Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1230 E. 2023/945 K. 12.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1230
KARAR NO: 2023/945
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/198 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/06/2023
Kayyım atanması ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara kararın ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili;Davacının, davalı şirketin 60.000 adet payından 15.000 adet payına sahip olduğunu, en son 03.04.2019 tarihli genel kurula da katıldığını,tesadüfi şekilde şirket ortaklıklığından çıkartıldığını öğrendiğini, ticaret sicil kayıtlarını incelediğinde 02.11.2022 Tarihli 10695 Sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi sayfa 1075’te tek ortaklık bilgisi yayımlandığını, gazetede Kartal … Noterliğinin 25.10.2022 Tarih … Yevmiye Sayısı ile tasdikli, 24.10.2022 Tarihli 2 Sayılı Genel Kurulu Kararı, Kartal … Noterliğinin 27/10/2022 Tarih … Yevmiye Sayısı ile Tasdikli, 05.10.2022 Tarihli 3 Sayılı Yönetim Kurulu kararının ve bu karara istinaden alınan kararla “Şirket tek pay sahipli bir Anonim Şirkettir. Bu pay sahibi,……’dır.” şekilde yayımlandığını, batıl olan kararın ve bu karar sonrası alınan tüm işlemlerin yoklukla malul olduğunu, hisselerini devretmediğini, şirketin tek pay sahipliğine nasıl geçtiğini anlamadığını,genel kurul ve yönetim kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini,Türkiye sınırları içinde faaliyet gösteren bankalara müzekkere yazılarak, firma adına hesap açılması, kredi çekilmesi, ipotek tesis edilmesi vb tüm bankacılık işlemleri bakımından oluşabilecek zararın önlenmesi için tedbir kararı verilmesini ve sermayenin eksiltilmesi yöntemi ile mal kaçırma söz konusu olduğundan davalı şirkete kayyım atanmasını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava dışı …’ın, şirketde bulunan her biri 25-TL değerinde 60.000 adet payını …’a devir ettiğini, bu devir sonrası davalı şirket … A.Ş’nin pay dağılımı; 1.123.750 TL’ye tekabül eden 44.950 adetinin …’a , 1.250 TL’ye tekabül eden 50 adetinin …’a 375.000- TL’ye tekabül eden 15.000 adetinin ise davacı …’a ait olacak şekilde dağıldığını,devir karşılığı olarak sözleşmenin tarafı olan davacının ödemesi gereken bedeli ödemediğini , hisseler de kendi uhdesinde olduğu halde kötü niyetli olarak Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile … ve şirket hakkında icra takibi başlattığı,bu icra takibine itiraz edildiği, itirazın iptali için Bakırköy 1. ATM’nin 2020/622 Esas sayılı dosyası açtığı davanın red edildiğini,dosya halen İstinaf incelemesinde olduğunu ileri sürerek davacının şirket ortağı olduğunun tespiti gerektiğini ileri sürmüştür.
ARA KARAR: Mahkemece; 6102 sayılı TTK’da sermaye şirketlerinde yönetime dışarıdan müdahaleye, yani şirkete mahkemece yönetim kayyımı atanmasına olanak sağlayan açık bir kanun hükmü bulunmadığını, kanun koyucu anonim şirketlerde yönetim kayyımı atanabileceğini TK m.530/2’de sadece organ yokluğu haline hasrettiği halde, limited şirkette hem organ yokluğu hem de haklı nedenlerle açılan fesih davasında, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alma, bu arada yönetim kayyımı atayabilme yetkisini mahkemeye verdiğini, anonim şirketlerde ise kayyım tayini, şirket organlarındaki yoksunluk sonucu ortaya çıkan yönetim boşluğunun başka yollardan giderilememesi şartına bağlı olduğunu, yöneticilerin kötü yönetiminin yaptırımı ise, hem anonim hem de limited şirkette onlar aleyhine hukuki sorumluluk davası açmak olabileceğini, her ne kadar davacı yanca hukuka uygun karar alamayan ve sermayesinin eksiltilmesi yöntemi ile mal kaçırma söz konusu olduğundan bahisle şirkete kayyım atanması talep edildiğini, iddianın ispatı noktasında hiçbir somut delil ibraz edilmediğini, esasen bu iddialar sorumluluk davasının konusunu teşkil ettiğini, kayyım atanması mümkün olmadığını, yine yurtta faaliyet gösteren bankalara müzekkere yazılarak, firma adına hesap açılması, kredi çekilmesi, ipotek tesis edilmesi vb tüm bankacılık işlemleri bakımından oluşabilecek zararın önlenmesi için tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de iddianın yaklaşık ispatı noktasında somut bir delil ibraz edilmediğini, davanın konusu genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde sayılmasına ve şirket paylarının davacı adına tesciline ilişkin olup dava konusu olmayan bir hususta tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığını, bu sebeplerden dolayı taleplerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili; müvekkili …’ın paylarının %25’ine sahip olmasıyla şirketin ortağı olduğunu, ticaret sicil gazetesinde yayınlanan tek ortaklık bilgisine tesadüfi biçimde ulaşması üzerine müvekkili, mülkiyetindeki davalı şirket paylarının hukuka aykırı biçimde devredilmesi sebebiyle söz konusu devir ve sonrasında alınan şirket kararlarının iptali istemiyle dava açtığını, müvekkilinin pay sahibi olduğuna dair somut deliller ibraz edildiğini, pay defteri iştirak tablosu ve 03.04.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında hazır bulunanlar listesi dosyaya sunulduğunu, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının celp edilmesi talebinin iletildiğini, ihtiyati tedbir veya kayyım atanmasına hükmedilmesi için kesin delil aranmayacağını, bu noktada yaklaşık olarak ispata yarayan somut delilleri ibraz ettiklerini, somut delil eksikliği öne sürülerek taleplerin reddinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin başta Anayasal hakkı olan mülkiyet hakkı, akabinde TTK kapsamındaki ortaklık hakları göz önünde tutularak, telafisi güç olacak muhtemel zararlardan bahisle, ihtiyati tedbir ve söz konusu davalı şirketin organ eksikliği sebebiyle TMK kapsamında kayyım atanması taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Eldeki davada talep ; davalı şirketin tek ortaklık olarak faaliyet göstereceğine ilişkin olarak alınan davalı şirketin 24.10.2022 Tarihli 2 Sayılı Genel Kurulu Kararı, Kartal … Noterliğinin 27/10/2022 Tarih … Yevmiye Sayısı ile Tasdikli, 05.10.2022 Tarihli 3 Sayılı Yönetim Kurulu kararının batıl olduğunun tespitine ilişkindir. Genel kurul kararlarının butlanı istemli davada, koşulları var ise genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılması istenebilir. TTK’nın 449. maddesinde hangi hallerde bu geçici hukuki koruma kararının verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir.Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Bunun yanında TTK 449.maddesi hükmü ile mahkemeye taraflar arasındaki hukuki menfaat dengesi gözetilerek tedbir konusunda takdir hakkı tanınmıştır. Davacı taraf şirkette ; 15.000-adet payın sahibi olduğunu ileri sürerken ,davalı da davacının şirket ortaklarından … adına kayıtlı hisselerden 15.000 adedinin inanç sözleşmesiyle devir edildiğini ,davacının sözleşme gereği ödemesi gereken bedeli ödemediğini, buna rağmen şirket ve tek ortak hakkında açtığı davanın da reddini talep etmektedir. Davacının mevcut durumda şirkette pay sahipliği sıfatının ihtilaflı bulunduğu ,tek pay sahipliği nedeniyle alınan genel kurul ve yönetimi kurulu kararının batıl olduğu davasının incelenmesi sırasında öncelikle bu hususun çözümü gerekmektedir. Davacı ortaklık sıfatını ne suretle kaybettiğini bilmediğini ileri sürmekte ise de şirket ve tek ortak aleyhine daha evvel açtığı bir davanın görüldüğü anlaşılmaktadır. Eldeki dava da ihtiyati tedbir kararı olarak kararların icrasının durdurulması istenilmemiş olduğundan yönetim kurulunun görüşü alınmadan ara karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır. Şirkette organ boşluğu bulunmadığı, yönetim kayyımı atanmasının mümkün olmadığı, genel kurul ve yönetim kurulu kararının butlanı davasında denetim kayyımı atanması davanın niteliği itibariyle alınabilecek tedbir cümlesinden olmadığı gibi bu aşamada yaklaşık ispatın sağlanmadığı gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, istinaf yoluna başvurun davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/06/2023