Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1191 E. 2023/910 K. 05.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1191
KARAR NO: 2023/910
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/02/2023
NUMARASI: 2021/268 Esas 2023/102 Karar
DAVA: Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/06/2023
Konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin, davalı ile beraber … Turzm. Tic. Ltd. Şti’ nin ortakları olup her bir ortağın şirkette 1/3 oranında pay sahibi olduğunu, şirket kurulduktan sonra alınan kararla idarenin 5 yıl süreyle davalı …’ya verilerek münferiden temsile yetkili kılındığını, ancak davalının şirket ana sözleşmesi, TTK ve ticari teamüller gereği kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmediğini, görev ihmalleri ve haksız fiilleriyle şirkete ve ortaklara zarar verdiğini, müdür tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde görevini ihmal eden müdürün yetkilerinin kısıtlanması ve müdürün görevine son verilmesi gerektiğini, TTK’nın, bu gibi durumlarda, müdürlerin idare yetkilerinin mahkeme kararı ile sınırlandırılmasına veya geri alınmasına olanak sağladığını, haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin talebi üzerine, mahkemenin, şirket sözleşmesi ile atanan müdürlerin idare hak ve vazifesini sınırlandırma veya geri alma kararı verebileceğini, müvekkile 3 yılı aşkın süredir kar payı ödenmediğini, Kartal … Noterliğinin 25 Kasım 2020 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya ihtarname gönderildiğini, söz konusu ihtar ile “TTK 614 maddesinde düzenlenen ortakların bilgi alma hakkı kapsamında ortak olan müvekkile şirketin mal varlıklarının, şirket tarafından işletilen iş yerlerinin, şirket borç ve alacaklarının, banka hesaplarının, var ise kamu kurumları ile yaptıkları sözleşmelerin, bayi, tedarikçi, acente sözleşmelerinin, şirket kar zarar hesabının, raporların, şirket stoklarının durumu ve diğer mali konularla ilgili olarak bilgi verilmesi” istenildiğini, ancak davalı yanca gerekli bilgilendirmelerin yapılmadığını ileri sürerek, davalının ortağı ve yetkilisi olduğu şirketteki yetkilerinin sınırlandırılmasına, şirkete tedbiren kayyum atanmasına ve davalının azline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının şirket yönetimine dahil edilmediği iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin davacıya fiilen zorluk çıkarmış olması, şirket kayıtlarını ve defterlerini inceleme ve denetleme hakkını kullanmasını engellediğinin de doğru olmadığını, davacının bu konuda herhangi bir somut delil sunamadığını, dava dilekçesinin soyut iddialardan ibaret olduğunu, şirketin Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … Sokak No:… adresinde bulunan içkili kafeterya ruhsatının belediye tarafından 12.06.2019 tarihinde iptal edildiğini, İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 27/12/2019 tarih ve E.2019/1320, K.2019/2635 sayılı kararı ile işlemin iptal edildiğini, ancak üst mahkemenin bu kararı kaldırdığını ve kararın kesinleştiğini, bu nedenle davaya konu şirketin kamu idaresi tarafından alınan karar nedeniyle ticari faaliyetinin sona erdiğini belirterek davacının hukuki dayanaktan yoksun ve haksız davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davanın esas sözleşme ile atanan limited şirket müdürünün haklı nedenlerle azli istemine ilişkin olup, TTK 630/2 maddesine dayandığı, şirkete ait tüm ticari defter, kayıt ve belgeleri incelenerek raporlar alındığı, şirketin 27.10.2017 tarihinde sicile tescil edilerek kurulduğu, ana sözleşmenin 7.maddesi ile davalının beş yıl için müdür seçildiği, dava tarihi itibariyle müdürlüğünün halen devam etiği, ancak yargılama aşamasında davalının şirketteki müdürlük görevinin 27.10.2022 tarihinde sona erdiği, alınan ilk bilirkişi raporunda davacının TTK.nın 630/1 ve 3.fıkralarında yazılı hakları davalı müdürün 1/3 oranında azınlık hisseye sahip olması dikkate alınarak davacının gündemi belirterek genel kurulun toplanmasını şirket müdüründen olmazsa mahkemeden talep ederek yasal hakkını kullanması gerekirken, doğrudan mahkemeye başvurmasının yasaya uygun olmadığı yönünde görüş bildirmiş ise de; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ‘nin 2016/11780 Esas – 2018/3731 Karar sayılı 21.05.2018 tarihli kararında belirtildiği gibi “dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.nun 219’ncu maddesi uyarınca yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise, onun yönetim hak ve görevi diğer ortaklar tarafından sınırlandırılamayacağı gibi kendisi görevden de alınamaz. Ancak, haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir. Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi hâller, haklı sebep sayılır.”hükmü gereğince 10.01.2022 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmadığı, 28.11.2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davalının davacı iddiaları doğrultusunda kusuru ile sebebiyet verdiği bir hususun tespit edilemediği bildirildiği raporu gerekçeli ve denetime elverişli olduğu görülmekle iş bu ikinci bilirkişi raporu yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden esas alındığı, davalının müdürlük görevinin 27.10.2022 tarihinde sona erdiği anlaşıldığından bu talep bakımından davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle konusu kalmayan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına, ikinci bilirkişi raporundaki tesbitlere göre yargı giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalının kanunun ve sözleşmenin kendisine yüklediği yükümlülüklere aykırı davranmak suretiyle, şirket iş ve işlemleri ile ilgili gerekli bilgilendirmeleri yapmaması, ortaklara eşit muamele ilkesine aykırı biri şekilde müvekkile 3 yılı aşkın süredir kar payı ödenmemesi, kayıtlarda dağıtılan ve ödenen kâr paylarının gerçek olmaması, kanunen tutulması gereken defterlerin mevcut olmaması veya bunların düzensiz bir surette tutulması, genel kuruldan çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirmemesi, statüye aykırı bir şekilde harcama yapması ve bu hususlara ilişkin gerekli bilgi ve açıklamaları yapmaması nedeniyle müdürlük görevini yerine getirmede ağır ihmali ve yönetimde iktidarsızlığı olduğunu gösterdiğini, müvekkilinin şirket ortağı olmasına rağmen uzunca süredir şirket işleyişi ile ilgili olarak kendisine gerekli bilgilendirmeler yapılamamakta ve müvekkilin kar payı kendisine ödenmediğini fiili engellemeler ile müvekkilin kayıtları incelemesi ve ortaklıktan doğan sair haklarını kullanması zorlaştırıldığını; dava açılmadan önce Kartal … Noterliği 25 Kasım 2021 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı yana ihtarname gönderilmiş olup söz konusu ihtar ile “TTK 614 maddesinde düzenlenen ortakların bilgi alma hakkı kapsamında ortak olan müvekkile şirketin mal varlıklarının, şirket tarafından işletilen iş yerlerinin, şirket borç ve alacaklarının, banka hesaplarının, var ise kamu kurumları ile yapmış oldukları sözleşmelerin, bayi, tedarikçi, acente sözleşmelerinin, şirket kar zarar hesabının, raporların, şirket stoklarının durumu ve mali konularla ilgili olarak tarafımıza bilgi verilmesi” istenildiğini, ancak davalı yanca gerekli bilgilendirme yapılmadığını, bilirkişi tarafından yalnızca iş yeri ruhsatının iptali ile ilgili davalının kusurunun olup olmadığı değerlendirildiğini; bilirkişi raporunda yıllara göre kar ve zarar tespiti yapılmış olup 2019 yılında yapılan kardan müvekkiline ödenmesi gereken tutarın müvekkile ödenip ödenmediği konusunda bir tespit yapılmadığını, dava sebeplerinden birinin kar payının ödenmemesi olduğunu, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, şirketin aktif olarak çalışmaya devam ettiğini, kafeteryada keşif yapılması, kafeteryanın kim tarafından işletildiği ve cirosunun tespiti gerektiğini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava; ana sözleşme ile atanan limited şirket müdürünün azline ilişkindir.6102 sayılı TTK nın 623/1 de; “Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.” hükmünü haizdir. Eldeki davada şirketin 27.10.2017 tarihinde sicile tescil edilerek kurulduğu, ana sözleşmenin 7.maddesi; ile davalının beş yıl için müdür seçildiği, dava tarihi itibariyle müdürlüğünün halen devam etiği, ancak yargılama aşamasında davalının şirketteki müdürlük görevinin 27.10.2022 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Davanın konusunun müdürün azli olduğu anlaşılmakla müdürlük görevi sona eren davalının azline karar verilmesi mümkün olmadığından davanın konusu kalmadığına ilişkin kararda isabetsizlik bulunmamıştır. HMK 331/1 “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” Davacı azil sebepleri olarak kar payı dağıtılmadığını, kendisine şirket işleri ile bilgi verilmediğini ileri sürmüştür. Davacı bu konuda delil olarak tarafından keşide edilen ihtara dayanılmıştır. Bilirkişi incelenmesinde; şirketin 2018 yılında ruhsat alarak faaliyete geçtiğini ,idare ile uyuşmazlıklar nedeniyle ruhsat iptalinin ve idari davaların söz konusu olduğu, şirketin 2018 yılında kar değil zarar ettiği, 2019 yılına şirketin kar dağıtımı yapmamasının müdürün azli sebebi olarak kabul edilemeyeceği,davacı vekili şirketin kafeteryasının halen faal olduğuna ilişkin tesbit yapılmadığını ileri sürmekte ise de;kafeteryanın halen faaliyette bulunması nın tesbitinin davadan sonraki maddi vakıaların dikkate alınmayacağı gözetildiğinde yargılamaya bir yararı olmadığı gözetildiğinde davalı müdürün azline sebep olabilecek derecede ağır kusurunun ve vazifelerin ihlal edildiği kanıtlanamadığından yargı giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı yararına vekalet ücreti takdirinde isabetsizlik bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK’nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.05/06/2023