Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1643 E. 2023/1756 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1643
KARAR NO: 2023/1756
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2021
NUMARASI: 2020/366 Esas – 2021/164 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesi Kaynaklı)
Dairemizce verilen kararın Yargıtay 11. H.D. tarafından bozulması üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; müvekkillerinin davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını, davalının takibe haksız olarak itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, taraflar arasında yapılan 13/05/2015 tarihli münferit hisse satış sözleşmesinin cezai hüküm başlıklı 8.1 maddesinde “taraflardan biri bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer tarafa cezai şart ödeyeceğinin” belirtildiğini, taraflar arasında yapılan 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinin 9.2 maddesinde de “taraflardan biri bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmezse ihlal eden tarafın diğer tarafa cezai şart ödeyeceğinin” belirtildiğini, davalı tarafın hisse satış bedelini ödemediğini, … şirketini geliştirmek için yapılandırma yapmadığını, projenin geliştirilmesi için şirkete kredi niteliğinde borç vermediğini, genel kurulu toplamadığını, sözleşmedeki yükümlülükleri yerine getirmediğini, bu nedenle kararlaştırılan cezai şartı davalı tarafın ödemekle yükümlü olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; yabancı uyruklu davacılar bakımından teminat alınması gerektiğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, münferit hisse satış sözleşmesinin 9.1 maddesi uyarınca davanın tahkim şartı nedeniyle reddi gerektiğini, münferit hisse satış sözleşmesinin 10. maddesinde yargı yeri Zürih Mahkemesi olduğu gibi hisse satış sözleşmesinin 10. maddesinde de Londra Mahkemelerinin yetkili kılındığını, bu nedenle davanın yetki şartı nedeniyle reddi gerektiğini, davacıların davaya konu sözleşmeler evvelinde …’nın tüm hisselerinin sahibi olduklarını, adı geçen şirketin tek faaliyet konusu ve mal varlığının … Projesi olduğunu, şirketin sözleşmenin imzası anında … kuruluşu için hiçbir lisans ve izin sahibi olmadığını, ön lisans alınmadığından sözleşmenin ifasının mümkün olmadığını, davacıların şirket faaliyetlerini akamete uğrattıklarını, borca batık olan sözleşme konusu şirketin … ihalesine katılmasının mümkün olmadığını, sözleşmedeki cezai şart hükmünün ahlaka aykırı olması nedeniyle yok hükmünde olduğunu, sözleşmenin ifa imkanı kalmadığından sözleşmeyle belirlenen asıl borç geçersiz olup cezai şartın da geçersiz hale geldiğini, ayrıca cezai şart fahiş olduğundan tenkisi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; ihtilaf konusu olan 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinin 10. maddesine göre, sözleşmenin İngiltere kanunlarına tabi olduğu ve bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü ihtilaf vukuunda Londra Mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtildiği, sözleşmeye HMK’nın 17. maddesi gereğince yetki şartı konulduğundan, takibin sözleşmede belirlenen icra dairesinde başlatılması gerektiği, 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinin tarafları da tacir olduklarından TTK’nın 7. maddesi gereğince sözleşmedeki yetki şartı davacılar için de geçerli olup, davalı borçlu tarafça icra takibine yönelik yetki itirazının da süresinde yapıldığı anlaşılmakla, alacaklı tarafından yapılan icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili, mahkemece taraflar arasındaki münferit hisse satış sözleşmesindeki yetki maddesinin dikkate alınmadığını, bunun nedeninin de gerekçeli kararda açıklanmadığını, 13.05.2015 tarihli münferit hisse satış sözleşmesinin 9.1 maddesinde sözleşmenin Türk kanunlarına tabi olduğunun belirtilmesi nedeniyle uyuşmazlığın da Türk Mahkemelerinde çözülmesinin zorunlu olduğunu, sözleşmenin yabancılık unsuru içermediğini, hisse devri yapılan şirketin Türkiye’de olduğunu ve devirlerin de Türkiye’de yapıldığını, bu nedenle şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF KARARI VE SÜREÇ: Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; 2021/847 Esas, 2021/1347 Karar sayılı ve 23.09.2021 tarihli ilam ile; davacı satıcılar ile davalı alıcı … arasında, davacılara ait … şirketi hisselerinin kısmen davalıya devri konusunda 13.05.2015 tarihli münferit hisse sözleşmesinin 9. maddesinde ise “sözleşme Türk kanunlarına tabi olup, sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü ihtilaf vukunda Zürih Ticaret Mahkemelerinde tahkimde çözüleceğinin” kararlaştırıldığı; yine aynı tarihli tüm davacıların taraf olduğu sözleşmenin 10. maddesinde ise “sözleşme İngiltere kanunlarına tabi olup, sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü ihtilaf vukunda Londra Mahkemelerinin yetkili olduğu” kararlaştırıldığı; davacılar tarafından cezai şart alacağının tahsili istemiyle İstanbul …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe karşı, davalı tarafça yasal sürede icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği, icra takibine konu alacak dava dışı … AŞ’nin ortakları olan taraflar arasındaki hisse devir sözleşmelerinden kaynaklanmakta olup, uyuşmazlığın temeli bu şirketin ortaklık ilişkisinden doğduğu, kesin yetki hallerinde; takibin yetkili icra dairesinde başlatılıp başlatılmadığı kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen incelenmesi gerektiği, kesin yetki halinde yetki sözleşmesi yapılamayacağı gözetilmeden Londra Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, uyuşmazlığa konu … AŞ’nin şirket merkezi ise Çankaya/Ankara’da olup, icra takibi ise İstanbul’da başlatılmış olmakla, İstanbul İcra Daireleri yetkisiz olduğu, bu durumda kesin yetkili bulunan Ankara İcra Dairelerinde başlatılmış bir takip bulunmadığından, davanın bu gerekçeyle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kesin olmayan yetki düzenlemelerine göre yetkili icra dairesinin belirlenmesi isabetsiz olup, ilk derece mahkemesi kararının bu nedenle yerinde olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata/eksiklik nedeniyle yeniden yargılama gerektirmediğinden, yeniden karar verilmesine “yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından, itirazın iptali davasının usulden reddine” karar verilmiştir. Bu kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27/04/2023 tarih ve 2021/8626 Esas- 2023/2504 Karar sayılı ilamında; anılan kesin yetki kuralının özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için uygulama yeri bulunmakta olup somut olayda davalı şirket henüz ortaklık sıfatını haiz olmadığından kesin yetki kuralından bahsetmek mümkün olmadığı, bu itibarla davalının tahkim itirazının değerlendirilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
DİRENME GEREKÇESİ:İlk derece mahkemesince; gerekçeli kararın üçüncü sahifesi 7. maddesinde “Davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde tahkim ilk itirazında bulunulmuş ve bu husus da bir dava şartı ise de; davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğine ilişkin yurt dışı tebligat parçası dönmediğinden dava dilekçesinin davalıya tebliğ tarihi belirlenemediğinden ilk itirazın süresinde yapılıp yapılmadığı tespit edilememiş bu yüzden davalı tarafın tahkim ilk itirazı hakkında bir değerlendirme yapılamamıştır.” denilmiş, icra takibinin yetki anlaşması gereğince Londra ‘da yapılması gerektiği nedeniyle icra takibi yetkili yerde yapılmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş, mahkeme tahkim itirazını incelemediğini belirterek icra dairesinin yetkisine ilişkin özel dava şartı yokluğu nedeniyle davayı red etmiştir. Esasen incelemediğini belirtse de tahkim itirazını zımnen red ederek , icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemiş,bu karar aleyhine tahkim itirazının incelenmediği açıkça belirtilen karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuş,davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır.Bu sebeble davacının başvurusu kapsamında kalan hususlarda ve re’sen incelenecek hususlarda istinaf incelemesi yapılacaktır. Tahkim itirazı ilk itiraz niteliğinde olup,davalı lehine re’sen incelenecek bir husus değildir.Bu sebebledir ki davacının istinafı ile davalının ilk itirazının kabulü gerektiği kabul edilemeyeceğinden , icra dairesinin yetkili olup olmadığı, kesin yetki halinde yetki sözleşmesi yapılıp yapılmayacağı hususları incelenerek bozma ilamına konu kararımız verilmiştir. Davacının istinaf başvurusu ile davalının tahkim ilk itirazı incelenemeyeceğinden bozma kararına uyulmamıştır.. Bozma ilamında “Davalı şirket henüz ortaklık sıfatını haiz olmadığından” söz edilmekte ise de; bu ibare anlaşılır gibi değildir. Eldeki davanın tarafları olan davacıların tamamı ile davacılardan … (münferit) iki adet sözleşme imzalayarak şirket merkezi ise Çankaya/Ankara’da bulunan …AŞ’nin hisselerinin bir kısmını %51 oranında devir ettikleri ,davanın her iki tarafının bunu kabul ettiği ,davalı şirket kasıt ediliyorsa davalı İsviçre menşeli bir tüzel kişilik olduğunda ihtilaf bulunmadığı , davalının … şirketinin ortağı sıfatını kazandığı,sözleşmesel(finansal)edimlerin yerine getirilmediği gerekçesiyle uyuşmazlık çıktığı,… şirketinin mevcut bir şirket oldugu, İcra takip dosyasında takip talebine ekli olarak sunulan sözleşmede …, …, …, …, …, …, … satıcılar ,davalı da İsviçre uyruklu davalı …’de alıcıdır. Satıcılar 7 kişiden ibaret olup, elde ki davacılar da 7 kişidir. 13.05.2015 tarihli sözleşme ile devre konu şirket ise sözleşmenin ikinci sayfasında … ticaret sicil numaralı merkezi Ankara (adres yazılı) bulunan …AŞ’yi ifade ettiği yazılıdır. Bu sözleşme ile her bir davacı 1710, davacı … 1820 pay sahibi iken anılan hisse devir sözleşmesi ile davacılar 968 payını, davacı … ise 353 payını davalı şirkete devir etmiştir. Yapılan pay devri ile davalı 6161 pay sahibi olmuş, davacılar 742’şer dava dışı … hisse sahibi olmuştur.(… şirketinin Genel Kurul Hazırun tutanakları dosyada mevcut olup , davalı … 6161 pay sahibidir.) Hem davalı … ,hemde … sözleşme tarihi itibariyle ortaklık sıfatını haiz olup ,davalı da dayanak sözleşmeler ile ortak sıfatını haiz olduğunda taraflarca da kabul edildiği ,var olmayan bir anonim şirketin hisselerinin devredilemeyeceği düşünüldüğünde, bozma ilamının bir maddi hataya dayandığı sonucuna varılmaktadır. Bütün davacıların taraf bulunduğu sözleşmenin 10. maddesinde Londra Mahkemeleri yetkili kılınmış olup, bu sözleşmede bir tahkim şartı yoktur. … ile davalı şirket arasında imzalanan yine aynı şirketin münferit satış sözleşmesinde ise Zürih ticaret Mahkemelerin’de tahkim de çözümleneceği kararlaştırılmış ise de yukarıda yapılan açıklama doğrultusunda, istinafa gelinmeyen ve re’sen incelenemeyecek olan tahkim ilk itirazının incelenmesine yönelik bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunmadığından, bozmaya konu kararda direnilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/366 Esas- 2021/164 Karar sayılı 19/02/2021 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından itirazın iptali davasının reddine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan 302.827,89-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 302.768,59-TL harcın talep halinde karar kesinleştiğinde davacılara iadesine, Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için takdir olunan 4.080- TL vekalet ücretinin davacılardan tahsil edilerek davalıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,” Yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davacılara iadesine, İstinaf ve Temyiz aşamasında davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 4-TL yargı giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 15/11/2023