Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1602 E. 2023/1628 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1602
KARAR NO: 2023/1628
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2023
NUMARASI: 2023/392 Esas – 2023/441 Karar
DAVA: Satış Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/10/2023
Davanın yargı yolu caiz olmaması nedeniyle reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, bu dava ile satış ilanı ve satış ilanına konu ihale yoluyla satış kararının iptali talep edildiğini, uyuşmazlığın çözümünde adli yargı merci olan Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, İngiltere’de ve Singapur’da müvekkili lehine kesinleşmiş mahkeme kararları bulunduğunu, Londra Merkez Mahkemesi’nin 19/03/2019 tarihli D06YY525 numaralı kesinleşmiş kararı ile …’ın müvekkili şirkete 52.495,97-Euro ile 76.334,07-GBP (İngiliz Sterlini) borcu bulunduğunun sabit olduğunu, bu durumun İst. And. 13. ATM 2019/678 Esaslı dosyasında verilen tenfiz kararı ile hüküm altına alındığını, Singapur Yüksek Mahkemesi tarafından … numaralı dosya üzerinden, … numaralı 16/07/2020 tarihli kararı ile 461.308,92-Euro ile 202.765,14-Singapur Doları’na hükmederek kesinleştiğini, İst. And. 12. ATM’den Singapur’da verilen kararın tenfizi talepli dava açıldığını, dosyanın hala derdest olduğunu, TMSF tarafından yapılacak olası bir satış halinde müvekkilinin …’dan mahkeme ilamıyla kesinleşmiş alacaklarının tahsilinin imkansız hale geleceğini, TMSF satış kararına konu edilen … ve … Şirketlerine Kayyım olarak dahi atanmamış olduğu halde hukuka aykırı olarak satış kararı tesis ettiğini, TMSF’nin sadece yönetim kayyımı olduğunu, satış kararı veremeyeceğini, ticari ve ekonomik bütünlük arz eden hukuka uygun bir satış kararı verilmediğini, Muhammen Bedel, denetime el verişli bir değerleme raporu olmaksızın hukuka aykırı tespit edildiğini, satış kararının ve satış beyannamesinin mevzuata aykırı olduğunu, ihale ilanında yalnızca ilgili yönetmelik maddesi, olduğu gibi ilan metnine kopyalandığını, ancak söz konusu maddenin emrettiği karara yer verilmediğini, TMSF’nin üçüncü kişi alacaklarının ihale bedelinden karşılanacağı yada karşılanmayacağına ilişkin karar vermesi gerektiğini, kararı verirken de üçüncü kişi alacaklarının korunmasını sağlaması gerektiğini, ticari ve iktisadi bütünlük oluşturacak şekilde satış yapılırken, üçüncü kişilerin menfaatlerinin en üst seviyede korunmasının hukuken zorunlu olduğunu, iptalini talep ettikleri satış ilanı ve satış ilanına konu ihale yoluyla satış kararı doğrultusunda ihale günü olan 21/06/2023 tarihinde gerçekleştirilecek işlemlerin usule, hukuka, vb. aykırılık teşkil ettiğini, HMK m. 389 ve devamı hükümleri uyarınca davalı TMSF’nin savunması dahi alınmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle; ihale yoluyla satışa ilişkin TMSF kararının iptali ile davanın kabulünü, ihale yoluyla satışa ilişkin TMSF kararının öncelikle ve ivedilikle teminat yatırmaksızın ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Tensiben karar verildiğinden, cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, TTK hükümleri ile bağlı olmaksızın genel kurulun yetkilerinin Fon tarafından kullanılabileceği, kaynağı suç soruşturması olan ve ceza yargılamasının konusunu teşkil eden nedenler ile uyuşmazlığın TTK hükümlerine dayalı olarak çözümünün mümkün olmadığı, davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği şirketlere kayyım atanma sebebinin TTK da düzenlenen hususlardan kaynaklanmadığı, kayyımların yaptığı işlemlerin TTK kapsamında denetlenemeyeceği, Fonun TTK hükümlerine bağlı olmaksızın şirketin genel kurulunun yetkilerine haiz olduğu, buna göre davalı TMSF tarafından alınan satış kararı ve yapılan işlemlerin davalı TMSF’nin idari bir kurum olması nedeniyle idari işlem ve karar niteliğinde bulunduğu, dava konusu karar ve işlemlerinin iptaline yönelik davanın çözüm yerinin İdare Mahkemeleri olduğu ve dolayısıyla Mahkemenin yargı yolu yönünden görevsiz olduğu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu … Grubu Hisseleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü Satış Komisyonu Başkanlığı tarafından düzenlenen “Ticari Ve İktisadi Bütünlük Satış İlanı” ve bu satış ilanına konu ihale yoluyla 21.06.2023 tarihli olarak belirlenen satış kararının HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca tedbiren durdurulması isteminin de görevsiz olan mahkemece değerlendirilemeyeceği, davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği … Tic. A.Ş.’ne Sulh Ceza Hakimliği kararı ile kayyım olarak TMSF’nin atandığı gerekçesiyle HMK’nın 114/1-b maddesi gereğince Yargı Yolu caiz olmamasından dolayı dava şartı yokluğundan davalı TMSF hakkında açılan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, 20.04.2023 tarihli RG’de yayımlanmış Satış İlanı uyarınca ihalenin kısa bir süre içinde yapılacak olması nedeniyle hızlıca aksiyon alınarak ilk önce görevli olduğunu düşündükleri İdare Mahkemeleri nezdinde dava açtıklarını, ancak İstanbul 14. İdare Mahkemesi’nin 25.05.2023 tarihli, 2023/1104 Esas – 2023/1035 Karar sayılı kararı ile idari yargıda açtıkları davanın adlî yargı yerlerince çözümlenmesi gerektiği kabul edilerek görev yönünden ret ile neticelendiğini, idari yargının verdiği görevsizlik kararı üzerine, müvekkilinin herhangi bir hak kaybı yaşamaması için adli yargıda istinafa konu bu davanın açıldığını, ancak davalı TMSF’nin tek taraflı kamu gücü kullanılarak tesis edilen satış işleminin idari işlem niteliğinde olması nedeniyle bu işlemlerin iptaline yönelik incelemenin İdari Mahkemelerince yapılması gerektiğinden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiğini, müvekkilinin telafisi imkânsız zararlara uğrayacağından görevli yargı yerinin bir an evvel belirlenebilmesi amacıyla istinaf yoluna başvurduklarını, HMK m. 389 ve devamı hükümleri uyarınca iptali istenen işleme devam edilmesi halinde müvekkilinin mağduriyetinin artacak olması nedenleriyle teminat talep edilmeksizin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak taleplerinin kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalının alacaklı bulunduğu dava dışı şirkete kayyım olarak atanmış olan TMSF Kurulunun satış kararı ve işlemlerinin iptalleri istemine ilişkindir. 6758 sayılı Kanun’un 19/3. maddesinde, kendisine kayyım atanan şirketlerin, soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar, TMSF’nin gözetiminde, TMSF’nin ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetileceği, bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer sorunları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketin yahut varlıklarının veya 5271 sayılı Kanunun 128/10 maddesinde belirtilen mal varlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verilebileceği,19/9. maddesinde, TMSF’nin kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin, 6102 sayılı TTK hükümlerine tabi olunmaksızın TMSF’nin ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği, 10. fıkrada ise, ilişkili Bakanın, yetkilerini kısmen veya tamamen TMSF Başkanına veya Fon Kuruluna devredebileceği kabul edilmiştir.Kanun’un 20/1. maddesinde de, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi TMSF tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak Fona verilen yetkilerin, bu Kanun ile TMSFna verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde, bu şirketlerin yahut bunların sahiplerinin Fona borçlu olup olmadığına ve varlıkları üzerinde Fon haczi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kıyasen uygulanacağı düzenlenmiştir. 6758 sayılı Kanunun 19. maddesi kapsamında hazırlanan Yetki Devri Yönergesi’nin “Devredilen Yetkiler” başlıklı 5’inci maddesinin c ve ç bentleri ile “şirketin yahut varlıklarının veya mal varlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine karar verme yetkisi” ve “gerektiğinde TTK hükümlerine tabi olmaksızın genel kurul yetkilerini kullanabilme yetkisi” Fon Kuruluna devredilmiştir. 31696 sayılı ve 21/12/2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “… Grubu Hisseleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” Satış İlanı’nda “TMSF’nin şahsi mal varlığına/ hissesine kayyım olarak atandığı gerçek kişiler ile Fon’un kayyım olarak atandığı şirketlerin, … Ticaret A.Ş., … Ticaret AŞ ve … AŞ’de bulunan hisselerinden Fon Kurulu Kararı ile oluşturulan ve satışına karar verilen … Grubu Hisseleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü, 6758 sayılı Kanun’un 19 ve 20’nci maddeleri ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134’üncü maddesi ve TMSF Tarafından Ticari ve İktisadi Bütünlük Oluşturan Mahcuzların Satışına İlişkin Yönetmelik kapsamında, kapalı zarf ve açık artırma usullerinin birlikte uygulanması suretiyle cebri icra yoluyla haciz, rehin gibi yasal takyidatlardan ari olarak ihale şartnamesinde belirtilen kayıt ve şartlarla satışa” çıkarılmıştır.5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 111. maddesi uyarınca kurulun TMSF kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip bir kuruluştur. 2557 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesine göre de, idari işlemin iptali ile idari eylem ve işlemlerden dolayı açılan tam yargı davaları idari davalardır.TMSF Fon Kurulu’nun … Grubu Hisseseleri Ticari ve İktisadi bütünlüğü’nün satış kararı tek taraflı olarak alınmış idari bir karar olup, uyuşmazlığın çözümünde TTKdeğil, 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun Fona verilen yetkilere ilişkin hükümler kıyasen uygulanacağından TMSF’ye karşı açılan eldeki dava adli yargının görev alanında değildir. HMK’nin 114/1. maddesinde, yargı yolunun caiz olması dava şartları arasında sayılmıştır. Mahkemece, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 179,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK’nin 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 23/10/2023