Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1554 E. 2023/1346 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1554
KARAR NO : 2023/1346
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVA: Alacak (Bayilik sözleşmesinden kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 01/12/2015 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, davalının ayrı ayrı gönderdiği ihtarnamelerle bayilik sözleşmesini feshettiğini, davalının sözleşme fesih sebeplerinin sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, davalının sözleşme süresince her hangi bir uyarıda bulunmadığını, 5 yıl süreli sözleşmenin süresinden önce feshinin haksız olduğunu, haksız fesih sebebiyle müvekkilinin uğradığı zarara karşılık cezai şart ödemesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000-TL kâr mahrumiyeti ve 10.000-TL cezai şart olmak üzere toplam 20.000-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmede üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, taraflar arasındaki Protokolün kâr marjı başlıklı 3. maddesinin davacı tarafından ihlal edildiğini, kâr marjı olarak %90’a %10 şeklinde anlaşma yapılmasına rağmen bu kâr marjı kuralına riayet edilmediğini ve müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI : Mahkemece, 22/05/2019 tarihli karar ile, sözleşmenin eki niteliğindeki protokolün 3. maddesinde tarafların kâr marjının hangi oranda olacağının kararlaştırıldığı,sözleşme ile protokolde kararlaştırılmayan maliyetlere katlanmasının davalıdan beklenemeyeceği ve davalının sözleşmeyi ek maliyetler nedeniyle feshinin haklı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Söz konusu kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 2019/2193 Esas, 2022/525 Karar sayılı ve 07/04/2022 tarihli kararıyla; “01/12/2015 tarihli protokol ile toplam kârın %90’ı bayiye, % 10’unun ise dağıtıcıya ait olacağının kararlaştırıldığı, nakliye maliyetinin kime ait olacağının ise belirlenmediği ancak taraflar protokol ile kâr marjını paylaştığına göre mal bedeli+nakliye bedeli her zaman maliyet teşkil ettiğinden maliyete ilave edileceği; 08/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda, davalı bayiin bulunduğu Trabzon iline yapılan nakliye maliyetinin davacı tarafından karşılandığı, faturalarda nakliye maliyeti düşüldükten sonra kalanın %90’ının davalı bayiye ait olacak şekilde düzenlendiğinin belirtildiği ; tarafların protokolden sonra protokole ne anlam yüklediği, uygulamasında ne şekilde davrandıklarının sözleşmenin yorumunda hâkime ışık tutabileceği, 2 yıllık süreçte protokolün ne şekilde uygulandığının net bir biçimde ortaya konulması gerektiği fakat bilirkişi raporundan bu hususun anlaşılamadığı, sözleşmenin süresinden evvel tek taraflı yapılan davalı feshinin haklı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.Dairemizin kaldırma kararından sonra, alınan bilirkişi ek raporuna göre sözleşmenin yürürlükte olduğu 2016 ve 2017 yıllarındaki 2 yıllık süreçte, tüm faturalarda nakliye giderlerinin maliyete dahil edilmeden/katılmadan kâr dağıtımının yapıldığı, nakliye masrafları düşüldükten sonra kâr dağıtımının gerçekleştirildiği, davalının sözleşme ile protokolde kararlaştırılmayan ve sözleşmenin fesih tarihine kadar hiç uygulanmayan şekilde protokole aykırı olarak maliyetlere katlanmasının kendisinden beklenemeyeceğinin kabulü ile davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği ve davacının kâr mahrumiyeti ve cezai şart talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, 5307 sayılı Kanun m.5/8,a,1’e göre, LPG ikmalinin dağıtıcılar tarafından yapılması gerektiğini, dolayısıyla nakliyenin zorunlu gider olduğu ve kâr marjından evvel maliyete ekleneceğinin izahtan vareste olduğunu; kaldırma kararından sonra alınan bilirkişi raporunda tüm alımlarda nakliye giderinin toplam kâr marjından düşüldüğü, sonrasında kalan marjın %90’ının davalıya, %10’unun davacıya kalacak şekilde paylaşıldığının belirlendiğini, bu anlamda sonradan değişen bir hesaplama olmayıp, ilk faturadan itibaren nakliye giderinin toplam kârdan düşüldükten sonra kâr paylaşımı oluşacak şekilde fiyatlama yapıldığının tespit edildiğini, yani müvekkilinin sözleşme ile protokole uygun davrandığının ortaya çıktığını; buna rağmen verilen red kararının hatalı olduğunu çünkü müvekkilinin sözleşme süresince kâr marjı paylaşımını protokole uygun şekilde yaptığını, yeni bir maliyeti de davalıya yüklemediğini, böylece müvekkilinin değişen bir uygulamasının bulunmadığının anlaşıldığını ve davalının daha önce itiraz dahi etmediği faturalara atıf yaparak sözleşmeyi haksız yere feshettiğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, bayilik sözleşmesinin süresinden önce davalı-bayi tarafından tek taraflı feshi nedeniyle kâr mahrumiyeti ve cezai şart istemine ilişkindir.
Akaryakıt bayilik sözleşmesi uyarınca, cezai şart ve kâr mahrumiyeti talep edilebilmesi için davalı bayiin borca aykırı davranması ve bu borca aykırı davranış nedeniyle davacı dağıtıcının sözleşmeyi feshetmesi veya davalının haklı sebep olmadan sözleşmeyi feshetmiş olması gerekmektedir.Taraflar arasında 01/12/2015 yılında imzalanan ”İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi” ile 5 yıl süre boyunca davacı dağıtıcıya taahhütte bulunmuştur. Davalı, 23/10/2017 ve 08/11/2017 tarihli ihtarnamelerle sözleşme dışında ek maliyetler yüklendiği ve zarara uğranıldığından bahisle, tek taraflı olarak sözleşmenin feshini davacıya bildirmiştir. Dairemizin 07/04/2022 tarihli kaldırma kararında, 01/12/2015 tarihli protokol ile toplam kârın %90’ı bayiye, % 10’unun ise dağıtıcıya ait olacağının kararlaştırıldığı, nakliye maliyetinin kime ait olacağının ise belirlenmediği ancak taraflar protokol ile kâr marjını paylaştığına göre mal bedeli+nakliye bedeli her zaman maliyet teşkil ettiğinden kâr paylaşımından evvel maliyete ilave edileceği ve sözleşmenin uygulandığı 2 yıllık süreçte protokolün ne şekilde uygulandığının net bir biçimde ortaya konulması, süresinden evvel tek taraflı yapılan davalı feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kaldırma kararından sonra mahkemece alınmış 01/12/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda, faturalar incelendiğinde 16/01/2016-23/10/2017 tarihleri arasında yaklaşık 2 yıllık süreçte tüm faturalardaki fiyatların nakliye giderleri düşüldükten sonra kalan toplam kârın %90-%10 şeklinde paylaşıldığının görüldüğü, dolayısıyla sonradan değişen bir hesaplama olmayıp ilk faturadan itibaren nakliye gideri toplam kârdan düşüldükten sonra kâr paylaşımı oluşacak şekilde fiyatlama yapıldığı tespit edilmiştir. Bu tespite göre, davalı taraf sözleşme ve protokol tarihinden fesih iradesini davacıya bildirdiği tarihe kadar davacının düzenlediği faturalara itiraz etmediği gibi bu faturaları çekincesiz olarak davacıya ödemiştir. Bunun sonucunda davalının faturalardaki fiyatların nakliye giderleri düşüldükten sonra kalan toplam kârın %90-%10 şeklinde paylaşılmasını benimseyerek, protokolün söz konusu şekilde uygulanmasını kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, yaklaşık 2 yıllık sürenin sonunda benimsediği durumu fesih nedeni yapması haklı görülemeyeceğinden, mahkemenin kabulünün aksine somut olaydaki davalının fesih bildiriminin haksız olduğunun kabulü gerekir. Sözleşmenin 32. maddesinde, “Bayi’nin süresinden önce haksız olarak bayilik sözleşmesini feshetmesi veya Exengaz’ın Bayi’nin sözleşmeye aykırı davranışı sebebiyle sözleşmeyi feshetmesi halinde; a) Exengaz, Bayi’den sözleşmeninsüresinden önce feshedilmiş olması sebebiyle maruz kaldığı zarar, ziyan ve anlaşma süresinin sonuna kadar hesap edilmek üzere, mahrum kaldığı kâr karşılığı tazminatı talep edebileceğini, Bayi peşinen kabul eder… b) 32/a maddesinde yer alan yükümlülükten ayrı olarak Bayi’nin Exengaz’dan LPG alımı yapacağı dönem içinde LPG alımının en yüksek olduğu aydaki LPG miktarının fesih tarihindeki perakende satış fiyatı ile çarpımı sonucu bulunacak bedeli cezai şart olarak Bayi Exengaz’a ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesinin bulunduğu görülmüştür. Davalı tarafından sözleşmenin süresinden evvel tek taraflı feshinin haksız olmasına göre, davacı kural olarak sözleşme gereği cezai şart ve kâr mahrumiyeti talep edebilecektir. Bu durumda “fesihten sonraki dönemde kâr mahrumiyeti zararı hesaplanmasında, davacının aynı bölgede aynı şartlarla yeni bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için gerekli olan makul süre belirlenerek” davacının talep edebileceği kâr mahrumiyeti hesaplanmalıdır (Yargıtay 19. HD’nin 2016/2825 Esas, 9158 Karar sayılı ve 23/05/2016 tarihli, 2015/11965 Esas, 2016/6931 Karar sayılı ve 20/04/2016 sayılı, 2015/11090 Esas, 2016/1858 Karar sayılı ve 08/02/2016 ilamları). Kaldırma kararından önce, alınan 08/03/2019 tarihli raporda yapılan kâr mahrumiyeti hesabı, yukarıda belirtilen ilkeye uygun olmadığından hüküm kurmaya yeterli değildir.Buna göre mahkemece, davacının kâr mahrumiyeti talebinin tespiti için sözleşmenin fesih tarihi ile sözleşmenin sona ereceği 01/12/2020 tarihleri arasında davacının aynı bölgede tesis edeceği yeni bir bayilik için gereken makul süre belirlenerek, bu makul süre için sözleşme hükümlerine göre kar kaybı hesaplanmak üzere bilirkişi heyetinden ek rapor veya yeni bir heyetten rapor alınmak suretiyle davacının kar kaybı ve cezai şart talepleri hakkında hüküm verilmesi gerekirken,delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.Uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmesi nedeniyle, Davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olduğundan kararın kaldırılmasına ve dava yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/02/2023 Tarih 2022/461 Esas – 2023/86 Karar sayılı hükmün HMK m.353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”
Davacı tarafından yatırılan 179,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2023