Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/134 E. 2023/582 K. 17.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/134
KARAR NO: 2023/582
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2018/258 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbire İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/04/2023
İhtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin 29/06/2022 tarihli ara kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili, davalı şirket kurucu ortağı …’nın ölümünden sonra davalı şirketin sürekli olarak zarar ettiğini ve ihtilaf olunan mevcut yönetimce bir takım hileli/dolanlı işlemlerle şirketin gelirlerini uhdelerine aktardıklarını, bu hususun özel denetçi raporu ile tespit edildiğini ve bu mahkeme hükmünün kesinleştiğini, sürekli olarak şirketin demirbaşlarının satıldığını, hatta 27.11.2017 tarihli genel kurul kararı ile şirket ana sözleşmesinin tadil ederek şirketin en değerli malvarlığı olan taşınmazlarıyla ilgili satışlarının yapılması, üzerine takyidat konulması, mülkiyet hakkının sınırlandırılması sonuçlarını doğuracak bir takım tasarrufları yapabilmek amacıyla şirket ana sözleşmesine taşınmazlar hususunda yeni iştigal konularının eklendiğini ve bu kararın ihtilaflı yönetimi elinde bulunduran diğer ortakların çoğunluk oyu ile alındığını, ihtilaflı bulunulan mevcut yönetimin, şirketin en değerli malvarlığı olan taşınmazları satmak gayreti içerisinde bulunduklarını, HMK 389 ve devamı hükümleri uyarınca, ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
ARA KARAR: Mahkemece 13.12.2021 tarihli ara kararı ile; ihtiyati tedbir talebinin %10 teminat mukabilinde kabulü ile, ihtiyati tedbir talep eden vekilince tedbir talebinin belirtilen güvence koşulunun sağlanması halinde; davalı şirketin taşınmazları üzerinde HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca taşınmazların 3. Kişilere devir ve temliğinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir konulmasına, teminat yatırıldığında ilgili Tapu Müdürlüğüne kararın gönderilmesine, karar verilmiş olup, karar gereğince süresinde teminat yatırılmamış ve davacılar tarafından teminat alınması ara kararına itiraz edildiği, teminata ilişkin olarak davacılar vekilinin talep ve itirazı üzerine verilen 23.12.2021 tarihli ara kararı ile; teminatın kaldırılması talebi ile davacıların şirkette ki hisselerinin teminat olarak kabul edilmesi taleplerinin reddine, verilen teminat şeklinin aynen devamına, davacıların talebi HMK 389 maddesi uyarınca davalı şirket adına olan taşınmazlara tedbir bırakılması olduğundan teminatın yatırılmaması durumunda davalı şirketin taşınmazları üzerine “davalıdır şerhi konulmasına” karar verilerek, bu karar uyarınca 28/12/2021 tarihinde Kartal Tapu Müdürlüğüne yazı yazılmak sureti ile karar infaz edilmiştir.
İTİRAZ: İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili, şirketin mal varlığının neredeyse tamamının, tedbir ara kararına konu iki parselden oluşan taşınmazlar olduğunu, bu taşınmazların satışına ilişkin yönetim kurulunun herhangi bir yetkisi bulunmadığını,genel kurul, şirketin önemli ölçüde mal varlığının satışına izin verebileceğini, yine önemli ölçüde mal varlığının satışı için genel kurul kararında alınacak karara ilişkin %75 oranında pay sahibinin olumlu oy kullanması gerektiğini, davacıların müvekkili şirketteki payları toplamının %43.75 olduğunu, dolayısıyla, davacıların olumlu oyu olmadan müvekkili şirketin taşınmazlarının satılmasının hukuken ve fiilen mümkün olmadığını, mahkemece, tedbir ara kararına ilişkin gerekçede, yönetim kurulunun faaliyet raporunda taşınmazların satışına ilişkin faaliyet yürütüldüğü ve devir yapılması halinde davacıların hakkını elde etmesinin zorlaşacağından bahisle tedbir talebinin kabulüne karar verildiğini, yönetim kurulu faaliyet raporunda yer alan bu hususun davacılar da dahil olmak üzere tüm ortakların bilgisi dahilinde piyasa araştırılması yapılmasına ilişkin bir bilgi olduğunu, ihtiyati tedbire ilişkin ara kararın itirazen kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, huzurdaki davanın konusu taşınmazlar olmadığından veya dava taşınmazların aynına ilişkin olmadığından taşınmazlara ilişkin “davalıdır” şerhi konulmasının hukuken mümkün olmadığını, itiraz incelemesinde bu hususunda da değerlendirilmesini talep ettiklerini, 13/12/2021 tarihli ihtiyati tedbire ilişkin ara kararın itirazen kaldırılmasına ve kesinlikle kabul anlamına gelmemekle beraber bu talepleri kabul edilmediği takdirde teminat miktarının artırılmasına ve taşınmazlar üzerine “davalıdır” şerhinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ARA KARAR: Mahkemece, 29/06/2022 tarihli murafaalı olarak incelenen ara kararı ile “13.12.2021 tarihli tedbir ara kararı ile verilen tedbir kararı, kararda öngörülen teminat yatırılmadığı, teminata ilişkin talep de 23.12.2021 tarihli ara kararla reddedildiğinden, ayrıca teminat şartı sağlanarak HMK’nun 393/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde tedbirin uygulanması talep edilmediğinden, 13.12.2021 tarihli tedbir kararı kendiliğinden kalktığı hükümsüz kaldığı ,davalı şirket vekilinin infaz kabiliyeti/imkanı kalmayan 13.12.2021 tarihli tedbir kararına itirazı konusuz kaldığı, davalı vekili, itiraz dilekçesinde; davalı şirket adına kayıtlı taşınmazların kaydına ”davalıdır” şerhi konulması yönündeki 23.12.2021 tarihli ara karar ile konulan şerhin kaldırılmasını talep ettiği, HMK’nın 391/1.maddesinde; ”Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.” denilmek suretiyle nelerin ihtiyati tedbir olacağını bu yasa maddesi tanımladığı, ihtiyati tedbir olarak değerlendirilemeyecek ”davalıdır” şerhi konulması, sadece üçüncü kişilerin haklarının korunması, mevcut durumdan haberdar olmalarını sağlamak amacıyla mahkemece re’sen yapılan bir işlem olduğu, taşınmaz üzerinde, malikin tasarruf hakkını ortadan kaldıran veya bu hakkı sınırlandıran bir işlem de olmadığı, dolayısıyla HMK’nun 389/1 ve 391/1 maddesi kapsamında ihtiyati tedbir niteliğinde olamayan 23.12.2021 tarihli ara karara karşı yapılan bu itirazın da konusu bulunmadığı gerekçesiyle itirazların reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden davalı vekili, müvekkili şirketin mal varlığının neredeyse tamamının tedbir ara kararı ve davacıların itirazı sonrasında verilen ara karara konu iki parselden oluşan taşınmazlar olduğunu, yönetim kurulunun bu taşınmazları satmaya ilişkin herhangi bir yetkisinin bulunmadığını, genel kurulun şirketin önemli ölçüde mal varlığının satışına izin verebileceğini, davacıların müvekkili şirkette ki payları toplamının %43,75 olduğunu, davacıların olumlu oyu olmadan müvekkili şirketin taşınmazları satması hukuken ve fiilen mümkün olmadığını, huzurdaki yargılamanın konusu haklı nedenle şirketin feshine ilişkin olup herhangi bir taşınmazın dava konusu olmadığını, taşınmazın aynına ilişkin olmayan işbu taşınmazların dava konusu edilmediği davada, müvekkili şirketin taşınmazlarına ilişkin davalıdır şerhi konulmasının hukuken mümkün olmadığını ileri sürerek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı tarafın TTK nun 531.maddesi gereğince açtığı, şirketin feshi davası kapsamında anonim şirketin gayrimenkullerine -davalıdır- şerhi konulmasına ilişkin ara karara yönelik itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Madde de ihtiyati tedbir için özel bir düzenleme öngörmediğinden HMK nın 389.maddesi kapsamında değerlendirilmelidir.HMK’nın 389. maddesi gereğince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yada ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Tapu kaydına “davalıdır” şerhi verilmesi, hukuki anlamda bir ihtiyati tedbirdir (HMK m.391, TMK m.1010). Bu şerhin tapu kaydına konulması tapuda kayıtlı malikin tasarruf yetkisini hukuken kısıtlamaz ise de muhtemel alıcıların kararını olumsuz etkileme potansiyeli taşıdığından -tasarruf kısıtlaması getiren ihtiyati tedbir kararına göre daha az da olsa- davalının zarara uğrama ihtimalleri vardır. Aynı Kanun’un 391. maddesine göre, mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. Görüldüğü üzere, Kanun, mahkemenin verebileceği ihtiyati tedbir kararlarının nelerden ibaret olduğunu sınırlandırmamış, hakkın korunması için gerekli her türlü önlemi alma yetkisini mahkemeye tanımıştır. Mahkemenin “davalıdır şerhi” konulması kararının bu bağlamda değerlendirilmesi gerekir. TMK’nın 1010. maddesi uyarınca, bu tür kararların tapu siciline şerh edilmesi ve hak sahibinin şerhin hukuki etkilerinden faydalanmasının sağlanması mümkündür.İlk derece mahkemesinin ,davalıdır şerhinin ihtiyati tedbir kararı olmadığı yönünde ki gerekçesi yerinde bulunmamıştır. Mahkemece fesih yerine ,davacıların karar tarihindeki gerçek pay değerlerinin ödenip çıkarılmalarına da karar verebileceğinden ,mahkemenin takdirinin bu yönde olması halinde şirketin karar tarihindeki aktif değerini kaybetmesinin önüne geçilebilmesi için şirketin gayrimenkulleri üzerine davalıdır şerhi konulmasının HMK’nın 389 v.d maddelerine uygun olduğu kabul edilmelidir. Öte yandan HMK’nın 396. Maddesi kapsamında durum ve koşulların değişmesi halinde ihtiyati tedbirin kaldırılması yahut değiştirilmesi de her zaman istenebilir. Sonuç olarak ilk derece mahkemesince verilen ara karar sonucu itibariyle usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olup, şirket ve taraflar menfaatleri de gözetilerek ,şirket mal varlığının dava sürecinde korunması gerektiğinden davanın konusunu teşkil ettiğinin kabulü gerektiği , ihtiyati tedbir kararının dosya kapsamı delillere uygun olduğu,itirazın reddine ilişkin karar sonucu itibariyle doğru olduğu kanaatine varılmış, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/04/2023