Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1661 E. 2023/1689 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1661
KARAR NO: 2023/1689
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2023
NUMARASI: 2022/1070 Esas 2023/472 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında, davalının sahibi olduğu çekici ile müvekkili adına taşıma yapmasına ilişkin 03.04.2019 tarihli taşıt kira (taşıma) sözleşmesi imzalandığını, sürücü davalının sevk ve idaresindeki … plaka no’lu çekicinin 20.09.2020 tarihinde Bulgaristan’da, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde çekiciye takılı vaziyette bulunan … plakalı satıcı … şirketi tarafından alıcı … firmasına satışı yapılan … marka 2020 model sıfır beton santralinin maddi hasara uğraması nedeniyle, müvekkili tarafından hem karşı tarafa ödeme yapılmak zorunda kalındığını, hem de müvekkili şirketin maddi olarak zarara uğradığını, müvekkili tarafından söz konusu kaza nedeniyle devrilen yükün kaldırılması için vinç kiralanarak toplam 12.000-Euro ödendiğini, bunun yanında davalının kusuru ile karşı tarafa vermiş olduğu zararlar neticesinde Sortwik Import firmasına ait araçtaki meydana gelen zararların tazmini için de toplam 27.500-Euro ödeme yapılmak zorunda kalındığını, Bulgar makamlarınca trafik kazasında davalının %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kazanın ve yapılan ödemelerin ardından müvekkili ile davalı arasında müvekkili şirketin yaptığı ödemelerin tazmini için sözlü olarak anlaşma sağlanmasına rağmen davalının hiç bir ödeme yapmadığını, müvekkilince keşide edilen 05.01.2022 tarihli ihtarnameye rağmen de davalının ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı tarafça her ne kadar dava dosyasına arabuluculuk anlaşamama tutanağı sunulmuş ise de, sunulan tutanak icra takibinden önceki tarihli olduğundan icra takip dosyasında talep edilen hususlardan farklı olduğunu, söz konusu tutanağın itirazın iptali davasına konu olan icra dosyasındaki alacak kalemleri ile örtüşmediğini, örneğin icra takip dosyasında istenen faiz alacağının ve icra inkar tazminatının arabuluculuk aşamasında değerlendirilmeyen ve tutanağa yazılmayan alacak kalemleri olduğunu, takip dosyası olmadan önceki dönemde düzenlenen tutanağa dayalı olarak itirazın iptali davası ikame edilerek takibe devam edilebilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu sebebi ile reddinin gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının taşınan yükün sigorta firmasına, şayet taşınan yük araç ise araç sigorta firmasına husumet yöneltmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede, taşınan yükte meydana gelecek hasara yahut 3. kişilere verilecek hasarlara karşı müvekkilinin sorumlu olduğuna dair bir hüküm bulunmadığını, yine taşınan yükün sigortalanması yükümlülüğünün de davacıya ait olduğunu, meydana gelen kazada müvekkilinin tam kusurlu olduğuna dair bir tespit yapılmadığını, müvekkilinin taşıdığı yüke ilişkin zararın sigorta şirketi tarafından, müvekkilinin kusurlu davranışı nedeniyle değil, taşınan yükün emtia niteliğinde olmayıp tekerlekleri üzerinde taşınan kara taşıtı olması nedeniyle ödenmediğini, ancak davacı tarafça sigorta firmasına karşı hiçbir hukuki yola başvurulmayarak müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davanın dava şartı olarak arabuluculuğa tabi olduğu, davacı tarafça 14/09/2022 tarihinde icra takibi başlatılmış olup, itiraz üzerine takip durduğu, davacı tarafça duran takibe yönelik itirazın iptali davası açıldığı, ancak davadan önce bu konuda dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmadığı, davacı tarafça icra takibinden önce 18.01.2022 tarihinde dava şartı arabuluculuğa başvurulmuş olup, itirazın iptali davası genel alacağa göre yürümeyeceğinden ve takibe sıkı sıkıya bağlı olduğundan, bu konuda dava şartı arabuluculuğun yerine getirildiğinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, zorunlu arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; kanunda itirazın iptali davalarından önce sadece TTK 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuğa başvurmanın zorunlu kılındığını, taraflar arasında konusu aynı olan talepler ile ilgili zorunlu arabuluculuğa başvurulmasının yeterli olduğunu, kanunda arabuluculuk sonrası icra takibi yapılamayacağının belirtilmediğini, talep edilen alacağın temeli de aynı olduğuna göre, taraflar arasında icra takibinden önce yapılan zorunlu dava şartı arabuluculuk görüşmelerinin bu dava açısından da geçerli olduğunu, kaldı ki talep edilen hususların da birbirinden farklı olmadığını, başvuru dilekçesinde, uyuşmazlık konusunun açık bir şekilde meydana gelen kazadan dolayı müvekkilinin uğradığı zarar kalemleri ve miktarları olduğunun belirtildiğini, alacak kalemleri açısından talep edilen farklı bir husus bulunmadığını, asıl alacak ve buna bağlı olan ferilerin aynı olduğunu, arabuluculuğa tâbi hukuki uyuşmazlığın belirlenmesinde davanın türüne göre bir düzenleme yapılmadığını, itirazın iptali davasının ıslah suretiyle alacak davasına dönüştürebileceği de gözetildiğinde, itirazın iptali davasının alacağın tahsilini sağlama amacına hizmet ettiğini ve bu bakımdan hukuki yarar bulunduğunu, bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasında akdedilmiş olan taşıt kira sözleşmesi kapsamında, davalının gerçekleştirdiği taşıma sırasında meydana gelen trafik kazası sonucunda taşıma konusu emtiada oluşan hasar nedeniyle, dava dışı taşıtana ödenen hasar bedeli ile yükün kaldırılması için yapılan masrafın davalıdan tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinde, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu açıkça hükme bağlanmış, HMK’nın 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiştir. Somut olayda; davacı tarafça dava ve icra takibi öncesinde 18.01.2022 tarihinde arabulucuya başvurulduğu, arabuluculuk görüşmelerinin 25.01.2022 tarihinde anlaşmazlıkla sonuçlandığı, arabulucu tarafından düzenlenen arabuluculuk son tutanağında uyuşmazlık konusunun, “davalının 03.04.2019 tarihli taşıt kira sözleşmesi ile davacı adına taşıma yaparken sevk ve idaresindeki araç ile trafik kazası yapması nedeniyle, çekiciye takılı bulunan taşıtan firmaya ait beton santrali niteliğindeki kara taşıtında oluşan hasar nedeniyle alıcı firmaya ödenmek zorunda kalınan tazminat ve masrafların rücuen tazmini” olarak belirtildiği, davacı tarafından arabuluculuk son tutanağı tarihi sonrasında aynı alacak ile ilgili olarak davalı aleyhine 14.09.2022 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalının takibe yönelik itirazı üzerine de işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından davalının neden olduğu trafik kazası nedeniyle dava dışı firmaya yapılan ödeme ile yapılan masrafların tahsili talebiyle arabulucuya başvurulmuştur. İcra takibi konusu alacak da söz konusu kaza nedeniyle dava dışı firmaya yapılan ödeme ile yapılan masraflara ilişkin olup, arabuluculuk konusu talep ile takip konusu alacak birebir aynı niteliktedir. Takipte ayrıca feri nitelikte işlemiş faiz talep edilmiş olması da uyuşmazlık konusu alacağın aynı olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Kanunda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu kılınmış olup, arabuluculuk başvurusunun icra takibinden önce yapılmış olup olmamasının bir önemi yoktur. Bu nedenle davacının dava tarihi öncesinde değil de icra takibi öncesinde arabulucuya başvurmuş olması, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini kabule elverişli değildir. Bu durumda somut uyuşmazlıkta arabuluculuk dava şartı yerine getirilmiş olup, mahkemece yargılamaya devamla bir karar verilmesi gerekirken, davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün HMK’nın 353(1)a-4 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2023 Tarih 2022/1070 Esas – 2023/472 Karar sayılı hükmün HMK’nın 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”Davacı tarafından yatırılan 179,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/11/2023