Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/187 E. 2023/185 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/187
KARAR NO: 2023/185
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2022
NUMARASI: 2022/197 Esas 2022/663 Karar
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/02/2023
Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasında 01/06/2019 tarihinde bayilik sözleşmesi akdedildiğini ve istasyon yatırım teminatı olarak 302.000-euro, istasyon satış teminatı olarak 77.000-euro bedelli nakit teminat yatırıldığını, davalı şirketin sözleşmeye aykırı bir biçimde bahsi geçen teminattan tahsilat yaptığını ve davacı şirketi zarara uğrattığı gibi davacı nezdinde ticari güvenirliğini de kaybettiğini, davalı şirketin 13/12/2020 tarihinde kira iadesi açıklaması ile 923.800-TL tutarlı bir fatura kestiğini, faturanın neye ilişkin olduğu hakkında bir açıklama yapmadığını, sonrasında ise davalı şirketin kestiği faturaya binaen 04/01/2021 tarihinde davalı şirketin Euro olarak yatırdığı nakdi teminatı davacıyı zarara uğratır şekilde düşük kur üzerinden bozduğunu ve bu faturayı nakit teminat miktarından tahsil ettiğini, tahsilatın tonaj taahhüdüne ilişkin olduğunun söylendiğini, Euro teminatın 120.190-Euroluk kısmını düşük kur üzerinden nakde çevirdiğini, artan 5.616-TLlik kısmını bayinin cari hesabına iade ederek davacıyı zarara uğrattığını beyanla, sözleşmeye aykırı olarak davalının tahsil etmiş olduğu 120.190-euro’nun bayinin cari hesabına iade edilen kısmı düşülerek dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı şirketin, davalı şirkete sözleşmesel yükümlülükleri kapsamında 302.000-euro ve 77.000-euro bedelli nakdi teminat verdiğini, davacının borcunu ifa etmemesine rağmen nakdi teminatın cari hesabına aktarılmasının sözde haksız olduğu iddiası ile dava açmasının hakkın kötüye kullanımı teşkil ettiğini, davacı tonajları yerine getiremediğinden davalı şirkete fatura borcu doğduğunu,borcun nakit teminattan tahsil edilerek cari hesaba aktarıldığını, akdedilen sözleşmeler uyarınca davalı şirketin kira bedeli iadesi alacağı doğduğunu,davalı şirketin ödediği kira bedellerinin tonaj üzerinden olup, iade olarak talep edilen miktarın belirlenmesine ilişkin düzenlemeleri davacı şirketin basiretli bir tacir olarak taahhüt ettiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesi ile eklenen 6102 Sayılı Kanun’un 5/A maddesi uyarınca ” … konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı” olarak düzenlendiği, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslını yada onaylı örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olup, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği,kanunun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın ise 23/03/2022 tarihinde açıldığı ve arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı, aynı yasanın 18/A-2 fıkrası son cümlesi uyarınca,davadan önce zorunlu arabuluculuğa gidilmemiş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; dava açılmadan önce 23/02/2022 tarihinde arabulucuya başvurulduğunu, buna ilişkin arabuluculuk dosya numarası 2022/5010 olup, dava UYAP sistemi üzerinden açıldığından UYAP sistemi üzerinden doldurulduğunu, mahkemenin tarafına bir tebliğ çıkarmaksızın davayı usulden reddettiğini, kanuni hakkı olan 1 haftalık sürenin verilmediğini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: 7155 sayılı Kanun ile TTK’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ….” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır. “Dava konusu bir miktar para alacağı” olan tüm talepler hakkında, alacaklı ve borçlu açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak düzenlenmiştir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın ve dosya üzerinden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. (HUAK m.18/A/2, c. 4; HUAK Yönetmeliği m.22/3). Burada dava şartı arabuluculuk sürecinin, 6100 sayılı HMKnun 115/2 maddesi çerçevesinde, gider avansı yatırılmasında veya gerekli hallerde teminat gösterilmesinde olduğu gibi tamamlanabilen bir dava şartı eksikliği olarak düzenlenmediği görülmektedir. Bir başka ifadeyle, dava şartı noksanlığının giderilmesi ve arabulucuya başvurulması için mahkemece davacıya süre verilmeyecektir. Bununla birlikte aynı kanunun 115 inci maddesinin 3.fıkrasının uygulama alanı bulmasına engel yoktur. Bu bağlamda, dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez. Somut olayda davacı tarafından davanın açıldığı tarih olan 23.3.2022 tarihinde Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğu, dosyaya 11.4.2022 tarihli anlaşamamaya ilişkin son tutanağın sunulduğu,Arabulucuya başvurulma süreci tamamlanmadan dava açıldığı anlaşılmaktadır. Davadan önce arabulucuya başvurulması tamamlanamaz dava şartı ise de; mahkemece tensip aşamasında arabulucuya başvurulduğuna ilişkin bir belirleme yapılamamasına karşın bu hususta bir inceleme yapılmamış, anlaşamama son tutanağının ibrazı yönünde bir ara kararı da verilmemiştir. Mahkemece, nazara alınmayan bu eksiklik nedeniyle davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde bir itiraz olmadığı gibi esasen cevap dilekçesi tarihi olan 9.5.2022 tarihi itibariyle arabuluculuk sürecinin tamamlandığı 11.4.2022 tarihli anlaşamama son tutanağı düzenlendiği, davalı vekilinin itirazının 8.6.2022 tarihli ikinci cevap dilekçesiyle yapıldığı, buna göre eksikliğin davalı tarafın itirazından ve hükümden evvel giderildiği, davanın dava şartı yokluğundan reddedilemeyeceği dikkate alınmadan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf nedeni yerinde görülmekle başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına; davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/197 Esas – 2022/663 Karar sayılı 02/11/2022 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının davacıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/02/2023