Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/18 E. 2023/287 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/18
KARAR NO: 2023/287
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2018
NUMARASI: 2016/886 Esas 2018/556 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/03/2023
Dairemizce verilen kararın Yargıtay 11. H.D tarafından bozulması üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 01/06/2010 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalanarak taraflar arasında ticari ilişki kurulduğunu, davalının müvekkilinden sözleşme hükümleri uyarınca istasyonu işletme ve taahhüt edilen miktarlarda ürün almayı kabul ettiğini, ancak davalı tarafından taahhüt edilen miktarlarda madeni yağ ve akaryakıt satışı yapmadığını, bu kapsamda müvekkilinin cezai şart alacağına ilişkin faturalar düzenlenerek davalıdan bu bedellerin talep edildiğini, davalının fatura bedellerini ödememesi üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesinin talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında 01/06/2010 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme süresinin bitiminde sözleşmenin feshedildiğini, davacının fesihte cezai şart isteme hakkını saklı tutmadığını, bayilik sözleşmesinin yapıldığı 2010 tarihinden 2015 tarihine kadar çevrede akaryakıt satışlarını olumsuz etkileyecek gelişmelerin olduğunu ve satışların düştüğünü, bu durumdan da davacının haberdar olduğunu, davacının taleplerinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; eksik alınan madeni yağ miktarının 5,70 m3, eksik alınan akaryakıt miktarının ise 1.654,40 m3 olduğu, buna bağlı cezai şart tutarının ise takip tarihi itibariyle 249.022,12-TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; sözleşmenin süreli olup süre sonunda feshedildiğini, davacının cezai şart hakkını saklı tutmadığını, cezai şart miktarının müvekkilinin ekonomik olarak mahvına neden olabilecek miktarda olduğunu, satışların müvekkilinin elinde olmayan nedenlerle azaldığını, ayrıca icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
SÜREÇ VE BOZMA KARARI: Davalı vekilinin istinafı üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde “2018/2116 esas, 2020/1400 karar sayılı , 29.12.2020 tarihli karar ile “Dava, akaryakıt bayilik sözleşmesi ve satış taahhüdünde öngörülen yıllık asgari ürün satışı taahhüdüne aykırı davranıldığı iddiasına dayalı cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. TBK’nın 179/2. maddesine göre; “ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkca feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.Mal alım taahhüdüne aykırılık nedeniyle cezai şart istemine ilişkin olarak Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında, iki halde alacaklının ceza koşulunu isteyemeyeceği; eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamayacağı, diğer yandan alacaklının, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemeyeceği, yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerektiği, çekince için bir şekil şartının getirilmediği, tedarikçinin, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebileceği, bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebileceği, sonraki yıllarda da aynı kuralın geçerli olduğu, bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemeyeceği, çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği, TBK’nın 179/2. maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından, tarafların sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilecekleri, örneğin sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğinin kararlaştırabileceği, ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, ceza koşulu istenmeyeceğine dair haklı bir güven oluşmuş ise, oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceği kabul edilmiştir.Somut olayda; taraflar arasındaki sözleşme süreli olup süre bitiminde taraflarca karşılıklı olarak feshedildiği, sözleşme eki genel şartların 11. maddesinde fesihle birlikte cezai şart istenebileceğinin kararlaştırıldığı, yine davalı tarafça imzalanan alım taahhüdünde, davalının yıllık 3600 metreküp akaryakıt ve 10 metreküp madeni yağ satmayı, taahhüde uyulmaması halinde eksik akaryakıt bakımından metreküp başına 50 USD, madeni yağ bakımından ise 600 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği, davalının 01.06.2014-01.06.2015 döneminde taahhüt kapsamında eksik satış yapılan akaryakıt miktarının 1654,40 metreküp, madeni yağ miktarının ise 5,70 metreküp olduğu, takip tarihi itibariyle satış taahhüdü kapsamında eksik satış nedeniyle oluşan cezai şart tutarının ise takip tarihindeki kur üzerinden 249.022,12 TL olduğu; davalının 5 yıllık süre boyunca asgari alım taahhüdünü yerine getirmemesine rağmen davacı tarafça ihtirazi kayıt konulmadığı gibi bu konuda davalı bayiye bir ihtar da keşide edilmediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki taraflar arasındaki sözleşme 01.06.2015 tarihli fesihname ile karşılıklı olarak feshedilmiş olup, fesihnamede de davacının asgari alım taahhüdüne dayalı herhangi bir ihtirazi kaydı bulunmadığı gibi, alım taahhüdüne dayalı cezai şart alacağı bakımından icra takibi de fesihten yaklaşık 6 ay sonra başlatılmıştır. Dolayısıyla beş yıl süreli bayilik sözleşmesinin süre bitiminde yenilenmeyerek sona ermesi sonucunda, sözleşme bitiminden itibaren yaklaşık 6 ay suskun kaldığı anlaşılan davacının, artık alım taahhüdüne dayalı cezai şart talep etmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulü doğru olmadığından,davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece kararının kaldırılarak, davanın reddine” karar verilmiştir.Davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11 H.D.’nin 26.9.2022 tarih, 2021/2062 esas, 2022/6270 karar sayılı ilamı ile “Taraflar arasında düzenlenen 01.06.2015 tarihli fesihname ile … Gaz Bayilik Sözleşmesi karşılıklı feshedilmiş olup fesihname ile “kayıtlara geçmiş hak ve borçlar ve fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları” saklı tutulduğu,Fesihnamede, tarafların sözleşmeden kaynaklanan her türlü hak ve borçlara ilişkin haklarını saklı tutmalarına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince davacının asgari alım taahhüdüne ilişkin fesihnamede herhangi bir ihtirazı kayıt bulunmadığına yönelik gerekçe ile davanın reddedilmesi doğru olmadığı gibi, davacının fesihten sonra 29.09.2015 tarihli faturayı düzenleyerek fatura bedelinin vadesinde ödenmemesi üzerine 03.12.2015 tarihinde icra takibini başlatması nedeniyle davacının suskun kalmasından da söz edilemeyecek olmasına göre davanın reddi isabetli olmamış, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasına “karar verilmiştir.
DİRENME GEREKÇESİ: Somut olayda; taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin 01.06.2010 tarihli sözleşmeyle başladığı ve 01.06.2015 tarihli “Fesihname” ile sözleşmenin karşılıklı olarak sözleşmenin son gününde fesihname imzalandığı, devam eden 5 yıllık bayilik ilişkisi sırasında davacının her yıl eksik ürün aldığı, davacının ilk 4 yıl eksik alıma hiç ses çıkarmadan bayilik ilişkisini sürdürdüğü, esasen 5. yıl için de herhangi bir çekince ileri sürmeden ticari ilişkiyi sürdürdüğü, ancak sözleşmenin feshinden sonra düzenlediği faturalara dayalı olarak feshin üzerinden 6 ay geçtikten sonra, 5. yıldaki eksik alım nedeniyle cezai şart alacağının tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattığı ve takibe itiraz üzerine sonuçta eldeki dava ile itirazın iptali istenmiştir.Davacının sattığı ürün bedelinden doğan bir alacağı bulunmamaktadır. Sözleşme fesihname tarihi itibariyle rızaen sonlandırıldığı gibi esasen 5 yıllık sözleşme süresi sona erdiğinden davacının 6. yıl için mal vermesi sözkonusu olmayacağından sözleşmedeki hakların saklı tutulması, eksik alım nedeniyle cezai şart talebi için yeterli olmayıp cezai şart talebi için ihtirazi kayıt konulması gerekmektedir.Sözleşmenin davalı tarafın kusurundan dolayı fesih edilmediği gibi, esasen ticari ilişkinin devamı için ancak yeni bir sözleşme akdedilmesi gerekmesine göre davacı şirketin tüm yıllar için eksik alımdan dolayı cezai şart talep hakkının düştüğünün kabulü gerekir. Davacı dağıtıcının ise 5 yıllık sözleşme ilişkisi bittikten sonra, davalıyı yeni bir sözleşme imzası için zorladığı dosyadaki delillerle sabittir. Davalı bayiinin sözleşmenin süresinin normal yollarla sona erdiği, fesihnamenin imzalandığı 1.6.2015 tarihinden sonra keşide ettiği 19 haziran 2015 tarihli ilk ihtarname ile “istasyonda bulunan ariyetlerin teslim alınması, bu ariyetler sebebiyle istasyonun işletilemediği” bildirilmiş, yine 12.8.2015 tarihli ihtarname ile “akaryakıt ve otogaz bayilik sözleşmesinin 1.6.2015 tarihinde sona erdiği, yeni bir sözleşme imzalamayacaklarını, istasyonda bulunan ariyetlerin tebliğden itibaren 3 gün içinde ” kaldırılması talep edilmiştir. Bu ihtarname üzerine, sözleşme tarafların karşılıklı fesih iradesi ile sona erdiği halde, fesihname üzerinden 3 ay sonra eylül 2015 de artık yeni bir sözleşme imzalanmayacağı belirli hale geldikten sonra takibe konu faturaların düzenlenerek icra takibi başlatıldığı sabit olmakla davacının iyiniyete aykırı talebinin reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığından;olan bozma ilamına uyulmamış, direnme kararı verilerek davanın kabulüne ilişkin kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/886 Esas 2018/556 Karar sayılı ve 16/05/2018 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın reddine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 3.347,49-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 3.167,59‬-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 27.851,67-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, ” Davalı tarafından yatırılan 4.252,67-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 31,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davacı tarafından temyiz aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 34,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme neticesinde taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde HMK’nun 361/1 maddesi gereği Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/03/2023