Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1864 E. 2023/1413 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1864
KARAR NO: 2023/1413
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN: ALİYE KAYA (28241)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2022
NUMARASI: 2022/351 Esas – 2022/977 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı tasfiye Memuru … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili … tarafından resen terkin edilen ve ihyasını talep ettikleri … Dış Ticaret AŞ isimli şirkete karşı açılmış olan ayıplı malın iadesi ve bedelin ödenmesine dair Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/189 Esas 2017/543 Karar sayılı dava dosyasında lehe hükmedilen alacak tutarlarının tahsili amacıyla Sakarya … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla ilamlı icra takibi başlattıklarını, işbu icra dosyasında borçlu şirketin 09/03/2018 tarih ve 9533 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan kararına göre tasfiyeye girdiği ve tasfiye memuru olarak …’ın atandığının tespit edildiğini, alacak kaydı oluşturulması için tasfiye memurluğuna yazılan müzekkerelere rağmen tasfiye memurluğunca herhangi bir cevap verilmediğini, İcra dosyasının dayanağı olan Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/189 Esas 2017/543 Karar sayılı hükmü İstanbul BAM 16. H.D. 2018/1767 E. 2021/638 K. Sayılı kararıyla davalı şirketin istinaf talebinin kısmen kabulü ile kaldırılarak yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderildiğini, halihazırda Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/130 E. Sayılı dosyası ile devam eden davanın 10/02/2022 tarihli duruşmasında “davacı vekiline davalı hakkında ihya davası açması ve dava açtığına dair bildirimde bulunması amacıyla gelecek celseye kadar süre verilmesine” dair ara karar verildiğini,davaya devam edilebilmesi için, … Dış Tic. AŞnin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: 1- Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili ; Müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, Tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmasının tasfiye memurunun sorumluluğunda olduğunu,henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, Müvekkil Sicil Müdürlüğü’nün tespit etmesi mümkün olmadığını, TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzere işlem yaptığını,müvekkili yönünden açılan davanın reddine, aksi kanaatte olunması halinde ise müvekkili müdürlük aleyhine yargı gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı Tasfiye Memuru … vekili; ihyası talep edilen şirketin tasfiye sürecinin usulüne uygun tamamlandığını,genel kurul kararıyla şirketin tasfiye sürecine girdiğini, 09.03.2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ nde ilan olduğunu,yasal sürelerinde alacaklılara 3 kez çağrı yapıldığını, son çağrıdan itibaren yasal 3 aylık bekleme süresine uyulduğunu ve neredeyse 7 ay sonra terkin işleminin yapıldığını, sürecin usulüne uygun olarak gerçekleştiğinin İTO ve TTSG ‘ den de açıkça görüldüğünü, terkinin usulüne uygun yapılması ve alacaklılara çağrı yapılmasına rağmen davacının ihya davası açmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın tasfiye olunan “… Sanayi Dış Ticaret AŞ” den herhangi bir alacağının bulunmadığını, bunun yanı sıra; kabul etmemekle birlikte davanın kabulüne karar verilirse, tasfiye olan şirkete yeniden bir tasfiye memuru atanacağını, müvekkilinin her ne kadar şirketin tasfiyesi sırasında görevlendirilen tasfiye memuru ve işbu davada da taraf gösterilmişse de TTK madde 547/2 hükmüne göre “eski tasfiye memurlarını ya da yeni tasfiye memurları” atayabildiğini, davanın kabulüne karar verildiği takdirde, her ne kadar müvekkili (eski tasfiye memuru oluşundan dolayı) aleyhine dava açılmışsa da Mahkeme tarafından yeni bir tasfiye memuru atanarak ihya yapılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, celp edilen ticaret sicil kayıtları ile davalı şirketin ortaklar kurulunca alınan tasfiye kararı sonucu tasfiye memuru … tarafından tasfiye edilerek 14/10/2019 tarihinde sicilden terkin edildiği ve terkinin ticaret sicil gazetesinde ilan edilerek şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğini, davalı İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun yasal hasım konumunda bulunduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermediği anlaşıldığından yargı gideri ile sorumlu tutulmaması gerektiğini, diğer davalı tasfiye memuru …’ ın ise eksik tasfiye nedeniyle davanın açılmasına neden olduğunu, bu nedenle yargı giderinden sorumlu tutulması gerektiğini, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye halinde … Dış Tic.A.Ş’nin Sakarya 3.ASHM’de 2021/130 esas sayılı dosyasında devam eden yargılama nedeniyle TTK 547 maddesi gereğince ihyasına, ek tasfiye işlemlerinin yapılabilmesi için yeniden tesciline, tasfiye memuru olarak davalı tasfiye memuru …’ın atanmasına karara verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru … vekili; şirketin yasa ve usule uygun olarak tasfiye sürecini tamamladığını ve terkin edildiğini, usulüne uygun atanmış tasfiye memuru ile sürecin yasaya uygun olarak ilerlediğini, alacaklılara üç kez çağrı yapıldığını, son çağrıdan 6 ay sonra tasfiye süreci sonlandırılmış ve alacaklılara tüm ödemeler yapıldığından davacı tarafından ikame edilen ihya davası konusuz kaldığını, ihya davası açabilmek için korunmaya değer bir menfaat bulunmalı ve ihya son çare olduğunu, somut olayda korunmaya değer bir alacak menfaati bulunmadığından huzurda açılan davanın şartları oluşmadığını, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği alacağın zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerinin geçmesi sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin rızası dışında tasfiye memuru olarak atandığını, müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yerinde olmadığını, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, … Dış Ticaret A.Ş’nin ihyası ve ek tasfiye işlemleri için tasfiye memuru atanması istemine ilişkindir. Davalı vekili terkinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde davanın açılmadığını ileri sürmüş ise de; TTK nun 547.maddesinde zamanaşımı veya hak düşürücü süre öngörülmediği, olağan tasfiyenin tamamlanması nedeniyle sicil kaydının terkin edildiği, bu nedenle TTK nun geçici 7. maddesindeki hak düşürücü sürenin uygulanması sözkonusu olmadığından davalı vekilinin hakdüşürücü süreye ilişkin istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır. TTK’nin 547. maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurlarının, yönetim kurulu üyelerinin, pay sahibi veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapmaları için tasfiye memuru atayacağı düzenlenmiştir.Davalı tasfiye memurunun tasfiye memurluğu yapmasına ilişkin bir engel bulunmadığı anlaşılmakla davalının re’sen tasfiye memuru atanmasına rızası olmadığına ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Dosya arasına celbedilen ticaret sicil kaydının incelenmesinde şirketin tasfiyesinin sona erdiği 14/10/2019 tarihinde tescil edildiğinden, sicil kaydının terkin edildiği, Tasfiye Halinde … Sanayi Dış Ticaret A.Ş’nin Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/130 Esas Sayılı dosyasında davalı olduğu, şirketin dava dosyası karara bağlanmadıkça tasfiyenin usulen sonlandığı kabul edilemeyeceğinden davacının ihya talebinde hukuki yararı bulunmaktadır. H.M.K.’nin 326-(1) maddesi gereğince; kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderleri davada haksız çıkan taraftan alınmasına karar verilir. Tasfiye sürecinde tasfiyenin eksiksiz yapılmasından tasfiye memuru sorumludur. Buna göre dava da haksız çıkan davalı tasfiye memuru aleyhine yargı giderine hükmedilmesinde isabetsizlik yoktur. Tüm dosya kapsamından; ihyası istenilen şirket tasfiye suretiyle sicilden terkin edilmiş ise de; terkin işleminden evvel adı geçen şirket aleyhine açılmış dava bulunduğu, davanın tasfiye memurunun bilgisinde bulunduğu, şirketin aleyhine açılan dava sona ermedikçe faaliyeti olmadığından bahisle tasfiyenin sonlandırılmasının mümkün olmadığı, ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu ve bu nedenle şirketin belirtilen işlemlerle sınırlı olmak üzere ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı tasfiye memuru vekilinin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı Tasfiye memuru … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davalı tasfiye memuru tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/09/2023