Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1115 E. 2023/1836 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1115
KARAR NO: 2023/1836
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2023
NUMARASI: 2018/1078 Esas – 2023/23 Karar
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin nakliyat emtia abonman poliçesi ile sigortalısı …’in İsviçre’de mukim … firmasından satıl aldığı saat emtiasının Zürih’ten İstanbul’a havayolu ile taşıma işinin, 25.06.2018 günü davalı … sorumluluğunda dava dışı … tarafından gerçekleştirildiğini, sigortalı emtianın bir kısmı ithal edileceği ve bir kısmı da transit olarak başka ülkeye gönderileceği için sigortalı firma yetkilisinin … Müdürlüğünden izin alarak ayrıştırma işlemleri için gümrüklü sahaya girdiğini, burada bir kolinin dış ambalajının ezik olduğunu gördüğünü, ezik kolinin ağzının bant ile kapatıldığının, plastik çember ile kolinin sabitlendiğinin ve kolinin içi açıldığında 3 adet saatin eksik olduğunun görüldüğünü, Gümrük Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmada da 3 adet saatin bulunamadığını, yaptırılan ekspertiz incelemesinde gerçek zararın 59.329,76-TL olarak belirlendiğini, emtianın davalının sorumluluğunda iken kaybedildiğini, davalı taşıyıcıya ihtar edilmesine ödeme yapılmadığını, Montreal Konvansiyonunun 18/1 maddesi gereği zarardan davalı taşıyıcının sorumlu olduğunu, Konvansiyonun 22. maddesi gereği fayda bildirimi yapılmış olduğundan davalının gerçek zarardan sorumlu olduğunu, davalının sınırlı sorumluluktan yararlanmasının da mümkün olmadığını belirterek, sigorta tazminatı olarak ödenen 59.329,76-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; TTK’nın 855. maddesi gereği davanın zamanaşımına uğradığını, sigortacının yaptığı tazminat ödemesine ilişkin belge sunulmadığından davanın ödeme tarihinden itibaren 90 günlük sürede açılıp açılmadığı bilinmediğinden bu husustaki itiraz haklarını saklı tuttuklarını, müvekkiline hasar bildiriminin süresinde yapılmadığını, müvekkilinin üstlendiği taşıma işini yerine getirdiğini, gümrük beyannamesindeki CPT kaydı gereği emtianın taşıyıcıya tesliminden itibaren emtia ile ilgili bütün risk ve navlun dışındaki masrafların alıcıya geçtiğini ve hasarın satıcı konumunda olmayan müvekkiline yansıtılamayacağını, kaybın hangi esnada meydana geldiği belirsiz olduğundan müvekkilinin sorumluluğunda meydana geldiğinin ispatlanamadığını, ekspertiz raporunda kaybın taşıma sırasında meydana geldiğine dair bir ibare veya delil bulunmadığını, müvekkilinin zarardan sorumluluğu kabul edilse dahi sorumluluğunun sınırlı olduğunu, kayba ilişkin müvekkilince imzalanmış bir belge bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; TTK’nın 1472. maddesine gereğince sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçeceği, ancak sigortacının sigortalısına halef olabilmesi için sigortalısına yaptığı ödemenin poliçe koşulları ve klozlarına uygun olmasının gerektiği, sigortalının hasarı poliçe koşulları kapsamında olmadığı halde sigortalıya ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme lütuf ödemesi olarak kabul edileceğinden, böyle bir ödeme yapılmasının sigortacıya rücu hakkı vermeyeceği, somut olayda bilirkişi kök ve ek raporlarında da belirtildiği üzere, davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı arasında imzalanan sigorta sözleşmesine göre, sebebi belli olmayan, açıklanamayan kaybolmalar, aşırma, yürütme rizikolarının teminat harici olacağının kararlaştırıldığı, hasar dosyasına sunulan ekspertiz raporunda da bu duruma işaret edilerek, takdirin sigorta şirketine bırakıldığı, davacı tarafından zarar bedelinin dava dışı sigortalıya ödenmesi sırasında alacağın temlik alındığına dair bir sözleşme veya belgenin dosyaya sunulmadığı, yapılan ödemenin teminat dışı rizikoya ilişkin olması sebebiyle sırf dava dışı sigortalıya ödeme yapılmasının davacıyı kanuni halef haline getirmeyeceği gerekçesiyle, davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; sigorta poliçesinde yer alan “sebebi belli olmayan, açıklanamayan, kaybolma ve aşırma” halinin himaye dışı olması için bu olay sebebi ile rücu hakkının kaybediliyor olmasının gerektiğini, bu klozun müvekkilinin kendisini korumak için metne dercettiği bir kloz olduğunu, müvekkilinin rücu hakkı mevcut ise aşırma ve kaybolmaları da sigortacısına ödeyerek sorumlu kişiye rücu edeceğini, kaldı ki emtianın kayıp sebebinin belli olmamasının sigorta şirketinin rücu hakkını kaybettiren bir durum olmayıp, aksine sebebini açıklayamadığı için davalı taşıyıcının sınırsız sorumluluğunu gerektiren bir durum olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı tarafından nakliyat emtia abonman sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın hava yolu ile taşıması sırasında kısmen kaybı nedeniyle sigortalıya ödenmiş olan tutarın davalı taşıyıcıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davaya konu taşıma İsviçre-Türkiye arasında gerçekleştirilmiş olması nedeniyle uyuşmazlığa Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Sigorta hukukundan kaynaklanan halefiyet ve rücu konularında ise 6102 sayılı TTK hükümleri esas alınacaktır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortacısına tazminat ödemiş olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır. Montreal Konvansiyonunun 18/1. maddesine göre; taşıyıcı, yükün mahvolması, zıyaı veya hasarı halinde maruz kalınan zararlardan dolayı, sadece zararı doğuran olayın hava yoluyla taşıma esnasında gerçekleşmesi şartıyla sorumludur. Somut olayda; davacının emtia nakliyat abonman sigorta poliçesiyle sigortalamış olduğu sigortalı … firmasına ait saat emtiasının Zürih’ten İstanbul’a taşınması davalı … tarafından üstlenilmiş olup fiili taşıyıcının ise dava dışı … olduğu, emtianın varış yerine ulaşmasını müteakip bir kısmı ithal edileceği, bir kısmı ise transit olarak başka ülkeye gönderileceği için sigortalı firma yetkilisinin Gümrük Müdürlüğünden izin alarak ayrıştırma işlemleri için gümrüklü alana girdiği, burada yapılan kontrolde taşıma konusu saatlerin bulunduğu kolilerden birisinin ezik olduğu görülerek açıldığında, bulunması gereken üç adet saatin eksik olduğunun tespit edildiği, bu hususun 28.06.2018 tarihinde tutanak altına alındığı, sigortalının talebi üzerine Gümrük Müdürlüğünce …’ye yazılan yazıya istinaden … tarafından depolama yeri kamera kayıtlarında herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadığının, ayrıca kargonun tesis sınırları içerisinde herhangi bir dış müdahaleye maruz kalmadığının tespit edildiğinin bildirildiği, davacı tarafça yaptırılan ekspertiz sonucu tespit edilen 59.329,76-TL hasar bedelinin 17.08.2018 tarihinde sigortalıya ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça alınan ekspertiz raporunda; hasar tespiti için çekilen fotoğrafların incelenmesinde, söz konusu kolinin bandının açılarak tekrar bantlandığı ve koli üzerine yazılan … yazısının koli bandının altında kaldığının gözlemlendiği, sigortalı firma yetkililerince elleçleme yapılırken kolilerin bantlı ve çemberli olduğunun belirtildiği, kolilerin içindeki saatlerin bulunduğu straforların da sağlam olduğu, koliler açılmadan önce çekilen fotoğraflarda kolilerin bantlı ve 4 adet plastik çember ile sabitlenmiş olduğunun görüldüğü, kolide herhangi bir yırtık veya açılma bulunmadığı, poliçede “sebebi belli olmayan, açıklanamayan kaybolmalar, aşırma ve yürütme rizikolarının teminat harici” olduğuna dair not bulunduğu belirtilerek hasar ödemesi takdire bırakılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda da; somut olayda 3 adet saatin eksik çıkması vakıasının, sebebi belli olmayan bir kaybolma veya aşırma olarak nitelendirilebilecek bir olay olduğu, sigortalının uğradığı zararın poliçede teminat dışı bir hal olarak belirlendiğinden, sigortacının ödemesinin ex gratia niteliğinde olduğu, bu durumun davacının kanuni halefiyet hakkı kazanmasına engel olduğu, alacağın temlikine dair bir belge de bulunmadığından davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı görüşü bildirilmiştir.Davacı tarafından düzenlenen sigorta poliçesinin kaybolma ve aşırma notu başlıklı kısmında, “Sebebi belli olmayan, açıklanamayan kaybolmalar, aşırma, yürütme rizikoları teminat haricidir” şeklinde bir ibare bulunmaktadır. Ekspertiz raporunda yer alan, söz konusu kolinin bandının açılarak tekrar bantlandığı ve koli üzerine yazılan … yazısının koli bandının altında kaldığı, sigortalı firma yetkililerince elleçleme yapılırken kolilerin bantlı ve çemberli olduğunun belirtildiği, kolilerin içindeki saatlerin bulunduğu straforların da sağlam olduğu, koliler açılmadan önce çekilen fotoğraflarda kolilerin bantlı ve 4 adet plastik çember ile sabitlenmiş olduğunun görüldüğü, kolide herhangi bir yırtık veya açılma bulunmadığı yönündeki tespitler ile … tarafından, depolama yeri kamera kayıtlarının incelenmesinde herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadığının ve kargonun tesis sınırları içerisinde herhangi bir dış müdahaleye maruz kalmadığının tespit edildiğinin bildirildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, somut olayda poliçede teminat dışı olarak belirtilen “sebebi belli olmayan, açıklanamayan kaybolma, aşırma veya yürütme” olgusu gerçekleşmiştir. Bu durumda davacının sigortalısına teminat dışı riziko nedeniyle yapmış olduğu ödeme lütuf ödemesi niteliğinde olup, davacı kanuni halef sıfatını taşımamaktadır. Bunun dışında alacağın sigortalı tarafından davacıya temlik edildiğine dair bir temlikname de sunulmamıştır. Bu haliyle davacının akdi halef sıfatı da bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 179,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023