Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1771 E. 2023/1431 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1771
KARAR NO: 2023/1431
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/458 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 05/07/2023 tarihli ara kararın ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: İhtiyati tedbir isteyen davacılar vekili; müvekkilleri şirket ortağı olan müteveffa …’nun mirasçıları olup davalı şirkette A grubu ve B grubu paylarının bulunduğunu, davalı şirketin %29 pay sahibi diğer ortak …’nun vasisi olan …’in kontrolünde olduğunu, yine şirketin %51 ortağı olan vakfın da bu kişi tarafından temsil edildiğini, davalı şirketin 30/03/2023 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 7. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin 2023 yılına ait mali hakların belirlenmesi kapsamında karar alınarak TTK’nın 408. maddesine aykırı olarak mali hakların belirlenmesi bakımından yönetim kuruluna yetki verildiğini, oysa bu yetkinin genel kurula ait olduğunu, bu nedenle söz konusu kararın yoklukla malul olduğunu, yönetim kurulu üyelerine sağlanan mali hakların fahiş olduğunu, söz konusu karar ile azınlık hakları ihlal edilerek yüksek ücretler belirlendiğini, kararın bu nedenle de iptale tabi olduğunu, genel kurul öncesinde müvekkillerinin bilgi alma ve inceleme haklarının kullandırılmadığını, söz konusu kararın icrasının müvekkilleri ile diğer küçük pay sahiplerinin maddi zarara uğrayacağını, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin kanun ve esas sözleşmeye aykırı şekilde yüksek tutarlı bağışlar yaparak pay sahiplerinin kar payı alma haklarını ihlal ettiklerini, bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin yetkilerinin sınırlandırılması gerektiğini, yine şirketin yeterli kaynağı bulunmasına rağmen yüksek miktarda kredi kullandığını, şirketin nakdinin mevduat hesabında tutularak şirketin faiz gelirinden mahrum bırakıldığını belirterek, davalı şirketin 30/03/2023 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 7 no’lu kararın yokluğunun tespitine, aksi halde iptaline karar verilmesini, söz konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına, davalı şirkete yönetim, aksi halde denetim, bunun da mümkün görülmemesi halinde bu davada temsil bakımından kayyım atanmasına, yönetim kurulu üyelerinin yetkilerinin sınırlandırılmasına, davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları ispata yarar hiçbir delil sunulmadığı, ihtiyati tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat zorunda olduğu gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili; mahkemece yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin %29 pay sahibi diğer ortak …’nu vasi olarak temsil eden …’in ayrıca şirketin %51 ortağı olan vakfı da yönetim kurulu başkanı olarak temsil ettiğini, bu durumun açıkça menfaat çatışması oluşturduğunu, davalı şirket yöneticisi hakkında bir çok suç duyurusu bulunduğunu, şirketin 30/03/2023 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 7. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin 2023 yılına ait mali haklarının belirlenmesi kapsamında TTK’nın 408. maddesine aykırı olarak mali hakların belirlenmesi bakımından yönetim kuruluna yetki verildiğini, oysa bu yetkinin genel kurula ait olduğunu, bu nedenle söz konusu kararın yoklukla malul olduğunu, yönetim kurulu üyelerine sağlanan mali hakların fahiş olduğunu, söz konusu karar ile azınlık hakları ihlal edilerek yüksek ücretler belirlendiğini, kararın bu nedenle de iptale tabi olduğunu, kararın icrası halinde müvekkilleri ve diğer pay sahiplerinin maddi zararının söz konusu olacağını, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin kanun ve esas sözleşmeye aykırı şekilde yüksek tutarlı bağışlar yaparak pay sahiplerinin kar payı alma haklarını ihlal ettiklerini, bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin yetkilerinin sınırlandırılması gerektiğini, yine şirketin yeterli kaynağı bulunmasına rağmen yüksek miktarda kredi kullanıldığını, şirketin nakdinin mevduat hesabında tutularak şirketin faiz gelirinden mahrum bırakıldığını belirterek, ara kararın kaldırılarak davalı şirketin 30/03/2023 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 7 no’lu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına, davalı şirkete kayyım atanmasına, yönetim kurulu üyelerinin yetkilerinin sınırlandırılmasına, davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK’nın 449. maddesi uyarınca genel kurul kararının iptali istemli davada, genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılması, şirkete kayyım atanması, yönetim kurulu üyelerinin yetkilerinin sınırlandırılması ve davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir. TTK’nın 449. maddesi ”Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir” hükmünü içermektedir. Anılan maddede hangi hallerde geçici hukuki koruma kararı verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 390/3 maddesi ise, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.TTK’nın 449. maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir kararı verilmeden önce yönetim kurulu üyelerinin görüşlerinin alınması yasal zorunluluktur. Ancak somut olayda yönetim kurulu üyelerinin görüşleri alınmadan karar verildiği anlaşılmakta olup, bu husus usule aykırıdır. Diğer yandan HMK’nın 297. maddesinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı düzenlenmiştir. Anayasanın 141/3 maddesi hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Kararın gerekçesiz olması, gerekçe ile hüküm çelişkisi veya yasada düzenlenen unsurları içermeyen bir hüküm verilmesi kamu düzenine ilişkin bir aykırılık olup, delillerin hiç değerlendirilmemiş olduğu derecesinde yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığının kabulü gerekmektedir. Bu bakımdan somut olayda ilk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir koşulları bakımından HMK’nın 297. maddesine aykırı şekilde gerekçesiz olarak istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin olarak gerekçesiz karar verilmesi de yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulü ile yasal zorunluluk yerine getirildikten sonra ihtiyati tedbir istemi gerekçeli bir şekilde karara bağlanmak üzere ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ara kararın HMK’nın 353(1)a-4, 6 maddeleri uyarınca kaldırılarak, dava dosyasının ara kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/458 Esas sayılı 05/07/2023 tarihli ara kararının, HMK’nın 353(1)a-4, 6 maddeleri gereği KALDIRILMASINA; “İhtiyati tedbir talebi yeniden değerlendirilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacılar tarafından yatırılan 269,85-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/09/2023