarak görevlendirilmesine, ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tümü ile kayyıma verildiği, davalı şirket YK’nun 13.06.2022 tarihli talep yazısı ile şirketin mevcut halinin sürdürülebilir olmadığı bildirilerek şirkete kaynak aktarılması, aksi halde satılması gerektiği bildirildiği,Fon Kurulu’nun 16.06.2022 tarihli ve 2022/272 sayılı ve 2022/273 sayılı kararları ile 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında KHK’nin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 19.maddesine dayalı olarak davalı şirketin toplam %100 oranındaki hisseleri bir araya getirilerek oluşturulan “… Hiz. Hisseleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”‘nün Fon Kurulu’nun 30.06.2022 tarihli 2022/295 sayılı kararı ile 111.450.000-TL muhammen bedel ile satışına karar verildiği, satış ilanının 02.07.2022 tarihli ve 31884 sayılı RG de yayımlandığı, davacının İstanbul 13. İdare Mahkemesinin 2022/1551 Esas sayılı dosyasında satışın iptali istemli dava açtığı, yapılan yargılama sonunda TMSF aleyhine açılan iş bu davanın 28.10.2022 tarih 2022/2018 karar sayılı kararı ile reddine karar verildiği, kararın davacının temyizi üzerine Danıştay’a gönderildiği kesinleşmediği, satış kararının davalı şirket veya yönetimi tarafından alınmayıp TMSF tarafından alındığı, davacı tarafın talebinin aslında TMSF tarafından alınan satış kararının iptaline yönelik olduğu, TMSF tarafından alınan satış kararının idari işlem olduğu, iş bu kararın idari yargı denetimine tabi olduğu, iş bu dava dosyasında TMSF davalı taraf olarak hasım gösterilmediğinden idare mahkemesindeki yargılamanın iş bu dava yönünden kesin hüküm teşik etmediği, iptali talep edilebilecek genel kurul kararı bulunmadığından davacının davalı şirket aleyhine açtığı davada hukuki yararı bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu işlemler ile ilgili olarak İstanbul 12. İdare Mahkemesi’nin 2022/2869 Esas, 2023/621 Karar sayılı ve 21.03.2023 tarihli kararı ile oy çokluğu ile davanın görev yönünden reddine karar verildiğini, CMK’nin 133/3. maddesi uyarınca kayyımın işlemlerine karşı TMK ve TTK hükümlerine göre başvurulması gerektiğinden davanın adli yargıda görülmesi gerektiğini, 6758 sayılı kanunun 19. maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslara ilişkin tebliğin 7.maddesine aykırı olarak mali durum raporu tanzim edildiği, müvekkilinin davalı şirketin %28 oranda büyük hissedarı olduğu “…” isimli hastanenin 02.07.2022 tarihinde satılacağının ilan edildiğini, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, şirkete kayyım atanmasının sebebinin ortaklardan …’ın %21 oranda hissesi olduğunu, müvekkilinin hisselerine kayyım atanmadığını,21.10.2016 tarihinden itibaren şirkette temettü dağıtılmadığı ve yatırım yapılmadığı, CMK’nin 133. maddesi ancak kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde atanabileceğini, müvekkilinin mal varlığının müsadere edilmediğini sadece tedbiren yönetim kayyımı atandığını, şirket hakkında açılan İstanbul 14. ACM’de müsadere talepli davanın devam ettiğini belirterek satış işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Eldeki dava; davacının %28 oranda ortağı olduğu şirkete 674 sayılı KHK’nin 19. maddesi uyarınca TMSF’nin kayyım atandığı, TMSF tarafından oluşturulan YK tarafından yönetilen davalı şirket hakkında Fon Kurulu tarafından oluşturulan iktisadi bütünlük kararı gereği ihale usulü ile satışına karar verilerek ihale günü belirlendiği anlaşılmakla; davacı tarafça kayyım atanmasından itibaren şirketin iyi yönetilmediği, satış kararının mülkiyet hakkını ihlal ettiği ileri sürülerek şirketin satış işlemlerinin iptali talep edilmektedir. Anlatılan yasal düzenlemelere göre şirketin veya mal varlığının idaresinin yürütülen ceza soruşturma süresince kayyım olarak TMSF’ye devredildiği, TTK hükümleri ile bağlı olmaksızın genel kurulun yetkilerinin Fon Kurulu tarafından kullanılabileceği, kaynağı suç soruşturması olan ve ceza yargılamasının konusunu teşkil eden nedenler ile uyuşmazlığın TTK hükümlerine dayalı olarak çözümünün mümkün olmadığı, davacının pay sahibi olduğu şirketlere kayyım atanma sebebinin 6102 sayılı TTK da düzenlenen hususlardan kaynaklanmadığı, ceza mahkemesince atanan kayyım tarafından belirlenen yöneticilerin işlemlerinin TTK hükümlerine göre denetlenemeyeceği, kayyım atama kararının hukuka aykırı olduğuna ilişkin iddiaların incelenemeyeceği, Fonun TTK hükümlerine bağlı olmaksızın şirketin genel kurulunun yetkilerine haiz olduğu,şirketin hisseleri yetki devri yapılan TMSF tarafından oluşturulan iktisadi bütünlük kararı çerçevesinde satışına karar verilmesinin Fonun yetkisinde bulunduğu, TTK’nın genel kurulun yetkilerine ilişkin hükümlerin eldeki davada uygulama olanağı olmadığı, davacının TMSF’nin satış kararına karşı idari yargı yerinde dava açılabileceği, şirketin ortakları tarafından alınan bir genel kurul kararı ile satış kararı olmadığı düşünüldüğünde davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL peşin istinaf karar harcının; davacı tarafından yatırılan 449,75-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 179,90-TL harcının talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK’nin 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 23/10/2023